Geri Dön

Bioactive peptide encapsulation by electrospinning technique: Characterization of electrospun fibers and mathematical modelling of release kinetics

Biyoaktif peptitlerin elektroeğirme tekniği ile enkapsülasyonu: Elektroeğrilmiş liflerin karakterizasyonu ve salım kinetiğinin matematiksel modellenmesi

  1. Tez No: 828738
  2. Yazar: ZAHİDE KIRBAŞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FİLİZ ALTAY
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Gıda Mühendisliği, Food Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Gıda Mühendisliği Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 136

Özet

Biyoaktif peptitler, protein diziliminde yer alan biyolojik olarak aktif amino asit grupları olup, antioksidan, antiinflamatuar, antihipertansif, antikanser, antidiyabetik, antimikrobiyal, antitrombotik, hipoglisemik, yaşlanma karşıtı ve opioid aktiviteler ile kanser, osteoporoz, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ile Parkinson ve Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların önlenmesi gibi pek çok faydalı etkiye sahiptir. Bununla birlikte, bitkiler ve hayvanlardan isole edilen biyoaktif peptitler işleme ve depolama sırasında kayba uğramaktadır. Ayrıca, biyoaktif peptitler gastrointestinal sindirim koşullarına karşı kısa in vivo yarılanma ömrü, düşük biyoyararlık ve zayıf stabiliteye sahiptirler. Bu nedenle, koaservasyon, iyonik jelleşme, elektro püskürtme, mikroakışkan, emülsifikasyon, lipozomal enkapsülasyon, püskürtmeli kurutma ve elektroeğirme gibi enkapsülasyon teknolojilerinin kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Yukarıdakiler göz önüne alındığında, bu doktora tezinin hedehleri; (i) elektroeğirme yöntemi kullanılarak herhangi bir sentetik polimer veya zararlı çözgen kullanmaksızın biyoaktif peptitler için nanolif yapıda salım araçları üretmek, besleme çözeltisi formülasyonları ve özelliklerinin elektroeğrilebiliklik üzerine etkilerini değerlendirebilmek için elde edilen nanolifleri karakterize etmek ve model bir peptit kullanarak üretilen nanolif yapıdaki salım araçlarının enkapsülasyon etkinliklerini incelemek; (ii) emülsiyon elektroeğirme çalışmasında besleme emülsiyonu olarak kullanılmak üzere farklı formülasyonlara sahip karnosin yüklenmiş su-içinde-yağ-içinde-su (W1/O/W2) çift katlı/çoklu emülsiyonları üretmek; (iii) tek eksenli (karışım), çift eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleri kullanılarak antioksidatif bir peptit olan karnosin (Car) yüklenmiş pullulan (Pul)-sodyum aljinat (NaAlg) bazlı kompozit nanolifler üretmek ve çözelti/emülsiyon özellikleri ve emülsiyon parametrelerinin etkisini incelemek amacıyle elde edilen nanolifleri karakterize etmek; (iv) nanoliflerin enkapsülasyon etkinliklerini incelemek ve enkapsülasyon işleminin karnosinin antioksidan aktivitesi üzerine etkilerini incelemek; elektroeğirme yöntemi ile enkapsülasyon ve çapraz bağlama işlemlerinin karnosinin in vitro simdirim sırasında salım davranışı üzerine etkilerini tespit etmek ve uygun ilgili matematiksel modeller vasıtasıyla salım kinetiğini analiz etmektir. Yukarıdaki hedeflere ulaşmak için iki farklı deneysel çalışma (Bölüm 3–4) yapılmıştır. Tezin birinci kısmında (Bölüm 1), bu doktora tezinin araştırma çerçevesi ve hedefleri tanıtılmıştır. Bunu takiben, tezin ikinci kısmında (Bölüm 2), gıdalardan elde edilen peptitlerin biyolojik aktiviteleri ve bunların korunması ve salımında kullanılan enkapsülasyon yöntemlerine ilişkin kapsamlı bir derleme sunulmuştur. Başlangıç olarak, antioksidatif peptitler ve karnosin başta olmak üzere, gıdalardan elde edilen peptitlerin kaynakları ve biyolojik aktiviteleri özellikle antioksidatif peptitlerden bahsedilmiştir. Sonrasında, biyoaktif peptitlerin enkapsülasyonunda kullanılan