Emotional labor: The elusive aspect of workplace exploitation
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 735619
- Danışmanlar: PROF. DR. MÜJDELEN İPEK YENER
- Tez Türü: Doktora
- Konular: İşletme, Business Administration
- Anahtar Kelimeler: Eleştirel Kuram, Duygusal Emek, Performans Gündemi, Refah, İşe Yabancılaşma, Critical Theory, Emotional Labor, Performativity Agenda, Wellbeing, Work Alienation
- Yıl: 2022
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 185
Özet
Dünya ekonomisinin imalattan hizmete geçişi, işyeri dinamiklerine daha fazla karmaşıklık katmanı ekledi. Değişimin ardından duygu, özellikle konaklama sektöründe, iş sonuçlarının kilit bir itici gücü haline geldi. İşçinin refahı daha büyük tehlikedeydi; yine de şirketlerin performatiflik gündeminin gölgesinde kalıyor. Araştırma, hizmet işlerinin duygusal yönünü ve bunun belirlenen iş sonuçları üzerindeki etkisini atlatmayı amaçlıyordu. Eleştirel Teori paradigması, araştırma tasarımını çerçevelemek ve araştırma yöntemlerini tasarlamak için sabitlendi. Yerleşik, pozitivist, neo-Marksist paradigmalara sahip olan araştırma, duygusal emeğin işçilerin refahı üzerindeki etkisini ortaya çıkarmayı amaçladı. Anket, doğal gözlem ve görüşme yöntemleri, çok düzeyli araştırmanın bir parçası olarak kullanıma sunuldu. Toplam 16 yerel ve uluslararası markalı (çok uluslu şirketler dahil) çalışmanın hedefi olmuştur. Toplam 639 örneklem büyüklüğünden 411 adet anket formu eksiksiz olarak doldurulmuş ve geri dönmüştür. Ölçeğin güvenirliği (α =0.72) idi. Anket aracının boyutluluğunu incelemek için hem açıklayıcı hem de doğrulayıcı faktör analizleri yapılmıştır. AMOS kullanılarak yapısal eşitlik modellemesi, modelin uygunluğunu gösterdi. Elde edilen bulgulara göre Duygusal Emeğin işyerine yabancılaşmanın güçlü bir yordayıcısına sahip olduğu bulunmuştur. ANOVA testlerine göre, iş gereksinimlerini karşılamak için sahte duygular, işte anlamsızlığa ve nihayetinde kendine yabancılaşmaya neden olma eğilimindedir. Ön büro çalışanlarının, idari pozisyonlarda çalışanlara göre en yüksek düzeyde duygusal baskı yüklediği kanıtlandı. Kadın işçiler, erkek meslektaşlarına göre duygusal emekle güçlü bir şekilde ilişkiliydi. Çok uluslu şirketlerin çalışanlarının yerel otellerde görev yapanlara göre duygusal emeğin kurbanı olduğu tespit edildi. Bağlamsal analizin bir parçası olarak, Etiyopya kültürünün Duygusal Emek için bir üreme alanı olduğu tespit edildi, çünkü izlenim yaratmak temel değerlerden birini oluşturuyor. Bu özel değerin, işyerinde Duygusal Emeğin gizli bir nedeni olduğu bulundu. Daha geniş bağlamda, günümüzün işyerleri, pek görünür olmasa da, işin içsel anlamının kaybolduğu distopik bir ortama dönüşüyor; ve sonunda köleleştirilmiş bir işçinin ruhu. Bu boşluktan dolayı, ticari kuruluşların İnsan Kaynakları politikalarını ve uygulamalarını salt performans temel çizgisinden ayırması gerekir; ve refahı ön planda tutmalıdır. Bu nedenle konaklama sektöründeki şirketlerin, ödüllendirilebilir bir faktör olarak duygusal çalışmayı içerecek şekilde ödül planlarını yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Edimsellik gündemini dengelemek için, özel iş dünyasında işçi sendikalarını eski haline getirmeye ve güçlendirmeye yönelik ulusal düzeyde politikalar yürürlüğe girecektir.
