Geri Dön

Solunum sıkıntısı nedeniyle yenidoğan yoğun bakım ünitesi'ne yatan 34 hafta ve üzerindeki yenidoğan bebeklerin holter bulgularının değerlendirilmesi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 784286
  2. Yazar: BENAN SANCAR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MEHMET KARACAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 84

Özet

Giriş ve Amaç: Yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatış nedenleri arasında solunum sıkıntısı, önemli paya sahiptir. Solunum sıkıntısına yol açan perinatal sorunlar hem term hem de preterm bebeklerde yenidoğan yoğun bakım ünitelerine hasta başvurularının en sık nedenidir (1). Yenidoğanların ilk 72 saati fetal hayattan dış dünyaya adaptasyon mekanizmalarının hâkim olduğu önemli bir süreçtir. Kalbin dakikadaki atım hacmi ve kalp hızı kardiyak debinin ve dolayısıyla da kardiyak fonksiyonun önemli bileşenleridir. Sepsis, anemi, hipo-hiperglisemi gibi metabolik ve sistemik olayların yanında ortaya çıkabilen aritmiler, yenidoğanın kardiyak fonksiyonlarını hızlıca olumsuz etkilenmesine sebep olabilmektedir. Yenidoğan aritmileri çeşitli kardiyovasküler, sistemik ve metabolik olayların sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir (2). Yenidoğan döneminde aritmi insidansına yönelik literatürdeki bir çalışmada, yenidoğan yoğun bakımda aritmi insidansı %0.7 olarak saptanmıştır (3). Yenidoğan yatışlarında altta yatan nedene bağlı olarak sinüs taşikardisi dışında birçok aritmi ortaya çıkabilmektedir. Ritim bozuklukları monitör izlemiyle karar verilmekte, kısa süreli ortaya çıkan aritmiler gözden kaçabilmektedir. Çalışmamızla amacımız, solunum sıkıntısı ile yenidoğan yoğun bakım yatışı olan vakaların ritim bozukluklarının tespitinde Holter kullanımının faydasını tespit etmektir. Materyal ve Metot: S.B.Ü Ümraniye EAH Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde 5 Haziran 2022 – 5 Ağustos 2022 tarihleri arasında postnatal ilk 72 saat içerisindeki yenidoğanlar çalışmaya dahil edildi. Vaka grubunu 34. gestasyon haftası üzerindeki solunum sıkıntısı tanısı olan hastalar oluştururken, kontrol grubunu ise solunum sıkıntısı olmayan, indirekt hiperbilirubinemi ile takipli hastalar oluşturdu. Tüm hastalara 24 saatlik Holter Monitörizasyonu yapılarak kalp ritimleri kayda alındı. Hastaların başvurudaki demografik verileri, muayene, vital bulguları, ekokardiyografi (EKO) bulguları ile Holter monitorizasyon sürecindeki solunum desteği alıp almama durumları kaydedildi. Holter monitörizasyonu ile kaydedilen kalp ritimleri, çocuk kardiyoloğu tarafından değerlendirildi. Veriler IBM SPSS Statistics 18 © Copyright SPSS Inc. 1989, 2010 yazılımı kullanılarak analiz edildi. Çalışmada istatistiksel anlamlılık düzeyi 0,05 olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya toplam 91 hasta dahil edildi. Vaka grubunu %50,5 (n=46) oran ile solunum sıkıntısı olan yenidoğanlar oluşturuken, yatış tanısı“indirekt hiperbilirubinemi”(İHB) olan %49,5 (n=45) hasta kontrol grubunda yer almakta idi. Vaka grubu yatış tanısı“konjenital pnömoni”olan %23,1 (n=21),“yenidoğanın geçici takipnesi”(TTN) olan %18,7 (n=17),“pnömotoraks”olan %3,3 (n=3),“mekonyum aspirasyon sendromu”(MAS) olan %2,2 (n=2),“respiratuar distres sendromu”(RDS) olan %2,2 (n=2) ve“pnömomediastinum”olan %1,1 (n=1) oranda hastadan oluşmakta idi. Doğum kilo (p=0,320), boy (p=0,564) ve baş çevresi (p=0,340) persentil değerleri ile cinsiyet dağılımı (p=0,455) vaka ve kontrol gruplarında istatistiksel açıdan benzer bulundu. Prematüre bebeklerin oranı vaka grubunda %43,5, kontrol grubunda %22,2 olarak saptandı ve aradaki fark istatistiksel açıdan anlamlı görülmedi (p=0,053). Vaka grubunda sezaryen ile doğum oranı %80,4 (n=37), kontrol grubuna göre % 37,8 (n=17) oranla anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p

Özet (Çeviri)

