Woven narratives: New materialist perspectives on fast fashion, wearers and sustainability
Dokunmuş anlatılar: Hızlı moda, kullanıcılar ve sürdürülebilirlik üzerine yeni materyalist perspektifler
- Tez No: 878049
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ SEVİL HATİCE BALTALI TIRPAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Bilim ve Teknoloji, Giyim Endüstrisi, Sosyoloji, Science and Technology, Clothing Industry, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 217
Özet
Bu tez, Yeni Materyalist teori bağlamında giysilerin kullanıcılar ve çevrelerle olan çok yönlü ilişkilerini araştırmaktadır. Giysilerin insanlar için taşıdığı anlamlar, insanların giysileriyle olan birlikte varoluşlarını ve giysi ile çevre arasındaki karşılıklı etkilerini derinlemesine incelemektedir. Giysilerin sosyal yaşama entegrasyonundan, özellikle kullanım sonrası sonuçlarına kadar olan yaşam döngüsünü izleyerek, giysilerin yalnızca durağan nesneler olmadığını, sosyal ve çevresel alanlarda aktif katılımcılar olduğunu vurgulamaktadır. Moda, iç deneyimimiz ve dış sunumumuz arasındaki boşuğu köprülemek için bir araç olarak görülebilir veya en azından böyle bir bağlantının potansiyelini kabul eder. Çeşitli moda ürünleri aracılığı ile kendi görünümümüzle anlamlı bir diyalog kurarız. Bu giysiler bedenimizi şekillendirir ve belirli şekillerde topluma ve de bizlere sunar. Herhangi bir anda nasıl gözüktüğümüzü bilemeyiz, ancak gözümüzü bedenimize yönlendirerek bizi temsil eden pantalonu, ayakkabıyı ve gömleği görebiliriz. Kendimize baktığımızda gördüğümüz şey kendi kan ve derimizden oluşan bedenimiz değil, kumaş ve dikişten olan kıyafetimiz olacaktır. Bu nedenle özünde moda, birinin bedeni gözlemleme ve anlama yeteneği sağlayan bir araçtır. Kişi, kumaştan olan derisini çıkardığında bile modadan kaçamayacaktır. Sosyal hayat neredeyse her zaman vücudun uygun şekilde giyinmesini gerektirir; öyle ki giyinmemek, kabul edilen toplumsal normlardan saptığı için rahatsız edici ve suç olarak görülebilir. Toplum, vücudun giyinik olmasını talep eder. Giyim, bu nedenle sadece bir süsleme aracı olarak değil, kimliği temsil etmek ve göstermek için bir araç olarak hizlet eder; yaşını, cinsiyetini, sosyal statüsünü, dini ve etnik kimliğini, medeni durumunu ve farklı alt kültürlere ait olduğunu yansıtır. Tezin birincil amacı, tüketiciler ve giysileri arasındaki karmaşık ilişkiyi yeni materyalizm (new materialism) perspektifi ile araştırmaktır. Yeni materyalizm, nesnelerin ve maddelerin insanlar üzerindeki etkisini ve bu ilişkilerin nasıl karşılıklı olarak birbirini şekillendirdiğini vurgulayan bir teorik yaklaşımdır. Bu bağlamda, giysiler sadece pasif nesneler olarak görülmez, aynı zamanda tüketici davranışlarını, kimlik oluşumunu ve toplumsal dinamikleri aktif olarak etkileyen ve yeniden şekillendiren unsurlar olarak ele alınır. Giysilerin maddi özellikleri, tüketici deneyimlerini ve algılarını doğrudan etkileyerek, bu ilişkinin çok boyutlu ve dinamik doğasını ortaya koyar. Bu tez, yeni materyalizm çerçevesinde, giysilerin ve tüketicilerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini ve bu etkileşimlerin toplumsal ve kültürel bağlamlarda nasıl anlam kazandığını derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. İnsan-merkezli perspektiflerin ötesinde, gerçekliğimiz günlük yaşamamızda sık sık göz ardı ettiğimiz nesnelerle etkileşimler aracılığıyla anlam kazanır. Yeni materyalizm'ın odak noktasının insanlar ve nesneler arasındaki karmaşık bağlantılar olduğu düşünülürse, giysiler özellikle ilgi çekici fakat göz ardı edilmiş nesneler olarak ortaya çıkar. Günlük hayatlarımız, üzerimizi örten kumaşlarla ayrılmak bir şekilde bağlıdır. Bu bağlantı, ölen kişilerin giysiler veya kumaşlarla gömülmesine kadar uzanır. Doğdumuz ilk anda yapılan nasıl bir kumaşa sarılmak, yaşarken giysilerle bedenimizi süslemekse, son anımız da kıyafet ile olacaktır. Bu sürekli etkileşim, hayatlarımız üzerindeki önemli etkisini yansıtmaktadır. Biz ve giysilerimiz arasında her zaman net bir ayrım yoktur. Giysilerin değişken doğası, günlük olaylarda açıkça görülür: yerdeki gömlekler, son giyildiği şekli korur, pantolonların kıvrılmış manşetleri yerinde kalır, bir sarılmadan gelen makyaj lekeleri beyaz bir gömleği işaretler veya iş yerinde yaşanan talihsiz bir hata, giysinin kahveyle kalıcı olarak renk değiştirmesine neden olabilir, sıkı bir sutyen veya kemerin ciltte bıraktığı kırmızı izler giysinin yakın zamanda orada bulunduğunu gösterir, hatta giysinin şeklini veya amacını değiştirmek, örneğin bağlardan etek yapmak ya da bir elbiseyi eteğe dönüştürmek