Psödotümör serebri olgularında optik koherens tomografi bulguları ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemi bulguları arasındaki korelasyonun değerlendirilmesi
Evaluation of the correlation between optical coherence tomography findings and magnetic resonance imaging method findings in pseudotumor cerebri case
- Tez No: 857571
- Danışmanlar: PROF. DR. UĞUR ACAR, DOÇ. DR. ABDUSSAMET BATUR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Selçuk Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 105
Özet
İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH), subaraknoid boşluktaki beyin omurilik sıvısının basıncının yükselmesi ile oluşan klinik bir tablodur. İİH, bilinen herhangi bir neden olmaksızın kafa içi basıncında artışla karakterize nörolojik bir sendromdur. İİH en çok 20'li yaşlardaki obez kadınlar arasında yaygın olmasına rağmen, çocuklarda, erkeklerde ve yaşlı erişkinlerde de ortaya çıkabilir. ABD'deki obez hasta popülasyonu ve buna bağlı İİH yükü artmaya devam etmektedir. Klinisyenler baş ağrısı ile başvuran obez hastalarda İİH'yı düşünmelidir. Bu ciddi rahatsızlığın farkına varmak ve derhal harekete geçmek hastanın vizyonu ve yaşam kalitesi üzerinde muazzam olumlu bir etki yapabilir. Hastalığın seyri ve prognozu değişken olabilir, tanı ve yönetimi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Kesin patogenezi hâlâ bilinmemekle birlikte; retinoidler, steroid hormonları, vücut kitle indeksi (BMI), kilo artışları, sitokinler ve adipokin seviyeleri gibi olası nedensel ve ilişkili faktörleri tanımlamak için birçok çalışma yapılmıştır. Klinik prezentasyon kronik baş ağrısı, görme bozukluğu, diplopi ve kulak çınlaması gibi değişken olabilir. Göz dibi değerlendirmesiyle saptanan papillödem en spesifik bulgu olarak kabul edilir. İİH için yeterli tıbbi veya cerrahi tedaviye rağmen, birçok hasta bir dereceye kadar baş ağrısı, yüksek kafa içi basıncı, papilödem veya görme kaybı yaşamaya devam ediyor. İyileşmeye giden yol uzun ve yorucu olabilir, ancak hastalar iyileşebilir. Hastalar stabilize olana kadar düzenli takip ve izlem gerektirir. Tedavi seçenekleri semptomların ve görme kaybının ciddiyetine, tedaviye yanıta ve klinik gidişata bağlı olarak hastanın kilo kaybını sağlamak, medikal tedaviler, cerrahi müdahaleler ve bunların kombinasyonlarıdır. İİH bir ekartasyon tanısıdır ve tanıyı koymak genellikle zordur. Kesin tanı koymak için lomber ponksiyon (LP) ile beyin omurilik sıvısı (BOS) basıncı ölçümü gereklidir. Günümüzde yapılan araştırma ve çalışmalarda tanımlanan ve biyobelirteç olmaya aday yeni nöroradyolojik bulguların saptanması bu yöntemlerin tanı koyma adına önemi artmaktadır. Yine noninvaziv özelliği ile merkezi sinir sistemine bir bakış sağlayan optik koherens tomografide (OKT) tanımlanan bulguların kapsamlı araştırılması, İİH hastalarının değerlendirimesinde ve takibinde oldukça öneme sahiptir. OKT ve manyetik rezonans görüntülemenin (MRG) avantajları ve İİH'da tanımlanan spesifik bulguları ilerleyen dönemlerde LP'nin yerine geçebilmeleri açısından umut vadetmektedir. İlerleyen dönemlerde, OKT'nin sadece kafa içi basınç yükselmesini belirlemede değil, aynı zamanda oftalmolojik müdahaleyi gerektiren hastaların yönetiminde, risk sınıflamasında ve MRG bulgularını değerlendirmede aracı olabileceğini düşünülmektedir. Uygulama kolaylığı, noninvaziv oluşu, az maliyetiyle ve zamandan tasarruf sağlayan OKT'nin İİH tanısı için MRG ile kombine kullanımı ve ilerleyen dönemlerde tek başına kullanımı ile İİH hastalarının tanı almasına yardımcı olması için çalışmalar gereklidir. Bu amaçla çalışmamızda MRG ve OKT'deki İİH ile ilişkili bulgular hasta ve sağlıklı bireylerle karşılaştırılmış ve yine her iki tanı aracı bulgularının birbiriyle olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Sonuçlardan bir kısmı birçok çalışmada saptanan bulgular gibi anlamlı ve uyumlu bulunmuştur. Bununla birlikte altın standart tanı aracı LP'nin yerini almaları için daha fazla, kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Idiopathic intracranial hypertension (IIH) is a clinical picture caused by elevated cerebrospinal fluid pressure in the subarachnoid space. IIH is a neurological syndrome characterized by an increase in intracranial pressure without any known cause. Although IIH is most common among obese women in their 20s, it can also occur in children, men, and older adults. The obese patient population in the USA and the associated IIH burden continue to increase. Clinicians should consider IIH in obese patients presenting with headache. Recognizing this serious condition and taking prompt action can have a tremendously positive impact on a patient's vision and quality of life. The course and prognosis of the disease can be variable, diagnosis and management require a multidisciplinary approach. Although the exact pathogenesis