Geri Dön

Uteroservikal açının istmosel gelişimi risk değerlendirmesindeki yeri

The role of uterocervical angle in the risk assessment of isthmocele development

  1. Tez No: 845149
  2. Yazar: KÜBRA İNAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MUSTAFA BURAK AKSELİM
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: istmosel, sezaryen skar defekti, uteroservikal açı, uterin fleksiyon, retrofleksiyon, isthmocele, cesarean scar defect, uterocervical angle, uterine flexion, retroflexion
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Bursa Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 62

Özet

Uteroservikal açının istmosel gelişimi risk değerlendirmesindeki yeri Giriş ve Amaç: Sezaryen oranlarının artmasıyla birlikte, sezaryenin potansiyel bir komplikasyonu olan istmosel sıklığı da artmaktadır. İstmosel riskini azaltmak, olası olumsuz sonuçların üstesinden gelmek ve önleyici stratejiler geliştirmek amacıyla, ilgili risk faktörlerini belirlemek son derece önemlidir. Çalışmamızda uteroservikal açının istmosel risk değerlendirmesindeki yerini bulmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışma Bursa Şehir Hastanesinde herhangi bir nedenle sezaryen olan prospektif gözlemsel olarak toplanmış ve seçilmemiş bir popülasyonda gerçekleştirildi. 18-45 yaş arasında, 37 hafta üstü tekil gebeliği olan, uterin ve plasental anomalisi olmayan, membran rüptürü olmayan ve geçirilmiş uterin cerrahisi olmayan 250 kadın çalışmaya dahil edildi. Sezaryen operasyonundan 6 ay sonra TVUSG ile muayeneleri yapıldı ve ayrıntılı anamnezleri alındı. Bulgular: Çalışmaya alınan 250 hastadan 58'inde (%23,2) istmosel izlendi. İstmoseli olan ve olmayan grup arasında yaş, VKI, ek hastalıklar (DM, GDM, HT, preeklampsi), sigara kullanımı, yara enfeksiyonu öyküsü açısından anlamlı fark izlenmedi. Postmenstrüel lekelenme (p=0,008) ve postkoital lekelenme (p=0,005) semptomu olanlarda istmosel riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Myometrial kalınlık ortalaması istmosel olan grupta daha ince bulundu (p144,6 derece %55,2 duyarlılık ve %60 özgüllük ile istmosel riskini öngördü (p=0,023). Çok değişkenli lojistik regresyon modeli ile duyarlılık %60,3, özgüllük %95,3 ve genel doğruluk %87,2 olarak bulundu. Sonuç: Uteroservikal açının 144,6 derece üzerinde olması ile istmosel sıklığı arasında anlamlı bir ilişki bulundu. Bu bulgular, uterin fleksiyon açısı yüksek olan kadınlarda istmosel gelişimini engellemeye yönelik stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Bu da gelecekte istmosel sıklığını ve komplikasyonlarını azaltabilir. Ancak daha net verilere ulaşmak için daha büyük hasta gruplarını ve uzun süreli takipleri içeren prospektif çalışmalar gereklidir. Gelecekte istmosel oluşumunu önlemeye yönelik stratejiler geliştirebilmek için risk faktörlerine odaklanan daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Introduction and Objective: With the increasing rates of cesarean sections, the frequency of isthmocele, a potential complication of cesarean section, is also on the rise. To reduce the risk of isthmocele, overcome possible adverse outcomes, and develop preventive strategies, it is crucial to identify relevant risk factors. In our study, we aimed to determine the role of uterocervical angle in isthmocele risk assessment. Materials and Methods: The study was conducted prospectively on a non-selected population of women who underwent cesarean section for any reason at Bursa City Hospital. Two hundred fifty women aged 18-45 with singleton pregnancies of 37 weeks or more, without uterine and placental anomalies, without membrane rupture, and without a history of uterine surgery were included in the study. Transvaginal ultrasound examinations and detailed histories were obtained six months after cesarean section. Results: Isthmocele was observed in 58 out of the 250 patients (23.2%) included in the study. There was no significant difference between the isthmocele and nonisthmocele groups in terms of age, BMI, comorbidities (DM, GDM, HT, preeclampsia), smoking history, and wound infection. The risk of isthmocele was higher in those with postmenstrual bleeding (p=0.008) and postcoital bleeding (p=0.005) symptoms. The mean myometrial thickness was found to be thinner in the isthmocele group (p144.6 degrees predicted isthmocele risk with 55.2% sensitivity and 60% specificity (p=0.023). The multivariate logistic regression model found sensitivity to be 60.3%, specificity to be 95.3%, and overall accuracy to be 87.2%. Conclusion: A significant relationship was found between uterocervical angle being above 144.6 degrees and the frequency of isthmocele. These findings may contribute to the development of strategies aimed at preventing isthmocele formation in women with a high uterine flexion angle. This could potentially reduce the frequency and complications of isthmocele in the future. However, larger patient groups and prospective studies with long-term follow-ups are needed to obtain more definitive data. Further research focusing on risk factors is required to develop strategies aimed at preventing isthmocele formation in the future.

Benzer Tezler

  1. Transvajinal ultrasonografı ile belirlenen uteroservikal açı ve posterıor servikal açının düşük riskli populasyonda spontan preterm eylem öngörüsünde kullanılması: Prospektif kohort çalışması

    Prediction of spontaneous preterm delivery via uterocervical angleand posterior cervical angle measured by transvaginal ultrasonography in low risk population: A prospective cohort study

    ERDEM FADILOĞLU

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Kadın Hastalıkları ve DoğumHacettepe Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZGÜR DEREN

  2. Kontrasepsiyon yöntemi olarak bakırlı rahim içi araç (T CU 380-A) uygulanan kadınlarda gelişen dislokasyon ile uteroservikal açı arasındaki ilişkinin incelenmesi

    Investigation of the relationship between dislocation and uterocervical angle in womenusing copper intrauterine device (T CU 380-A) as a contraceptive method

    OZAN KARADENİZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Aile PlanlamasıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İSMAİL ÖZDEMİR

  3. Doğum indüksiyonu başarısının öngörülmesinde uteroservikal açının değerlendirilmesi

    Assessment the efficacy of the uterocervical angle foreseeing the success of labor induction

    EMRAH DAĞDEVİREN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET AYTAÇ YÜKSEL

    UZMAN BERNA ASLAN ÇETİN

  4. Gebelerde 16-24 hafta arası uteroservikal açı ölçümünün obstetrik sonuçlara etkisi

    The effect of 16-24 weeks utero-cervical angle measurement on obstetric results in pregnancy

    MERVE ŞİŞECİOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMİN ÜSTÜNYURT

    UZMAN SÜLEYMAN SERKAN KARAŞİN

  5. Birinci trimester tıbbi terminasyonlarda uteroservikal açının değerlendirilmesi

    Evaluation of uterocervical angle in first trimester medical terminations

    HASAN YILMAZ AKIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TAYFUR ÇİFT

    UZMAN SÜLEYMAN SERKAN KARAŞİN