gibi. Giysiler asla sabit değildir, asla mutlak değildir; kullanıcının eylemlerine, duruşuna, alışkanlıklarına ve etkileşimlerine yanıt olarak evrilir, kumaş insana ne kadar iz bırakıyorsa, insan da kumaşa o kadar iz bırakır. Tez, giysiler ve kullanıcılar arasındaki iletişimi araştırmak için iki vaka çalışması sunar. İlk vaka çalışması, bireylerin giysileri nasıl etkilediğini inceler. Moda giysilerinin satın alınması ve elden çıkarılması konusundaki bireylerin tutumlarını ve giysileri tamir etme ve ikinci el giysi satın alma algıları araştırılmıştır. Satın alma ve elden çıkarma konusundaki tutumları araştırarak, bu çalışma, bireylerin giysi tüketimi konusunda ne ölçüde kendilerini yetkili hissettiklerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. 18-35 yaş arasındaki 74 kişinin cevapladığı bu anket ile, bireylerin ne alacaklarına, giysileri ne kadar süreyle saklayacaklarına ve nasıl elden çıkaracaklarına karar verme konusunda kendilerini yetkili hissedip hissetmediklerini anlamayı hedeflemektedir. Anket sonuçları, hızlı moda tüketimi hakkında ilginç bir dinamiği ortaya koyuyor. Hızlı moda giysiler sıkça satın alınmasına rağmen, bu giysiler atılabilir veya tamir ve bakım yapmaya değmez olarak görülmüyor. Aksine, bulgular çok az sayıda giysinin tamamen atıldığını, bunun yerine Türk katılımcıların akrabaları ve arkadaşları arasında giysi verme ve alma pratiğine aktif olarak katıldığını göstermektedir. Bu davranış, yeni materyalizm ve sürdürülebilirlik açısından önemli sonuçlara sahiptir. Bu bağlamda, Türk katılımcıların giysilerini ele alış biçimi, bu eşyaların devam eden değerini ve etkileşimlerini kabul ettiklerini yansıtır. Giysileri geçici ve kolayca değiştirilebilir olarak görmek yerine, bunları sosyal ağlarında yeniden kullanılabilecek değerli kaynaklar olarak görürler. Sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında, bu uygulama çok önemlidir. Moda endüstrisi, dünyadaki en kirletici endüstrilerden biridir ve hızlı moda, atık ve çevresel bozulmaya önemli ölçüde katkıda bulunur. Giysilerin ömrünü paylaşım, tamir ve yeniden kullanım yoluyla uzatarak, çevresel etki önemli ölçüde azaltılır. Bu yaklaşım, aşırı üretim ve aşırı tüketimin etkilerini hafifletmeye, yeni giysilere olan talebi ve buna bağlı kaynak çıkarımını ve atık üretimini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca, bu davranış, sürdürülebilirlik uygulamalarında topluluk ve ilişkisel dinamiklerin önemini vurgular. Sürdürülebilir uygulamaların sadece bireysel eylemlerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal ilişkiler ve kültürel normlara derinlemesine yerleşmiş olduğunu gösterir. Giysileri sosyal ağlar içinde paylaşma ve bakım yapma isteği, sürdürülebilirliğe yönelik sorumluluk ve kolektif eylem duygusunu pekiştirir. İkinci vaka çalışması ise, ikisi erkek ve ikisi kadın olmak üzere dört katılımcı ve sekiz giysiden oluşmaktadır. Görüşmeler, katılımcıların evlerinde veya iş yerlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu yarı planlanmış görüşmelerde, her katılımcıdan uzun süredir giymedikleri veya atmayı düşündükleri bir giysi getirmeleri istenmiştir ve görüşmeler sırasında, katılımcılara giysiyi keserek fiziksel olarak değişitirip, değiştiremeyecekleri sorulmuştur. Bu eylem, giysinin maddeselliği ve içinde gömülü olan kişisel hikayelerle doğrudan yüzleşmelerini sağlayarak, giysinin hayatını ve dönüşüm veya yeniden kullanım potansiyelini yeniden değerlendirmeyi sağlar. Bu çalışma sonucunda sekiz giysiden yalnızca biri kesilebilmiştir ve bu giysi, katılımcılar tarafından en az sevilen giysidir. Ancak ilginç olan, bu giysinin kesilirken bile orijinal formuna uygun şekilde kesilmiş olmasıdır. Bu bulgu, giysilerin ve diğer maddi nesnelerin, bireylerin kimlikleri ve yaşamları üzerinde derin bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Giysilerin kesilmesi, onları kullanıcının hayatında nasıl bir rol oynadığını ve bu rolün zaman içinde nasıl evrildiğini açığa çıkarır. Katılımcıların, sevilmeyen bir giysiyi bile formunu koruyacak şekilde kesmeleri, giysinin sahip olduğu geçmişe ve potansiyel geleceklerini yansıtır. Bu nedenle, hızlı modayı sürdürülebilir hale getirmeye çalışan çalışmalar, hızlı moda giysilerinin anlamlarını ve bu giysilere duyulan duygusal bağları dikkate almalıdır. Giysilerin maddesel varlığına ve kullanım sürecine dair farkındalığı artırmak, bu giysilerin ömrünü uzatmak ve çevresel etkilerini azaltmak için önemlidir. Katılımcıların giysileri üzerindeki bu derin duygusal ve pratik ilişkiyi anlamak, sürdürülebilir moda stratejileri geliştirmek için temel bir adım olabilir.
