Geri Dön

Hastanemizde yapılan laparoskopik transabdominal servikal serklaj olgularının retrospektif analizi ve laparoskopik transabdominal servikal serklaj işleminin obstetrik sonuçlar üzerindeki etkisi

Retrospective analysis of laparoscopic transabdominal cervical cerclage cases performed in our hospital and the effect of laparoscopic transabdominal cervical cerclage procedure on obstetric results

  1. Tez No: 869567
  2. Yazar: ÇAĞLANUR YILDIZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. AYŞE ZEHRA ÖZDEMİR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Servikal yetmezlik, Laparoskopik abdominal serklaj, minimal invaziv jinekoloji, preterm doğum, Cervical insufficiency, Laparoscopic abdominal cerclage, minimally invasive gynaecology, preterm delivery
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 64

Özet

Amaç: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünde yapılan laparoskopik servikal serklaj işlemlerinin retrospektif analizi ile minimal invaziv bir yaklaşım ile ilişkili endikasyonlar, cerrahi teknik ve laparoskopik servikal serklajın obstetrik sonuçlara etkisini ortaya koymak ve bu konuda belirtilen bilimsel sorulara karşı kliniğimizin deneyimlerini ortaya koyabilmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza, 1/Ocak/2021-30/Mart/2024 tarihleri arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünde laparoskopik servikal serklaj işlemi uygulanan hastalar dahil edildi. Çalışma verileri hastane otomasyon kayıtlarından elde edilmiştir. Hasta verilerinden yaş, sigara kullanımı, vücut kitle indeksi, ek hastalıklar, ilaç kullanımı, operasyon geçmişi, obstetrik hikayeleri (önceki doğum sayıları, abortus sayıları, ektopik öyküleri, EDT öyküleri), uterin anomali varlığı, operasyon süreleri, ortalama tahmini kan kaybı, postoperatif taburculuk süreleri, intraoperatif veya postoperatif komplikasyon olup olmaması, operasyondan yapılan ek işlemler, operasyon esnasında gebelik olup olmaması, operasyon sonrası gebelik durumu (abort gelişti mi?, doğum şekli, doğum haftası, bebek doğum kilosu ,doğumda sütür alınıp alınmaması) elde edildi. Hastane verileri ile ulaşılamayan bilgilere hastalar aranarak verilere ulaşıldı. Doğumu başka merkezlerde yapılan hastaların verilerine hastalar ve ilgili hastaneler aranarak ulaşıldı. Veriler istatistiksel analiz ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 1 Ocak 2021 tarihinden 30 Mart 2024 tarihine kadar Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan 20 laparoskopik servikal serklaj işlemi uyguladığımız hastalar dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen hastaların endikasyonlarını; daha önce geçirilmiş başarısız transvajinal serklaj öyküsü olması, anatomik nedenlerle transvajinal servikal serklaj konulmasının mümkün olmayışı ve geniş ölçüde serviksi zarar görmüş olması oluşturmaktadır. Bu hastalardan 15 tanesi (%75) daha önce geçirilmiş başarısız transvajinal serklaj öyküsü, 3 tanesi (%15) anatomik nedenlerle transvajinal servikal serklaj konulması mümkün olmayışı, 2 tanesi (%10) geniş ölçüde serviksi zarar görmüş olması sebebi ile opere edilmiştir. Hastaların yaş dağılımına bakıldığında en yüksek oran %70(n=14) ile ≥30 yaş aralığı oluşturmaktaydı. Operasyon verilerine baktığımızda; operasyon süresi ≤60 dk olanların oranı %90(n=18) olarak gözlemlemiştir. Ortalama tahmini kan kaybı ≤500ml v olanların oranı %75(n=15) olarak elde edilmiştir. %0 oranında komplikasyon gözlemlenmiştir. Çalışmamıza katılan hastaların taburculuk süreleri postoperatif hastanede kalınan gün olarak hesaplanmıştır. Bizim çalışmamızda tüm hastalar 24- 48 saat içinde taburcu edildi. Taburculuk süresi 24 saat olan hastaların oranı %90(n=18) olarak izlendi. Hastaların tamamına prekonsepsiyonel serklaj işlemi uygulanmıştır. Operasyon sonrası 6 hastada (%30) gebelik gözlemlenmiştir. Operasyon sonrası gebe kalan hastalardan 1 'inde (%16,6) abort meydana gelmiştir. İlk trimester kaybı olan bu hastamızı serklaj başarısını hesaplarken hariç bıraktık. Çalışmamızda gebeliğin 34. gebelik haftasını tamamlaması ve bebeğin sağ sağlıklı bir şekilde doğmuş olması başarı durumu olarak ele alınmıştır. Bu şekilde değerlendirdiğimizde başarı oranı %100 olarak hesaplanmıştır. Operasyon sonrası gebe kalan hastaların doğum haftasına bakıldığında 4 tanesi (%80) ≥37, 1 tanesi (%20) 34-37. hafta arası doğum yaptığı gözlemlenmiştir. Operasyon sonrası gebe kalan hastaların tamamının sezeryan (C/S) ile doğum yapmıştır. C/S esnasında 1 hastanın(%20) serklaj sütürü alınmıştır. Operasyon sonrası gebe kalan hastaların bebek doğum kilosu oranlarına bakıldığında ≥ 2500 gr olanların oranı %100 olarak elde edilmiştir. Sonuç: Laparoskopik abdominal serklaj, başarısız transvajinal serklaj öyküsü olanlar, anatomik nedenler veya servikal hasara bağlı transvajinal serklajın mümkün olmadığı servikal yetmezliği olan hastalar için minimal invaziv iyi bir seçenek sunmaktadır. Laparoskopik abdominal serklaj minimal invaziv yaklaşım ile postoperatif kısa hastanede kalış süresi, az kan kaybı avantajlarını sunar. Laparoskopik abdominal serklaj doğru beceri ve laparoskopik uzmanlık mevcut olduğunda güvenli bir prosedür gibi görünmektedir.

