Geri Dön

Sociotechnical imaginaries of alternative and supplementary climate measures: Narratives of Scandinavian countries

Alternatif ve tamamlayıcı iklim tedbirlerinin sosyoteknik imgelemleri: İskandinav ülkelerinin anlatıları

  1. Tez No: 735437
  2. Yazar: BARIŞ YİĞİT ALPAY
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ASLI ÖĞÜT ERBİL
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Bilim ve Teknoloji, Science and Technology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 203

Özet

Devam etmekte olan antroposentrik, yani insan kaynaklı iklim değişikliği problemi ve buna bağlı küresel iklim krizi dünyanın geleceği ve dünyada yaşayan tüm ekosistemler için büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu riske karşı uygulanan ve dünyaca kabul görmüş en temel iki iklim tedbiri sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum olarak değerlendirilmektedir. Ancak günümüzde gelmiş olduğumuz noktada azaltım ve uyum çabalarının, küresel platformda değerlendirildiğinde istenen etkide olmadığı ve küresel ısınmadaki artışı tehlikeli olmayan ya da daha az tehlikeli olacağı seviyelerde tutamadığı giderek artan oranda, özellikle de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin raporlarında gözlemlenmiş ve gerek hükümetler gerekse bilim dünyası tarafından kabul görmeye başlamıştır. Bu duruma bağlı olarak, iklim değişikliğine ve iklim değişikliğiyle ilgili risklere karşı bir çözüm olarak azaltım ve uyum çabalarına alternatif ve/veya tamamlayıcı başka çözüm önerilerinin de gündeme getirilmesi gerekmiştir. Günümüzde jeomühendislik (iklim mühendisliği) ve doğa bazlı çözümler bu şekilde gündemde bulunan ve akademik çevrede en çok ilgi gören iki adet çözüm önerisi grubunu oluşturmaktır. Dolayısıyla bu çalışma, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında kalmak üzere, alternatif ve/veya tamamlayıcı çözüm önerileri olarak jeomühendislik ve doğa bazlı çözümlere odaklanmaktadır. Jeomühendislik, dayandığı iklim değişikliği ile mücadele prensiplerine göre, temelde iki gruba ayrılmaktadır: karbondioksit uzaklaştırma ve güneş ışınım yönetimi. Karbondioksit uzaklaştırma yöntemleri küresel ısınmaya sebep olan gazlardan olan karbondioksitin atmosferden ya da diğer kaynaklardan çeşitli yöntemler kullanılarak yakalanmasını ve depolanarak (CCS, BECCS, DAC) ya da başka ürünlerin üretilmesinde faydalanılarak (CCU, CCUS) atmosferden kalıcı olarak uzak tutulmasını sağlamak üzerine kurulmuş yöntemlerdir. Diğer yandan güneş ışınım yönetimi ise temel olarak dünyaya gelmekte olan güneş ışığını çeşitli tekniklerle belirli oranlarda uzay boşluğuna geri yansıtarak küresel ısınmayı durdurmayı veya azaltmayı hedeflemektedir. Karbondioksit uzaklaştırma yöntemleri genel olarak daha güvenli, ancak küresel ısınmaya olan etkisini daha uzun vadede gösteren yöntemler olarak değerlendirilmekteyken güneş ışınım yönetimi yöntemleri daha riskli, daha az kabul gören, fakat küresel ısınma üzerinde daha hızlı bir şekilde etkisini göstermesi beklenen, uygulanması daha az maliyetli yöntemler olarak görülmektedir. Bu çalışma, İskandinav ülkelerinin, yani Danimarka, Norveç ve İsveç'in iklim değişikliği stratejileri, iklimlerinin geleceği ve bu geleceğin oluşturulmasında jeomühendislik ve doğa bazlı çözümlerin tasavvur edilen rolleri ile ilgilenmektedir. İskandinav