Geri Dön

Yerel kapsayıcı politika ve uygulamaların Suriye kökenli göçmenlerin sosyal uyumu üzerindeki etkisi: Zeytinburnu örneği

The effect of local inclusive policies and practices on the social cohesion of Syria origin immigrants: The case of Zeytinburnu

  1. Tez No: 769822
  2. Yazar: PAPATYA BOSTANCI
  3. Danışmanlar: PROF. DR. GÜLDEN ERKUT
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Şehir Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 259

Özet

Göç, dünya üzerinde ilk yaşam örneklerinin ortaya çıktığı döneme kadar götürülerek, canlılarla ilgili bir amaç ya da zorunluluk dâhilinde özel veya genel bir hareketliliği ifade eden geniş bir çerçevede ele alınabilir. Bazı canlı türlerinin göçü insanlık tarihinden çok daha eskilere götürebilir ancak göç sürecinde şekillenen farklı dinamikler ve bu dinamiklerin ortaya çıkardığı sonuçlar spesifik olarak sadece insan hareketliliğinde çok yönlü olarak ortaya çıkmakta ve bugün için küreselleşmenin de etkisiyle bu sonuçlar, dünya genelinde göçü farklı bir boyuta taşımaktadır. Kent-site devletlerinden bugünün modern ulus-devletlerine varan süreçte göç ve göçmenlik olgusu da farklı form ve biçimler alarak hep var olagelmiş ve belirli tarihsel dönemlerde ciddi kırılmaların yaşanmasına sebep olmuştur. Sadece yaşanılan yerin değişmesi olarak ele alınmaması gereken ve sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel değişim gibi birçok boyutu içinde barındıran göç olgusu; özelikle ulus-devlet sonrası şekillenen ve gittikçe sertleşen katı sınır politikalarıyla beraber, soyut bir kavram olan“sınır”; baskı, şiddet, savaş veya diğer kaygılarla yaşadıkları yerleri terk eden insanların hayatlarını doğrudan etkilemeye başlamıştır. Bu durum uyrukluğunun bulunmadığı diğer bir ülkeye geçen“göçmen”için hukuken ve gündelik hayat pratiği açısından yeni bir süreci başlatmakla beraber, göç alan toplumu ve göç alan ülkenin kurumsal kapasitesini farklı şekillerde etkileyebilmektedir. 2011 yılında Suriye'de patlak veren olaylar ve iç karışıklıklarla birlikte başlayan savaş, dünyanın son yıllardaki en büyük insani krizlerinden birinin yaşanmasına sebep olmuş ve burada yaşayan milyonlarca kişi evlerini, ülkelerini terk etmek zorunda kalarak başka ülkelere göç etmiştir. Türkiye de Suriye kaynaklı göç ile bulunduğu coğrafi konum ve izlediği açık kapı politikası gereği son yıllarda dünya üzerinde en fazla göçmen ve mülteci barındıran ülke haline gelmiştir. Uluslararası, zorunlu ve kitlesel özelliklere sahip bu göçle birlikte Türkiye'de göç politikası yeniden şekillenmiş, göç yönetim sürecine farklı aktörler dahil olmuştur. Suriye kaynaklı göçle gelen kişiler için 2013 yılına kadar uluslararası hukuki düzlemde herhangi bir karşılığı olmayan ve geçiciliği barındıran“misafir”tanımlaması kullanılmıştır. Ancak Suriye'deki savaşın ve çatışmaların uzun sürmesi sonucu nüfusun daha da artması ve ihtiyaçların çeşitlenmesi ile göç yönetiminde yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte alınan önlemlerle birlikte çeşitli yasal ve idari düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Türkiye'de yasal ve idari düzenlemelerden dolayı Suriyeliler“mülteci”olarak tanımlanmamış resmi söylemde geçici koruma statüsü altındaki yabancılar olarak tarif edilmiştir. Ancak Suriyeliler her ne kadar resmî söylemde bu şekilde ifade ediliyorsa da bu çalışmada mülteci olarak ifade edilecektir. Türkiye'de