yöntemlere ilişkin çalışmalar derlenmiştir. Son olarak, elektroeğirme bir enkapsülasyon yöntemi olarak irdelenmiş ve biyoaktif peptitlerin enkapsülasyonunda kullanılan tek eksenli, çift-üç eksenli ve emülsiyon elektroeğirme tekniklerinin prensipleri, avantajları, dezavantajları ve uygulamaları ile ilgili çalışmalar derlenmiştir. Tezin üçüncü kısmında (Bölüm 3), Pul, Pul-NaAlg and Pul-NaAlg-CaCl2 kompozit nanolifler tek eksenli, çift eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleri kullanılarak herhangi bir sentetik polimer veya zararlı çözgen kullanılmaksızın üretilmiştir. Sonrasında, nanoliflerin morfolojisini incelemek ve besleme çözeltilerinin elektriksel, reolojik ve yüzey özelliklerinin elektroeğrilebilirlik üzerine etkilerini değerlendirebilmek için taramalı elektron mikroskopisi (SEM) ve görüntü analizi gerçekleştirilmiştir. Son olarak, üretilen nanoliflerle peptit enkapsülasyonunu gerçekleştirmek ve enkapsülasyon etkinliklerini değerlendirmek amacıyla standart peptit karışımı (SPM) model bir peptit olarak enkapsüle edilmiştir. Enkapsülasyon Etkinliğinin belirlenmesi için HPLC analizi gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, Pul-NaAlg bazlı tek eksenli nanolifler başarılı bir şekilde üretilmiş ve SPM %77,97 enkapsülasyon etkinliği ile enkapsüle edilmiştir. Böylece, peptit enkapsülasyonu için sadece gıda kaynaklı, polisakkaritlerle, herhangi bir sentetik polimer veya zararlı çözgen kullanılmaksızın, biyobozunur ve toksik olmayan nanolifler üretilebilmiştir. Bununla birlikte, NaAlg ve CaCl2 , besleme çözeltilerinin viskozite, yüzey gerilimi ve elektriksel iletkenlik gibi bir takım özelliklerini geliştirerek pullulanın elektroeğrilebirliğini iyileştirmiş; böylece SPM-yüklü Pul-NaAlg-CaCl2 kompozit nanolifler önceden belirlenen uygun koşullar altında başarılı bir şekilde imal edilmiştir. Ayrıca, CaCl2 ilavesinin nanoliflerin ortalama çapını azalttığı stabilitesini iyileştirdiği tespit edilmiş olup, bu durum NaAlg and CaCl2 arasında gerçekleşen moleküllerarası etkileşime bağlanabilir. Tezin dördüncü kısmında (Bölüm 4), emülsiyon elektroeğirme çalışmasıda kullanılmak üzere farklı sürfaktanlar, yağ fazları ve karnosin içerikleriyle karnosin yüklü W1/O/W2 çift katlı/çoklu emülsiyonları hazırlanmış, karnosin antioksidatif peptidinin salımı için geliştirilen nanolifler herhangi bir sentetik polimer veya zararlı çözgen kullanılmaksızın üretilmiş ve Pul, Pul-NaAlg and Pul-NaAlg-CaCl2 kompozit nanolifler tek eksenli, çift eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleri kullanılarak herhangi bir sentetik polimer veya zararlı çözgen kullanılmaksızın üretilmiş olup, Pul-NaAlg-Car kompozit nanolifler tek eksenli, çift eksenli ve emülsiyon elektroeğirme teknikleri ile elde edilmiştir. Elde edilen nanoliflerin stabilitelerini geliştirmek için CaCl2 ile iyonik çapraz bağlama işlemi uygulanmıştır. Sonrasında, nanoliflerin morfolojisini incelemek ve besleme çözeltilerinin elektriksel, reolojik ve yüzey özelliklerinin elektroeğrilebilirlik üzerine etkilerini değerlendirebilmek için taramalı elektron mikroskopisi (SEM) ve görüntü analizi gerçekleştirilmiştir. Buna ek olarak, emülsiyon parametrelerinin nanolifler üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla çift katlı/çoklu emülsiyonların zeta potansiyel ve ortalama damlacık boyutu ölçümleri gerçekleştirilmiş ve optik mikroskopi ile emülsiyonlar incelenmiştir. Ayrıca, elde edilen nanoliflerin hidrofobisite ve stabilitelerinin karakterizasyonu için temas açısı ölçümleri gerçekleştirilmiş ve çapraz bağlamanın mekanizması ve emülsiyon yapısında yer alan bileşikler arasındaki olası diğer etkileşimler Fourier-dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) metoduyla incelenmiştir. Daha sonra, enkapsülasyon etkinlikleri