ülkeleri iklim değişikliği konusunda dünya üzerinde özel önem atfedilen ülkeler arasındadır. Bunun başlıca sebepleri arasında İskandinavya'yı oluşturan ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerinden daha fazla etkilenmelerine neden olacak bir coğrafyada bulunmalarına rağmen, azaltım ve uyum çabaları başta olmak üzere uyguladıkları doğru iklim politikaları ile bu riskleri en aza indirmeleri ve iklim dayanıklılıklarını artırmış olmaları gelmektedir. Ayrıca bu ülkeler sera gazı salınımlarını azaltırken ekonomik büyümeyi de devam ettirebilmeyi başarmış olup iklim değişikliğine karşı mücadele konusunda kendilerini dünya lideri pozisyonunda görmektedirler. Bu sebeplerle bu çalışmada İskandinav ülkelerine odaklanmak uygun görülmüştür. Bu çalışma teorik altyapı olarak olarak Bilim, Teknoloji ve Toplum (BTT) alanının sosyoteknik imgelemler konseptinden yaralanmaktadır. Bu konsepti ilk kez 2009 senesinde sunan Sheila Jasanoff sosyoteknik imgelemleri özetle arzulanan geleceğin kolektif vizyonları olarak tanımlamaktadır. Sosyoteknik imgelemler, yine BTT'nin ortak üretim modelinin bir enstrümanı ve toplum tarafından kolektif olarak sahip olunan ve kurumsal güç odakları tarafından etki edilen bazı gelecek vizyonlarını ele alan bir teorik çerçeve olduğu için, söz konusu İskandinav ülkelerinin iklim değişikliği politikaları ve bu doğrultuda uyguladıkları veya uygulamayı tasavvur ettikleri iklim değişikliği ile mücadele yöntemlerini incelemek için uygun görülmüştür. İskandinav ülkeleri taraf oldukları uluslararası Paris anlaşması çerçevesinde, diğer ülkelerle birlikte, küresel sıcaklık artışını endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla uzun dönemde 2°C sınırında tutmak ve bunu 1.5°C sınırına çekmek için çaba harcayacaklarına dair taahhütte bulunmuştur. Paris anlaşmasının ilgili maddesi gereği taraf ülkeler bu amaç doğrultusunda uzun vadeli düşük sera gazı emisyonu geliştirme stratejilerini oluşturup Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinde belirtilen şartlara göre paylaşmakla mükelleftir. Bu çalışma, İskandinav ülkelerinin söz konusu uzun vadeli strateji belgelerine yorumlayıcı ve niteliksel içerik analizi yöntemiyle odaklanmakta ve iklim değişikliği ile mücadele kapsamında jeomühendislik ve doğa bazlı çözümler ile ilgili uygulamaları ve stratejileri, oluşturulan araştırma problemleri doğrultusunda incelemektedir. Bu çalışmanın amacı, ilgili strateji belgeleri ile kısıtlı kalmak kaydıyla, İskandinav ülkelerinin bu alternatif ve/veya tamamlayıcı mücadele yöntemleriyle ilgili sosyoteknik imgelemlerini incelemek ve ortaya çıkarmak, bu imgelemlerin oluşumunda ilgili strateji belgelerinin ne gibi bir rol oynadıklarını tespit etmek, ve bu yöntemlerin İskandinav ülkelerinin arzulanan iklim gelecekleri içerisindeki yerini ve önemini kavrayarak ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılmasını sağlamak ve farkları ve benzerlikleri ortaya koymaktır. Bu çalışma ve sonuçları, analiz edilen materyal kapsamı ile sınırlı olup yalnızca ilgili ülkelerin iklim otoriteleri tarafından oluşturulmuş olan uzun vadeli düşük sera gazı emisyonu geliştirme stratejilerine ve bunların karşılaştırmasına odaklandığı için, elde edilen neticeler daha çok ülkelerin güç odaklarının perspektiflerini yansıtmaktadır. Yapılan niteliksel