Geri Dön

Assessing the performance of gridded precipitation products – a comparative analysis of the Black Sea and East Africa regions

Gridli yağış ürünlerinin performansının belirlenmesi - Karadeniz ve Doğu Afrika bölgelerinin karşılaştırmalı analizi

  1. Tez No: 831645
  2. Yazar: SEAD AHMED SWALIH
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ERCAN KAHYA
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: İnşaat Mühendisliği, Civil Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 92

Özet

Hidrolojik ve klimatolojik çalışmalar, yüksek kalitede yağış verileri gerektirmektedir. Yeterli ölçüm istasyonu olmayan bir havza için yağışın mekânsal ve zamansal değişkenliğini belirlemek zordur (Sharma ve diğ., 2013). Gözlem istasyonlarının yoğunluğu, dünyanın birçok yerinde hidrolojik değişkenlerin modellenmesini zorlaştıran önemli bir sorundur. Son zamanlarda, yeterli yağış ölçüm istasyonunun olmadığı alanlarda bilim camiasına çalışmalarında yardımcı olacak birkaç yüksek çözünürlüklü kamuya açık ve gridli yağış ürünü (gridded precipitation products – GPP) üretilmiştir. Bu tür verilerin, hal-i hazırda sadece yağış istasyonları bulunan havzalarda çalışabilen araştırmacılara yardımcı olacak önemli bir kaynak olabileceği açıktır (Bitew ve diğ., 2011). GPP'lerin taşıdığı bu potansiyeli değerlendirme amacıyla bu çalışma kapsamında yağışın mekânsal – zamansal dağılımını tahmin etmede dört GPP'nin performansı incelenmiştir. Seçilen bölgeler Rize ili (Karadeniz bölgesi) ve Mavi Nil havzasıdır (Doğu Afrika bölgesi). Başarılı olabilmek için, gözlemlenen yağış verileri istatistiksel ölçümler ve zaman serisi grafikleri kullanılarak GPP veri kümeleriyle karşılaştırılmıştır. Buna ilaveten, bu ürünlerin performansı, kalibre edilmiş fiziksel tabanlı bir hidrolojik model olan SWAT ile nehir akımının debisini tahmin etme kapasiteleri hesaplanarak değerlendirilmiştir. Ayrıca SWAT modelinin verimliliğini arttırmak için çoklu ölçüm kalibrasyonu (multi gauge calibration – MGC) tekniğinin performansı belirlenmiştir. Ardından, çeşitli istatistiksel analiz metrikleri ile tahmin kalitesi test edilmeden önce GPP'lerin zamansal ve mevsimsel veri performansı değerlendirilmiştir. Son olarak, iklim değişikliğinin her iki havzanın hidroklimatolojisi üzerindeki etkisi, gelecekteki iklim tahminleri için GCM senaryosu kullanılarak incelenmiştir. Hidrolojik modeller, yalnızca dışarıdan etkide bulunan faktörlerin tesirini araştırmak için değil, aynı zamanda gelecekteki iklim veri setlerinin hidroloji üzerindeki etkilerini değerlendirmek için (iklim değişikliği, kuraklık ve sel üzerine yapılan çalışmaları inceleyerek) havza yönetimindeki değişiklikleri simüle etme amacıyla giderek daha fazla kullanılmaktadır (Zhang ve diğ., 2016). SWAT modeli hidrolojik çalışmalarda kullanılması amacıyla USDA Tarımsal Araştırma Servisi için Dr. Jeff Arnold tarafından geliştirilen nehir havzası ölçekli bir modeldir (Arnold ve diğ., 1998; Neitsch ve diğ., 2011). SWAT, önemli bir süre boyunca su, tortu ve tarımdaki mahsullerle ilgili arazi yönetimi uygulamalarının büyük havzalardaki etkisini tahmin etmek için geliştirilmiştir. Simülasyon için bir havzadaki hava durumu, toprak özellikleri, topografya, bitki örtüsü ve yapılan arazi yönetimi uygulamaları hakkında özel bilgiler gerekmektedir (Neitsch ve diğ., 2011; Winchell ve diğ., 2013). SWAT başarılı bir disiplinler arası havza modelleme aracı