Geri Dön

Diferansiye tiroid karsinomlu hastalarda preoperatif tiroglobulin ve antitiroglobulin düzeylerinin postoperatif dönemde takibi ve prognoza etkisi

The effect of preoperative thyroglobulin and antithyroglobulin levels on postoperative follow-up and prognosis in patients with differentiated thyroid carcinoma

PDF İndir

  1. Tez No: 848898
  2. Yazar: İREM NEDİRLİ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHTAP EVRAN OLGUN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Çukurova Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 98

Özet

Giriş ve Amaç: Tiroid karsinomları dünyada en sık görülen endokrin malignite olup bunun büyük kısmını diferansiye tiroid kanserleri (DTK) oluşturmaktadır. Genel anlamda prognozu iyi olsa da yıllar içinde takipte nüks hastalık gelişebilmekte ve mortal sonuçları olabilmektedir. Bu yüzden uzun süreli takibinin dikkatli bir şekilde yapılmasına ve uzun süreçte prognozu ön görebilecek parametrelerin varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda tiroglobulin (Tg) ve antitiroglobulin (Anti-Tg) değerleri hastalık takibinde kullanılan parametreler olsa da operasyon öncesi değerlerinin prognozu öngörmedeki değeri hala bakir bir konudur. Biz çalışmamızda DTK'li hastalarda Tg ve Anti-Tg değerlerinin preoperatif dönemdeki düzeylerinin prognoza etkisini ve anlamlılık düzeyini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda hastanemizde Ekim 2017 ve Ekim 2023 tarihleri arasında tanı alan 2458 DTK hastası tarandı. Bunlardan opere olan ve preoperatif dönemde Tg ya da Anti-Tg değerleri ölçülmüş olanlar belirlendi. Yine çalışma kapsamında hastaların takipteki risk düzeyinin belirlenmesinde Amerikan Tiroid Derneğinin (ATA) 2015 yılında güncellenen kılavuzunda belirtilen risk sınıflaması kullanıldı. Bu bağlamda preoperatif dönemde Tg veya Anti-Tg düzeyleri ölçülmüş olmasına rağmen patoloji raporlarında risk değerlendirmesi için gerekli verileri bulunmayan 20 hasta çalışma dışı bırakılarak tüm kriterlere uyan DTK'li 179 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların preoperatif dönemdeki Tg ve Anti-Tg düzeyleri postoperatif dönem takipleriyle karşılaştırıldı ve preoperatif dönemdeki yüksek değerlerin, postoperatif dönemde mevcut seviyelerin düşme süresinde bir uzama ile ilişkili olup olmadığı araştırıldı. Yine preoperatif dönemdeki Tg ve Anti-Tg düzeyleri; metastatik hastalık varlığı, takiplerde nüks gelişimi ya da rezidiv doku varlığına etki açısından değerlendirildi. Nüks ve rezidivin değerlendirilmesinde hastaların postoperatif dönem ultrasonografi (US) ve sintigrafi sonuçları kullanıldı. Hastaların preoperatif dönem Tg ve Anti-Tg düzeyleri ile postoperatif dönem risk sınıflaması arasında korelasyon olup olmadığı da araştırıldı. Hastaların preoperatif ince iğne aspirasyon biyopsisi (TİİAB) sonuçları ve malignite prediksiyonu açısından, postoperatif patoloji sonuçları ile karşılaştırıldı. Yine preoperatif dönemdeki US ile belirlenen nodül özellikleri maligniteyi yansıtması ve prognozu öngörmedeki anlamlılığı açısından ATA risk değerlendirme sonuçları ile karşılaştırıldı. Hastaların demografik özellikleri, mortaliteyi etkileyebilecek komorbid hastalıklarının varlığı, preoperatif dönemden postoperatif 48.aya kadar olan serum TSH, serbest T3, serbest T4, Tg ve Anti-Tg düzeyleri, operasyon süreci ve sonrasındaki ek komorbiditeleri gösterebilecek biyokimyasal parametreleri de çalışmaya eklendi. Hastaların postoperatif dönemdeki nüks ya da rezidiv varlığı, mevcut nükslerin kaçıncı ayda gerçekleştiği ve mevcut durumlarda sonraki aşamada yapılan tedavi şekilleri (reoperasyon, Radyoaktif iyot (RAI) ya da tirozin kinaz inhibitörü (TKİ) kullanımı çalışma kapsamında değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 179 DTK hastasının % 76,5'i kadın, % 23,5'i erkekti. Kadın/ erkek oranı yaklaşık 3,2'ydi. Hastaların ortalama yaşı 51,42 15,56 yıl idi. Çalışmamızda nüks gelişen ve gelişmeyen hastaların operasyon öncesinden 24.aya kadar olan Tg ortalamalarındaki zamana bağlı değişim istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p