HPLC analizi ile belirlenmiş ve elektroeğirme yöntemiyle enkapsülasyonun karnosinin antioksidan aktivitesi üzerine olan etkileri 2,2-diphenyl-1- picrylhydrazyl (DPPH) tarafından radikal yakalama deneyi ve kuprik iyon indirgeme antioksidan kapasite (CUPRAC) tayinine göre değerlendirilmiştir. Son olarak, karnosinin salım davranışı in vitro sindirim çalışmasıyla incelenmiş ve uygun ilgili matematiksel modeller vasıtasıyla salım kinetiğini analiz edilmiştir. Sonuç olarak, karnosin yüklü Pul-NaAlg nanolifler tek eksenli (karışım), çift eksenli ve emülsiyon elektroeğirme teknikleri kullanılarak, sırasıyla %74,11, 81,69 ve 68,63 enkapsülasyon etkinliği ile başarılı bir şekilde üretilmiştir. Emülsiyonların zeta potansiyel sonuçları, tüm emülsiyonların stabil olarak kabul edilebileceğini ve emülsiyonlara ilave edilen soya lesitini miktarının artmasıyla zeta potansiyelinin mutlak değerinin arttığı ve böylece emülsiyonların stabilitesini geliştiğini göstermektedir. Mikroskopi sonuçları ise, birçok küçük iç su damlacıklarının görece büyük yağ globülleri içinde yer aldığı ve böyle B tipi W1/O/W2 çift katlı/çoklu emülsiyonların başarılı bir şeklide elde edildiğini göstermektedir. Bunlara ek olarak, DPPH ve CUPRAC analiz sonuçları elektroeğirme töntemi ile enkapsülasyonun karnosinin antioksidan özellikleri üzerine koruyucu etki gösterdiğini ve böylece antioksidan potansiyelin geliştirilmesine katkı sağladığını ortaya koymuştur. SEM sonuçlarından elde edilen bilgiyle, emülsiyon elektroeğirme ile elde edilen nanolifler (EENFs) arasında en uygun nanolif özelliklerine (ince, boncuksuz ve tekdüze) sahip olması nedeniyle EE-VIII NFs, tek eksenli nanolifler (UENFs ) ve çift eksenli nanoliflerle (CENFs) birlikte çapraz bağlama işlemine tabi tutulmuş olup, daha ileri karakterizasyon çalışmaları için şeçilmiştir. Sonuçlar iyonik çapraz bağlamanın nanoliflerin stabilitesini iyileştirdiğini göstermektedir. Elde edilen sonuçlara göre, çapraz bağlama işlemi sonrasında, CENFs hariç olmak üzere çapraz bağlanmış nanolifler iyi tanımlanmış nanolif yapısını korumuş olmakla birlikte morfolojik özellikleri işlem uygulanmamış nanoliflerin kıvrımsız yapısına nazaran önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Ayrıca, orjinal çaplarını korumuş olan EE-VIII NFs hariç olmak üzere, çapraz bağlama işlemi uygulanan örneklerin lif çaplarında önemli düzeyde artış saptanmıştır. In vitro sindirim çalışması sonuçlarına göre, CaCl2 ile çapraz bağlama işleminin karnosinin gastrointestinal kanal içinde yavaş salımını geliştirdiği tespit edilmiştir. EE-VIII NFs'de karnosinin mide fazında gerçekleşen başlangıç aşamasındaki ani salımı, UENFs ve CENFs'e kıyasla önemli düzeyde düşüktür, ayrıca bağırsak fazında EE-VIII NFs, çapraz bağlama uygulanıp uygulanmamasına bakılmaksızın, yavaş salım davranışı sergilemiştir. Ayrıca, salım kinetiğinin matematiksel mdellenmesiyle elde edilen sonuçlar, karnosinin Pul-NaAlg nanoliflerinden gastrointestinal koşullarda salımında Fickian difüzyon mekanizmasının baskın olduğunu ortaya koymuştur. Son olarak, tezin beşinci kısmında (Bölüm 5), önceki bölümlerde elde edilen veriler dikkate alınarak, tüm çalışma boyunca elde edilen veriler bir arada incelenmiş ve hepsi birlikte son bir kez yorumlanmış ve gelecekteki araştırmalar için tavsiyeler aktarılmıştır. Her bir bölümden elde edilen başlıca yorumlar, Pul-NaAlg-CaCl2 kompozit nanoliflerin pek çok sağlık etkisi bulunan biyoaktif peptitlerin enkapsülasyonu için gelecek vaadeden bir materyal olarak ortaya konduğu ve biyoaktif peptitlerin emüülsiyon elektroeğirme yöntemi sayesinde çift/çoklu emülsiyon ve Pul-NaAlg nanolifler içerisinde eş zamanlı olarak enkapsulasyonunun in vitro gastrointestinal koşullarda yavaş salımını sağladığı şeklinde özetlenmiştir.