göçle ilgili politikaların üretilmesinde ve süreçlerin yönetiminde birincil sorumlu yapı merkezi yönetim olsa da deneyimlenen 11 sene içerisinde, yerel düzeyde farklı aktörlerin sürece dahil olduğu görülmektedir. Kentlerde merkezi yönetim dışında faaliyet gösteren aktörlere bakıldığında; uluslararası organizasyonlar, yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, belediyeler, dayanışma ağları, öz-örgütlenmeler, muhtarlıklar, üniversiteler ve daha birçok yapı görülmektedir. Türkiye'de mültecilerin büyük çoğunluğunun kentsel mekanlarda kent mültecileri olarak yaşadığı ve kentsel hayata dahil olmaya çalıştıkları göz önünde tutulduğunda, yerelde göç alanında çalışma yürüten aktörlerin varlığı hayati derecede önemli olabilmektedir. Kentin yeni aktörleri haline gelen, yabancı göçmen olarak Türkiye'ye giriş yapan Suriyeliler zorlu koşullar altında yaşamını sürdürürken çeşitli nedenlerden dolayı kentsel hak ve hizmetlere erişimde sıkıntılar yaşamaktadır. Yoksulluğun yanı sıra, işgücü piyasası, eğitim, sağlık, kentsel hizmetler, katılım ve sosyal ilişkiler gibi alanlarda sosyal dışlanmaya, ötekileştirme ve ayrımcılığa maruz kalan mültecilerin sosyal uyum ve toplumsal bütünleşmesinin sağlanması oldukça zor olmaktadır. Dolayısı ile yerelde göçmen ve mültecilerle birebir temas halinde olan, göç alanında çalışma yürüten aktörlerin kapsayıcı politika ve uygulamaları, mültecilerin sosyal uyumu ile oldukça ilişkili olmaktadır. Suriye göçünün on yılı aşkın bir süreyi tamamlaması mevcuttaki insani yardım politikalarının sosyal uyum politikalarına dönüşmesini bir bakıma zorunlu kılmıştır. Bu doğrultuda; barınma, sağlık, eğitim, istihdam, koruma gibi konularla birlikte sosyal uyum ve birlikte yaşam tartışmaları gündeme taşınmıştır. Bu çalışma kapsamında kentte ve toplumda sosyal dışlanma riskini en çok barındıran gruplardan biri olan zorunlu göçle İstanbul'a gelen Suriyelilerin yerel düzeyde sosyal içerilmesinin nasıl gerçekleştirildiği ele alınmış ve yerelde göç alanında çalışma yürüten kurum ve kuruluşların sosyal içerme politikaları ve uygulamaları ortaya konulmuştur. Bu doğrultuda on yılı aşkın bir süredir kent mültecileri olarak kent hayatına dahil olan Suriyelilerin sosyal uyumları yerelde yürütülen sosyal içerme çalışmalarıyla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında yerel aktörlerin Suriye kökenli göçmenlerin sosyal olarak içerilmeleri ve sosyal uyumuna yönelik yaklaşımları, algıları, politikaları ve uygulamaları incelenmiş ve kapsayıcılık kavramı etrafında değerlendirilmiştir. Yerelde üretilen kapsayıcı politika ve uygulamaların sosyal uyumla ilişkisi ve Suriye kökenli göçmenler üzerindeki etkisinin incelenmesine zemin oluşturmak amacıyla sosyal içerme, sosyal dışlanma ve sosyal uyum kavramları ele alınmış, göç ve mültecilik ile ilgili yerel, ulusal ve uluslararası çerçevenin sunulması hedeflenmiştir. Ayrıca yerelde mülteci ve göçmenlerin kapsayıcılığı ve sosyal uyumu konusunda etkili olduğu genel kabul gören dünya örnekleri kapsamında; İsveç'ten Göteborg, Solna, Malmö şehirleri ve Almanya'dan Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Köln şehri ile Berlin ve Hamburg örnekleri de incelenerek Suriye kökenli göçmenlerin görece yoğun yaşadığı Avrupa ülkelerinin yerel düzeyde politika ve uygulamaları incelenmiştir. Araştırma sahası olarak geçmişten şimdiye kadar uluslararası göçmenlerin yoğun bir şekilde yaşam alanı