Geri Dön

Birinci basamak immünmodülattuar tedavi alan relapsing remiting multipl skleroz hastalarında kardiyovasküler otonom fonksiyonların değerlendirilmesi

Evaluation of cardiovascular autonomic functions in relapsing remitting multiple sclerosis patients receiving first-line immunomodulatory treatment

  1. Tez No: 879865
  2. Yazar: YAKUP GÖNÜLAL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. DÜRDANE AKSOY
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nöroloji, Neurology
  6. Anahtar Kelimeler: Multipl skleroz, otonom disfonksiyon, immunmudulatuar tedaviler, Multiple sclerosis, autonomic dysfunction, immunomudulatory therapies
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Nöroloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 115

Özet

ÖZET Birinci Basamak İmmunmodulatuar Tedavi Alan RRMS Hastalarında Kardiyovasküler Otonomik Fonksiyonların Değerlendirilmesi Dr. Yakup GÖNÜLAL, Nöroloji Anabilim Dalı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tokat, 2024 Giriş Multipl Skleroz (MS); sıklıkla genç yetişkinlerde ortaya çıkan bir bölümü ataklarla ve remistonla ilerleyen, daha az oranda progresif ilerleyen, ciddi yeti yitimi ve aynı zamanda iş kaybına yol açan, genetik ve çevresel etmenlerin karmaşık etkileşimleriyle ortaya çıktığı varsayılan enflamasyon, demiyelinizasyon ve akson hasarı ile karakterize santral sinir sisteminin otoimmün kronik bir hastalığıdır (1). Kas gücü zaafı, duyusal belirtiler, ataksi, mesane problemleri, yorgunluk, diplopi, görme bulanıklığı, dizartri, bellek-konsantrasyon- dikkat bozukluğu gibi kognitif yakınmalar sık görülen bulgulardır. Çok fazla gün yüzüne çıkmamış olmakla birlikte MS' de çeşitili yollarla otonom disfonksiyona yol açmaktadır. Bilindiği üzere fingolimod gibi bazı MS ilaçları kardiyak olumsuz etkilere yol açtığından tedavi sırasında kardiyak takip son derece önemli olmuştur. Bununla birlikte diğer immunmodulatuar ajanların otonom sinir sistemine veya kardiak otonom fonksiyonlara olumlu/olumsuz etkisi çok iyi aydınlatılabilmiş değildir. MS hastalarında SSS hasarına bağlı belirti ve bulgular ortaya çıkabilir. Bunların bazıları çok sık, bazıları da kırmızı bayrak kabul edilecek kadar nadir ortaya çıkarlar. Ekstremitelerde güçsüzlük, uyuşma, ataksi, mesane problemleri, yorgunluk, diplopi, görme bulanıklığı, dizartri, bellek-konsantrasyon-dikkat bozukluğu gibi kognitif yakınmalar sık görülen belirtilerdir. Daha seyrek olanlar ise hareket bozuklukları, demans düzeyinde kognitif yıkım, epileptik nöbet, baş ağrısı, kortikal belirtiler, işitme kaybı, amyotrofi gibi belirti ve bulgulardır. Amaç Bu çalışmada RRMS tedavisinde kullanılan birinci basamak immünmodülatuar ajanların özellikle kardiyak otonom fonksiyonlar üzerine olan etkilerini incelemeyi amaçlamaktayız. Çalışmamızdan elde edilecek sonuçlar, MS hastalarının tedavi planlarının oluşturulmasında ve yönetilmesinde kardiyak