Geri Dön

Disaster management from a social vulnerability perspective: Mapping the risks for the city of Istanbul

Sosyal kırılganlık perspektifinden afet yönetimi:İstanbul kenti için risklerin haritalanması

  1. Tez No: 874184
  2. Yazar: NUR BERFU AKKAŞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. TÜZİN BAYCAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Kırılganlık, Sosyal Kırılganlık, Afet Yönetimi, Faktör Analizi, Afete karşı sosyal kırılganlık, Vulnerability, Social Vulnerability, Disaster Management, Factor Analysis, Social Vulnerability to Disaster
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Bölge Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 103

Özet

Afet yönetimi, afetlerin etkilerini hafifletmeyi amaçlayan hazırlık, müdahale, iyileştirme ve zarar azaltma stratejilerini içeren çok yönlü bir yaklaşımı kapsamaktadır. Afetler doğal ve insan yapımı olarak temel iki ana alt kategoriye ayrılmaktadır. Doğal afetler meteorolojik,hidrografik, jeolojik, ve biyolojik olarak sınıflandırılmaktadır. İnsan kaynaklı afetler ise teknolojik, çevresel, sosyal ve ekonomik olarak sınıflandırılmaktadır. Her afetin yarattığı etki farklı olmakla birlikte her bir afet için alınacak önlem ve oluşturulacak stratejiler de farklıdır. Bu farklılaşmalara ek olarak tüm afetler için alınabilecek ve izlenebilecek ortak önlemler de bulunmakta, afet yönetimi yol haritası için önem taşımaktadır. Alınacak önlemler başta bireylerin ve toplumların can ve mal güvenliğini korumakla birlikte ekonomik, sosyal ve fiziksel hasarı en aza indirgemek için kritik ve önemlidir. Ülkemiz coğrafi yapısı nedenli afetlere açık bir ülkedir. Gerek su , zemin ve biyolojik çeşitlilik nedenli yaşanan doğal afetler için öncesinde alınacak önlemler ve sonrasındaki hızlı müdahele stratejileri hayati önem taşımaktadır. Daha sürdürülebilir, güvenli ve yaşanabilir kentler için ülkelerin en küçük ölçekten en büyük ölçeğe kadar stratejileri doğru belirlemeli ve gerekli aksiyonları almalıdır. İstanbul'a baktığımızda ülkemizin en önemli şehirlerinden biridir. Jeopolitik konumu, ekonomiye katkısı ve tarihi kültürel önemi ile sadece Türkiye için değil dünya için de önemli bir şehirdir. Afetin kent üzerinde bırakacağı olumsuz etkinin sadece kendi iç ve çevresindeki iller üzerinde değil tüm ülke üzerinde büyük bir yıkım yaratacağı öngörülerek çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Kırılganlık bir sistemin, toplumun, bireyin veya yapının çeşitli tehlikelere karşı hassasiyetini ifade eder. Kırılganlık ana kategorilerine baktığımızda; Fiziksel, sosyal, ekonomik, çevresel, teknolojik, kurumsal ve psikolojik kırılganlık olarak ayrılmaktadır. Sosyal kırılganlık, sosyo-ekonomik, demografik ve kurumsal faktörlerle karakterize edilen, bireylerin ve toplumların afetlere karşı direncini şekillendiren hayati bir rol oynar. Bu tez, afet yönetimi bağlamında sosyal kırılganlık kavramını ele almakta olup, Türkiye'nin İstanbul şehrindeki deprem riskine odaklanmaktadır.