Geri Dön

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin neofonksiyonalist teori çerçevesinde analizi

An Analysis of the Turkey-EU relations on the framework of neofunctionalist theory

  1. Tez No: 73815
  2. Yazar: ÇINAR ÖZEN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HALUK GÜNUĞUR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1998
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 343

Özet

324 ÖZET Neofonksiyonalizm ekonomik ve siyasal entegrasyon süreçleri arasında bağlantı kuran bir bütünleşme teorisidir. Bu teori, siyasal bir topluma ulaşmayı amaçlayan bütünleşme harketlerinin başarıya ulaşmak için, bütünleşmeyi ekonomik sektörlerden başlatmaları gerektiğini ileri sürmektedir. Neofonksiyonalist model, ekonominin sınırlı bir sektöründe, uluslarüstü bir otoriteye egemenlik devriyle başlayacak bir bütünleşmenin, zamanla önce tüm ekonomiye yayılacağı, sonra siyasal bütünleşme doğrultusunda gelişeceğini savunmaktadır. Neofonksiyonalist model, 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile başlayan Avrupa bütünleşmesinden ilham almıştır. Çalışmamızın temel problematiği, neofonksiyonalist bütünleşme modelinin, Avrupa bütünleşmesi ve Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşme hareketi açısından geçerliliğini sınamaktır. Çalışmanın birinci bölümü genel olarak uluslararası bütünleşme teorileri ve özel olarak neofonksiyonalist teorinin, bu konudaki literatüre dayanılarak açıklandığı bir bölüm olmuştur, ikinci bölümde Avrupa bütünleşmesi örneği, neofonksiyonalist teorinin temel aldığı bir bütünleşme modeli olarak, ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Bu bölümde ilk olarak neofonksiyonalist teorinin kuramsal planda ortaya attığı önermeler ile Avrupa bütünleşmesi örneği arasındaki paralellik ortaya konmaya çalışılmıştır. Öte yandan, Avrupa bütünleşmesinin tarihsel gelişimi incelenerek söz konusu bütünleşme hareketinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde, neofonksiyonalist teori ile Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşmesinin arasındaki benzerlik ve farklılıklar tartışılmıştır. Dolayısıyla üçüncü bölüm çalışmanın ana problematiğinin ele alındığı bölüm olmuştur. Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşmesinin tarihsel gelişimi incelendiğinde, bu örnek olay için ekonomik ve siyasal bütünleşme arasında, neofonksiyonalist bütünleşme modelinin savunduğunun tam tersi bir nedensellik ilişkisinin olduğu görülmektedir. Türkiye, Avrupa Topluluğu ileilişkiye geçtiği 1959 yılında, Batı Avrupa için büyük bir stratejik öneme sahipli. Sovyet yayılmacılığı karşısında kendini tehlike altında gören Batı Avrupa ülkeleri, NATO üyesi önemli bir müttefik olan Türkiye'ye oldukça sıcak yaklaşmıştır. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu ile ilişkilerinin geliştiği 1960'h ve 70'li yıllarda da, yukarıda değinilen siyasi motif, söz konusu bütünleşme hareketinin en önemli belirleyicisi olmuştur. Türkiye - Topluluk ilişkilerinin başlangıç dönemi olarak kabul edilebilecek bu dönem içinde ekonomik faktörler, bütünleşmenin derinleşmesi konusunda oldukça zayıf bir etkiye sahiptir. Bu dönem Türkiye'nin kapalı, korumacı ve devlet ağırlıklı ekonomik yapıya sahip olduğu bir dönemdir. Dolayısıyla Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu'yla serbest ticaret içinde rekabet gücüne sahip olmayan, bu nedenle de ekonomik entegrasyondan uzak durmaya çalışan bir yaklaşıma sahiptir. Bu nedenlerle Türkiye, ekonomik entegrasyonu, anlaşmalardan doğan gümrük indirim yükümlülüklerini iki defa yerine getirdikten sonra 1978 yılında dondurmak zorunda kalmıştır. 