Geri Dön

Zooarchaeological analysis of equids at Gordion between the early Iron Age and the early Hellenistic period (1100 BCE – 330)

Gordion Antik Kenti'nin erken Demir Çağı ve erken Hellenistik dönemleri (MÖ 1100-MÖ 330) atgillerinin zooarkeolojik analizi

  1. Tez No: 872240
  2. Yazar: RAMAZAN PARMAKSIZ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. BÜLENT ARIKAN, DR. ÖĞR. ÜYESİ CANAN ÇAKIRLAR
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Antropoloji, Arkeoloji, Arkeometri, Anthropology, Archeology, Archaeometry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Ekoloji ve Evrim Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Jeoantropoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 143

Özet

Anadolu, farklı coğrafi bölgeleri birbirine bağlayan bir doğal bir köprü ve farklı kültürel toplulukların geliştiği geniş bir coğrafi alan olması nedeniyle insan-çevre ve kültürel ilişkilerin anlaşılmasında önemli bir bölgedir. Paleolitik dönemden itibaren (yaklaşık MÖ 500.000 – 10.000) insan topluluklarının iskan ettiği Anadolu, insanlık tarihi açısından kilometre taşı olduğu düşünülen bitki ehlileştirme ve hayvan evcilleştirme gibi pek çok önemli ekonomik ve kültürel değişimlerin yaşandığı merkezlerden olmuştur. Bu önemini insan topluluklarının siyasi ve ekonomik açıdan merkezi yönetimler oluşturduğu, devletleşmenin görüldüğü önemli merkezlerden biri olmasıyla tarihi çağlarda da sürdürmüştür. Anadolu coğrafyası, bu tarihi çağlardan olan Geç Bronz Çağı'ndan (yaklaşık MÖ 1400 – MÖ 1200) Erken Demir Çağı'na (yaklaşık MÖ 1100 - MÖ 900) geçiş döneminde de önemli sosyo-kültürel ve siyasi değişimlere tanıklık etmiştir. Bu geçiş döneminde Akdeniz ve Yakın Doğu'da önemli ekonomik ve siyasi güçler zayıflayıp yıkılmışken, Orta Anadolu'nun birçok açıdan hakim gücü olan Hitit İmparatorluğu ise bölgedeki iktidarını yitirmiştir. Hitit İmparatorluğu'nun çöküşü ile birlikte ortaya çıkan siyasi, ekonomik ve kültürel boşluğu ise Erken Demir Çağı'nda (MÖ 1100 – MÖ 900), günümüz Ankara ilindeki Gordion'da kurdukları merkezleri ile Frig Uygarlığı doldurmuştur. Frig Uygarlığı, kökenleri hala süregelen bir tartışmanın parçası olan bir topluluk olarak bazı akademik çevrelerde Kuzey Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu'dan Kimmer ve Asurluların baskıları neticesinde Orta Anadolu'ya göç eden çok kültürlü bir topluluk olarak bilinir. Bu noktada, Kafkasya'dan bilinen kurgan kültürü ve Asur yazılı kaynaklarında Friglere Mushki olarak yapılan referanslar kanıt olarak sunulmaktadır. Genel kabul gören görüşe göre ise Friglerin Balkanlar'dan Anadolu'ya göç eden ve Antik Yunan kaynaklarındanda bilinen“Bryges”denilen topluluk olduğundan bahsedilir. Frig Uygarlığı bu köken tartışmalarının ötesinde yeni bir kültürel grup olarak Anadolu'nun iç bölgesine yerleştiği Erken Demir Çağı'ndan, bölgenin Pers İmparatorluğu hakimiyetine girdiği yaklaşık MÖ 540 yılına kadar bölgede önemli bir güç olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Frig Uygarlığının, Anadolu'nun siyasi ve ekonomik olarak merkezi bir gücün eksikliği görülen bu dönemde bölge dışından gelerek görece kısa bir sürede sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi dominant bir güç olması ilgi çekici tarihsel bir olgudur. Demir Çağı'nın şartları göz önüne alındığında, birçok madenin yaygın kullanımı, bölgelerarası ticari ilişkilerin yoğun olarak gerçekleştiği ve kentleşme süreçlerinin gelişmiş olması insan toplulukları arasındaki güç ilişkilerinde üstünlük kurabilmek için farklı ekonomik veya siyasi stratejilerin uygulanmasını zorunlu kılmış olmalıdır. Bu nedenle tarihsel kaynaklarda iyi at binicileri olmaları ile bilinen Friglerin, Demir Çağı'nda ticarette, tarımda, savaşlarda ve ulaşımda etkin olarak kullanıldığı bilinen, zaman ve mekanda seyehat etme imkanı tanıyan atgilleri etkin olarak kullanmış olmaları olasıdır. Bu çalışmada, Friglerin, Anadolu'nun hakim gücü Hitit İmparatorluğu'nun