Özet (Çeviri)

Bioactive peptides, which are biologically active amino acid groups in the sequence of proteins, exhibit a variety of beneficial effects including antioxidant, anti-inflammatory, antihypertensive, anticancer, antidiabetic, antimicrobial, antithrombotic, hypocholesterolemic, antiaging and opioid activities as well as prevention of cancer, osteoporosis, hypertension, cardiovascular disorders and neurodegenerative diseases such as Parkinson and Alzheimer's diseases. However, the bioactive peptides isolated from plants and animals may be lost during processing and storage. Furthermore, bioactive peptides have short in vivo half-lives, low bioavailability and poor stability against gastrointestinal conditions. Therefore, to use of encapsulation technologies such as coacervation, ionic gelation, electrospraying, microfluidic, emulsification, liposomal encapsulation, spray drying and electrospinning have been started to become widespread. Considering the above, the objectives of this Ph.D. thesis were (i) to produce a nanofibrous delivery vehicles for bioactive peptides without using any synthetic polymers or any hazardous solvents by using electrospinning, to characterize electrospun fibers to evaluate the effect of formulation and properties of feed solutions on electrospinnability and to examine the encapsulation efficiencies of produced nanofibrous delivery vehicles by using a model peptide; (ii) to produce carnosine (Car) loaded water-in-oil-in-water (W1/O/W2) double emulsions with different formulations using as feed emulsions in emulsion electrospinning study; (iii) to produce carnosine (Car), an antioxidative peptide, loaded pullulan (Pul)-sodium alginate (NaAlg) based composite nanofibers by uniaxial (blending), coaxial and emulsion electrospinning techniques and to characterize electrospun fibers to evaluate the effect of solution /emulsion properties and the role of emulsion parameters; (iv) examining the encapsulation efficiencies of electrospun fibers and to investigate the effect of encapsulation on antioxidant activity of Car; to determine the effects of electrospinning encapsulation and crosslinking on release behavior of carnosine from electrospun nanofibers during in vitro digestion and to analyse the release kinetics by establishing corresponding mathematic models. To achieve these goals, two different experiments (Chapters 3-4) were conducted. In the first part of the thesis (Chapter 1), research framework and objectives of this Ph.D thesis, are introduced. Following that, in the second part of the thesis (Chapter 2), a comprehensive review on biological activities of food-derived peptides and the encapsulation methodologies used to protection and delivery of them. Initially, the sources and biological activities of food-derived peptides were presented with a specific focus on the antioxidative peptides and Car. Then, the studies about encapsulation methods for bioactive peptides have been rewieved. Lastly, electrospinning was scrutinized as an encapsulation method and the studies about encapsulation of bioactive peptides by single/uniaxial, coaxial-triaxial and emulsion electrospinning techniques regarding principles, advantages, drawbacks and applications have been reviewed. In the third part of the thesis (Chapter 3); Pul, Pul-NaAlg and Pul-NaAlg-CaCl2 based composite nanofibers were produced by uniaxial electrospinning, without using any synthetic polymers or any hazardous solvents. Then, scanning electron microscopy (SEM) and image analysis were performed to assess the morphology of the fibers and to evaluate the effects of electrical, rheological and surface properties of feed solutions on electrospinnability. Finally, standard peptide mixture (SPM), as model peptide, was encapsulated to realize encapsulation of peptides and to evaluate the encapsulation efficiencies of electrospun fibers. High Performance Liquid Chromatography (HPLC) analysis were carried out to determine the encapsulation efficiencies. According to the results, Pul-NaAlg based uniaxial electrospun fibers was successfully fabrricated and SPM was encapsulated with 77.97 % encapsulation efficiency . Thus, biodegradable and non-toxic nanofibers made only of food-derived polysaccharides could be produced for encapsulation of peptides without using any synthetic polymers and /or harmful solvents. On the other hand, NaAlg and CaCl2 improved electrospinnability of pullulan with enhanced the solution properties such as viscosity, surface tention and electrical conductivity; thus SPM-loaded Pul-NaAlg-CaCl2 composite nanofibers were successfully produced under pre-determined proper conditions. Additionally, incorporation of CaCl2 decreased mean diameter and improved stability of electrospun fibers possibly due to intermolecular