olarak uluslararası camiada kabul görmüştür. Hidrolojik model geliştirmedeki en büyük zorluklardan biri, modeli, simülasyonların gözlemlenen geçmiş akımlarla iyi bir uyum içinde olacağı şekilde kalibre etmektir. SWAT model kalibrasyonu, kalibrasyon tekniklerinde devam eden gelişmeler nedeniyle gittikçe daha başarılı hale gelmektedir (Van Griensven ve diğ., 2006; Arnold ve diğ., 2012; Ercan ve diğ., 2014). Bu çalışmada da model simülasyon çıktılarını iyileştirmek amacıyla yeni bir kalibrasyon tekniği kullanılmıştır. SWAT modelleri için, çeşitli hidrolojik süreçleri temsil eden parametreleri tahmin etmek, hidroloji uzmanlarının çözmesi gereken ana sorunlardan biridir, çünkü bütün hidrolojik parametreleri ölçmek mümkün değildir. Kalibrasyon tekniklerinin model performansı üzerindeki etkisini değerlendirmek için, kalibrasyonun akım verileri kullanılarak yapıldığı dört yöntem test edilmiştir, bunlar; sadece menbadan (upstream – UC), sadece mansaptan (downstream – DC), havzanın hem menbaından hem mansabından (çoklu ölçüm kalibrasyonu – MGC) ve önce menbadan sonra mansaptan (UCDC) olarak sıralanabilir. Sonuçlar, MGC ve UCDC tekniklerini kullanan model kalibrasyonunun, tek göstergeli kalibrasyonlardan farklı olarak model performansını önemli ölçüde iyileştirdiğini göstermiştir. Bunun nedeni, kalibrasyon için aynı anda birden fazla ölçüm istasyonu kullanıldığında, modelin parametrelerini ayarlamak için havza özellikleri hakkında çok daha geniş bilgi elde edilmesidir. Çalışma bulgularımız, kendi çalışmalarında çok bölgeli (çoklu ölçümlü) kalibrasyon ile model kalibrasyon performansında iyileştirmeler kaydedildiğini bildiren Cao ve diğ., (2005), Santhi ve diğ., (2008), Haas ve diğ., (2016), Lu ve diğ., (2015), Zhang ve diğ., (2017), Bai ve diğ., (2017) ve Akay ve diğ., (2018) gibi araştırmacıların elde ettiği bulgularla benzer özellikler göstermektedir. Çoğu dağlık havza için en büyük zorluk, güvenilir ve yeterli bir hidro-meteorolojik gözlem verisine sahip olabilmektir. Bu nedenle, havzanın hidro-klimatolojik çalışmasında kullanılabilecek alternatif hava durumu veri setlerinin değerlendirilmesine ciddi bir ihtiyaç vardır. Bu çalışma, havza ölçüm istasyonlarında az veri bulunan Karadeniz ve Doğu Afrika gibi dağlık bölgeler için gridli yağış ürünlerinin geçerlilik kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Karadeniz bölgesi, iklim ve hidro-klimatolojik koşullar açısından en karmaşık bölge olarak kabul edilmektedir. Bölgenin özelliği yağışlı iklim koşulu ve değişken akım rejimidir. Bölgedeki akım düzenindeki farklılık en iyi topografik perspektifle açıklanabilir. İstatistiksel ve görsel harita değerlendirmesine ek olarak, her bir GPP veri seti girdisi için hidrolojik çıktılar üzerinde orijinal değerlendirmeler yapmak amacıyla İkizdere Havzası için parametrelendirilmiş bir hidrolojik modeli (SWAT) benimsedik. İkizdere Havzası 149 hidrolojik işlem birimi (hru) ve 22 alt havza olarak kategorize edilmiştir. Daha sonra, modeli simüle etmek için gözlemlenen yağış ve diğer hava durumu verileri uygulanmıştır. SWAT'ta nehir akımını ötelemek için 'Muskingum' öteleme yöntemi kullanılmıştır. Model kalibrasyonu, gözlemlenen yağış verileri (MGM) kullanılarak yapılmıştır. Gözlemlenen yağış verileri üç döneme ayrılmıştır: öndeğerlendirme (warm-up) (1976-1978), kalibrasyon (1979-1990) ve doğrulama (1991-1996). Kalibrasyon ve doğrulamayı tamamladıktan