Özet (Çeviri)
Fashion can be seen as a tool to bridge the gap between our own inner experiences and external presentation, or at the very least, it acknowledges the potential for such a connection. Through various fashion items, we engage in meanful dialogues with our appreance. These garments shape our bodies and present us in specific ways to society and ourselves. We may not always know how we look at any given moment, but by directing our gaze towards our bodies, we can see our pants, shoes and shirts that we have chosen that day to represent us. When we look at ourselves, what we see is not our flesh and blood, but the fabric and stiching of our clothing. Thus, fashion fundamentally serves as a tool that enables one to observe and understand their own body and bodies around them. Even when one removes their fabric skin, escaping fashion is impossible. Social life almost always requires the body to be appropriately dressed; not being dressed is seen as disturbing and even a crime, as it deviates from accepted social norms. Society demands the body to be clothed. Therefore, clothing serves not just as decoration but as a tool to represent and display identity; it reflects one's age, gender, social status, religions and ethnic identity, marital status and affiliation with different subcultures. The primary goal of this thesis is to explore the complex relationship between consumers and their clothing through the lens of new materialism. New materialism is a theoretical approach that emphasizes the impact of objects and materials on people and how these relationships shape each other reciorıcally. In this context, clothing is not seen as a passive artifact, but as elements that actively influence and reshape consumer behavior, identity formation, and social dynamics. The material properties of garments directly affect consumer experiences and perceptions, highlighting the multidimensional and dynamic nature of this relationship. This thesis aims to delve deeply into how clothing and wearers interact and how these interactions gain meaning in social and cultural contexts within the framework of new materialism. The thesis presents two case studies to investigate the communication between clothing wearers. The first case study is a survey, which 74 individuals aged between 18-35 participated. It aims to understand how people approach fast fashion, what they consume, how they consume, how do they dispose of them. The second case study involves four participants, two males and two females, and eight garments. The interviews were conducted at the participants' homes or workplaces. In these semi-structured interviews, each participant was asked to bring a garment they had not worn for a long time or were considering discarding. During the interviews, participants were invited to physically alter the garment by cutting it. This act was designed to confront them directly with the materiality of the garment and the personal stories embedded within it, prompting a reevaluation of the garment's life and its potential for transformation or repurposing. In conclusion, this thesis provides valuable insights into the cultural practices surrounding clothing consumption in Turkey. The emphasis on repair, reuse, and sharing aligns with the principles of new materialism by recognizing the ongoing agency of objects. It also highlights a sustainable approach to fashion that can significantly reduce environmental impact. This behavior exemplifies how cultural practices and community dynamics play a crucial role in promoting sustainability, offering a model that could be beneficially adopted in other contexts.
Benzer Tezler
- Kütahya-Simav Karakeçili Yörük cicimlerinin desen özellikleri ve sanatsal uygulamalara yansıması
Design features of Kütahya-Simav Karakeçili Yörük cicims and their reflection in artistic applications
SEÇİL YALÇIN ŞAHİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiGeleneksel Türk Sanatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. SERVET SENEM UĞURLU
- Ankara el dokumalarından 'Sof' üzerine bir inceleme güncel örnek ve öneriler
A review on 'Sof' made from Ankara hand weavings: Current examples and suggestions
BÜŞRA AKSU
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Güzel SanatlarMarmara ÜniversitesiGeleneksel Türk Sanatları Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÜLKÜ TOKATLI AKÇA
- Elişi net: Tekno kadın ve yeni materyalizm
Handmade net: Techno women and new materialism
CEVAHİR ÖZDOĞAN
- Dokuma kumaşlarda bakır tel ve farklı malzeme kullanımıyla oluşturulan heykelsi formlarda tekstil sanatı uygulamaları
Textile art applications in sculpture forms used with copper wire and different materials in woven fabrics
AYŞE DURMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Giyim EndüstrisiDokuz Eylül ÜniversitesiSanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı
PROF. NESRİN ÖNLÜ
- Quest for inter/connectedness in a broken world: 21st century British women's eco-memoirs
Parçalanmış bir dünyada bütünleşme arayışı: 21. yüzyıl Britanyalı kadın yazarların eko-hatıratları
HATİCE BAKANLAR MUTLU
Doktora
İngilizce
2021
İngiliz Dili ve EdebiyatıEge Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DİLEK DİRENÇ