Geri Dön

Postmastektomi evre 2 lenfödem tanılı hastalarda komplet dekonjestif tedavi (KDT)'ye eklenen, ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (ESWT)'nin ve düşük yoğunluklu lazer tedavisi (LLLT)'nin ekstremite hacmi, ağrı şiddeti, fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi üzerine etkileri

Effects of extracorporeal shock wave therapy (ESWT) and low intensitylaser therapy ((KDT)) added to complete decongestive therapy (LLLT) onextremity volume, pain intensity, functional status and quality of life inpatients with postmastectomy stage 2 lymphedema

  1. Tez No: 857628
  2. Yazar: BİLGE BÜŞRA CEYLAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. PINAR BORMAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Physical Medicine and Rehabilitation
  6. Anahtar Kelimeler: Lenfödem, Meme kanseri, Komplet Dekonjestif Tedavi, Ekstrakorporeal Şok Dalga Tedavisi, Düşük Yoğunluklu Lazer Tedavisi, Fonksiyonel Durum, Yaşam Kalitesi, Lymphedema, Breast Cancer, Complete Decongestive Therapy, Extracorporeal Shock Wave Therapy, Low Level Laser Therapy, Functional Status, Quality of Life
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 107

Özet

Amaç: Bu çalışmada meme kanseriyle ilişkili lenfödemde standart tedavi olan konvansiyonel KDT'ye eklenen ESWT ve LLLT'nin hastaların ekstremite hacmi, ağrı şiddeti, fonksiyonel durumu ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini karşılaştırmalı olarak değerlendirmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya meme kanseriyle ilişkili evre 2 lenfödemi olan 66 kadın hasta dahil edilmiş ve hastalar randomize şekilde üç gruba ayrılmıştır. Birinci gruba üç hafta boyunca haftada beş gün toplam 15 seans olacak şekilde MLD, kompresyon bandajı, cilt bakımı, lenfödem egzersizlerinden oluşan konvansiyonel KDT programı uygulanmıştır. İkinci gruba konvansiyonek KDT'ye ek olarak ilk iki haftada 2 seans son haftada 1 seans olmak üzere toplam 5 seans ESWT uygulanmıştır. Üçüncü gruba ise konvansiyonel KDT yanında haftada 3 seans toplam 9 seans LLLT uygulanmıştır. Tedavi öncesi ve 3 haftalık tedavi sonunda; hastaların perometre ile ölçülen ekstremite hacimleri, VAS ile değerlendirilen ağrı şiddetleri, fonksiyonel durumu gösteren DASH skorları ve yaşam kalitesini değerlendiren LYMQOL-kol skorları kaydedilmiştir. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 54.56 ± 5.28 yıl olan 66 hasta dahil edilmiştir. Bireylerin çoğu ilkokul mezunu ve evli olarak kaydedilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların VKİ ortalaması 27.36 ±1.64 kg/m 2 olup büyük kısmı fazla kilolu olarak değerlendirilmiştir. Hastaların cerrahi öyküleri incelendiğinde yarısından fazlasının meme koruyucu cerrahi geçirdiği izlenmiştir (% 69.6). Hastaların tümüne aksiler lenf nodu diseksiyonu uygulanmış ve büyük çoğunluğu radyoterapi (%87.8) ve kemoterapi almıştır (%81.8). Aynı zamanda pek çok hasta (%74.2) hormon terapi almaya devam etmektedir. Bütün gruplarda tedavilerin bitiminde lenfödemli ekstremite hacmi ve ağrı şiddetinde istatistiksel anlamlı azalma izlenmiştir. Üç grupta da fonksiyonel durumu gösteren DASH skorunda ve yaşam kalitesini değerlendiren LYMQOL-kol anketi alt birimlerinde anlamlı düzelmeler görülmüştür. Her 3 grubun VAS ile değerlendirilen ağrı şiddetlerindeki azalma istatistiksel olarak benzer bulunmuştur. Üçüncü grup olan KDT'ye ek LLLT alan grupta perometre ile ölçülen lenfödem hacminde birinci grup olan ve sadece KDT alan gruba göre istatistiksel olarak daha fazla azalma izlenmiştir. Üçüncü grupta; ikinci grup olan KDT ve ESWT alan gruba ve birinci gruba göre fonksiyonel durumda anlamlı olarak daha fazla iyileşme kaydedilmiştir. İkinci ve üçüncü grupta yaşam kalitesindeki düzelmeler birinci gruba göre anlamlı şekilde daha fazla bulunmuştur. Yaşam kalitesindeki iyileşme ikinci ve üçüncü grup arasında benzer kaydedilmiştir. Sonuç: Meme kanseriyle ilişkili lenfödemin altın standart tedavisi olan konvansiyonel KDT uygulanan bireylerin tümünde ekstremite hacmi ve ağrı şiddetinde azalma, fonksiyonel durum ve yaşam kalitesinde düzelmeler saptanmıştır. Konvansiyonel KDT'ye eklenen LLLT'nin ekstremite hacmini azaltmakta ve fonksiyonel durum ile yaşam kalitesini iyileştirmede tek başına uygulanan KDT'ye göre daha faydalı olduğu izlenmiştir. Konvansiyonel KDT'ye eklenen ESWT'nin de fonksiyonel durum ve yaşam kalitesini iyileştirmede tek başına konvansiyonel KDT uygulamasına göre daha faydalı olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuçlara göre lenfödem tedavisinde kullanılan ve standart tedavi yöntemi olan KDT'ye ek olarak LLLT veya ESWT uygulanması, evre 2 lenfödemi bulunan hastalarda lenfödem hacminde daha fazla azalma, fonksiyonel durum ve yaşam kalitesinde daha anlamlı iyileşmeler sağlaması açısından faydalıdır; bu uygulamaların rutin klinik pratikte daha yaygın kullanılması önerilmektedir.