olarak tercih ettiği ve İstanbul'da en fazla Suriyelilerin yaşadığı ilçelerden biri olan Zeytinburnu seçilmiştir. Araştırmanın örneklemi Zeytinburnu ilçesinde yerel düzeyde göç yönetimine dahil olan aktörler ve Zeytinburnu ilçesinde yaşayan Suriyeliler olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır. Zeytinburnu ilçesinde göç alanında çalışma yürüten aktörlerle ilgili ön araştırma yapıldıktan sonra sahada birçok farklı aktörün de sürece dahil olduğu keşfedilmiştir. Zeytinburnu'nda faaliyet yürüten 3 sivil toplum kuruluşu, 2 uluslararası kuruluş, 4 mahalle muhtarlığı, İBB ve Zeytinburnu Belediyesi olmak üzere 11 kurumdan 13 temsilci ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda yerelde çalışan kurumların mültecilerin sosyal uyumunun sağlanmasına yönelik politika ve uygulamaları mevcut kapsayıcı araçları, çalışmaları ve algıları odağında analiz edilmiştir. Saha çalışmasının ikinci aşaması ise nitel araştırma kapsamında keşfe açık olarak tasarlanmıştır. Burada sosyal uyum ve sosyal içerme göstergelerinin doğrulanmasından ziyade, ilçe sınırları dahilinde yaşayan Suriyelilerin araştırmaya kapı aralayan yaşam öykülerinden yola çıkılmıştır. Suriyelilerin yaşam öykülerini anlatırken kendi sosyal uyumlarına dair sundukları açıklamaların tamamlayıcı mülakatlar yoluyla daha fazla irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu minvalde kartopu yöntemi kullanılarak Zeytinburnu ilçesi sınırları dahilinde en az 5 yıl süre zarfında yaşamış, 19 kadın 6 erkek olmak üzere toplamda 25 Suriyeli ile görüşülmüştür. Gerçekleştirilen görüşmeler ışığında çalışma;“Yerelde Çalışma Yürüten Aktörlerin Göçmen ve Mülteci Kapsayıcılığı”ve“Suriyelilerin Sosyal Uyumları”başlıkları altında kapsayıcılık ve sosyal uyum ana temaları ile analiz edilmiştir.“Yerelde çalışma yürüten aktörlerin göçmen ve mülteci kapsayıcılığı”5,“Suriyelilerin sosyal uyumları”6 alt kategoriye ayrılarak başlıklar altında tartışılacak konuların çerçevesi çizilmiştir. Gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda Zeytinburnu ilçesinde göç alanında çalışma yürüten yerel aktörlerden belediyenin ön planda olduğu görülmekte, kamu kurumlarının taşra teşkilatları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının sahada etkili olduğu ve Suriyelileri kapsayan çalışmalar yürüttükleri anlaşılmaktadır. Uluslararası kuruluşlar ise yerel aktörlerin çalışmalarının gerçekleştirilmesi hususunda kaynak sağlamak açısından önemli olmaktadır. Özellikle sosyal uyum alanındaki faaliyetlerin proje bazlı ilerletilmesi ve uzun erimli olmaması yerelde göç çalışmalarında sürdürülebilirlik sorununun varlığına dikkat çekmektedir. Suriyelilerin kentsel hizmetlere erişimde en çok barınma, eğitim ve istihdam alanında sorun yaşandığı ve en fazla bu alanlarda dışlanmaya maruz kaldıkları görülmektedir. Suriyeli kadınların Türkçe dil becerilerinin Suriyeli erkeklere göre çok daha az olduğu fakat kadınların kentteki hizmetlere erişim ve hizmetlerden yararlanma konusunda daha etkin olduğu görülmektedir. Görece daha genç ve eğitim seviyeleri daha yüksek olan Suriye kökenli göçmenlerin kentsel hizmetlerden yararlanma konusunda daha aktif olduğu görülmekle birlikte bu durum ihtiyaç durumuna bağlı olarak artabilmektedir. Sosyal uyumun sağlanmasındaki en büyük engellerin ise dil bilmeme, yerel halk tarafından maruz kalınan ayrımcılık/dışlanma ve mevcut geçicilik algısı olduğu anlaşılmaktadır.