Özet (Çeviri)

Objective: The aim of this retrospective analysis op laparoscopic cervical cerclage procedures performed in Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine, Department of Obstetrics and Gynaecology was to present the indications, surgical technique and the effect of laparoscopic cervical cerclage on obstetric outcomes associated with a minimally invasive approach and to present the experiences of our clinic against the scientific questions raised on this subject. Materials and Methods: Patients who underwent laparoscopic cervical cerclage procedure in the Department of Obstetrics and Gynaecology, Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine Hospital between 1/January/2021-30/March/2024 were included in our study. Study data were obtained from hospital automation records. Patient data included age, smoking, body mass index, comorbidities, medication use, operation history, obstetric history (number of previous births, number of abortions, ectopic history, EDT history), presence of uterine anomaly, operation time, mean estimated blood loss, postoperative discharge time, presence of intraoperative or postoperative complications, additional procedures performed after the operation, presence of pregnancy during the operation, postoperative pregnancy status (did abortion occur?, mode of delivery, birth week, birth weight of the baby, whether or not sutures were taken at birth) were obtained. The data that could not be reached with the hospital data were obtained by calling the patients. The data of the patients whose deliveries were performed in other centres were obtained by calling the patients and the relevant hospitals. The data were evaluated statistical analysis. Results: The study included 20 laparoscopic cervical cerclage procedures performed at Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine between 1 January 2021 and 30 March 2024. The indications of the patients included in the study were; previous history of unsuccessful transvaginal cerclage, impossibility of transvaginal cervical cerclage for anatomical reasons and extensive cervical damage. Of these patients, 15 (75%) had a history of previous unsuccessful transvaginal cerclage, 3 (15%) could not have transvaginal cervical cerclage for anatomical reasons, and 2 (10%) had extensive cervical damage. When the age distribution of the patients was analysed, the highest rate was ≥30 years with 70% (n=14). When we look at the operation data; the rate of operation time ≤60 min was observed as 90% (n=18). The mean estimated blood loss ≤500ml was 75% (n=15). 0% complications were observed. The discharge time of the vii patients participating in our study was calculated as the postoperative hospital stay. In our study, all patients were discharged within 24-48 hours. The rate of patients with a discharge time of 1 day was 90% (n=18). Preconceptional cerclage was performed in all patients. Pregnancy was observed in 6 patients (30%) after the operation. Abortion occurred in 1 (16.6%) of the patients who became pregnant after the operation. We excluded this patient with first trimester loss when calculating cerclage success. In our study, the completion of the 34th gestational week and the birth of a healthy baby were considered as success. When evaluated in this way, the success rate was calculated as 100%. When the birth week of the patients who became pregnant after the operation was examined, it was observed that 4 of them (80%) gave birth ≥37 weeks and 1 (20%) gave birth between 34-37 weeks. All of the patients who became pregnant after the operation gave birth by caesarean section (C/S). During C/S, cerclage suture was removed in 1 patient (20%). When the infant birth weight ratios of the patients who became pregnant after the operation were examined, the ratio of those with ≥ 2500 gr was 100%. Conclusion: Laparoscopic abdominal cerclage offers a good minimally invasive option for patients with a history of failed transvaginal cerclage, cervical insufficiency where transvaginal cerclage is not possible due to anatomical reasons or cervical damage. Laparoscopic abdominal cerclage offers the advantages of a minimally invasive approach, short postoperative hospital stay and less blood loss. Laparoscopic abdominal cerclage appears to be a safe procedure when the right skills and laparoscopic expertise are available.

Benzer Tezler

  1. İnguinal herni onarımında laparoskopik transabdominal preperitoneal (TAPP) inguinal herniorafi ile açık inguinal herniorafi uygulamalarının karşılaştırılması

    Comparison of laparoscopic transabdominal preperitoneal (TAPP) herniorrhaphy and open inguinal herniorrhaphy applications in inguinal hernia repair

    METİN YILDIZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Genel CerrahiAtatürk Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET İLHAN YILDIRGAN

  2. Laparoskopik kolesistektomiden açık kolesistektomiye geçişe neden olan risk faktörleri

    Başlık çevirisi yok

    ZEKERİYA PELEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Genel CerrahiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FERDA NİHAT KÖKSOY

  3. Tersiyer merkezde benign nedenlerle yapılan total laparoskopik histerektomi olgularında dren uygulamasının intraoperatif ve postoperatif sonuçlarının karşılaştırılması

    Comparison of intraoperative and postoperative results of drain applying in case of total laparoscopic hysterectomy made for benign reasons in A tertiary center

    NUR DERYA MALKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SADIK ŞAHİN

  4. Benign histerektomi operasyonu geçiren hastaların preoperatif ve postoperatif endometrial biyopsi sonuçlarının uyumunun değerlendirilmesi

    Evaluation of the consistency of preoperative and postoperative endometrial biopsy results of patients undergoing benign hysterectomy operation

    MEHMET ŞAHAN KAYA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. OĞUZ YÜCEL

  5. 2005-2013 yılları arasında OMÜ Tıp Fakültesi'nde nefrektomi cerrahisi için anestezi uygulanan hastaların retrospektif analizi

    Başlık çevirisi yok

    BÜŞRA HOŞOĞLU ATAÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Anestezi ve ReanimasyonOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AHMET DİLEK