interactions between NaAlg and CaCl2. In the fourth part of the thesis (Chapter 4); Car-loaded W1/O/W2 double emulsions were produced by using different surfectants, oily phases and Car levels to use in emulsion electrospinning study, nanofibrous delivery vehicles for Car antioxidative peptide were produced without using any synthetic polymers or any hazardous solvents and Pul-NaAlg-Car composite fibers were obtained by uniaxial, coaxial and emulsion electrospinning techniques. Ionic crosslinking was applied by CaCl2 as crosslinking agent to improved stabilities of nanofibers. Then, SEM and image analysis were performed to assess the morphology of the electrospun nanofibers and to evaluate the effects of electrical, rheological and surface properties of feed solutions/emulsions on electrospinnability. Additionally, zeta potential, mean droplet size measurements and optical microscopy were performed to assess the role of emulsion parameters on electrospun fibers. Later, contact angle measurements were performed to characterize the hydrophobicity and stability of the resulting nanofiber mats and the mechanism of crosslinking and possible other interactions between components involved in the emulsion structure were investigated by Fourier-transform infrared spectroscopy (FTIR). Afterwards, the encapsulation efficiencies were determined by HPLC analysis and the effect of electrospinning encapsulation on antioxidant activity of Car was evaluated according to antioxidant activity by 2,2- diphenyl-1-picrylhydrazyl (DPPH) radical scavenging assay and antioxidant activity by cupric ion reducing antioxidant capacity (CUPRAC) assays. Latly, the release behavior of Car was investigated by in vitro digestion study and its release kinetics were analyzed by establishing a corresponding mathematical models. According to the results, Car-loaded Pul-NaAlg based composite fibers were produced successfully by uniaxial (blending), coaxial and emulsion electrospinning techniques with 74.11, 81.69 and 68.63% encapsulation efficiencies, respectively. The zeta potential results of double emulsions demonstrated that all emulsions can be considered as stable and incorporation of soy lecithin increased the absolute value of zeta potential, thus enhancing the stability of emulsions. The microscopy results indicated that the type B W1/O/W2 double emulsion was successfully obtained and several small inner water droplets were encapsulated in the relatively larger oil globules. Addition to these, DPPH and CUPRAC assays results revealed that all electrospinning methods demonstrated the protective effect on the antioxidant activity of Car and thus helped in enhancing its antioxidant potential significantly. Results showed that, ionic crosslinking improved stability of nanofiber mats. In fact, the SEM analysis provides evidence that, among all emulsion electrospun nanofibers (EENFs), the EE-VIII NFs were characterized by fine, beadless and uniform nanofibrous structure, and were thus selected to apply crosslinking and some further characterizations. According to the results, crosslinked nanofibers, except for the coaxial electrospun nanofibers (CENFs) were able to largely preserve their well-defined nanofibrous structure after crosslinking, while the morphologies are quite different from the uncurving shape of the non-threated ones. Furthermore, fiber diameters of nanofibers were increased after crosslinking treatment, except for the EE-VIII NFs which retained their original size. According to in vitro digestion results, it can be stated that the CaCl2 crosslinking treatment enhanced sustained release of Car in the gastrointestinal tract. The initial burst release of Car from EE-VIII NFs was significantly lower than uniaxial electrospun nanofibers (UENFs) and CENFs in both gastric phases, besides the release from EE-VIII NFs in intestinal phase was followed by sustained release, with/without crosslinking treatment. The results provided by mathematical modelling of release kinetics revealed that, Fickian diffusion mechanism was predominant in releasing Car from Pul-NaAlg NFs in the gastrointestinal tract. Finally, in the fifth part of the thesis (Chapter 5), based on the outcomes of the previous chapters, all results obtained within this work were evaluated together, conclusions and recommendations for future research are provided. The main conclusions derived in each section were summarized including Pul-NaAlg-CaCl2 based composite nanofibers can be considered as a promising material to encapsulate various bioactive peptides with a variety of health effects for food purposes and simultaneously encapsulation of bioactive peptides in W1/O/W2 double emulsions and in Pul-NaAlg nanofibers provided sustained release during in vitro gastrointestinal conditions.

