Yolculuk davranışlarına sosyal yapının etkisi: Kocaeli merkez ilçe örneği
The effect of social structure on travel behaviour: The case of Kocaeli central district
- Tez No: 871853
- Danışmanlar: DOÇ. DR. HÜSEYİN ONUR TEZCAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ulaşım, Transportation
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Ulaştırma Mühendisliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 85
Özet
Bu tez çalışması, kentsel hareketliliğin bir kent veya kentsel alanda yolculuk yapan bireylerin etkinliklerini gerçekleştirmeleri üzerindeki etkilerini incelemektedir. Sürdürülebilir hareketlilik kavramıyla bağlantılı olarak, verimliliği artırmayı ve çevresel etkileri en küçüklemeyi amaçlamaktadır. Çeşitli ögeler, kentsel hareketliliği etkileyen karmaşık bir yapı oluşturur. Bunlar arasında doğal çevre, ulaşım koşulları, sosyodemografik özellikler ve ekonomik etmenler bulunmaktadır. Kentsel hareketlilik, sadece fiziksel altyapıdan değil, aynı zamanda sosyal doku ve ekonomik eşitsizliklerden de etkilenir. Cinsiyet, yaş, gelir ayrışması, özel taşıt sahipliği bireylerin hareketlilik örüntülerini etkiler ve sosyal yapı ile kentsel hareketlilik arasındaki yakın ilişkiyi vurgular. Kentsel hareketliliğin sosyal refah ve kapsayıcılık üzerindeki etkisi açıktır. Toplum güvenliği, erişilebilirlik ve sosyal faktörler, kentsel çevrelerin tasarımında önemli zorluklar oluşturur. Kentsel hareketlilik, ekonomik eşitsizlikler, sosyal içerme ve genel refah ile bağlantılıdır. Bu nedenle, kentsel planlama ve ulaşım politikalarında, kentsel hareketlilik ile sosyal yapı arasındaki karmaşık etkileşimi dikkate alan bütüncül yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda ulaşımda da, evrensel tasarım yaklaşımı, yalnızca hassas durumdakiler için değil, tüm yolcular için erişilebilirliğin iyileştirilmesine yardımcı olmalıdır. Ancak, herkese uygun çözümler bulmak her zaman mümkün değildir. Bazı durumlarda, sabit mesafe, maliyet veya zamanlama gibi belirli göstergeler kullanılarak belirli hedef grupların ihtiyaçları için tasarlanmış erişilebilirlik standartlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bazı durumlarda bu gruplar bellidir, ancak diğer zamanlarda en büyük ihtiyaçlara sahip hedef grupların belirlenmesi ve sosyodemografik unsurlar gibi önceden tanımlanmış özelliklere göre mi yoksa başka araçların mı kullanılması gerektiğine karar verilmesi konusunda zorluklar yaşanabilir. Bireysel yolculuk davranışını daha etkili bir şekilde açıklamak amacıyla davranışsal yaklaşım kullanılmaktadır. Bireysel talep modelleri, bireylerin gözlemlenen seçimlerine dayanarak oluşturulur ve bu modellerin daha ayrıntılı ve güvenilir sonuçlar üretebileceği belirtilmektedir. Bu tez çalışması, kentsel hareketliliğin sosyal yapılar üzerindeki etkilerini incelemekte ve literatür taraması, sosyal etkileşimlerin, kentsel tasarımın ve sosyal sürdürülebilirliğin yolculuk seçimleri üzerindeki çok yönlü etkisini vurgulamaktadır. Çeşitli çalışmalar, kentsel yapı, arazi kullanımı ve ulaşım sistemlerinin yolculuk davranışını nasıl etkilediğini göstermiş ve kentsel hareketlilikte sosyal sürdürülebilirlik kavramının önemini vurgulamıştır. Ulaştırma planlamasında