1980'lerin ortasından itibaren Türkiye - Avrupa Topluluğu ilişkilerinde belirleyici olan faktörler, hem Türkiye'nin iç siyasi gelişmeleri, hem de uluslararası düzeyde yaşanan gelişmeler sonucunda önemli ölçüde değişmiştir. Türkiye'nin 1980'lerde izlediği ekonomik açılım ve serbest ticaret politikaları, ülkeyi dünya ekonomisine daha fazla entegre etmiş ve rekabet gücünü artırmıştır. Rekabet gücü artan ulusal sanayi Avrupa pazarı ile bütünleşme yönünde daha hazır ve istekli duruma gelmiştir. Öte yandan 1985'de Gorbaçov'un Sovyetler Birliği'nde iktidara gelmesiyle başlayan Doğu Bloku'nun dağılma süreci, 1989 yılında Orta ve Doğu Avrupa'da sosyalist rejimlerin yıkılması 1991 yılında da Sovyetler Birliği'nin dağılması sonucunu doğurmuştur. Doğu Avrupa'da ortaya çıkan bu çok önemli değişiklik, Türkiye'nin, Batı Avrupa ülkeleri nezdindeki stratejik önemini önemli ölçüde azaltmıştır. Planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine, sosyalizmden liberal demokrasiye geçen Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin, bu dönüşümü başarıyla uygulamaya koymaları, Batı Avrupa ülkeleri için büyük önem326 taşımaya başlamıştır. Dolayısıyla Avrupa Birliği, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile entegrasyonu, Türkiye ile bütünleşme sürecinin önüne koymuştur. Yukarıdaki açılamalarımızı özetleyecek olursak, Türkiye'nin ekonomik açıdan zayıf olduğu dönemlerde, siyasi faktörlerin bütünleşmeyi olumlu yönde etkilediği, Türkiye'nin ekonomik olarak güçlendiği ve bütünleşmenin ekonomik temelde belirlenmeye başladığı dönemde ise, siyasal faktörlerin önemini yitirdiğini söyleyebiliriz. Bu durum neofonksiyonalist bütünleşme teorisinin ortaya attığı ekonomik bütünleşmenin siyasal bütünleşmeyi doğuracağı önermesi ile çelişik bir durumdur. Türkiye ekonomik açıdan zayıf olduğu bir dönemde, siyasal anlamda bütünleşme içinde önemli yol katederken, paradoksal biçimde, ekonomik bütünleşmenin geliştiği bir dönemde, siyasal bütünleşme perspektifini önemli ölçüde kaybetmiştir. Yukarıda açıkladığımız neofonksiyonalist teori ile çelişen olguyu, çalışmamızda iki nedene dayanarak açıklamaya çalıştık. Bu nedenler neofonksiyonalist teorinin göz ardı ettiği iki önemli faktörden oluşmaktadır. Bunlardan ilki“çevresel faktörleredir. Neofoksiyonalist teori, bütünleşme sürecini tamamen bütünleşmeye katılan ülkelerin iç dinamikleri ile açıklamaya çalışmıştır. Bir başka deyişle, bütünleşme hareketinin doğduğu ve geliştiği uluslararası ortam göz ardı edilmiştir. Uluslararası ortamdaki gelişmelerin, Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşme hareketi üzerinde, olumlu ve olumsuz önemli etkileri olmuştur. İlişkilerin başladığı dönemde Soğuk Savaş ortanınım Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşmesi üzerinde olumlu yönde ne kadar belirleyici olduğuna değinmiştik. Yine aynı şekilde, Doğu Bloku'nun dağılması ile Türkiye'nin azalan stratejik önemi de, söz konusu bütünleşme hareketi üzerinde olumsuz bir etki yaratmıştır. Dış ortamdan kaynaklanan zıt nitelikli bu iki gelişme, bütünleşmeyi etkileyen çevresel faktörlerin varlığına güzel bir örnek oluşturmuştur. Neofonksiyonalizmin göz ardı ettiği ikinci faktör ”kültürel etkenler" dir. Neofonksiyonalist yaklaşım sonuç olarak siyasal modele ulaşmayı hedefleyen bir bütünleşme modelidir. Siyasal hedefli bütünleşme hareketlerinde kültürel327 faktörler son derece önemli rol oynamaktadır. Oysa neofonksiyonalizm, kültürel faktörleri dışlayan mekanik bir bütünleşme süreci anlayışını esas almıştır. Türkiye örneğine kadar, Avrupa bütünleşmesinin genişleme sürecinde kültürel faktörler belirleyici olarak çok fazla ön plana çıkarılmamıştır. Buna karşılık Türkiye örneğinde, kültürel faktörler sıkça dile getirilen bir unsur olarak göze çarpmıştır. Bu faktörlerin Türkiye'ye karşı sıkça dile getirilmesinde, çalışmamız kapsamında ayrıntılı olarak ele almamız mümkün olmayan tarihsel süreç içinde ortaya çıkan sosyo-psikolojik ve din kökenine bağlı nedenler rol oynamıştır. Sonuç olarak neofonksiyonalist bütünleşme teorisinin Türkiye - Avrupa Birliği bütünleşmesi çerçevesinde doğrulanmadığı kanısına varılmıştır. Neofonksiyonalizmin çevresel faktörler ile kültürel faktörleri analiz kapsamına almamış olması, teorinin her bütünleşme modeli açısından geçerli olmadığım belirgin biçimde ortaya koymaktadır.