Çalışmada afet türlerinden depreme odaklanılmıştır ancak çarpık ve hızlı kentleşmenin beraberinde getirdiği taşkın, iklim değişikliği nedenli kuraklık, depremin neden olabileceği tsunami, 2020 yılında deneyimlediğimiz pandemi gibi afetler de İstanbul gibi metropol bir kent için tehlike arz eden afetlerden sadece birkaçıdır. Deprem odağında yaşanacak kayıplar ile değerlendirilen sosyal yapı özellikleri ve değişkenlerin her bir afet için kritik olduğu unutulmamalıdır sosyal kırılganlık endeksi sonuçlarının bu afetler için alınacak önlem ve oluşturulacak stratejiler için de yol gösterici olması amaçlanmaktadır.Bu çalışma, bölgesel düzeyde kapsamlı bir analiz yoluyla sosyal kırılganlık endeksi geliştirmeyi, kırılganlığa yol açan kritik faktörleri belirlemeyi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yöntemlerini kullanarak mekansal kırılganlık desenlerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bulgular, hedeflenen müdahale stratejilerini belirlemek ve afet kaynaklı zararı en aza indirmek için sosyal ve fiziksel kırılganlık bakış açılarını entegre etmenin önemini vurgulamaktadır. Afet yönetimi, afetlerin olumsuz etkilerini hafifletmeye yönelik bir dizi faaliyeti kapsayan çağdaş yönetişimin temel bir yönünü oluşturur. Etkili afet yönetiminin merkezinde, bireylerin ve toplumların afetleri öngörmelerini, başa çıkmalarını, direnmelerini ve iyileşmelerini etkileyen çeşitli sosyo-ekonomik, demografik ve kurumsal faktörleri içeren sosyal kırılganlığın tanınması vardır. Geleneksel yaklaşımlar genellikle kırılganlığın fiziksel yönlerine odaklanırken, özellikle İstanbul gibi yoğun nüfuslu kentsel merkezlerin karşı karşıya olduğu önemli deprem riskleri gibi durumlarda sosyal boyutların anlaşılması da aynı derecede önemlidir.Beklenen büyük deprem ile sosyal yapı ve sosyal yapı adına alınan /alınacak önlemler için endişe duyulmakta, çalışmanın bu endişeye cevap verici ve çözüm oluşturacak sonuçlar ortaya koyması amaçlanmaktadır. Bilinmektedir ki kırılganlık her zaman dilimi ,yerleşim bölgesi ve toplum için aynı kavramı ifade etmemektedir. Dinamik bir endeks olarak düşünebileceğimiz sosyal kırılganlık endeksi zaman, ülke , kent ,bölgeler ve toplumlar özelinde esneklik gösterebilen bir endekstir. O dönemin ve bölgenin koşullarına uygun olarak değişkenler analiz için tanımlanabilmektedir. Seçilen değişkenler ile birlikte bölgenin sosyal açından dayanıklılık kapasitesi ölçülebilmektedir. Bu çalışma, İstanbul'da sosyal kırılganlık ile fiziksel kırılganlığı ortak ele alınışı ve mekansal dağılımının değerlendirilmesi için çok aşamalı bir yaklaşımı benimsemektedir.İstanbul nüfus yapısı özellikle son yıllarda oldukça büyük değişimler yaşamıştır. Ekonomik imkanlar, çalışma koşulları, eğitim ve sağlık imkanları, sosyal ve kültürel faaliyet olanakları ile nüfusu artan şehir bir yandan da pandemi sonrası daha küçük yada yazlık kentlere yaşanan göç, uzaktan çalışma imkanı, afet ve etkilerinden duyulan endişe, trafik, yaşam güçlüğü ve ekonomik olarak zorlanma, kirlilik nedeniyle nüfus kaybetmektedir. Yabancı nüfustaki artış, mültecilerin kazandığı vatandaşlık hakkı ve ekonomiye de katılmaları İstanbul kenti nüfus yapısını özellikle bazı belirli ilçelerde daha kompakt bir hale getirmiştir. Tüm bu faktörler düşünülerek İstanbul için sosyal endeks değişkenleri incelenmiş, detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Literatür incelemesinin ardından ampirik bölüm ortaya konmuştur. İlk olarak, nüfus yapısı (yaş, cinsiyet, medeni durum, engellilik durumu,yoğunluk), ekonomik durum ve sağlık hizmetlerine erişim gibi belirli göstergeler kullanılarak sosyal kırılganlık endeksi geliştirilmiştir.Daha sonra, kritik sosyal kırılganlık faktörlerini belirlemek için faktör analizi kullanılmaktadır. Faktör analizi ile birlikte İstanbul kenti için incelenen değişkenler 4 faktör altında toplanmış