Geri Dön

Karolenj dönemi tarihyazımında Müslümanların temsili (VIII. ve IX. yüzyıllar)

The representation of Muslims in Carolingian historiography (VIII.-IX. centuries)

  1. Tez No: 766925
  2. Yazar: ERDİNÇ OFLİ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ERMAN ŞAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 169

Özet

Müslümanlar VII. yüzyılın ortalarından itibaren fetih hareketlerini hızlandırmışlardır. Bu durum, onların diğer devletler ve topluluklar ile ilişki kurmalarına olanak sağlamıştır. İslâm orduları Endülüs topraklarının fethedilmesini takip eden yıllarda dönemin Avrupa'sındaki en önemli güçlerden biri olan Franklar ile karşı karşıya gelmişlerdir. Bu karşılaşmanın Frank kaynaklarındaki yansımaları, erken dönem Ortaçağ Avrupası'ndaki Müslüman algısını şekillendirmiştir. Endülüs'ün fethini gerçekleştiren Arap ve Berberî nüfusu hakkında Avrupa literatürü çeşitli terminolojik bilgilere sahipti. Bunlar genellikle Roma döneminde kullanılan terimler ile Eski ve Yeni Ahid üzerinden değerlendirilen anlatılara dayanıyordu. Kuzey Afrika'daki Berberî nüfusu için kullanılan Mauri ve Araplar için kullanılan Arabes gibi terimlerin dışında, Eski Ahid'deki anlatılarla şekillenen Ismaelitae, Agareni, Saraceni gibi terimler de özellikle Arapları ve onlar aracılığıyla da genel olarak Müslümanları temsilen kullanılmaya başlanmışlardı. Bu terimlerden Ismaelitae ile Agareni Hz. İbrahim'in oğlu İsmâil ile onun annesi câriye Hâcer'i nitelemekteydi. Bu iki isim Hıristiyan yazınında köleliği ve Eski Ahid'i temsil etmekteydiler. Saraceni ise Hz. İbrahim'in eşi Sâre'yi nitelemekteydi ve Hıristiyan yazınında Sâre ile oğlu İshak, Yeni Ahid ile Hıristiyanlığı temsil ediyorlardı. Buna bağlı olarak Ismaelitae ve Agareni terimleri ile nitelenen halkların Hıritiyanlığa düşmanlığına vurgu yapılmaktaydı. Aynı halklar için geleneksel ve etimolojik anlamda değerli bir yeri olan Saraceni de kullanılmaktaydı ancak bu durum ilk dönem Hıristiyan yazarlarından itibaren yanlış bir kullanım olarak sunulmaktaydı. Kökenleri oldukça eskiye dayanan bu terminolojik yapı, Karolenj tarihyazımında da sürdürüldü. Müslümanların Karolenj kaynaklarında yer bulmaları, ailenin içerisinde bulunduğu siyasî sürece paralel olarak gelişmişti. Endülüs Valisi Semh b. Mâlik'in kuzey seferlerine dair sunulan anlatılar, Karolenj ailesine rakip olan Aquitania Dux'u Eudo tarafından durduruldukları için Karolenj kaynaklarının büyük bir bölümünde aktarılmamış veya çarpıtılmışlardır. Aynı şekilde Poitiers Savaşı'na dair sunulan anlatılara bakıldığında da Eudo'nun Müslümanlar ile savaş öncesinde bir iş birliği yaptığı aktarılır. Diğer dönem kaynakları ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda bu bilginin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki Karolenj ailesinin Francia'yı koruyan yegâne güç oldukları mesajı verilmek istenmiştir. Bu açıdan da Müslümanların bir dış düşman olarak kaynaklarda nasıl kendilerine yer buldukları ve bu durumun Karolenj propagandasına nasıl yansıdığı görülmüştür. Terminolojiye bakıldığında ise Karolenj tarihyazımında Araplar için Ismaelitae ve Agareni'den ziyade Saraceni terimi daha çok tercih edilir olmuştur. Arabes terimi ise zamanla tercih edilmemeye başlanmıştır. Berberîler ise geçmişte olduğu gibi Mauri olarak anılmaktaydılar, ancak bazı durumlarda geniş bir anlama sahip olmaya başlayan Saraceni terimi ile de anıldıkları görülür. Endülüs toplumu özelinde Saraceni ve Mauri terimlerin birlikte kullanılmasıyla Araplar ve Berberîler arasında kesin bir şekilde ayrım yapılıyorduysa da çoğu zaman Endülüs nüfusunun geneli için Saraceni tabirinin kullanıldığı da görülür. Kuzey Afrika Müslümanları için ise bahsi geçen Mauri ve Saraceni terimlerini dışında Afri gibi coğrafî tanımlamalara da başvurulmuştur. Ayrıca Karolenjler ile Abbâsîlerin diplomatik ilişkiler kurmaları, kaynaklar için yeni bir tanımlama yolu açmıştır. Geniş bir çerçevede ele alınan Saraceni tabiri, elbette ki Abbâsîler için de kullanılmaktaydı. Ancak özellikle IX. yüzyıl ile birlikte onları nitelemek için Persae, yani Pers tabiri ön plana çıkmıştı. Ayrıca Abbâsîler, Endülüs ve Kuzey Afrika Müslümanlarına dair sunulan dış düşman portresinin dışında tutulmuş ve temsil bakımından Karolenj tarihyazımında önemli bir yer edinmişlerdi. Zira Karolenjler ile dış ilişkiler anlamında ortak bir paydada buluşmuş olmaları, onların kaynaklarda Batı'daki Müslümanlara kıyasla daha dostane bir şekilde ele alınmalarını sağlamıştır. Müslümanların Karolenj tarihyazımında nasıl temsil edildikleri, ne şekilde algılandıkları ve hangi terimlerle nitelendiklerine dair ortaya konan bu çalışmayla Müslümanların hem bir dış düşman hem de güçlü bir müttefik olarak Karolenj yazın dünyasına nasıl dahil edildiği görülmüştür. Kaynakların genel olarak bu nüfusu saldırgan, vahşi ve Hıristiyanlığın düşmanı bir halk olarak sunuşu ve bunun yanında Müslümanlar tarafından fethedilmiş toprakların boyunduruk altındaki bölgeler olarak betimlenişi, kullanılan terimler ile birlikte paralel olarak ele alındığında uzun yıllar boyunca gelişimini sürdürecek olan Avrupa'daki Müslüman algısının kökenlerini gözler önüne serer.