sonra, çalışmamız için çeşitli yağış veri kümelerinin etkisini değerlendirmek için model simüle edilmiştir. Simülasyon sonucunda ortaya çıkan grafik, tüm verilerin yıllık döngüsel davranışının Mayıs'ta zirveye çıkmasıyla, birbiriyle oldukça tutarlı olduğunu göstermiştir. En yüksek su verimi açısından değerlendirilecek olursa, CFSR ve MSWEP verileriyle yapılan simülasyonlarla üretilen Mayıs ayındaki tahmini akım değerleri, gözlemlenen akım değerlerinden önemli ölçüde daha fazladır. Ancak APHRODITE için su verim değeri daha düşüktür. Ayrıca, yağışların çoğunun kar şeklinde düştüğü ilk dört ayda (Ocak-Nisan) olması gerekenden yüksek tahmin edilen yağış nedeniyle, MSWEP simülasyonu tarafından Mayıs-Aralık döneminde su verimleri oldukça yüksek değerlerde tahmin edilmiştir. Gözlemle en karşılaştırılabilir simüle edilmiş akım rejimi, ECMWF simülasyon akımının verileriydi. Çalışmamız, Essou ve diğ., (2016) ve Manzato ve diğ., (2015) tarafından bildirilenlere benzer sonuçlar vermiş ve ECMWF veri setinin gözlemsel hava kayıtlarının eksikliğini başarılı bir şekilde telafi ettiği tespit edilmiştir. Mavi Nil havzası, yıllık akımın çoğunu oluşturması dolayısıyla Nil Nehri için en önemli nehir havzası olarak kabul edilir. Mavi Nil havzasının hidro-klimatolojik çalışmasında yaz yağışı (yağış) tahmini için iyi bir doğruluk esastır, çünkü yıllık yağışın %70'inden fazlası yaz (yağışlı) mevsimi boyunca yayla bölgesine düşer. Bu nedenle, yaz yağışı (yağış) tahmini için iyi bir doğruluğa sahip olmak esastır. Tüm çalışma alanı için hava durumu ölçüm istasyonları az olduğundan, yeniden analiz ve GPP'ler gibi alternatif bir yağış veri kaynağı çok önemlidir. Mevcut GPP veri setlerinin verimliliğini incelemek için, istatistiksel ölçümlerin yanı sıra havzanın kalibre edilmiş ve doğrulanmış bir SWAT modeli de bu çalışmada kullanılmıştır. MSWEP yağış veri seti, açıkça yaz mevsimindeki (Haziran-Eylül) yağış miktarının fazla tahmin edilmesinden dolayı pik akımları olduğundan fazla tahmin etmiştir. CFSR veri setinin performansı, özellikle yılın yağışlı mevsimi (Haziran-Eylül) için negatif sapmalarla birlikte zayıftır. Bilhassa çalışma alanındaki yağış miktarının düşük tahmin edilmesi, en yüksek akımların olduğundan az tahmin edilmesiyle sonuçlanmıştır. GPP'ler arasında, ECMWF, ölçülen akımların yıllık döngüsünü küçük sapmalarla yakalamaktadır. İkizdere havzasına benzer şekilde, yağışlı mevsim (Temmuz-Eylül) için hem toplam su veriminin hem de yüzey akışlarının iyi bir doğrulukla tahmin edildiği Mavi Nil havzası için daha iyi performans gösterdiği kanıtlanmıştır. Sonuçlarımız, ECMWF hava durumu verilerinin yalnızca hava durumu gözlem kayıtları yerine kullanılamayacağını, fakat bu verilerin hidrolojik modelleme performansını iyileştirdiği sonucuna varan önceki çalışmalarla uyumludur. Her iki çalışma alanı için, ECMWF gridli yağış tahminlerinin gözlemlenen yağışla en benzer sonuçlara sahip olduğu kanıtlanmıştır; bu da veri setinin dünyanın çok kısıtlı hava gözlem istasyonlarına sahip dağlık alanları için uygulanabileceğini düşündürmektedir. Elbette, karmaşık topografyanın hâkim olduğu yeni havzaları kullanarak bulgularımızı doğrulamak için dünyanın çeşitli yerlerinde daha büyük ölçekli benzer çalışmaların yapılması gerekmektedir. Son olarak, İkizdere Havzası'nın mevsimsel simüle edilmiş ortalama akımı, GCM iklim değişikliği senaryoları ışığında güncellenmiş ve havza çıkışında gözlemlenen