sağlık açısından dikkate alınması gereken faktörlerin anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bu çalışma, immünmodülatuar tedavilerin kardiyak sağlık üzerindeki potansiyel etkilerini daha geniş bir perspektiften değerlendiren az miktarda çalışmalardan biri olma özelliği taşıyacaktır. Bu kapsamda araştırmamız, immunmodulatuar tedavilerin otonom sinir sistemi üzerindeki potansiyel etkilerini araştıracak yeni çalışmalara örnek teşkil edecektir. MS' in primer olarak otonom disfonksiyona yol açması bilinmekle birlikte, MS tedavisinde kullanılan ilaçların bu otonom disfonksiyonu geriye döndürmede ne kadar etkili olabileceği ve ilaçların olası otonom bulgularda bir kötüleşmeye yol açıp açmayacağı değerlendirilecektir. Otonom sistemi değerlendirmede kullanılan çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı kullanım ve uygulama güçlükleri nedeniyle terk edilmiştir. Günümüzde uygulama alanı bulan otonomik disfonksiyon tanı yöntemleri güvenilir sonuç vermektedir. Seçilmiş, güvenli test yöntemleri dört gruba ayrılabilir: Kardiovaskiiler testler, pupil reaksiyon testleri,lakrimal sekresyon testi,deri potansiyel kayıtlaması. Çalışmaya McDonald kriterlerine göre MS tanısı konmuş 93 hasta dahil edilmiştir. RRMS tanısı konulmuş, son 1 yıldır İnterferon-beta 1a veya dimetilfumarat tedavilerinden herhangi birini alan, EDSS skoru 5' in altında olan RRMS hastaları ile; en az 1 yıldır MS kliniği ve tanısı olup herhangi bir tedavi almayan hastalar dahil edildi. Dimetilfumarat kullanan 32, İnterferon-beta 1 a kullanan 32 ve immunmodulatuar tedavi almayan 30 hasta olmak üzere toplam 94 hasta çalışmaya alındı. Tartışma ve Sonuç Çalışmamızda sempatik deri yanıtı latansı ile yüksek hastalık aktivitesinin göstergesi olan dizabilite arasında ilişki bulunmuştur. Dizabilite(EDSS) arttıkça SSR latansı uzamıştır. Özellikle bu fark EDSS skoru ve yaş ortalaması yüksek olan İnterferon beta-1a kullananlar ile ilaç kullanmayan(stabil) hastalar arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Kalp hızı değişkenliği parametrelerindeki azalma ile yüksek hastalık aktivitesi arasında ilişki bulunmuştur. Azalmış HRV değerlerine bakıldığında dimetilfumarat kullanan hasta grubunun otonom dizabilitesinin ilaç kullanmayan gruba göre daha belirgin olduğu anlaşılmaktadır. Bu fark Dimetilfumarat kullanan hasta grubunun dizabilitesinin yüksek olması ve yaş ortalamasının yüksek olması ile açıklanabilir. Bu, daha ciddi otonomik disfonksiyonun MS'te daha fazla genel sakatlık ile ilişkili olduğu potansiyel bir ilişkiyi düşündürmektedir. Sonuç olarak RRMS tedavisinde erken dönemde yüksek etkinlikli ilaçların kullanılması hastalarda dizabilite ilerlemesini önlemenin yanında, otonom sinir sistemi bozukluklarına da engel olacaktır. Bu anlamda RRMS tanısı konulduktan sonra yüksek etkinlikli tedavilerin erken başlanması otonom sinir sisteminin korunması açısından da önemlidir.