Özet (Çeviri)

Migration, which dates back to the period when the first examples of life appeared on earth, could be reviewed in a broad framework that expresses a special or general mobility of living creatures to pursue a target or following compulsoriness's. The migration of some living creatures is considered to be distinctly older than the history of humanity itself. However, the different dynamics which have been shaped in the migration process and the results of these dynamics manifest themselves in multifaceted manner specifically and solely in human mobility. These results accordingly carry migration to a different dimension throughout the world presently with the effect of globalization. During the period of which city-states countries developed to today's modern nation-states countries, the phenomenon of migration never ceased to exist by transitioning into different forms and shapes and has led to critical milestones in certain historical periods. The phenomenon of migration, which ought not be considered as a change in the place of residence solely, includes many dimensions such as socio-economic and socio-cultural changes. It has started to directly impact the lives of people who had left their homeland due to the abstract concept of“border”oppression, violence, war and other concerns especially with the strict border policies which have gotten a progressively tougher manner with the reshape of the nation-state. While this situation initiates a new process in terms of legal and daily life practice for the“migrants”who have moved to another country of which they do not have its nationality, it also affects the institutional capacity of the receiving society and country in various ways. The war in Syria, which started in 2011, as of a result of internal conflicts, is considered to be one of the biggest humanitarian crises in the globe in recent years causing millions of people to leave their homes and countries and migrate. As a result of this migration which originated from Syria, Turkey became a host country to the highest number of immigrants and refugees in the world in the last few years due to its geographical location and the open-door policy the country had adopted. Turkey's migration policy has been reshaped and different actors were involved in this process with this mass migration which acquires an international and compulsory attribute. The definition of“guest”which has no equivalent in the international law framework and indicates temporariness, was used to refer to the people who came with the immigration originating from Syria up until 2013. However, as a result of the prolonged war and conflicts in Syria, the increase in the population and the verity of needs, various legal and administrative regulations have been made in migration management, accompanied by measures taken on a local, national and international levels. Due to legal and administrative regulations in Turkey, Syrians are not defined as“refugees”but are defined as foreigners under temporary protection status in the official discourse. However, although Syrians are expressed in this way in the discourse of the past, they will be expressed as refugees in this study. Although the central government is the primary responsible body in the development of migration policies and process management in Turkey, it is observed upon the experience in the last 11 years that different actors have been involved in the process at local level. International organizations, local, national and international non-governmental organizations, municipalities, solidarity networks, self-organizations, Muhtar offices, universities and many other structures are seen as operating actors outside the central government in cities. The presence of actors working in the migration field can be vitally important considering the majority of refugees in Turkey live as urban refugees in urban areas and try to be included in the urban life.“Refugees”, who have become the new actors of the city, live under difficult conditions and experience difficulties in accessing urban rights and services for various reasons. It is immensely difficult to ensure social cohesion and integration of refugees who are facing social exclusion in areas such as labor market, education, health, urban services participation and social relations in addition to poverty. Therefore, the inclusive policies and practices of the actors working in the field of migration, who are in one-to-one contact with migrants and refugees locally, are highly related to the social cohesion of refugees. As the period of Syrian migration had reached its 10th year, the transformation of existing humanitarian aid policies into social cohesion policies became a necessity. Issues such as housing, health, education, employment and protection, social cohesion and coexistence discussions have also been brought to the agenda accordingly. Within the scope of this study, an assessment on how social inclusion of Syria origin immigrants, who came to Istanbul upon forced migration, which is thusly considered one of the groups with the highest risk of facing social exclusion in the city, is taking place on the local level, and an examination the social inclusion policies and practices of institutions and organizations working locally in the migration field will be conducted. In this context, efforts have been made to associate the social cohesion of Syria origin immigrants, who have been involved in urban life as urban refugees for more than ten years, with social inclusion studies carried out locally. The approaches, perceptions, policies and practices of the local actors towards the social inclusion of Syria origin immigrants, are examined around the concept of social cohesion within the scope of this study. Additionally, an elaborative situation analysis will be conducted based on the concepts of social inclusion, social exclusion, and social cohesion on the impact of the current level of inclusion on the social cohesion of Syrians living in the city and will be discussed aiming to present the local, national and international framework related to migration and refugees to provide a foundation for examining the relationship of inclusive policies and practices produced locally with social cohesion and their impacts on Syria origin immigrants. Furthermore, the examples of Gothenburg, Solna, Malmö in Sweden and Cologne city of the state of North Rhine-Westphalia, Berlin and Hamburg in Germany were evaluated within the scope of global examples that are generally found to be effective in the inclusion and social cohesion of refugees and migrants at the local level. Zeytinburnu district which is considered to be highly preferred by international migrants as a residence area for a long period and hosts the highest number of Syria origin immigrants, in Istanbul, has been chosen as the field study area. The sample of the study consists of two groups: actors involved in migration management at local level in Zeytinburnu district and Syria origin immigrants, living in Zeytinburnu district. After conducting preliminary research on the actors working in the field of migration in Zeytinburnu district, it was discovered that many different actors were involved in the process. Meetings were held with 13 representatives from 11 institutions, including 3 non-governmental organizations, 2 international organizations, 4 neighborhood mukhtars, IMM and Zeytinburnu Municipality operating in Zeytinburnu. In this direction, the policies and practices of local institutions to ensure the social cohesion of refugees were analyzed in the focus of their existing inclusive tools, studies and perceptions. The second phase of the fieldwork is designed to be open to exploration within the scope of qualitative research. Rather than verifying the indicators of social cohesion and social inclusion, the study was based on the life stories of Syria origin immigrants living within the borders of the district were which opens the door to research. While telling the life stories of Syrians, it is aimed to examine the explanations they offer about their social cohesion through complementary interviews. In this regard, a total of 25 Syrians, 19 women and 6 men, who lived within the borders of Zeytinburnu district for at least 5 years using the snowball method were interviewed. In the light of the interviews carried out; An analyzation under the headings of“Immigrant and Refugee Inclusiveness of Local Actors”and“Social Cohesion of Syria Origin Immigrants”was carried out within the scope of the main themes of inclusivity and social cohesion.“Immigrant and refugee inclusiveness of local actors”,“Social cohesion of Syria origin immigrants”headings were separated to 5 and 6 subcategories respectively, to form the frame of the issues to be discussed. The interviews show that, it is seen that the municipality is at the forefront of local actors working in the field of migration in Zeytinburnu district, and it is understood that public institutions, provincial organizations, and some non-governmental organizations are effective in the field and carry out studies involving Syria origin immigrants. International organizations, on the other hand, are important in terms of providing resources for the realization of the work of local actors. In particular, the fact that the activities in the field of social cohesion are advanced on a project basis and are not long-term draws attention to the existence of the sustainability problem in local migration studies. It is noticed that Syria origin immigrants face problems in accessing urban services mainly in the field of housing, education, and employment and are exposed to exclusion in these areas the most. It is seen that the Turkish language skills of Syrian women are much less than those of Syrian males, but women are more effective in accessing and benefiting from services in the city. Although it is seen that the Syria origin immigrants, who are relatively younger and have higher education levels, are more active in benefiting from urban services, this situation may increase depending on the need. It is understood that the biggest obstacles in ensuring social cohesion are the language barrier, discrimination / exclusion by local people and the perception of temporariness.