Introduction: Respiratory distress has a significant share among the reasons for hospitalization in the neonatal intensive care unit. Perinatal problems leading to respiratory distress are the most common reason for patient admission to neonatal intensive care units in both term and preterm infants. The first 72 hours of newborns is an important process in which adaptation mechanisms from fetal life to the outside world dominate. Cardiac stroke volume and heart rate are important components of cardiac output and thus cardiac function. Arrhythmias, which can occur in addition to metabolic and systemic events such as sepsis, anemia, hypo-hyperglycemia, can cause the cardiac functions of the newborn to be adversely affected. These arrhythmias may occur as a result of various cardiovascular, systemic and metabolic events (8). In a study in the literature, the incidence of arrhythmia in the neonatal period was found to be 0.7% in the neonatal intensive care unit (9). Depending on the underlying cause, many arrhythmias other than sinus tachycardia may occur in newborn admissions. Rhythm disorders are decided by monitor monitoring, short-term arrhythmias can be overlooked. Our aim with our study is to determine the benefit of using Holter in the detection of rhythm disorders in cases with respiratory distress and neonatal intensive care hospitalization. Materials and Methods: Newborns within the first 72 hours postnatally between 5 June 2022 and 5 August 2022 in S.B.U Umraniye EAH Neonatal Intensive Care Unit were included in the study. The case group consisted of patients with a diagnosis of respiratory distress over the 34th week of gestation, while the control group consisted of patients who did not have respiratory distress and were followed up with neonatal jaundice. Heart rhythms were recorded in all patients by performing 24-hour Holter monitoring. Demographic data, examination, vital signs, echocardiographic findings, and whether or not they received respiratory support during the Holter monitoring process were recorded. Heart rhythms recorded with Holter monitoring were evaluated by a pediatric cardiologist. Data were analyzed using software IBM SPSS Statistics 18 © Copyright SPSS Inc. 1989, 2010. The statistical significance level was accepted as 0.05 in the study. Results: A total of 91 patients were included in the study. While the case group consisted of newborns with respiratory distress with a rate of 50.5% (n=46), 49.5% (n=45) patients with hospitalization diagnosis of“indirect hyperbilirubinemia”(IHB) were included in the control group. In the case group, 23.1% (n=21) were hospitalized with“congenital pneumonia”, 18.7% (n=17) with“transient tachypnea of the newborn”(TTN), 3.3% with“pneumothorax”(n=3), 2.2% (n=2) with“meconium aspiration syndrome”(MAS), 2.2% (n=2) with“respiratory distress syndrome”(RDS), and 1.1% with“pneumomediastinum”(n = 1) patients. Birth weight (p=0.320), height (p=0.564) and head circumference (p=0.340) percentile values and gender distribution (p=0.455) were found to be statistically similar in the case and control groups. The rate of premature babies was 43.5% in the case group and 22.2% in the control group, and the difference was not statistically significant (p=0.053). The rate of cesarean section delivery in the case group was 80.4% (n=37), and it was found to be significantly higher than the control group, 37.8% (n=17) (p

Benzer Tezler

  1. Solunum sıkıntısı ile yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatan hastalardaki vitamin D düzeyi, maternal vitamin D düzeyi, vitamin D gen polimorfizmi ile solunum sıkıntısı arasındaki ilişki

    Relationship between vitamin d levels, maternal vitamin Dlevels, vitamin D gene polymorphism, and respiratory distress causes in patients receiving respiratory distress treatment in neonatal intensive care unit

    FATMA GÜVEN ŞANVER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıZonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CUMHUR AYDEMİR

  2. Yenidoğan yoğunbakım ünitesinde mekanik ventilatörde takip edilen hastalarda noninvaziv oksijen rezerv indeksi ile eş zamanlı alınan arteryal kangazı analizlerinin karşılaştırılması

    Comparison of noninvasive oxygen reserve index and simultaneous arterial blood gas analysis in patients followed on mechanical ventilation in the neonatal intensive care unit

    ÖMER YALÇIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıHarran Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİL KAZANASMAZ

  3. 2008?2009 Yıllarında hastanemiz yenidoğan yoğun bakım ünitesine solunum sıkıntısı nedeniyle başvuran hastaların retrospektif olarak incelenmesi

    The retrospective determine of the demographic characteristics of the hospitalized newborns with respiratory difficulties in neonatal intensive care unit of our hospital between 2008 and 2009.

    SEMRA ARIBAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSelçuk Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HASAN KOÇ

  4. Yenidoğan geçici takipnesi ve pnömoni ayırıcı tanısında CRP, Yüksek Duyarlıklı-CRP, Prokalsitonin ve IL-8'in karşılaştırılması

    CRP in the differential diagnosis of neonatal transient takipnesi and pneumonia, Hs-CRP, procalcitonin and IL-8 role

    FİGEN KARACA PEKDEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıKocaeli Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE ENGİN ARISOY

  5. Neonatoloji yoğunbakım ünitesinde takip edilen yenidoğanlarda mortalite ve morbidite risk faktörleri

    Mortality and morbidity risk factors of newborns in neonatology intensive care unit

    SERHAT YAVUZKILIÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET CELAL DEVECİOĞLU