siyasi, ekonomik ve kültürel olarak tarih sahnesinden kısmen çekildiği Erken Demir Çağı'ndan başlayarak, bölgede siyasi, kültürel ve ekonomik açıdan güçlü bir aktör oldukları Orta Frig Dönemi'ne (yaklaşık MÖ 800 – MÖ 540) kadar Frig yaşantısında atgillerin önemi araştırılmıştır. Araştırmada, atgillerin en az 40.000 yıl öncesinden bu yana kullanım gördükleri bilinen insanların sembolik dünyalarından başlayarak, çekiş güçleri ile tarıma yaptıkları katkılar, yük taşıma kapasitelerinden dolayı ticaret ilişkilerindeki yerleri, binek hayvanlar olarak ulaşımdaki rolleri ve savaşlarda hem yük taşımak hem de savaş arabalarını çekmek için olan olası kullanımları gibi geniş bir yelpazede incelenmiştir. Ayrıca, atgillerin bu dönemde sosyal statü sembolü olarak nasıl kullanıldığı, Frig toplumunun dini ritüellerinde ve kültürel etkinliklerinde ne tür bir rol oynadığı, sanat eserlerinde ve mezar stellerinde nasıl tasvir edildikleri gibi konulara da odaklanılmıştır. Friglerin günlük yaşamında atgillerin işlevselliği, tarımda verimlilik sağlamaları, ticaret yollarında hızlı ve güvenli taşımacılığı mümkün kılmaları ve askeri seferlerde stratejik avantajlar sunmaları gibi unsurlar detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bunun yanı sıra, Gordion'un Pers İmparatorluğu'nun himayesi altına girdiği Geç Frig Dönemi (yaklaşık MÖ 540 - MÖ 330) ve Friglerin tarih sahnesinden çekildikleri Erken Helenistik Dönem'e (yaklaşık MÖ 330) kadar yaşanan geçiş dönemlerinde de sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi değişimler atgillerin kullanım şekilleri üzerinden araştırılmıştır. Geç Frig Dönemi'nde, Pers İmparatorluğu'nun etkisi altında Friglerin atgilleri nasıl kullandıkları, bu dönemde ticaretin ve tarımın nasıl etkilendiği, askeri stratejilerde ne tür değişimlerin yaşandığı ve atgillerin bu süreçlerdeki rolü detaylandırılmıştır. Erken Helenistik Dönem'de ise, Friglerin siyasi gücünü kaybetmesiyle birlikte atgillerin toplumsal ve ekonomik hayattaki yerinin nasıl evrildiği, yeni sosyo-politik dinamikler çerçevesinde atgillerin Frig toplumundaki statüsünün nasıl değiştiği incelenmiştir. Bu geçiş dönemleri boyunca atgillerin, Frig kültürünün devamlılığında ve dönüşümünde oynadığı kritik roller, arkeolojik buluntular ve tarihsel kaynaklar ışığında analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında, Geç Bronz Çağı'ndan (yaklaşık MÖ 1400 – MÖ 1200) Erken Helenistik Dönem'e (yaklaşık MÖ 330) tarihlenen ve Gordion Kalesi'nden kurtarılan yaklaşık olarak 19,200 arkeolojik faunal kalıntının yer aldığı miras zooarkeolojik veri kullanılmıştır. Atgiller ile ilgili sorularımızı açıklığa kavuşturmak amacıyla, Gordion'un farklı dönemlerindeki hayvan yetiştiriciliğini anlamak için tüm hayvan türlerini kapsayan genel bir tablo oluşturulmuştur. Bu tablo, yerleşmedeki tür çeşitliliği ve göreli bolluğunu anlamamıza yardımcı olmuş ve dönemler arası kıyaslamalar yapılmasını sağlamıştır. Kullandığımız miras veri setinin içerisinde atgiller olarak tanimlanan toplamda 455 adet kalıntı çalışmaya dahil edilmiştir. Bu toplam 455 adet atgil kalıntısının 177 adet kemik ve 96 adet diş kalıntısı ise fiziksel olarak çalışılmıştır. Atgillere ait bu kemik ve diş kalıntılarının öncelikli olarak arkeolojik bağlamsal özellikleri tespit edilmiştir. Daha sonra ise bu kalıntıların paleopatolojisi çalışılmış, yaş tayinleri yapılmış ve kesik izleri güncel referens kaynaklar kullanılarak analiz edilmiştir. Atgillere ait bu faunal kalıntılar, vernier metal kumpas (0-150mm) kullanılarak ve von den Driesch ölçüm yöntemleri (1976) referans alınarak biyometrik olarak ölçülmüş ve kaydedilmiştir. Zooarkeoloji disiplininin temel yöntemleri kullanılarak yapılan analizler, istatistik yöntemler ile birleştirilmiş ve atgillerin dönemlere göre göreli bollukları, hayatta kalım eğrileri, ölüm profilleri ve popülasyonların logaritmik boyut indeksleri oluşturulmuştur. Bu istatistik grafikleri ile