is still unknown; many studies have been conducted to identify possible causal and associated factors such as retinoids, steroid hormones, body mass index (BMI), weight gains, cytokines and adipokine levels. The clinical presentation may be variable, such as chronic headache, visual impairment, diplopia, and tinnitus. Papilledema is considered to be the most specific finding during the evaluation of the fundus oculi. Despite adequate medical or surgical treatment for IIH, many patients continue to experience some degree of headache, elevated intracranial pressure, papilledema, or vision loss. The road to recovery can be long and tiring, but patients can recover. Patients require regular follow-up and visit until they stabilize. Depending on the severity of symptoms and vision loss, response to treatment, and clinical course, treatment options include weight loss, medical treatments, surgical interventions, and combinations of these. IIH is an exclusion diagnosis and it is often difficult to diagnose. Cerebrospinal fluid (CSF) pressure measurement with LP is required to make a definitive diagnosis. Detection of new neuroradiological findings, which are identified in current research and studies and which are candidates to be biomarkers, are increasing the importance of these methods for diagnosis. Comprehensive investigation of the findings described in optic coherence tomography, which provides a view of the central nervous system with its noninvasive feature, is of great importance in the evaluation and follow-up of IIH patients. The advantages of optical coherence tomography (OCT) and magnetic resonance imaging (MRI) and the specific findings described in IIH are promising in terms of replacing lumbar puncture in the future. In the future, it is thought that OCT may be a tool not only in determining intracranial pressure elevation, but also in the management of patients requiring ophthalmological intervention, in risk stratification and in evaluating MRI findings. Studies are needed to help the diagnosis of IIH patients with the use of OCT in combination with MRI for the diagnosis of IIH and its use alone in the future. For this purpose, in our study, IIH-related findings in MRI and OCT were compared with patients and healthy individuals, and the relations between the findings of both diagnostic tools were evaluated. Some of the results were found to be significant and consistent, as found in many studies. However, further, comprehensive studies are needed to replace the gold standard diagnostic tool LP.
Benzer Tezler
- Erken ve geç evre multiple sklerozlu hastalarda aksonal dejenerasyonun değerlendirilmesinde Optik Koherans Tomografi (OKT) ve serum/BOS Nitrotirozin(NT) ve Nörofilament(NF) seviyelerinin kognitif parametrelerle korelasyonu
The correlation of OCT analysis, serum and CSF nitrotyrosine-neutrofilament levels between the cognitive parameters in early and late stage multiple sclerosis patients to search axonal degeneration
CİHAT UZUNKÖPRÜ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
NörolojiEge ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
PROF. DR. AYŞE NUR YÜCEYAR
- Multipl skleroz ve diğer demiyelinizan hastalıklarda herpes virüslerin nöronal otoantikorlar ile ilişkisinin araştırılması
Investigation of the relationship of herpes viruses with neuronal autoantibodies in multiple sclerosis and other demyelinating diseases
BİHTER GÖKÇE BOZAT
Doktora
Türkçe
2022
NörolojiBolu Abant İzzet Baysal ÜniversitesiDisiplinlerarası Sinir Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ŞULE AYDIN TÜRKOĞLU
- Multipl skleroz ve diğer demiyelinizan hastalıklarda kalpain ile HMGB1/TLR4/NF-κB sinyal yolağı arasındaki ilişkinin incelenmesi
Investigation of the relationship between calpain and HMGB1/TLR4/NF-κB signaling pathway in multiple sclerosis and other demyelinating diseases
FİRDEVS ULUÇ
Doktora
Türkçe
2023
NörolojiBolu Abant İzzet Baysal ÜniversitesiDisiplinlerarası Adli Bilimler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ŞULE AYDIN TÜRKOĞLU
ÖĞR. GÖR. ŞEYDA KARABÖRK
- Psödotümör serebri tanılı hastalara uygulanan lumboperitoneal şant ameliyatlarının uzun süreli sonuçlarının incelenmesi
Examination of long-term results of lumboperitoneal shunt surgery applied to patients with pseudotumor cerebri
RASİM KHOJAYEV
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
NöroşirürjiErciyes ÜniversitesiNöroşirürji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİL ULUTABANCA
- Psödotümör serebri hastalarının demografik verileri, görüntüleme bulguları ve tedavisinin değerlendirilmesi
Patients with pseudotumor cerebra demographic data, imaging findings and evaluation of the treatment
MELİKE GÜMÜŞ ÇOBAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıPamukkale ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OLCAY GÜNGÖR