akımla karşılaştırılmıştır. Çeşitli GCM projeksiyonları için tahmin edilen akımda belirgin bir eğilim mevcuttur. Kış ve Sonbahar mevsimlerinde tahminlerin azalmasıyla bir düşük performanslı iklim projeksiyonu ikilemi söz konusudur; buna karşın Bahar mevsimi için yüksek bir tahmin değeri söz konusudur. Kış (Aralık – Şubat) ve Sonbaharda (Eylül-Kasım) tüm iklim modelleri nehir için akımda düşüş öngörürken, ilkbahar mevsimi (Mart-Mayıs) için tüm GCM'ler akım değerinde bir artış öngörmüştür. Dolayısıyla yüzyılın sonlarına doğru iklim tahminleri, kış mevsimi için azalan, bahar mevsimi için ise artan bir eğilim göstermektedir. Bu bulgu, Kahya ve Partal'ın (2007) uzun dönemli tarihsel yağış veri analizinin Karadeniz bölgesi için kış mevsiminde azalma eğilimi gösterdiği sonuçlarıyla örtüşmektedir. GCM senaryolarının yağış projeksiyonu eğilimi üzerinde aynı fikirde olmadığı yaz sezonu için durum farklıdır. Genel olarak, iklim değişikliğinin Rize ilinin mevsimsel yağışları üzerindeki etkisi, yüzyılın sonlarına doğru kış mevsimi için azalan, bahar mevsimi için ise artan bir trend öngörmektedir. Tüm GCM senaryoları, havza için azalan bir akım eğilimi öngörmektedir; bu, gelecekte sık görülen ani taşkınların azalabileceği yönünde olumlu bir göstergedir; ancak, azalan nehir akımının hidroelektrik, içme suyu ve sulama planlarını etkileyen rezervuarlar üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Mavi Nil Havzası'nda bütün GCM senaryoları, gelecek iklim projeksiyonlarında benzer sonuçları vermemektedir. Rosieres'ten gelen nehir akımının yanı sıra yağışta oluşabilecek bir artış, -nehirdeki çıkış akımı debisinin arttığı Mart ve Nisan hariç- yıl boyunca bazı emisyon senaryoları (MIMR ve INCM3) tarafından muhtemel görülmektedir. Bu, Sudan'da ve ötesinde rezervuarlardan çıkan akımın artmasına ve mansap düzlüklerinde taşkınlara neden olacak şekilde zararlı bir etkiye sahip olacaktır. Bunun aksine, diğer senaryolar (BCM2 ve CSMK3), yağış ve çıkış akımında muhtemelen kuraklık durumuyla sonuçlanacak ve mansap havza ülkeleri (Sudan ve Mısır) için olumsuz bir etkiye sahip olacak bir düşüş tahmin etmektedir. Özellikle yaz aylarında (Temmuz-Eylül) düşük bir akım debisi, Sudan ve Mısır'daki rezervuar seviyelerinde önemli bir azalma anlamına gelir ve bu da mansap havza ülkelerindeki çiftçilerin geçimini ciddi şekilde etkileyecektir. Buna ek olarak, hidroelektrik santralleri ve sulama tesisleri de bunun sonucunda ciddi şekilde etkilenebilir. Bazı iklim değişikliği GCM'leri, Rosieres'te (örn. MIROC-A1B) Ağustos'tan Eylül'e maksimum nehir akımında bir kayma olduğunu tahmin etmektedir; bu da Sudan ve Mısır'daki rezervuarların dolum programlarında endişeye neden olabilir. Bu, Etiyopya'daki Etiyopya Rönesans barajının (GERD), Sudan'daki Sennar barajının ve Mısır'daki yüksek Aswan barajının geç dolmasını zorunlu kılabilir. Öte yandan, soğuk aylarda rezervuarların geç doldurularak düşük buharlaşma kayıplarına neden olması pozitif bir etki ortaya çıkarabilir. Ayrıca Etiyopya'da havzanın menbaında yapım aşamasında olan GERD de gelecekteki bu iklim projeksiyonlarından önemli ölçüde etkilenecek ve gelecekteki çalışmalarda incelenmesi gerekecektir. Bu nedenle, iklim değişikliğinin çalışma alanlarının hidro-klimatolojisi üzerindeki etkisinin ayrıntılı analizine sahip olabilmek için çeşitli iklim değişikliği modelleriyle yapılan çalışmaların arttırılması tavsiye edilmektedir.