Özet (Çeviri)

ABSTRACT Evaluation of Cardiovascular Autonomic Functions in RRMS Patients Receiving First-Line Immunomodulatory Therapy Dr. Yakup GÖNÜLAL, Department of Neurology, Tokat Gaziosmanpasa University Faculty of Medicine, Tokat, 2024 Multiple Sclerosis (MS), is an autoimmune chronic disease of the central nervous system characterized by inflammation, demyelination and axon damage, some of which often occur in young adults, leading to attacks and remiston, progressive progression to a lesser extent, leading to severe disability and job loss, presumed to occur through complex interactions of genetic and environmental factors (1). Motor weakness, sensory symptoms, ataxia, bladder problems, fatigue, diplopia, visual symptoms such as blurred vision, cognitive complaints such as dysarthria, memory-concentration-attention disorders are common symptoms. Although it has not surfaced much, it leads to autonomous dysfunction in MS in various ways. As is known, cardiac follow-up has been extremely important during treatment, since some MS medications, such as fingolimod, lead to cardiac adverse effects. However, the positive/negative effects of other immunomodulatory agents on the autonomic nervous system or cardiac autonomic functions have not been well elucidated. Although all the signs and symptoms associated with SSS damage may occur in MS patients, some occur very often, and some occur rarely enough to be considered a red flag. Visual symptoms such as weakness in the extremities, sensory symptoms, ataxia, bladder problems, fatigue, diplopia, blurred vision, cognitive complaints such as dysarthria, memory-concentration-attention disorders are common symptoms. On the other hand, movement disorders, epileptic seizures, headaches, cognitive destruction at the dementia level, cortical symptoms, hearing loss, amyotrophy are rare signs and symptoms. In this study, we aim to investigate the effects of first-line immunomodulatory agents used in the treatment of RRMS, especially on cardiac autonomic functions. The results obtained from our study will contribute to the understanding of the factors that should be taken into account in terms of cardiac health when creating and managing treatment plans for MS patients. In addition, this study will be one of the few studies to evaluate the potential effects of immunomodulatory therapies on cardiac health from a broader perspective. In this context, our research will serve as an example of new studies that will investigate the potential effects of immunomodulatory therapies on the autonomic nervous system. Although it is known that MS primarily leads to autonomous dysfunction, it will be evaluated how effective the drugs used in the treatment of MS can be in reversing this autonomous dysfunction and whether the drugs will lead to a deterioration in possible autonomous findings. There are a large number of methods used to evaluate an autonomous system. Some of them have been abandoned due to usage and application difficulties. Autonomic dysfunction diagnostic methods, which are currently finding application, provide reliable results. Selected, safe test methods can be divided into four groups: Cardiovascular tests, pupil reaction tests, lacrimal secretion test,skin potential recording. 93 patients diagnosed with MS according to McDonald criteria were included in the study. RRMS Patients who have received any of the Interferon-beta 1a or dimethylfumarate treatments for the last 1 year, with an EDSS score below 5; patients who have had an MS clinic and diagnosis for at least 1 year and have not received any treatment were included to study. A total of 94 patients were enrolled in the study, including 32 patients using dimethylfumarate, 32 patients using Interferon-beta 1 a and 30 patients not receiving immunomodulatory therapy. In our study, a relationship was found between sympathetic skin response latency and Decibility, which is an indicator of high disease activity. The SSR latency was prolonged as the dizability(EDSS) increased. In particular, this difference was found statistically significant between those using Interferon beta-1a with a high EDSS score and an average age and Decontaminated(stable) patients. An association has been found between a Decrement in the parameters of heart rate variability and high disease activity. When looking at the decreased HRV values, it is understood that the autonomous dysability of the patient group using dimethylfumarate is more pronounced than the group not using drugs. This difference can be explained by the high dizability of the patient group using Dimethylfumarate and the high average age. This suggests a potential association where more severe autonomic dysfunction is associated with greater overall disability in Ms. As a result, the use of high-efficacy drugs in the treatment of RRMS will interfere with the dysability of patients, as well as prevent autonomic dysfunction, in this sense, early initiation of high-efficacy treatments after diagnosis of RRMS is important for the protection of the autonomic nervous system.

Benzer Tezler

  1. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan sağlık personelinin genel ruhsal sağlığının tespiti araştırması (Ankara-Etimesgut örneği)

    Definition of general mental health state of health professionals who work in primary health care services (Etimesgut sample-Ankara)

    MEHMET SARP

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Sağlık Kurumları YönetimiAnkara Üniversitesi

    Sağlık Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NİLGÜN SARP

  2. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde psikiyatrik tanı koydurucu bir ölçeğin (prime-md) Türkçeye uyarlanması

    An adaptation to Turkish of a prossedure (prime-MD) for diagnosing mental disorders in primary care

    AYTÜL ÖZKÜRKÇÜGİL (ÇORAPÇIOĞLU)

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    PsikiyatriCumhuriyet Üniversitesi

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

  3. Birinci basamak sağlık hizmetlerine sosyal güvenlik kuruluşlarından finansman aktarımı üzerine bir araştırma

    A Survey on transfer of finance from social security services to primary health care

    LEVENT BEKİR KIDAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    İşletmeDokuz Eylül Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEMRA AYTUĞ

  4. Aile hekimlerinin 'aşı kararsızlığı' krizine yaklaşımları ve kriz yönetimi uygulamaları: İstanbul ili örneği

    Approaches of family physicians to the 'vaccine hesitancy' crisis and crisis management practices: The case of Istanbul province

    BİLGEYİS MAMMADZADA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Sağlık Yönetimiİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Sağlık Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SELMA SÖYÜK