Saldırgan realizm bağlamında Çin'in yükselişi: 'Barışçıl dış politika' söylemine karşılık 'Potansiyel hegemon' savı
The rise of China in the context of offensive realism: The 'Potential hegemon' argument against 'Peaceful foreign policy' discourse
- Tez No: 796119
- Danışmanlar: DOÇ. DR. AZİME TELLİ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mersin Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 114
Özet
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine ve en kalabalık nüfusuna sahip olan Çin, askeri açıdan da hızlı bir ilerleme kaydetmektedir. Bu doğrultuda 21. yüzyılın yükselen gücü konumuna ulaşarak uluslararası sistemdeki etkisini artırmaya devam etmektedir. Temelde ekonomik kalkınmaya öncelik veren Çin, ulusal çıkarları açısından liberal uluslararası düzene aktif katılım sağladığını vurgulayarak barışçıl bir dış politika izlediğini savunmaktadır. Bu çalışmada, John Joseph Mearsheimer tarafından temsil edilen Saldırgan Realizmin teorik çerçevesinde Çin'in yükselişi analiz edilerek küresel bir hegemonik güce dönüşme olasılığı üzerinde durulmaktadır. Hegemonya mücadelesinde en büyük potansiyele sahip aktör konumunda olan Çin'in yükselişi, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle hegemon güç haline gelen ABD'nin küresel üstünlüğünü ciddi şekilde tehdit etmektedir. Mearsheimer'a göre, tek kutuplu dünya düzenine hakim olan ABD ile yükselen Çin arasında ciddi derecede savaş potansiyeli taşıyan bir güvenlik rekabeti olacağından dolayı Çin için barışçıl bir yükselme mümkün değildir. Çin, istikrarlı ve hızlı ekonomik yükselişine rağmen askeri, siyasi ve kültürel alanlarda ABD ile rekabet edebilecek düzeyde değildir. Ayrıca başta Tayvan sorunu olmak üzere toprak anlaşmazlıkları, enerji bağımlılığı gibi ciddi sorunları bulunmaktadır. Tüm alanlarda yükselişini tamamlamak ve sorunlarını çözmek için uygun ortamı sağlamak amacıyla yükselişini barışçıl olarak ifade etmekte, uluslararası düzenin mevcut şartlarına uyumlu davranarak iş birliği yaklaşımı sergilemektedir. Bu sayede, askeri ve siyasi açıdan belirli bir kapasiteye ulaşarak ABD'ye karşı meydan okuyabilecek güce ulaştığı takdirde hegemonya elde etmek için saldırgan hale gelmesi beklenmektedir.
Özet (Çeviri)
China, which has the world's second largest economy and most populous population, is making rapid progress in terms of military as well. In this direction, it continues to increase its influence in the international system, reaching the position of rising power of the 21st century. China, which basically gives priority to economic development, argues that it follows a peaceful foreign policy by emphasizing that it actively participates in the liberal international order in terms of its national interests. In this study, the rise of China is analyzed within the theoretical framework of Offensive Realism represented by John Joseph Mearsheimer, and the possibility of turning into a global hegemonic power is emphasized. The rise of China, which is the actor with the greatest potential in the struggle for hegemony, seriously threatens the global supremacy of the USA, which became a hegemonic power with the end of the Cold War. According to Mearsheimer, a peaceful rise is not possible for China, since there will be a security rivalry which has the potential for serious war between the United States which dominates the unipolar world order and the rising China. Despite its stable and rapid economic rise, China is not at a level to compete with the US in military, political and cultural fields. In addition, it has serious problems such as land disputes, especially the Taiwan problem and energy dependence. It expresses its rise as peaceful on the purpose of providing the appropriate environment in order to complete its rise in all areas and to solve its problems, and exhibits a cooperative approach by acting in harmony with the current conditions of the international order. In this way, it is expected to become aggressive in order to gain hegemony if it reaches a certain military and political capacity and reaches the power to challenge the USA.
Benzer Tezler
- 2001 sonrası ABD ile ilişkiler bağlamında Çin'in değişen güvenlik politikaları
China's changing security policies in the context of relations with the U.S. after 2001
EYÜP AKPINAR
Doktora
Türkçe
2024
Uluslararası İlişkilerBursa Uludağ ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖMER GÖKSEL İŞYAR
- The rise of China's power: The limits of neorealism and neoliberalism
Yükselen Çin'in gücü: Yeni gerçekçiliğin ve yeni liberalliğin sınırları
FIRAT AVCI
Yüksek Lisans
İngilizce
2018
Uluslararası İlişkilerKadir Has ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİNEM AKGÜL AÇIKMEŞE
- Foreign policies of the United States and European Union on China in 2000's
2000'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Avrupa Birliği'nin Çin dış politikaları
OKAN ŞAH
Yüksek Lisans
İngilizce
2018
Siyasal BilimlerYeditepe ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MERZUKA SELİN TÜRKEŞ KILIÇ
- 11 Eylül ve değişen Amerikan hegemonik söylemi: Ekonomi politiğinin realist bir analizi
11 September and the changing American hegemonic discourse: A realist analysis of political economy
FATMA KOÇYİĞİT
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Uluslararası İlişkilerAbant İzzet Baysal ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUHİTTİN ATAMAN
- Neorealist teori bağlamında Çin dış politika stratejilerinin değerlendirmesi
Evaluation of Chinese foreign policy strategies in the context of Neorealist theory
MUHAMMET ENES DOĞANLAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Uluslararası İlişkilerBaşkent ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HALUK KARADAĞ