Özet (Çeviri)

Hydrological and climatological studies require a good quality of precipitation data. It is difficult to assess the spatial and temporal variability of precipitation for a basin without sufficient gauging stations. Recently, several high-resolution public-domain reanalysis and gridded precipitation products (GPPs) have been produced. The performance of four GPPs in estimating the spatio-temporal distribution of precipitation was examined in this study. The chosen regions are the Rize province (Black Sea region) and the Blue Nile basin (East Africa region). Both basins have similar topograpy and high precipitation. In this study, the observed precipitation data were compared with the GPP datasets using statistical metrics and time-series plots. Then, the performance of these products was evaluated by assessing their capacity in estimating river flow with a calibrated physically based hydrological model- SWAT. On top of that, we have assessed the performance of the multi gauge calibration (MGC) technique to improve the SWAT model efficiency. We assessed four calibration methods to improve the model simulation outcome. The temporal and seasonal data performance of the GPPs was, then, assessed before testing the quality of prediction with various statistical analysis metrics. Finally, the climate change impact on the hydroclimatology of both basins was studied using GCM scenario for future climate predictions. Estimating the parameters that represent the various hydrological processes is one of the main issue hydrologists need to solve since it is impossible to measure all the hydrological parameters. We tested four methods where calibration was done using flow data: only from upstream area (US), only from downstream area (DC), using both upstream and downstream areas of the basin (MGC), and using first the upstream then downstream flow data (UCDC). The results showed that model calibration using the MGC and UCDC techniques proved to have improved the model performance, unlike the single gauge calibrations. The reason is the model obtains much wider information on the basin characteristics to adjust its parameters when more than one gauging station is used simultaneously for calibration. Our study has contributed to the validation of gridded precipitation products for the mountainous regions of the Black Sea and East Africa regions which have scarcity in weather gauging station. In addition to statistical and visual map assessment, we adopted a hydrological model (SWAT) parameterized for these basins to make original assessments on the hydrological responses for each GPP dataset precipitation inputs. The resulting graph showed that the annual cyclic behavior of all data is quite consistent with each other, like having a peak on May. The result for the Ikizdere basin indicated that the peak water yield magnitude estimattion in May is significantly greater than the observed water yield for CFSR and MSWEP datasets. However, the water yield value was lower for APHRODITE. Moreover, water yields were highly overestimated during the periods May-December by the MSWEP simulation, which is due to overestimated precipitation in the first four months (January-April) when most of the precipitation falls in the form of snow. The most comparable simulated flow regime with the observation was that of the ECMWF simulation flow. When we come to the Blue Nile basin, it is considered the most important river basin for the Nile River as it generated much of the annual flow. Hence, having a good accuracy of summer precipitation (rainfall) estimate is essential for Blue Nile basin since much of the annual rainfall falls in the highland region during the summer season (Jun – Sep). The MSWEP precipitation dataset has overestimated the peak flows which is obviously caused by the overestimation of rainfall in the summer season (Jun-Sep). The CFSR dataset performance was poor with negative deviations specifically for the wet season of the year (Jun-Sep). It resulted in underestimation of flow, especially for the peak flows which could be explained by the underestimation of precipitation over the study area. Among the GPPs, ECMWF captures the annual cycle of the measured flow cycle with little deviations. Like the Ikizdere basin, it has proved to perform better for the Blue Nile basin, where both the total water yield and surface flows for the wet has been estimated with good accuracy. The results allign with the previous studies outcomes which concluded that the ECMWF weather data could not only be successfully used in place of surface weather observation records, but also improve hydrological modelling performance. For both study areas, the ECMWF gridded precipitation estimates have been proven to be the most comparable with the observed precipitation suggesting that the dataset could be implimented for mountaneous areas of the world with very scarce ground weather observation stations. Finally, the seasonal average simulated flow of Ikizdere basin was forced with the GCM climate change scenarios and compared with the observed flow at basin outlet. There is consist trend in the forecasted flow for the various GCM projections. There is a dipole of climate projection underperformance in the sense of underestimation for winter & autumn seasons, whereas, overestimating for the spring season. For winter (Dec – Feb) and autumn (Sep-Nov), all the climate models forecast decrease in flow for the river, whereas for the spring season (Mar-May) all the GCMs forecasted an increase in flow. Hence, towards the end of the century, the climate projections indicate a decreasing trend for the winter season and an increasing trend for spring season. This finding agrees with the previous study results where the long-term historical precipitation data analysis demonstrated a decreasing trend in winter season for the Black Sea region. The case is difference for summer season where the GCM scenarios didn't agree on the precipitation projection trend. Generally, the impact of climate change on the seasonal precipitation of the Rize province project a decreasing trend for the winter season and increasing trend for spring season towards the end of the century. When we come to the Blue Nile basin, the GCM scenarios did not agree on the future climate projections. An increase in precipitation as well as river flow from Rosieres is projected by some of the emission scenarios (MIMR and INCM3) throughout the year except in March and April, which increases outflow in the river. Contrary to that, the other scenarios (BCM2 and CSMK3) estimate a decrease in precipitation and outflow. When we have a closer look into the emission scenarios, the A1B scenarios generally predict increased river flow for the Blue Nile river, while B1 predicts decrease in flow. A low flow, especially in summer (Jul-Sep) mean significant reduction in the heads of reservoirs in Ethiopia, Sudan and Egypt which will have a severe impact on the livelihood of people.