geleneksel yaklaşımların ötesine geçerek, bireysel yolculuk davranışını anlamak ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek için daha kapsamlı ve sosyal olarak duyarlı bir perspektifi ele almak amaçlamıştır. Bu kapsamda, Marmara Bölgesi'nde bulunan ve hızla gelişen İzmit'in merkez ilçesinde yapılan bir çalışmanın sonuçlarını sunarak, sosyal yapının kentsel hareketliliği nasıl etkilediği incelenmiştir. Bu çalışma, 2022 Hanehalkı Anketi verilerini kullanarak yapılmış olup, sosyal yapının kentsel hareketlilikte yolculuk davranışları üzerindeki etkileri anlamak ve sürdürülebilir ve kapsayıcı ulaşım politikalarını tasarlamak amacıyla yapılmıştır. Hanehalkı anketi Kocaeli'nin İzmit ilçesinin 32 mahallesinde gerçekleşmiş ve 1.249 hanede 2.952 kişi ile görüşme sağlanarak elde edilen veriler kullanılmıştır. Anket sonuçlarına göre, ulaşım ve yolculuk alışkanlıkları üzerinde kırılganlığı temsil eden cinsiyet, çalışma durumu ve gelir seviyesi gibi ögelerin etkili olduğunu söylemek olasıdır. Kadınların erkeklere göre daha az yolculuk yaptığı ve özel otomobil seçimlerinin daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, gelir gruplarına göre yolculuk alışkanlıklarının farklılık gösterdiği ve daha düşük gelirli bireylerin özel otomobil kullanımının daha az olduğu görülmüştür. Sınıflar arasındaki farklar ve eşitsizlik konularını daha iyi incelemek amacıyla, bu kırılgan grupların da olduğu kapsamlı bir inceleme gerektiği için, yolculuk verileri çeşitli değişkenlerle analiz edilmiş ve farklı koşullar altında incelenmiştir. Farklı sosyodemografik gruplardaki kullanıcılarının davranış kalıplarını analiz eden çalışmalar yapılmış ve kırılgan grupların yolculuk alışkanlıklarında farklılıklar saptanmıştır. Bireylerin sosyodemografik özelliklerine bağlı yolculuk davranışları çeşitli seçim modelleri yardımıyla öngörülmüştür. Modeller öngörülürken, öğrenciler, farklı yolculuk dinamikleri nedeniyle örneklemden çıkarılmıştır. İlgili seçim modellerinin oluşturulması adına, kullanılan veri çeşitli sosyodemografik gruplara ayrılmıştır ve etkenler incelenmek üzere değişken olarak kabul edilmiştir. Yolculuk yapma, zorunlu yolculuk yapma, zorunlu olmayan yolculuk yapma ve mahalle içi yolculuk yapma seçimleri bağımlı değişkenler kabul edilip, kesikli seçim modeli aracılığı ile değerlendirilerek, dört farklı modele ulaşılmıştır. Bağımsız değişkenler belirlenirken toplumda yolculuk davranışlarında kırılganlık temsil edecek gruplar önem arz etmiştir. Bu bağlamda; kadın olma, çocuğa sahip olma, hanehalkı gelirinin asgari ücretin altında olması, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma, 19 yaş ve altı olma ve özel taşıta sahip olma durumları kukla değişken olarak modellerde yer almıştır. Modellerde kullanılan değişkenler seçilirken değişkenlerin birbirlerinden bağımsız olma durumlarına dikkat edilmiştir. Değişken seçiminde korelasyon matrisinden faydalanılmış, değişkenlerin korelasyon değerleri incelenerek değişkenler kabul edilmiştir. Model kestirimlerinden sonra elde edilen katsayılar için işaret ve büyüklük açısından değerlendirme yapılmış, t-istatistiği kullanılarak bağımsız değişkenlerin anlamlılık düzeylerine bakılmış, -2LL testi ve uyum iyiliği ölçütü