Geri Dön

Major depresif bozukluk tanılı ergenlerde ebeveyn tutumu ve ebeveyne bağlanmanın intihar olasılığı ile ilişkisinin incelenmesi

Examination of the relationship between parental attitude and attachment to parents and the likelihood of suicide in adolescents diagnosed with major depressive disorder

  1. Tez No: 826183
  2. Yazar: MERVE DİLLİ GÜRKAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ŞAHİKA GÜLEN ŞİŞMANLAR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Psikiyatri, Psychiatry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Çocuk Psikiyatrisi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 138

Özet

Giriş ve Amaç: Çalışmamızda majör depresif bozukluk tanılı ergenlerde intihar düşüncesinin sosyodemografik değişkenler esas alınarak diğer önemli yordayıcılarını araştırmak, ergenlik döneminde intihar girişimleri için ilgili koruyucu ve risk faktörlerini tanımlamak, ebeveyne bağlanmanın, ebeveyn tutumlarının intihar düşüncesi üzerine etkisini araştırmak, intihar düşüncesi için ebeveynlik değişkenlerinin ve ebeveynlik tarzlarının ilişkisini, ebeveynlerin kendi ebeveynlerine bağlanma düzeylerinin çocuklarındaki depresyon ve intihar düşünceleri ile ilişkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Yöntem: Ergene klinisyen tarafından Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli-DSM-5 uygulanmış ve hem ergenlerden hem anne-babadan alınan bilgilerle Sosyodemografik Veri Formu doldurulmuştur. Ergenlerden; Beck Depresyon Ölçeği, Anne Baba Tutum Ölçeği, Ebeveyn ve Arkadaşlara Bağlanma Envanteri Kısa Formu, İntihar Olasılığı Ölçeği'ni doldurması istenmiştir. Ebeveynlerden, hem anne hem babanın Ana Babaya Bağlanma Ölçeği doldurması istenmiştir. Hem ebeveyn hem çocuk tarafından aydınlatılmış onam formu doldurulmuştur. Bulgular: Çalışmamızda depresyon tanısı olanlarda olmayanlara göre; kız cinsiyet, sigara ve alkol kullanımı, anne – baba ayrılığı, ekonomik sıkıntı, okul başarısı düşüklüğü, okul devamsızlığı, çocukluk döneminde annede depresif şikayetler, annede fiziksel hastalık, aile içi fiziksel şiddet, kendine zarar verme ve intihar girişimi, arkadaşlar arasında intihar girişimi, fiziksel istismar oranı daha yüksek; aile ile sıcak ilişki, kreşe gitme, annenin eğitim düzeyi, sosyal aktivite katılımı, sorunların anne – baba ile paylaşımı ise daha düşük saptanmıştır. Ayrıca alkol kullanımı, kardeş sayısı, kendini aileye yük hissetme, daha önce kendine zarar verme öyküsü, ailede fiziksel şiddet varlığı, çocukluk döneminde ebeveyn dışında birinin büyütmesi intihar olasılığını arttıran etkenler olarak bulunmuştur. Çalışmamızda anne ve babaların kendi ebeveynlerinden gördükleri aşırı korumacı tutum düzeyi arttıkça ergenlere psikolojik özerklik tanıma ve kabul/ilgi gösterme düzeylerinin azaldığı görülmüştür. Depresyon tanısı olmayan ergenlerin ebeveynlerinde demokratik ve izin verici tutum hâkimken, depresyon olan ergenlerin ebeveynlerinde ise ihmalkâr ve otoriter tutum hâkim bulunmuştur. Ayrıca ebeveynlerin çocuklarına kabul/ilgi ve psikolojik özerklik gösterme düzeyi arttıkça ergenlerin anne ve babalarına karşı daha güvenli bağlanma gösterdikleri, intihar olasılıklarının ise düştüğü görülmüştür. Kontrol grubunda olgu grubunun aksine anne ve babaya güvenli bağlanmanın daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra, depresyon tanısı olan ergenlerin hem anneye hem babaya hem de arkadaşlarına bağlanma puanı arttıkça intihar olasılığı düşmektedir. Anne ve babaların kendi ebeveynlerinden gördükleri aşırı korumacı tutum düzeyi arttıkça ergenlere psikolojik özerklik tanıma ve kabul/ilgi gösterme düzeylerinin azaldığı, ergenlerin de anne ve babaya güvenli bağlanma düzeyinin azaldığı görülmüştür. Hem annenin hem de babanın kendi annelerinden gördükleri aşırı korumacı tutum arttıkça ergenlerin intihar olasılığının arttığı bulunmuştur. Sonuç: Çalışmamızda ebeveynlerin kendi ebeveynleri tarafından maruz kaldıkları tutumların çocuklarıyla olan ilişkileri, bağlanma düzeyleri ve çocuklardaki depresyon ile intihar düşüncesi üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Çalışmamız kesitsel bir çalışma olduğu için katılımcıların sadece araştırma yapıldığı dönemdeki özellikleri incelenmiştir, neden sonuç ilişkilerinin kurulabileceği toplum tabanlı geniş örneklemli izlem çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Introduction and Aim: The aim of this study was to investigate important predictors of suicidal ideation in adolescents with major depressive disorder based on sociodemographic variables, to define the relevant protective and risk factors for suicide attempts in adolescence, to determine the effects of parental attachment and parental attitudes on suicidal ideation and the effects of parenting variables for suicidal ideation. In addition, we aimed to reveal the relationship between parenting styles and the relationship between parents' attachment levels to their own parents and their children's depression and suicidal thoughts. Materials and methods: Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School-Age Children (6-18 Years) - Present and Lifetime Version - DSM-5 was applied to the adolescents by the clinician, and the Sociodemographic Data Form was filled in with the information obtained from both adolescents and parents. Adolescents were asked to fill out the Beck Depression Scale, the Parenting Scale, Parent and Friends Attachment Inventory Short Form and the Suicide Probability Scale. Parents were asked to fill in the Parent Attachment Scale for both parents. Informed consent forms were filled in by both parents and children Results: In our study, those diagnosed with depression compared to those without; female gender, smoking and alcohol use, parental separation, economic distress, low school success, school absenteeism, depressive complaints in the mother during childhood, physical illness in the mother, physical violence within the family, self-harm and suicide attempt, suicide attempt among friends, physical abuse is higher. Warm relationships with the family, going to nursery, mother's education level, participation in social activities, and sharing problems with parents were found to be lower. Additionally, alcohol use, number of siblings, feeling like a burden to the family, previous history of self-harm, presence of physical violence in the family, and being raised by someone other than a parent during childhood were found to be factors that increase the likelihood of suicide. In our study, it was observed that as the level of overprotective attitude of parents from their own parents increased, the level of recognition of psychological autonomy and acceptance/interest in adolescents decreased. While democratic and permissive attitudes were dominant in the parents of adolescents without a diagnosis of depression, the parents of adolescents with depression were found to have a negligent and authoritarian attitude. Contrary to the case group, in the control group, it was observed that there was a secure attachment to the mother and father. In addition, as the scores of attachment to both parents and friends of adolescents diagnosed with depression increase, the probability of suicide decreases. It was observed that as the level of overprotective attitude of the parents from their own parents increased, the level of recognition of psychological autonomy and acceptance/attention to adolescents decreased, and the level of secure attachment of adolescents to their parents decreased. It was found that the probability of suicide among adolescents increased as the overprotective attitude of both mothers and fathers from their own mothers increased. Conclusion: In our study, it was found that the attitudes that parents are exposed to by their own parents have an effect on their relationships with their children, their level of attachment, and depression and suicidal ideation in children. Since our study is a cross-sectional study, only the characteristics of the participants at the time of the research were examined. There is a need for community-based follow-up studies with large samples in which cause-and-effect relationships can be established.