birlikte, Gordion'da Friglerin hakimiyetinde geçen Erken ve Orta Frig Dönemleri'nde atgillerin çeşitli kullanım şekilleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Zooarkeolojik çalışmamızın yanısıra ise Gordion Kalesi'nden ve bölgede kazısı yapılmış 44tümülüsten kurtarılan atgiller ile ilişkili at koşum takımları, atgil sembolleri olan mimari frizler, madeni olan veya olmayan figürler ve her türlü arkeolojik öge çalışmalarımızın yorumlanmasında yardımcı unsurlar olarak kullanılmıştır. Bu yöntemler Erken ve Orta Frig Dönemleri'nin yanısıra Geç Frig Dönemi ve Erken Hellenistik Dönemleri'ne de uygulanmış, Gordion'un Frig ve Frig sonrası iskan gördüğü Pers İmparatorluğu ve Helenistik dönemlerine ait atgil kalıntıları ile karşılaştırmalı olarak sosyo-kültürel, ekonomik ve politik değişim ve dönüşümleri anlaşılmaya çalışılmştır. Yaptığımız zooarkeolojik çalışmalar, istatistiksel çalışmalar ve kaynak araştırmaları sonucunda atgillerin Frig sosyo-kültürel ve ekonomik yaşantılarında çeşitli kullanımları olduğu görülmüştür. Hitit İmparatorluğu'nun etkisinin olduğu Geç Bronz Çağı Dönemi'nde görece daha bol miktarda bulunan atgil kalıntılarının Frig hakimiyeti ile tanımlanan Erken ve Orta Frig Dönemleri'nde (yaklaşık olarak MÖ 1100-540) belirgin bir şekilde azaldığı ve büyük oranda in situ olmayan kalıntılar ile daha çok yaşam dışı kontekstlerde bulunduğu tespit edilmiştir. Patoloji ve kesik izleri analizleri ise atgillerin işçi hayvanlar olarak kullanımlarını desteklerken en azından Geç Frig Dönemi'ne kadar besin ekonomisinde bir değeri olduğuna dair belirgin bir kanıt sunmamıştır. Orta Frig Dönemi'ne ait olan ve kasaplık ve deri yüzmeye işaret eden kesik izleri olan tek phalanx kemiği atgillerin postundan faydalanılmış olabileceğine işaret etmiştir. Ayrıca önceki çalışmalarda KY, E ve D tümülüslerinde bulunan bütün atgil iskeletlerinden en azından KY ve E tümülüslerindeki bilinçli yerleştirilmesi, atgillerin Frig toplumu için sembolik anlamlarına işaret etmektedir. Pers İmparatorluğu'nun hakimiyeti ile de tanımlanan Geç Frig Dönemi ile birlikte patolojik ve kesik izlerinde belirgin bir artış görülmüş ve sosyo-kültürel bir değişim olarak yorumlanmıştır. Kesik izleri her ne kadar atgillerin kesin olarak besin ekonomisine girdiğini kanıtlamasada, insanların atgilleri ya kendi besinlerine ya da etçil hayvanlarının besinlerine dahil ettiklerine işaret etmiştir. Bu dönemde Gordion'un Pers İmparatorluğu hakimiyetine girmiş olması bu değişimin yaşanan siyasi dönüşüm ile bağlantılı olabileceğine işaret etmiştir. Atgillerin göreli bolluk oranlarında Geç Frig Dönemi ve Erken Hellenistik Dönemleri'ndeki belirgin artış bu dönemlerde yaşanan işgaller, kargaşa ve yeni düzen kurmaya bağlı ticari ilişkiler ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle Erken Hellenistik dönemde görülen görece yoğun miktardaki kasaplık izleri atgillerin besin ekonomisinde az da olsa bir yeri olabileceğine işaret etmiştir. Bu dönemde artan yük taşımaya bağlı patolojik izler ise atgillerin bu alanda yoğun bir şekilde kullanımını göstermiştir. Sonuç olarak limitli miktardaki atgil kalıntıları ile gerçekleştirilen çalışmamız atgillerin Frig toplumunda diğer dönemlere göre daha özel veya sembolik bir anlamı olduğuna işaret etmiştir. Bunun yanısıra Demir Çağı'nda da maddi değerlerinin yüksek olduğu bilinen atgillerin kullanımının göreli bolluk ve tümülüs içi buluntular değerlendirildiğinde seçkin sınıflar arasında daha yaygın olduğu söylenebilir. Bu durum Pers İmparatorluğu'nun gelişi ile tanımlanan Geç Frig Dönemi'nde ise değişmekte ve atgil kalıntılarının arkeolojik sitteki bağlamı ve göreli boluk miktarı artmaktadır. Ayrıca artan kasaplık izleride toplum tarafından atgillerin algılanış biçiminde de farklılıklar olduğunu göstermektedir. Bu durum Helenistik Dönem'de benzer şekilde devam etsede artan patolojik ve kasaplık izleri atgillerin daha pragmatist ve hiyerarşik bir kullanımını yansıtmıştır.