olan ρ2 değerine bakılmıştır. t-istatistiği kullanılarak elde edilen katsayıların %90 güven aralığında kalanları uygun bulunmuştur. Bu durumda, her modelde farklı değişkenler %90 güven aralığında kalmıştır. Yolculuk yapma için elde edilen modelde; kadın olma, çalışıyor olma ve 65 yaş ve üstü olma değişkenlerinin t-istatistiği değerleri %90 güven aralığında anlamlı çıkmıştır. Kadın olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı olma değişkenlerinin katsayılarının eksi oldukları, bu yüzden bu değişkenlerin yolculuk yapma olasılığını düşürdüğü belirlenmiştir. Zorunlu yolculuk yapma için elde edilen modelde; kadın olma, çocuğa sahip olma, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı olma değişkenlerinin öngörülen tüm fayda fonksiyonlarında %90 güven aralığında anlamlı oldukları görülmektedir. Anlamlı değişkenlerin katsayı işaretleri incelendiğinde; kadın olma, çocuğa sahip olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı değişkenlerinin eksi işaretli oldukları görülmektedir. Buna göre, ilgili değişkenlerin zorunlu yolculuk yapma olasılığını düşürdüğü görülmüştür. Öte yandan, bireyin çalışıyor olması, beklendiği gibi, zorunluk yolculuk yapma olasılığını arttırmaktadır. Zorunlu olmayan yolculuk yapma için elde edilen modelde; kadın olma, çocuğa sahip olma, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı olma değişkenlerinin öngörülen fayda fonksiyonunda %90 güven aralığında anlamlı oldukları görülmektedir. Anlamlı değişkenlerin katsayı işaretleri bakıldığında; kadın olma, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı değişkenlerinin eksi oldukları ve ilgili değişkenlerin zorunlu yolculuk yapma olasılığını düşürdüğü görülmektedir. Diğer taraftan, çocuğa sahip olma, zorunlu olmayan yolculuk yapma olasılığını arttırmaktadır. Mahalle içi yolculuk yapma için elde edilen modelde; kadın olma, çocuğa sahip olma, hanehalkı gelirinin asgari ücretin altında olması, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma, 19 yaş ve altı olma değişkenlerinin %90 güven aralığında anlamlı oldukları görülmüştür. Değişkenlerin katsayı işaretlerine bakıldığında; kadın olma, hanehalkı gelirinin asgari ücretin altında olması, çalışıyor olma, 65 yaş ve üstü olma ve 19 yaş ve altı olma değişkenlerinin eksi olduğu görülmüştür. Bu sonuç, bu değişkenlerin mahalle için yolculuk yapma olasılığını düşürdüğü anlamına gelmektedir. Çocuğa sahip olma, zorunlu olmayan yolculuk yapmaya benzer olarak, mahalle içi yolculukların olasılığını da arttırmaktadır. Tüm modellerde yolculuk davranışlarına etki eden etmenler belirlenmiş ve durum değerlendirilmesi yapılmıştır. Öngörülen modellerde; kadın olma, çalışıyor olma ve 65 yaş ve üstü olma değişkenleri yer aldıkları tüm modellerde anlamlı değişkenler olarak görülmüştür. Özel taşıta sahip olma değişkeni hiçbir modelde anlamlı değişken olarak sonuç vermemiştir. Bu sonuçlar, ulaşım politikalarının ve hizmetlerinin, toplumun farklı kesimleri dikkate alınarak, daha iyi planlanması gerektiğini göstermektedir. Cinsiyet, yaş ve gelir eşitsizliğinin yolculuk yapma üzerindeki etkilerini, oluşturulan politikaların kapsamına almak ve erişilebilirliği iyileştirmek için çeşitli önlemler ve destekler gerekebilmektedir.