ve isimlendirilmiştir. Her bir faktör için sosyal kırılganlık haritası oluşturulmuş daha sonra 4 faktörün ortak değerlendirildiği bütünleşik bir sosyal kırılganlık haritası oluşturulmuştur. Afet yönetiminin en doğru şekilde gerçekleştirilebilmesi için sosyal kırılganlık tek başına yeterli değildir. Sosyal kırılganlık ile birlikte fiziksel kırılganlık değişkenlerinin ve fiziki /çevresel risklerin de ele alınması sonuçları daha değerli kılacaktır. Bu nedenle ikinci aşamada, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yöntemleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından sağlanan fiziksel kırılganlık raporları ve verileriyle kırılganlığın mekansal etkilerini değerlendirmek için kullanılmaktadır.İBB tarafından her bir ilçe özelinde hazırlanan raporlardaki altyapı, bina ve yapılı çevre hasarı ile birlikte can kaybı, yaralanma ve geçici barınma değerleri incelenmiş, ağırlıklandırılarak haritaya dökülerek analizin fiziksel kırılganlık basamağına dahil edilmiştir. Son olarak, ilçeler düzeyinde yüksek riskli alanları belirlemek için sosyal ve fiziksel kırılganlık verileri ile bütüncül bir değerlendirme yapılmaktadır.Bütüncül değerlendirme için iki kırılganlık türünün üstlendiği role baktığımızda; Fiziksel kırılganlık perspektifini entegre etmek, sosyo-ekonomik faktörler ile deprem riskleri arasındaki karmaşık etkileşimin kapsamlı olarak anlaşılmasını sağlar. Yüksek riskli bölgelerin belirlenmesi, daha etkili bir afet sonrası müdahale ve iyileşme çabalarını kolaylaştıran hedeflenen müdahale stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olur. Sosyal kırılganlığın afet yönetimi çerçevelerine entegre edilmesi ise toplumun direncini artırmak ve afetlerin sosyo-ekonomik etkilerini en aza indirmek için kritik öneme sahiptir. Analiz, İstanbul genelinde sosyal kırılganlıkta önemli mekansal farklılıklar olduğunu ortaya koymaktadır; belirli ilçelerin diğerlerine göre daha yüksek kırılganlık düzeylerine sahip olduğu görülmektedir.Nüfus yoğunluğu, yapısı, ekonomik eşitsizlikler ve yetersiz altyapı gibi faktörler ve bölgenin zemin yapısı belirli bölgelerdeki yüksek kırılganlık düzeylerini arttırma yönünde etkide bulunmaktadır. Farklı ve homojen dağılmayan nüfus yapısı ile İstanbul ilçelerinde bu beklenen bir sonuçtur.Özellikle her geçen yıl daha da değişen nüfus yapısı ile birlikte İstanbul gibi dinamik bir kent için kırılganlık risklerinin seviyesinin de değişkenliği gözardı edilmemelidir.Bu bölgelerin diğer bölgelere göre daha hızlı aksiyon alınması ve önceliklendirilmesi açık ve gereklidir. Bu çalışma, kırılganlık değerlendirmesinde çok boyutlu bir yaklaşım benimsemenin ve hem sosyal hem de fiziksel perspektifleri entegre etmenin önemini vurgular. Kapsayıcı planlama, sürdülebilir kentleşme ve yaşam, hızlı ve daha efektif bir iyileşmeyi sağlayacak çok boyutlu yaklaşımların benimsenmesi bu ve devamındaki çalışmalar için kritik ve gereklidir. Gelecek nesiller için daha güvenli, sürdürülebilir ve adil bir kent oluşturmak için sonuçlar yol göstericidir. Geliştirilen fiziksel , sosyal ve bütünleşik afet kırılganlık haritaları ve analiz sonuçları,kurumlar, ilgili meslek grupları, politika yapıcılar ve paydaşlar için değerli bilgiler sağlayarak, İstanbul gibi deprem riski taşıyan şehirlerde kırılganlığı azaltmayı ve hazırlık düzeyini artırmayı hedefleyen gelecek afet yönetimi politikalarını, strateji planlarını ve müdahalelerini yönlendirebilir.