Özet (Çeviri)

Since the middle of the 7th century, Muslims accelerated their conquests. This progress gave them the opportunity to establish contact with other states and peoples. In the years following the conquest of al-Andalus, they encountered the Franks, who were one of the most important tribes of Europe. The reflections of this encounter in Frankish sources shaped the perception of Muslims in early medieval Europe. The European literature had various terminological information about the Arab and Berber populations who conquered al-Andalus. These were generally based on terms used in the Roman period and narratives evaluated through the Old and New Testaments. In addition to terms such as Mauri used for the Berber population in North Africa and Arabes used for Arabs, terms such as Ismaelitae, Agareni, and Saraceni, which were shaped by the narratives in the Old Testament, were also used to represent the Arabs in particular and, through them, the Muslims in general. Of these terms, Ismaelitae and Agareni characterized Abraham's son Ishmael and his mother, the concubine Hagar: They represented slavery and the Old Testament in Christian literature. Saraceni, on the other hand, was describing Abraham's wife Sarah, and in Christian literature, Sarah and her son Isaac represented Christianity and the New Testament. According to this tradition, the terms Ismaelitae and Agareni, with their allegorical backgrounds, emphasized the contemporary hostility towards the people for whom they were used. Saraceni, which has a valuable place both traditionally and etymologically, was also used for the same peoples, but this situation was presented as an incorrect usage since the early Christian writers. This terminological structure was also maintained in Carolingian historiography. The presence of Muslims in the Carolingian sources developed in parallel with the political process in which the family was involved. The narratives presented about the northern expeditions of Samh b. Mâlik, governor of al-Andalus, are omitted or distorted in most of the Carolingian sources, as they were stopped by Eudo, the dux of Aquitania, who rivalled the Carolingian family. Likewise, when we look at the narratives presented about the Battle of Poitiers, it is stated that Eudo cooperated with the Muslims before the war. As a result of the comparisons made with other period sources, it is understood that this information is not correct. It can be understood from this that the purpose of the Carolingian sources was to demonstrate the fact that the Carolingian family was the only power that had been protecting Francia. In this respect, it has been seen how Muslims find a place in the sources as an external enemy and how this situation is reflected in the Carolingian propaganda. When we look at the terminology, in Carolingian historiography, the term Saraceni was more preferred for Arabs than Ismaelitae and Agareni. The term Arabes, on the other hand, started to be not preferred over time. The Berbers, on the other hand, were called Mauri as in the past, but in some cases, they are also referred to by the term Saraceni, which has begun to have a broad meaning. Although there was a clear distinction between Arabs and Berbers by using the terms Saraceni and Mauri together for referring to the population of al-Andalus, it is often seen that the term Saraceni and Mauri are separately used for defining the population of al-Andalus. For North African Muslims, besides the aforementioned terms Mauri and Saraceni terms, geographical definitions such as Afri were also used. In addition, the establishment of diplomatic relations between the Carolingians and the Abbasids opened a new way of definition for the sources. The term Saraceni, which was considered in a broad meaning, was of course also used for the Abbasids. However, especially in the 9th century, the term Persae came to the fore to characterize them. In addition, the Abbasids were excluded from the external enemy portrayal of the Muslims of al-Andalus and North Africa and had an important place in Carolingian historiography in terms of representation. Because the fact that they met on common ground in terms of foreign relations with the Carolingians enabled them to be handled in a more friendly way compared to the Muslims in the West. The terminology used to portray Muslims has a significant effect on our understanding of the perception of Muslims in Carolingian historiography. The sources' presentation of this population as aggressive, savage and hostile towards Christianity, as well as the description of the lands captured by the Muslims as subjugated territories, reveals the origins of the perception of Muslims in Europe, which, when considered alongside the terms used, has been continuing to develop for many years.

Benzer Tezler

  1. Ortaçağ İtalya'sında senyörlük kurumu ve türevleri

    Seigneurial institution and its forms in Medieval Italy

    SAİT EMRE ÇİFTÇİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    TarihAnkara Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE ORUÇ

  2. Avrupa Birliği oluşumunda Türkiye'nin yeri: Türkiye-Avrupa ilişkileri

    Başlık çevirisi yok

    MURAT TATAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    DOÇ.DR. RAUF VERSAN

  3. Karolenj Krallığı

    Carolingian Kingdom

    GAMZE BOZKURT DALGAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    TarihHarran Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KAZIM PAYDAŞ

  4. Ortaçağ Avrupası'nda Karolenj İmparatorluğu ve feodalite

    Carolingian Empire and feudalism in Medieval Europe

    MEHMET SEYHANEYILDIZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    TarihVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDULLAH DUMAN

  5. Vikingler ve Viking istila çağı (M. S. 793-1066)

    The Vikings and the Viking Age (A. D. 793-1066)

    SELİM KARAGÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    TarihAksaray Üniversitesi

    Ortaçağ Tarihi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. REMZİ KUZUOĞLU