Benzer Tezler

  1. Potentialities for and limits to inclusion by education: The case of Syrian children's education in Turkey and child labour

    Eğitim tarafından içermede potansiyeller ve limitler: Türkiye'deki Suriyeli çocukların eğitimi ve çocuk işçiliği

    YASEMİN KIZILOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2021

    Sosyal HizmetOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Sosyal Politika Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET OKYAYUZ

  2. Kentlerin sürdürülebilirliği için birleşmiş milletler odaklı gelişme modeli önerisi

    United nations based development model proposal for the sustainability of the cities

    HAKKI CAN ÖZKAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HİKMET SELİM ÖKEM

  3. Re-thinking the cities in the digital era: An urban living lab concept

    Dijital çağda kentleri yeniden düşünmek: Kentsel yaşam laboratuvarı konsepti

    ÖZGE ÇELİK YILMAZ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZHAN ERTEKİN

  4. Unmanned aerial vehicles based 3D city modeling data collection, processing and analysis the case of Yavuz Sinan neighborhood

    İnsansız hava araç tabanlı 3D şehir modellemesi veri toplama, işleme ve analizi Yavuz Sinan mahallesi örneği

    ABDALRAHMAN ALASHI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZHAN ERTEKİN

  5. Akıllı şehir olgusunu değerlendirme yaklaşımında yerel boyut

    Local dimension in approach to the evaluation of smart city phenomenon

    MÜCELLA ATEŞ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DENİZ ÖNDER