Özet (Çeviri)
This thesis examines the impacts of urban mobility on the activity fulfillment of individuals living in a city or an urban area. Linked to the concept of sustainable mobility, it aims to increase efficiency of the transport system and minimize the environmental impacts. Various factors form a complex structure that affects urban mobility. These factors include the natural environment, the state of the transportation system, socio-demographic characteristics and economic factors. Urban mobility is affected not only by the physical infrastructure, but also by the social fabric and economic inequalities. Gender, age, income segregation, private vehicle ownership affect individuals' mobility patterns and emphasize the close relationship between social structure and urban mobility. The impact of urban mobility on social well-being and inclusion is clear. Community safety, accessibility and social factors pose significant challenges in the design of urban environments. Urban mobility is linked to economic inequalities, social inclusion and overall well-being. Therefore, there is a need for holistic approaches in urban planning and transportation policies that take into account the complex interaction between urban mobility and social structure. In this context, in transportation, the universal design approach should not only assist those sensitive situations but also improve accessibility for all passengers. However, finding universally suitable solutions is not always possible. In some cases, it may be necessary to establish accessibility standards tailored to the needs of specific target groups using specific indicators such as fixed distance, cost, or timing. In some cases these groups are obvious, but in other cases there may be difficulties in identifying the target groups with the greatest needs and deciding whether to use predefined characteristics such as socio-demographic factors or other means. A behavioral approach is used to explain individual travel behavior more effectively. In this context, individual demand models are built based on the observed choices of individuals and it is argued that these models can produce more detailed and reliable results. This thesis also examines the effects of urban mobility on social structures and the literature review highlights the multifaceted influence of social interactions, urban design and social sustainability on travel choices. Several studies have shown how urban structure, land use and transport systems influence travel behavior and highlighted the importance of social sustainability in urban mobility. Going beyond traditional approaches in transportation planning, it aims to address a more comprehensive and socially responsive perspective to understand individual travel behavior and develop sustainable policies. In this context, it examines how social structure affects urban mobility by presenting the results of a study conducted in the central district of Kocaeli, a rapidly developing city in the Marmara Region. Using data from the 2022 Household Survey, this study aims to understand the effects of social structure on travel behavior in urban mobility and to design sustainable and inclusive transportation policies. The household survey was conducted in 32 neighborhoods of Izmit district of Kocaeli and 2,952 people in 1,249 households were interviewed. According to the survey results, it is possible to say that factors representing vulnerability such as gender, employment status and income level are effective on transportation and travel habits. It is observed that women travel less than men and for the share of private vehicle is low among them. It is also observed that travel habits differ according to income groups and that individuals with lower incomes are less likely to use private cars. In order to better examine the differences between classes and inequality issues, a comprehensive analysis including these vulnerable groups is needed. Therefore, the travel data have been analyzed by deploying various variables and examined for different cases. Studies analyzing the behavior patterns of travelers from different socio-demographic groups have been conducted and differences in the travel habits of vulnerable groups have been identified. Travel behaviors of individuals based on their socio-demographic characteristics were predicted with the help of various preference models. While predicting the models, the data presented in this section are presented by excluding students from the sample, since students have unique and different travel dynamics. In order to create the relevant preference models, the data were stratified according to selected socio-demographic characteristics. Here, making trips, making compulsory trips, making discretionary trips and making intra-zonal trips were chosen as the dependent variables and they were evaluated with the help of four choice models. While determining the independent variables, the groups that would represent vulnerability in travel behavior in the society were deemed to be important. In this context; being a woman, having children, having a household income below the minimum wage, employment status, being over 65, being under 19 and owning a private vehicle were included in the models as dummy variables. While selecting the variables