Özet (Çeviri)

Disaster management encompasses a multifaceted approach involving preparation, response, recovery, and mitigation strategies aimed at alleviating the impacts of disasters. Disasters are fundamentally categorized into two main subcategories: natural and human-made. Natural disasters are classified as meteorological, hydrological, geological, and biological. Human-made disasters, on the other hand, are classified as technological, environmental, social, and economic. Vulnerability refers to the sensitivity of a system, community, individual, or structure to various hazards. Vulnerability can be categorized into main types: physical, social, economic, environmental, technological, institutional, and psychological vulnerabilities. Social vulnerability, characterized by socio-economic, demographic, and institutional factors, plays a critical role in shaping the resilience of individuals and communities to disasters. This thesis explores the concept of social vulnerability within the context of disaster management, focusing on earthquake risk in Istanbul, Türkiye. Through a comprehensive analysis at the district level, this study aims to develop a social vulnerability index, identify critical factors leading to vulnerability, and assess spatial vulnerability patterns using Geographic Information Systems (GIS). The findings highlight the importance of integrating social and physical vulnerability perspectives to inform targeted intervention strategies and minimize disaster-induced damage. Disaster management constitutes a fundamental aspect of contemporary governance, encompassing a spectrum of activities aimed at mitigating the adverse impacts of disasters. Central to effective disaster management is the recognition of social vulnerability, which encompasses various socio-economic, demographic, and institutional factors that influence individuals' and communities' capacity to anticipate, cope with, resist, and recover from disasters. While conventional approaches often focus on the physical aspects of vulnerability, understanding the social dimensions is equally imperative, particularly in densely populated urban centers facing significant seismic risks such as Istanbul, Türkiye. This study adopts a multi-stage approach to assess social vulnerability and its spatial distribution in Istanbul. Firstly, a social vulnerability index is developed utilizing selected indicators such as population demographics, economic status, and access to healthcare. Subsequently, factor analysis is employed to identify critical factors leading to social vulnerability. In the second stage, Geographic Information Systems (GIS) methods are utilized to evaluate the spatial patterns of vulnerability, integrating physical vulnerability reports and data provided by the Istanbul Metropolitan Municipality (IMM). Finally, an integrated assessment is conducted by overlaying social vulnerability and physical vulnerability data to identify high-risk areas at the district level. The analysis reveals significant spatial variations in social vulnerability across Istanbul, with certain districts exhibiting higher levels of vulnerability compared to others. Factors such as population density, economic disparities, and inadequate infrastructure cause heightened vulnerability in specific regions. Integrating physical vulnerability perspectives enables a comprehensive understanding of the complex interplay between socio-economic factors and seismic risks. The identification of high-risk areas informs targeted intervention strategies, facilitating more efficient post-disaster response and recovery efforts. Integrating social vulnerability into disaster management frameworks is crucial for enhancing community resilience and minimizing the socio-economic impacts of disasters. This study underscores the importance of adopting a multidimensional approach to vulnerability assessment, integrating both social and physical perspectives. The developed vulnerability maps and analysis outcomes provide valuable insights for policymakers and stakeholders, guiding future disaster management policies and interventions aimed at reducing vulnerability and enhancing preparedness in earthquake-prone regions in Istanbul.

Benzer Tezler

  1. Afetlerde psikososyal destek hizmetlerinin afetzedelerin travma sonrası stres bozukluğu ve dayanıklılık düzeylerine etkisinin değerlendirilmesi: Sinop Ayancık örneği

    Evaluation of the effect of psychosocial support services in disasters on post-traumatic stress disorder and resilience levels of disaster survivors: The case of Sinop Ayancik

    MELİKE PAK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Sosyal HizmetAnkara Üniversitesi

    Sosyal Hizmet Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMİNE ÖZMETE

  2. Elazığ ve İzmir depremlerindeki afet yönetiminin toplumsal cinsiyet perspektifi açısından karşılaştırılması

    Comparison of disaster management in Elazığ and İzmir from gender perspective

    GÜLSÜM ALAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kamu YönetimiFırat Üniversitesi

    Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ONUR YERLİKAYA ŞAŞMAZ

  3. Sürdürülebilir afet yönetimi ve kadın

    Sustainable disaster management and woman

    ZUHAL YONCA HANÇER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    SosyolojiAnkara Üniversitesi

    Sosyoloji Bölümü

    PROF. DR. AYTÜL KASAPOĞLU

  4. Sel risk yönetimi kavramının değişen çerçevesi ve mekansal planlama ile ilişkisinin incelenmesi: Edirne örneği

    Assessment of the changing framework of the flood risk management approach and its relation with spatial planning: Edirne case study

    EDA MUTLUAY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AZİME TEZER

  5. Kentsel risklerin planlama temelinde analizi ve dirençli kent planlama yaklaşımı

    An analysis of urban risks on the base of spatial planning and resilient urban planning approach

    MÜNEVVER ÖZGE BALTA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaGazi Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KÜBRA CİHANGİR ÇAMUR