Özet (Çeviri)

328 ABSTRACT The principal question to which we have tried to find an answer in this thesis is whether neofunctionalism as a comprehensive an largely accepted international integration, remains valid in explaining different kinds of integration movements towards a political end. In order to test the neofunctional integration model we have adopted the case study method and Turkey - European Union integration movement has been choosen as the case for this research. Before analyzing the basic problematic explained above, we have primarily focused on the european integration movement as a starting point to better understand the neofunctionalism, since the latter was a theorisation effort of the european integration movement starting with the Schuman Declaration and the establishment of the European Coal and the Steel Community in 1951. Then, we have tried to analyse the historical developments of the Turkey - EU relations and the economic and the political issues stemming from the relationship in the theoritical framework of the neofunctionalism. Thus we have assumed to explain on the one hand the historical developments of the Turkey - EU integration movement and on the other the fragility of neofunctionalism as an international integration theory. Neofunctionalism is an integration theory proposing a model to achieve establishing a political community at the end of the integration process. In this model neofunctionalism creates a linkage between the economic and political integration. For neofunctionalists, especially for the founding father of neofunctionalism, Ernest B. Haas, to reach a political community it is necessary to start with the integration of economic sectors under a supranational organizational framework. Neofunctionalists accept that the integration starting in an economic sector would spread to the other sectors by creating a strong interdependence and wealth. Neofunctionalists call this automatic process“functional spill-over”. As a result of this process, economic integration starting329 in a limited sector spreads primarily to other sectors of economy to eventually cover all the spheres of national economies participating in the integration. During the functional spill-over process, the supranational organization created on the principal of the delegation of sovereign authority, gains new aeras in exercising its supranational control. Neofunctionalists anticipate that after the integration of national economies and markets into a single supranational organizational framework, loyalty of the peoples would be directed from the national level to the supranational level. It is in this phase that, for neofunctionalists, the shift from economic integration toward political integration woul start. In conclusion, the neofunctionalists anticipate to reache a federal or confederal State at the end of this integration process. The conclusions drawn from the Turkey - EU integration experience do not fit in the neofunctionalist hypothesis though justified to a large extend in the european integration movement. In order to assure a better understanding we have analysed the Turkey - EU integration two phases. The first phase commences with the establishment of the association relationship between Turkey and the European Economic Community and goes until the the beginning of the eigthies. This phase coincides with the“Cold War”years. During the Cold War, Turkey had a big strategic importance in the eyes of the western powers perceiving a Soviet threat. Turkey, in this phase, in spite of its economic weakness, could find the opportunity to create and develop a strong relationship with the European Community, thanks to its strategic importance explained above. The second phase of the Turkey - EU relations is marked by the economic structural adjustment policies pursued by Turkey and by the ending of the Cold War with the disintegration of the Soviet Union. These two events occured espacially in the second half of the eithies and changed dramatically the political and economic situation of the Turkey - EU integration movement. First of all, the strategic importance attributed to the Turkey during the Cold War dissappeared with the end of Cold War and the disintegration of the Soviet330 Union. Moreover, the central and eastern european states searching for a possibility to accede to the European Union have risen above Turkey in the strategic importance list of the European Union. Turkey, following structural adjustment policies, has transformed its economic structure and created to a large extent an open and competitive national economy eager to integrate with the world markets. Tnaks to Turkey's economic transformation efforts, there has been an unprecedented improvement in Turkey - EU integration which has made customs union possible. Neverthless, the political integration between Turkey and the European Union developing well during the first phase, stopped in the second phase because of the declining strategic importance of the Turkey in the Post-Cold War era. The dynamics of the Turkey -EU integration movement differing in the two phases of the relations do not fit with the neofunctionalist hypothesis. While in the first phase political dynamics have been conducting the relationship despite the lack of the economic aspect, in the second phase economic dynamics have become dominant. Moreover, the importance of political integration between Turkey and the European Union has decreased dramatically in the Post Cold War era. The controversy between the neofunctional theory and Turkey-EU integration stems from the absence of cultural and peripherical dynamics in the analytical framework of neofunctionalism which involves only the internal dynamics with a mechanical manner. In a integration movement aiming to reach a political community, questions pertaining to cultural and identity are of utmost importance. Furthermore the international environement in which the integration is being shaped plays |^great role. Especially the Turkey - EU case demonstrates the significance of these two aspects lacking in the neofunctionalist theory. To conclude we may assert that neofunctionalism is not a complete theory bearing the capability to explain the political integration phenomenon.

Benzer Tezler

  1. Türkiye-AB gümrük birliğinin neofonksiyonalizm açısından değerlendirilmesi

    Evaluation of the Turkey-EU customs union in terms of neofunctionalism

    BURÇİN ÖZARI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Uluslararası İlişkilerEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CENGİZ DİNÇ

  2. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin dış ticaret yönünden değerlendirilmesi

    A Study for examining the relationships between Turkey and European Union in the foreign trade

    SİNAN BASKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    EkonomiDokuz Eylül Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FEVZİ DEVRİM

  3. Türkiye-AB Gümrük Birliği ve Gümrük Birliğindeki güncel sorunlar

    Turkey-EU Customs Union and the actual problems in the Customs Union

    CİHANGİR CENGİZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    EkonomiGaziosmanpaşa Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ÖMER KURTBAĞ

  4. Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin Türk Gümrük Teşkilatı üzerindeki etkileri

    Effects of the Turkey-European Union relationship on Turkish Customs Organization

    BASRİ YAŞAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Kamu YönetimiTrakya Üniversitesi

    Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. NALAN DEMİRAL

  5. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin psikopolitiği: Tarihsel öteki-biz algısı

    Psycho-political of Turkey-European relations: Historical other-we perception

    BÜŞRA AVŞAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Uluslararası İlişkilerAkdeniz Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞENOL KANTARCI