içerik analizi sonucunda Danimarka, İsveç ve Norveç'in iklim değişikliği ile mücadele ve uzun vadeli düşük sera gazı emisyonu geliştirme stratejileri kapsamında her zaman bu özel isimler altında olmasa da, gelecek stratejileri içerisinde hem jeomühendislik hem de doğa bazlı çözüm tekniklerine değişik oranlarda yer verdiği ve bu tekniklerin ilgili ülkelerin iklimlerinin gelecek imgelerinin bir parçası durumunda oldukları görülmüştür. Jeomühendislik uygulamalarının az sayıda örnek dışında henüz genellikle uygulamaya geçmediği ve yaygınlaşmadığı tespit edilse de stratejiler kapsamında ülkelerin gelecek planlarına dahil oldukları ve şartlara bağlı olarak uygulanabilecekleri anlaşılmıştır. Jeomühendisliğe dair öne çıkan uygulamalar karbondioksit uzaklaştırma yöntemleri olup güneş ışınım yönetimi teknikleri uygulanabilir çözümler olarak ülkelerin gelecek stratejilerinde, en azından şimdilik, yer almamıştır. Tasavvur edilen karbondioksit uzaklaştırma yöntemleri ülkeden ülkeye değişebilmekle birlikte, endüstri emisyonlarının ya da direkt olarak havanın kullanıldığı çeşitli karbon yakalama ve saklama yöntemleridir (CCS, BECCS, DAC). Yakalanan karbonun daha sonra bazı çevreci uygulamalar ile değerlendirilmesi de (CCU, CCUS) konsept olarak, İskandinav ülkelerinde tespit edilebilen bir yöntem olup ülkelerin sürdürülebilir ekonomilerine katkı sağlamaları anlamında önemlidir. Doğa bazlı çözüm tekniklerinin ise İskandinav ülkelerinde, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında, halihazırda belirli oranlarda kullanımda olduğu ve uygulamada temelde karbon yutaklarının oluşturulması ya da var olan yutakların muhafaza edilmesine odaklandığı görülmüştür. Doğa bazlı çözüm uygulamalarının özellikle tarım, hayvancılık, orman ve orman yönetimi, arazi ve arazi kullanımı, ve belirli oranlarda şehirlerde öne çıktığı tespit edilmiştir. Jeomühendislik uygulamaları gibi, doğa bazlı çözümlerin de genellikle karbondioksitin atmosferden uzaklaştırılmasına odaklandığı görülmüştür. Genel olarak bakıldığında, İskandinav ülkelerinin jeomühendislik uygulamalarına dair sosyoteknik imgelemleri birbirleriyle benzerlik göstermektedir ve ağırlıklı olarak tespit edilen baskın imgelem, azaltıma tamamlayıcı bir yöntem olarak jeomühendisliktir. Doğa bazlı çözümlerin ise halihazırda İskandinav ülkelerinde değişik derecelerde uygulandığı ve yine, temel olarak azaltıma tamamlayıcı bir yöntem olarak imgelendiği tespit edilmiştir. Strateji belgelerinin çizmekte olduğu sınırlar içerisinde kalmak kaydıyla tespit edildiği üzere benzer temel prensipleri kullanmakta olan bu iki temel yönteme dair bazı tekniklerin hem jeomühendislik hem de doğa bazlı çözümler altında değerlendirilebileceği ve ikisi arasındaki çizginin, özellikle de bazı teknikler için silikleşmekte olduğu görülmüştür. Bu çalışmada sonuç olarak, iklim değişikliği ile mücadele konusunda dünya lideri pozisyonunda olan İskandinav ülkelerinin iklim çabaları, iklim politikaları ve var olan gelecek imgelemleri açısından değerlendirildiğinde jeomühendislik ve doğa bazlı çözümler uygulamalarının genel anlamda benzer amaç, tasavvur ve anlatılara sahip oldukları, tespit edilen farkların ise ülkelerin doğal kaynakları, coğrafi durumları ve geleceğe dair sahip oldukları kolektif korku ve umutları çerçevesinde şekillendiği tespit edilmiştir.