Benzer Tezler

  1. Anoreksiya nervoza hastalarında prognostik nutrisyonel indeks düzeylerinin prognoza etkisi

    The effect of prognostic nutritional index levels on prognosis inpatients with anorexia nervosa

    ÖZGE ASENA DUYGU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    PsikiyatriBursa Uludağ Üniversitesi

    Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CANER MUTLU

  2. Klinik örneklemde internet oyun oynama bozukluğu prevalansının belirlenmesi, eşlik eden psikopatoloji ve ebeveyn tutumlarına yönelik müdahaleler sonrası bozukluk şiddeti değişiminin değerlendirilmesi

    Determining the prevalence of internet gaming disorder in a clinical sample, evaluating the change in disorder severity after interventions on comorbid psychopathology and parental attitudes

    ŞAZİYE MERT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    PsikiyatriAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELMA TURAL HESAPÇIOĞLU

  3. Depresif bozukluk tanılı ergenlerde özkıyım ve özkıyım dışı kendine zarar verme davranışlarının uyku ile ilişkisinin incelenmesi

    Investigation of the relationship between suicide and non-suicidal self-injury behaviors with sleep in adolescents diagnosed with depressive disorder

    TUĞÇE TURAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    PsikiyatriDokuz Eylül Üniversitesi

    Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEVAY ALŞEN GÜNEY

  4. Ergen-ebeveyn ilişkisinin doğası, depresyon ve psikososyal işlevsellik üzerindeki etkisi

    The nature of adolescent-parent relationship, effect on depression and pyschosocial adjustment

    FIRAT HAMİDİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    PsikiyatriEge Üniversitesi

    Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TEZAN BİLDİK

  5. Psikotik bozukluğu ve duygudurum bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde peroksizom proliferatif aktivatör (Ppar) gama reseptörünün serum düzeyinin duygudurum, yürütücü işlevler ve kan biyobelirteçleri ile ilişkisi

    The relationship of the serum level of the peroxisom proliferative activator (Ppar) gamma receptor with mood, executive functions and blood biomarkers in children and adolescents with psychotic and mood disorders

    AYÇA KARACA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    PsikiyatriBursa Uludağ Üniversitesi

    Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CANER MUTLU