used in the models, attention was paid to the independence of the variables from each other. During the variable selection process, the correlation matrix was utilized and the variables were included or excluded by examining the correlation values of the variables. The estimated coefficients were evaluated in terms of sign and magnitude, the significance levels of the independent variables were examined using t-statistics, the -2LL test and the ρ2 value, which is a goodness of fit criterion, were also analyzed. In this case, different variables in each model remained within the 90% confidence interval. In the model obtained for making trips; the t-statistics values of being female, working status and being over 65 years of age were found to be significant within the 90% confidence interval. The coefficients of being female and being over 65 are negative, which means that these variables decrease the probability of making a trip. In the model obtained for compulsory trips, it is seen that being a woman, having children, being employed, being 65 years of age or older and being 19 years of age or younger are significant in all predicted utility functions at 90% confidence interval. When the coefficient signs of the significant variables are analyzed, it is seen that being female, having children, being 65 years of age or older and being 19 years of age or younger have negative signs. Accordingly, these variables reduce the probability of making a compulsory journey. In the model obtained for discretionary trips, it is seen that being female, having children, working status, being over 65 and being under 19 are significant in the predicted utility function at 90% confidence interval. When the coefficient signs of the significant variables are examined, it is seen that being female, working status, being over 65 and being under 18 are negative, and they reduce the probability of making a compulsory journey. In the model obtained for intra-zonal trips; being female, having children, having a household income below the minimum wage, working status, being over the age of 65, and being under the age of 19 are significant at 90% confidence interval. When the coefficient signs of the variables are analyzed, it is seen that being female, having a household income below the minimum wage, employment status and being over the age of 65 are negative. This means that these variables reduce the likelihood of traveling within the zone. In all models, the factors affecting travel behavior were identified and the extent of their impacts was evaluated. In the predicted models, being female, employment status and being over 65 years of age were found to be significant variables in all models. The variable of having a private vehicle was not significant in any model. These results show that transportation policies and services should be better planned by taking into account the different segments of the society. Various measures and incentives may be needed to disadvantages arising because of gender, age and income inequalities. Strategies targeting various social segments should be developed for better transport access and more sustainable transport systems. In this sense, this thesis provides important information for local governments and planners and can contribute to the development of more inclusive and sustainable transportation systems in the future.
Benzer Tezler
- Sosyo-demografik özelliklerin ve kentsel yapının bireylerin kentiçi ulaşım davranışları üzerindeki etkilerinin incelenmesi: İstanbul metropoliten alan örneği
Studying the effects of socio-demographic characteristics and urban spatial structure on individuals? transport behaviors: Case study of Istanbul metropolitan area
MEHTAP ÇELİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Şehircilik ve Bölge PlanlamaGebze Yüksek Teknoloji EnstitüsüŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. DARÇIN AKIN
DOÇ. DR. MEHMET KÜÇÜKMEHMETOĞLU
- The impact of social media influencers on tourists' traveldecision and post-travel behavior: The role of parasocialinteraction on consumer decision and post-travel behavior
Sosyal medya etkileyicilerinin turistlerin seyahat kararı veseyahat sonrası davranışlarına etkisi: Parasosyal etkileşimintüketici kararı ve seyahat sonrası davranış üzerindeki rolü
BIBIANA AMOS DIAMOND
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
TurizmEskişehir Osmangazi ÜniversitesiTurizm Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ORHAN CAN YILMAZDOĞAN
- Çevrim içi alışverişte tekstil ve hazır giyim sektörüne dair müşteri yolculuğu temas noktalarının değerlendirilmesi
Evaluation of customer journey touchpoints regarding textile and apparel sector in online shopping
BANU DEMİR KOÇOĞLU
- Havayolu tüketicisinin satın alma davranışını etkileyen faktörlerin ve algılanan hizmet kalitesinin havayolu seçimine etkisi
The effect of the factors influencing the airline customer's purchasing behaviour and the perceived service quality on airline choice
DİLEK YALÇIN
- Türkiye genelinde Covid-19 salgınının seyahat davranışlarına etkisinin incelenmesi
The effects of the Covid-19 pandemic on travel behaviour in Türkiye
UĞUR EREN UZAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
UlaşımYalova ÜniversitesiUlaştırma Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ YAVUZ DELİCE