Benzer Tezler

  1. Assessing the performance of molecular dynamics simulations for predicting the conformations of flexible protein-protein complexes

    Esnek protein-protein komplekslerinin konformasyonlarını tahmin etmek için moleküler dinamik simülasyonlarının performansının değerlendirilmesi

    DİLANUR KAMALI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    BiyoistatistikAcıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi

    Moleküler ve Translasyonel Biyotıp Ana Bilim Dalı

    PROF. EMEL TİMUÇİN

  2. Assessing the performance of a novel HBV model: A comparative analysis with existing HBV-light model and climate projections

    Yeni bir HBV modelinin performansının değerlendirilmesi: Mevcut HBV-light modeli ve iklim projeksiyonları ile karşılaştırmalı bir analiz

    SENA YILMAZ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA TUĞRUL YILMAZ

  3. Spontan intraserebral kanamalı hastalarda hastane içi mortalitenin ön görülmesinde pan-immün inflamasyon değerin performansının değerlendirilmesi

    Assessing the performance of pan-immune inflamation value for predicting in the hospital mortality of spontaneous intracerebral hemorrhage patients

    HAZAL ZEYNEP DADÜK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Nörolojiİnönü Üniversitesi

    Nöroloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ FATMA EBRU ALGÜL

  4. Çoklu atama yöntemlerinin Rasch modelleri için performansının benzetim çalışması ile incelenmesi

    Assessing the performance of multiple imputation techniques for Rasch models with a simulation study

    BEYZA DOĞANAY ERDOĞAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    BiyoistatistikAnkara Üniversitesi

    Biyoistatistik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATİLLA HALİL ELHAN

  5. Assessing the performance of hybrid sequential batch biofilm reactor (HSBRR)

    Hibrit ardışık kesikli biofilm reaktör´ün (HAKBR) performansının değerlendirilmesi

    MEHMET CANER İZMİRLİGİL

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2003

    Çevre MühendisliğiDokuz Eylül Üniversitesi

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECDET ALPASLAN