Özet (Çeviri)
The transition of world economy from manufacturing to service has added further layers of complexity to workplace dynamics. Following the change, emotion turned to be a key driver of work outcomes, especially in the hospitality sector. Worker's wellbeing stood out to be at bigger stake; nonetheless outshined by the performativity agenda of companies. The research was intentioned to circumvent through the emotional facet of service jobs and its implication on identified work outcomes. Critical Theory paradigm was anchored to frame the research design and devise methods of investigation. Having anchored, positivist, neo-Marxist paradigms, the research aimed at uncovering the impact of emotional labor on wellbeing of workers. Survey, naturalistic observation, and interview methods were rolled out as part of multilevel investigation. A total of 16 local and international-branded (including multinational companies) were the target of the study. From the total of 639 sample size, 411 copies of questionnaires were filled and returned. The reliability of the instrument was (α =0.72). Both exploratory and confirmatory factor analyses were conducted to inspect the dimensionality of the survey instrument. Structural equation modelling using AMOS demonstrated fitness of the model. According to the findings, Emotional Labor was found to have a strong predictor of workplace alienation. As per the ANOVA tests, faking emotion to meet job requirements tend to cause meaninglessness in job and ultimately self-estrangement. It was proved that front-office workers burden the highest level of emotional pressure than those working at administrative positions. Female workers were strongly associated with emotional labor than men counterparts. Staff members of multinational companies were found to be a victim of emotional labor than those serving at local hotels. As part of contextual analysis, the Ethiopian culture was found to be a breeding ground for Emotional Labor as creating impression constitute one of the core values. This value was found to be a subtle cause of Emotional Labor in the workplace. In the broader context, modern-day workplaces are turning, not much visibly though, into a dystopic setting where the intrinsic meaning of work has lost; and eventually the soul of a worker enslaved. In virtue of this gap, business entities need to decouple Human Resource policies and practices from the sheer performativity bottom line; and ought to put wellbeing at the forefront. Companies in the hospitality sector, for that matter are required to restructure their reward schemes to include emotive work as one key compensable factor. In order to counterbalance the performativity agenda, policies at national level shall be enacted towards reinstating and empowering labor unions in the private business realm. Moreover, organizations, particularly multinational companies operating in the underdeveloped nations ought to revisit their corporate social responsibility agendas towards advancing employee wellbeing imperatives.
Benzer Tezler
- Kişilik, örgütsel güven ve bağlılığın duygusal emeğe etkileri ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişkinin belirlenmesine yönelik bir araştırma
A research on determining the relationship between to intent to leave and effects of personality, organizational trust and commitment on emotional labor
HALE NUR GÜLER
- Duygusal zekâ ile duygusal emek arasındaki ilişki: PAÜ Hastanesi örneği
The relationship between emotional intelligence and emotional labor: The example of PAU Hospital
RAMAZAN ÖZTÜRK
- Duygusal emek davranışlarının sağlık çalışanlarında iş sonuçlarına etkileri
Emotional labor behaviors effects of health workers job results
MEHMET ALİ ÇALDAĞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
HastanelerSelçuk Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ŞEBNEM ASLAN
- Yaşam koşullarının duygusal emek üzerindeki etkilerinin incelenmesi: Göle örneği
An examination of the effects of living conditions on emotional labor: The example of Göle
NESLİHAN SAĞIR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
SosyolojiArdahan ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BURAK ŞAHİN
- Eğretileşme ve duygusal emek süreçleri: Alışveriş merkezlerinde çalışan kadınlar örneği
Process of precarization and emotional labor:The case of women working in shopping malls
ZUHAL ESRA BİLİR KAT
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
SosyolojiAnkara ÜniversitesiKadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. A. GÜLAY TOKSÖZ