Benzer Tezler

  1. Makroalglerden saflaştırılan ade inhibitör peptitlerin karakterizasyonu ve nanoenkapsülasyonu: Biyoaktivitelerinin ve stabilitelerinin araştırılması

    Characterization and nanoencapsulation of ace inhibitor peptides purified from macroalgae: İnvestigation of their bioactivity and stability

    EDA ŞENSU DEMİR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Gıda Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BERAAT ÖZÇELİK

    DOÇ. DR. AYSUN YÜCETEPE

  2. Determination of the tumoricidal effect by in-vitro methods for the acquiring of food-sourced bioactive protein and the formation of active pharmaceutical substance

    Gıda kaynaklı biyoaktif protein eldesi ve aktif ilaç etken maddesinin oluşturulması amaçlı tümorisidal etkinin in vitro yöntemlerle belirlenmesi

    REYHAN KOYUNCU

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Gıda Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BERAAT ÖZÇELİK

  3. Preparation of novel scaffold systems reinforced with mesoporous silica nanoparticles for BMP-2 delivery and in vitro investigations

    BMP-2 iletiminde kullanılmak üzere mezoporöz silika nanoparçacıklar ile güçlendirilmiş yenilikçi doku iskelesi sistemlerinin hazırlanması ve in vitro incelenmeleri

    AYŞENUR PAMUKÇU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2021

    Biyoteknolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Biyomedikal Teknolojiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. DİDEM ŞEN KARAMAN

    DOÇ. DR. OZAN KARAMAN

  4. Peptit kaplı ve kemoterapötik ilaç yüklü süperparamanyetik demiroksit nanopartiküllerin sentezi ve glioblastoma hücre hattında kullanılmak üzere hipertermi maruziyet sisteminin geliştirilmesi

    Synthesis of peptide coated and chemotherapeutic drug loaded superparamagnetic iron oxide nanoparticles and development of a hyperthermia exposure system for use in glioblastoma cell lines

    FATİH ŞENTÜRK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    BiyofizikGazi Üniversitesi

    Biyofizik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÖKNUR GÜLER ÖZTÜRK

  5. Biomedical applications of peptide nanostructures

    Peptit nanoyapıların biyomedikal uygulamaları

    MELİS ŞARDAN EKİZ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2016

    Biyokimyaİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA ÖZGÜR GÜLER