Özet (Çeviri)

Aim: This study aimed to comparatively investigate the effects of ESWT and LLLT added to conventional CDT (which is the standard treatment for breast cancer-related lymphedema) on patients' limb volume, pain intensity, functional status and quality of life. Materials and Methods: 66 female patients with breast cancer-related stage 2 lymphedema were included to the study and the patients were randomly divided into three groups. The first group received conventional CDT program consisting of MLD, compression bandage, skin care and lymphedema exercises, for a total of 15 sessions, five days a week for three weeks. In addition to conventional CDT, ESWT was applied to the second group for a total of 5 sessions, 2 sessions in the first two weeks and 1 session in the last week. In the third group, LLLT was applied for a total of 9 sessions, 3 sessions per week, in addition to conventional CDT. Before the treatment and at the end of the 3-week treatment, the patients' extremity volumes were measured by perometer, pain intensities determined by VAS, functional status evaluated by DASH and quality of life assessed by LYMQOL-arm were recorded. Results: 66 women with the mean age of 54.56 ± 5.28 years were participated. The majority of individuals were primary school graduates and married. The average BMI of the patients was 27.36 ±1.64 kg/m2 and the many of them were overweight. The surgical history of the patients indicated that more then half of them had breast-conserving surgery (69.6%). All patients underwent axillary lymph node dissection and the great number of them received radiotherapy (%87.8) and chemotherapy (%81.8). The majority were receiving hormonal therapy (%74.2). A statistically significant decrease in lymphedematous extremity volume and pain intensity was observed at the end of the treatments in all groups. Significant improvements were seen in the DASH score, which indicated functional status, and the LYMQOL-Arm questionnaire subunits, which evaluated quality of life, in all three groups. The decrease in pain intensity assessed by VAS in all 3 groups was found to be statistically similar. In the third group, which received LLLT in addition to CDT, a statistically significant decrease in the lymphedema volume was observed compared to the first group, which received only CDT. In the third group; a significantly greater improvement in functional status was noted compared to the second group, receiving CDT and ESWT, and compared to the first group. Improvements in the quality of life were found to be significantly greater in the second and third groups than in the first group. The improvement in quality of life was similar between the second and third groups. Conclusion: The gold standard treatment of breast cancer-related lymphedema is conventional CDT which were applied in all groups. Extremity volume and pain intensity decreased and functional status and quality of life were improved in all individuals. The LLLT added to conventional CDT was more beneficial than CDT only group, in reducing limb volume and improving functional status and quality of life. ESWT added to conventional CDT has also been found to be more beneficial in improving functional status and quality of life than in CDT applied solely.According to these results, applying LLLT or ESWT in addition to CDT, which is the standard treatment method used in lymphedema, is beneficial in terms of providing further reduction in lymphedema volume and more significant improvements in functional status and quality of life; These applications are recommended to be used commonly in routine clinical practice.

Benzer Tezler

  1. Postmastektomi tek taraflı üst ekstremite lenfödemi olan hastalarda omuz ve periferik sinirlerin ultrasonografik değerlendirilmesi

    Ultrasonographic evaluation of shoulder and peripheral nerves in patients with postmastectomy unilateral upper extremity lymphedema

    BÜŞRA AKMAN ALEMDAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞULE ŞAHİN ONAT

  2. Meme kanseri ile ilişkili lenfödemi olan hastalarda medyan ve ulnar sinirlerin elektrodiyagnostik sinir ileti çalışmaları ve ultrasonografi ile değerlendirilmesi

    Evaluation of median and ulnar nerves by electrodiagnostic nerve conduction studies and ultrasonography in patients with postmastectomy lymphedema

    ZEYNEL KARAKULLUKÇUOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonUludağ Üniversitesi

    Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. KONÇUY SİVRİOĞLU

  3. Postmastektomi radyoterapi (pmrt)'de bolus kullanımının cilt dozuna etkisinin dozimetrik incelemesi ve PMRT uygulanan hastalarda lokal nüks değerlendirmesi

    Dosimetric evaluation of the effect of bolus use on skin dose in postmastectomy radiotherapy (PMRT) and local recurrence evaluation in patients treated with PMRT

    KÜBRA TÜLÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Radyasyon Onkolojisiİstanbul Üniversitesi

    Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KAMURAN İBİŞ

  4. Meme kanseri ışınlamalarında oluşan cilt dozlarının termolüminesans dozimetre ve tedavi planlama sistemi ile değerlendirilmesi

    Evaluation of the skin doses in breast cancer radiotherapy with treatment planning system and termoluminescent dosimeter

    İLKAN ALÇINKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    OnkolojiEge Üniversitesi

    Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SENEM ALANYALI

  5. Postmastektomi radyoterapisinde meme rekonstrüksiyonu için kullanılan geçici doku genişletici materyalin doz dağılımına etkisinin araştırılması

    The investigation of the effect to dose distribution of tissue expander materials that used at postmastectomy radiotherapy for breast reconstruction

    FUNDA KÖSOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Onkolojiİstanbul Üniversitesi

    Temel Onkoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MURAT OKUTAN