Özet (Çeviri)

Anatolia, a natural bridge connecting different geographical and cultural regions, is an important area for understanding human-environment and cultural relationships. Since the Paleolithic period (circa 500,000 – 10,000 BCE), Anatolia has been inhabited by human communities and has been one of the centers where significant economic and cultural changes, such as plant domestication and animal husbandry have taken place. This importance continued in historical periods when Anatolia was one of the key centers where human communities established centralized political and economic administrations and where state formation was observed. The geography of Anatolia witnessed significant socio-cultural and political changes during the transition from the Late Bronze Age (circa 1400 – 1200 BCE) to the Early Iron Age (circa 1100 – 900 BCE). During this transition, while major economic and political powers in the Mediterranean and Near East weakened and collapsed, the Hittite Empire, the dominant power in Central Anatolia, lost its control over the region. The political, economic, and cultural void created by the collapse of the Hittite Empire was filled in the Early Iron Age (1100 – 900 BCE) by the Phrygian civilization, which established its center in Gordion, in present-day Ankara province. The Phrygian civilization, whose origins are debated, is thought to have migrated from the region known as European Thrace into the Central Anatolia. From the Early Iron Age (circa 1100 BCE) when they began migrating, until approximately 540 BCE when the region came under Persian control, the Phrygians remained a significant power. The fact that the Phrygian civilization became a socio-cultural, economic, and political dominant power in a relatively short time despite coming from outside the region is an intriguing historical phenomenon. Considering the conditions of the Iron Age, the widespread use of various metals, the interregional trade webs, and the urbanization processes must have necessitated the implementation of different economic or political strategies to gain superiority in power relations among human communities. Therefore, it is likely that the Phrygians, known in historical sources for their good horsemanship, effectively used equids in trade, agriculture, warfare, and transportation, allowing them to travel through time and space. This study investigates the importance of equids in Phrygian life from the Early Iron Age, when the Phrygians emerged in Central Anatolia, to the Middle Phrygian Period (circa 800 – 540 BCE) when they were a strong political and cultural actor in the region. Additionally, the transition periods during the Late Phrygian Period (circa 540 – 330 BCE), under Persian rule, and the Early Hellenistic Period (circa 330 BCE) when they faded from the historical stage, were examined through the usage patterns of equids to understand the socio-cultural, economic, and political changes. In this research, zooarchaeological data consisting of approximately 19,200 archaeological faunal remains dated from the Late Bronze Age (approximately 1400 – 1200 BCE) to the Early Hellenistic Period (approximately 330 BCE) and recovered from Gordion Citadel were utilized. Among these, 455 remains identified as equids were included in the study, with 177 bone and 96 tooth remains physically examined. The archaeological contextual characteristics, paleopathology, age estimations, and cut marks of these equid remains were analyzed using reliable reference sources. These faunal remains were biometrically measured using vernier calipers (0-150mm) and the measurement methods referenced by von den Driesch (1976). Analyses conducted using basic methods of the zooarchaeology discipline were combined with statistical methods to create relative abundance, survivorship curves, mortality profiles, and logarithmic size indices of equid populations across different periods. Along with these statistical graphs, the various uses of equids during the Early and Middle Phrygian Periods under Phrygian dominance in Gordion were investigated. In addition to our zooarchaeological studies, horse gear and frontlets, and all sorts of equid-related archaeological items rescued from Gordion Citadel and 44 excavated tumuli in the region were used in interpreting our findings. These methods were applied not only to the Early and Middle Phrygian Periods but also to the Late Phrygian and Early Hellenistic Periods. Comparative analysis of equid remains from the Persian and Hellenistic periods in Gordion, which saw Phrygian and post-Phrygian habitation, aimed to understand socio-cultural, economic, and political changes and transformations. Our zooarchaeological studies, statistical analyses, and source research revealed various uses of equids in Phrygian socio-cultural and economic life. Equid remains, relatively abundant during the Late Bronze Age under Hittite influence, significantly decreased during the Early and Middle Phrygian Periods (approximately 1100-540 BCE) defined by Phrygian dominance and were largely found in outside of domestic contexts with majority of being not in situ. Pathology and cut mark analyses supported the use of equids as working animals but did not provide definitive evidence of their value in the food economy until at least the Late Phrygian Period. A single phalanx bone with cut marks from the Middle Phrygian Period, indicative of butchering and skinning, suggested that equid hides might have been utilized. Additionally, the deliberate placement of whole equid skeletons in KY and E tumuli found in previous studies indicated the symbolic significance of equids for Phrygian society. With the Late Phrygian Period marked by Persian rule, there was a notable increase in pathological and cut marks, interpreted as a socio-cultural change. Although cut marks did not definitively prove equids' inclusion in the food economy, they indicated that equids were either consumed by humans or fed to carnivorous animals. The significant increase in the relative abundance of equids during the Late Phrygian and Early Hellenistic Periods was linked to the occupations, chaos, and new trade relations established during these periods. Particularly, the relatively high number of butchery marks in the Early Hellenistic Period suggested a minor role for equids in the food economy. The increased pathological marks associated with heavy loads during this period indicated intensive use of equids for transportation. In conclusion, our study, conducted with a limited number of equid remains, indicated a more symbolic and elite-specific use of equids in Phrygian society, while the increased number of equids and their diverse uses in the Late Phrygian and Early Hellenistic Periods reflected a more pragmatic and hierarchical relationship of equids.