Özet (Çeviri)

The ongoing anthropogenic climate change and associated global climate crisis is possessing a massive risk for the future of entire globe and to all the human and non-human ecosystems living in it. Two main acknowledged pillars of climate measures to tackle the climate change and its negative consequences are mitigation and adaptation. However, there is a general consensus that these efforts are so far largely failed and are not able to sufficiently control the rise of the global average temperature in order to eliminate the risks to an acceptable or manageable level. In parallel with this, especially in the recent decades, alternative and/or supplementary climate measures have begun to be visualized, developed and to a certain degree employed around the world to eliminate or at least to reduce the persistent risks. Among them, geoengineering and nature based solutions are two of the most popular climate measures that are being envisioned in the making of the desirable climate future with no or less climate risks. In this light, this study focuses on geoengineering and nature based solutions, in the making of the positive climate futures of the Scandinavian countries, namely Denmark, Norway, and Sweden, due to their special position compared to others with regards to their climate change susceptibilities and ongoing climate efforts as well as their success in doing so. Using the concept of sociotechnical imaginaries from the Science, Technology and Society field as the theoretical framework for this study, it is aimed to assess how geoengineering and nature based solutions are perceived and how their imaginaries are being constructed in line with the construction of the Scandinavian climate future based on the respective long-term low greenhouse gas emission development strategies of the Scandinavian countries and make a comparison. For this purpose, a qualitative and interpretive content analysis was conducted on the strategy documents. It should be noted that, due to the nature of the long-term low greenhouse gas emission development strategy documents, the identified sociotechnical imaginaries as a result of this study are dominantly representative of the institutions of power. As a result of the study, although not necessarily labelled under these particular names, various geoengineering and nature based solutions techniques have been detected as imagined and to a certain degree already practiced climate measures in the strategy documents of the Scandinavian countries, which are mainly focusing on the carbon dioxide removal methods. Alongside with the various identified techniques, associated sociotechnical imaginaries that are shaped together with the detected narratives and hopes and fears of each country were analysed based on the strategy documents. It was detected that the most embedded and dominant imaginary associated with geoengineering and nature based solutions among Scandinavian countries is as a supplement to mitigation efforts, but they are accompanied with various methods specific to each country's different circumstances. The main imaginaries of geoengineering and nature based solutions are in conjunction and towards the same common goal via similar main principle of carbon dioxide removal for all three countries. In parallel with the findings of the study it was detected that certain climate measures can be identified and labelled both under geoengineering and nature based solutions which shows that the distinction between them, at least for certain practices, are getting vague.

Benzer Tezler

  1. Human resources information systems: A sociotechnical perspective

    İnsan kaynakları bilgi sistemleri: Sosyoteknik bir bakış açısı

    ÖZGÜR BARUT

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2008

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolBoğaziçi Üniversitesi

    Bilişim Sistemleri Bölümü

    YRD. DOÇ. DR. ÖZGÜR DÖĞERLİOĞLU

  2. Technofeminist science fiction: Justina Robson's Natural History And Sue Thomas's Correspondence

    Teknofeminist bilim kurgu: Justina Robson'un Natural History'si And Sue Thomas'ın Correspondence'sı

    SÜMEYRA BURAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    İngiliz Dili ve EdebiyatıAtatürk Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUKADDER ERKAN

  3. To the bodies themselves: E-Nabız at the intersection of bodies, politics and technologies

    Bedenlerin kendisine dönüş: Beden, politika ve teknolojilerin kesişiminde E-Nabız

    CANSU ÇOBANOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Bilim, Teknoloji ve Toplum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMİNE ASLI ÇALKIVİK

  4. Yüksek hızlı teknelerde zihinsel iş yükü, durumsal farkındalık ve emniyet kültürü ilişkilerinin köprüüstü seyir operasyonu açısından incelenmesi

    Analysis of relationships among mental workload, situational awareness, and safety culture in terms of bridge navigation operations on high speed crafts

    CEM KARTOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Deniz Bilimleriİstanbul Teknik Üniversitesi

    Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERDAR KUM