Özet (Çeviri)

Objective: Thyroid carcinomas are the most common endocrine malignancies in the world and the majority of these are differentiated thyroid cancers. Although the prognosis is generally good, recurrent disease may develop in years of follow-up and may have mortal consequences. Therefore, there is a need for careful long-term follow-up and the presence of parameters that can predict prognosis in the long term. In this context, although thyroglobulin and antithyroglobulin values are parameters used in disease follow-up, the value of preoperative values in predicting prognosis is still a virgin subject. In this study, we aimed to investigate the effect and significance of preoperative thyroglobulin (Tg) and antithyroglobulin (Anti-Tg) levels on prognosis in patients with differentiated thyroid carcinoma. Materials and Methods: We screened 2458 patients with differentiated thyroid carcinoma (DTC) diagnosed in our hospital between October 2017 and October 2023. Of these, those who underwent surgery and had Tg or Anti-Tg values measured in the preoperative period were identified. The risk classification specified in the 2015 updated guidelines of the American Thyroid Association (ATA) was used to determine the risk level of the patients in the follow-up and in this context, although Tg or Anti-Tg levels were measured in the preoperative period, 20 patients who did not have the necessary data for risk assessment in the pathology reports were excluded from the study and 179 patients with differentiated thyroid carcinoma (DTC) who met all criteria were included in the study. The preoperative Tg and anti-Tg levels of the patients were compared with the postoperative follow-up and it was investigated whether the high values in the preoperative period were associated with a prolongation in the fall time of the current levels in the postoperative period. Tg and Anti-Tg levels in the preoperative period were also evaluated in terms of the presence of metastatic disease, recurrence during follow-up or the presence of residual tissue. Postoperative ultrasonography US and scintigraphy results were used in the evaluation of recurrence and residual tissue. The preoperative Tg and anti-Tg levels of the patients were also investigated for correlation with the postoperative risk classification.The results of preoperative fine needle aspiration biopsy (FNAB) and postoperative pathology results were evaluated in terms of prediction of malignancy. Nodule characteristics determined by US in the preoperative period were compared with ATA risk assessment results in terms of their significance in reflecting malignancy and predicting prognosis. Demographic characteristics of the patients, presence of comorbid diseases that may affect mortality, serum TSH, free T3, free T4, Tg and Anti-Tg levels from preoperative period to 48th month postoperatively, biochemical parameters that may indicate additional comorbidities during and after the operation were also included in the study. The presence of recurrence or recidivism in the postoperative period, the number of months of recurrence and the treatment modalities (reoperation, RAI or TKI) were evaluated within the scope of the study. Results: Of the 179 DTK patients included in the study, 76.5 % were female and 23.5 % were male. The female to male ratio was approximately 3.2. The mean age of the patient population was 51.42 15.56 years. In our study, the time-dependent change in thyroglobulin averages of patients with and without recurrence from preoperative to 24th month was statistically significant (p

Benzer Tezler

  1. Tez No

    503060

    25 hidroksi vitamin D3 ve tiroid antikorlarının tiroid benign-malign neoplazmlarıyla ilişkisi

    The relationship of 25 hydroxy vitamin D3 and thyroid antibodies to thyroid benign-malignant neoplasms

    OSMAN EKİNCİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. SALİHA YILDIZ

  2. Tez No

    443922

    Preoperatif tiroglobulin değerinin diferansiye tiroid karsinom riski üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi

    Evaluation of preoperative thyroglobulin value effects on the differentiated thyroid carcinoma risk

    AYHAN KARS

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Kulak Burun ve BoğazAtatürk Üniversitesi

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BÜLENT AKTAN

  3. Tez No

    758402

    Normotiroid diferansiye tiroid karsinomu olgularında serum tiroid hormon ve tiroglobulin oranlarının tanısal değerlerinin belirlenmesi

    Determination of the diagnostic values of serum thyroid hormone and thyroglobulin ratios in normothyroid differential thyroid carcinoma cases

    YUNUSHAN FURKAN AYDOĞDU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Genel CerrahiGazi Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT AKIN

  4. Tez No

    712700

    Servikal lenf nodu metastazı olan diferansiye tiroid kanserlerinde prognostik faktörler

    Başlık çevirisi yok

    YILMAZ ÖZDEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Genel CerrahiSağlık Bakanlığı

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET ALİ GÜLÇELİK

  5. Tez No

    882864

    Differansiye tiroid karsinomu sebebiyle ameliyat edilen hastalarda multifokalite oranlarının retrospektif olarak incelenmesi

    Retrospective examination of multifocality rates in patients operated for differentiated thyroid carcinoma

    ALİ VUSLAT ÖZEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Genel CerrahiBursa Uludağ Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ERCÜMENT GÜRLÜLER

Geri Dön