Benzer Tezler

  1. Şarhöyük sığırlarının zooarkeolojik analizi

    Zooarchaeological analysis of Şarhöyük cattle

    ZEHRA SATAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    AntropolojiAnkara Üniversitesi

    Antropoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERKSİN GÜLEÇ

    PROF. DR. R. MERİH HAZIROĞLU

  2. Eşkişehir ili Şarhöyük kazasından ele geçen hayvan kemiklerinin zooarkeolojik açıdan incelenmesi

    The Zooarchaeological analysis of the animal bones in Eskişehir/Şarhöyük excavation

    ZEHRA SATAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    AntropolojiAnkara Üniversitesi

    Antropoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERKSİN GÜLEÇ

  3. Zooarchaeological analysis on faunal remains from Salat Tepe, South-Eastern Turkey

    Güney Doğu Anadolu, Salat Tepe faunal kalıntılarının zooarkeolojik analizi

    DERYA SİLİBOLATLAZ BAYKARA

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2014

    AntropolojiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Yerleşim Arkeolojisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. JAN-K BERTRAM

  4. Boncuklu Tarla kurtarma kazısından çıkarılan hayvan kemiklerinin zooarkeolojik analizi

    Zooarkeological analysis of animal bones extracted from Boncuklu Tarla rescue excavations

    DUYGU AYDIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    AntropolojiVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Antropoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEHRA ÖZBULUT

  5. Seyitömer Höyüğü'nün iktisadi arkeolojik açıdan incelenmesi

    Analysis of Seyitömer Mound in terms of economic archaeology

    ÜMİT YİĞİT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    ArkeolojiDumlupınar Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM BAKIRTAŞ