Geri Dön

Ependimomalarda proliferatif indeks (Ki-67), antiapoptotik gen (Bcl-2) ve tümör supressor gen (p53) protein ekspresivitesi ile histolojik tiplerinin ilişkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 88272
  2. Yazar: SERDAR ALTINAY
  3. Danışmanlar: PROF. DR. AYDIN SAV
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1999
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Marmara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 63

Özet

ÖZET Nöroepitelyal tümörler içinde % 3.9 orana sahip olan ependimomalann biyolojik davranışını önceden belirleyecek immünomorfolojik parametreler dizisi henüz oluşturulmamıştır (6>7'14-44»75). Ependimoma subtiplerinde biyolojik davranışı kestirmek tek başına mikroskopik yaklaşımla zordur. Bir monoklonal olan Ki-67, hücre siklusunda Go evresi dışında kalan tüm evrelerdeki hücrelerle immünreaksiyon veren bir nükleer proteindir. Bu nedenle Ki-67 antikor tayini tümörlerde büyüme fonksiyonunu belirlemede iyi bir yöntem olmuştur. SSS'nde MIB-1 indeksi ve histolojik grade arasında güçlü korelasyon gösteren çok sayıda araştırma yapılmıştır (38>40'82). Bu çalışmada 33 ependimal neoplazmda MIB-1 nükleer boyanmasıyla ölçülen tümörün proliferatif potansiyeli ile morfolojik subgruplan ve WHO grade arasındaki ilişki araştırılmıştır. Kruskal-Wallis testi ile yaptığımız kıyaslamada anlamlı kabul edilebilecek bir ilişki saptanmıştır (p=0.0646). Fakat glial tümörlerin malign biyolojik davranışı sadece proliferatif potansiyele değil, aynı zamanda hasta yaşına, histolojik gradine, tümör lokalizasyonuna, invaziv potansiyele, angiogeneze, hücre kaybına, tedavi tipine ve postop. komplikasyonlara bağlıdır. Bu amaçla, çalışmamızda Ki-67 Lİ ile nükleer atipi, mitoz, nekroz, dansiteyi içeren histopatolojik parametreler arası ilişki test edilmiş, atipi ve mitoz ile anlamlı bulunmuştur. Aynı şekilde, 18 yaş üstü ve altı hastaların Ki-67 Lİ değerleri arasında korelasyon saptanmıştır. Supratentorial yerleşimli neoplazilerin Ki-67 Lİ değerleri infratentorial lokalizasyonlu hastalara göre yüksek olup istatistiksel bağlantı mevcuttur. Apoptozis doku yapısının ve işlevlerinin bütünlüğünün sağlanması ve korunması, proliferasyon ile programlı hücre ölümü arasındaki dengenin bir sonucudur.6,9,19,24,45,49,50,63,70,75,8 - 52Antiapoptotik bir gen olan bcl-2 programlanmış hücre ölümünü önlemektedir. Bcl-2 mitokondri membramna, nükleus ve endoplazmik retikulum membranına lokalize 26 kDA proteini kodlar. SSS neoplazmlannda bcl-2 eksprese eden tümör hücreleri ve sağkakm süresi arasındaki ilişki henüz gösterilmemiştir. Hücre kaybının tümör büyümesinde ve tedaviye cevapta önemli bir belirleyici faktör olduğu bilinmektedir. (18 ). Nitekim bcl-2 insidansı RT ve KT ye rezistansta önemlidir. Çalışmamızda hastalığı nedeniyle ex olduğu bilinen 3 hastamızın da RT aldığı ve bcl-2 ekspresyonunun birinde 2+ diğerinde ise 3+ olduğu dikkat çekmiştir. Bu olay apoptozisden kurtulan hücrelerin radyorezistans gösterdiğim ve tedaviyi olumsuz yönde etkilediğim doğrulamaktadır. Apoptozis radyasyon, kemoterapotik ilaçlar, ve DNA' yi hasarlayan diğer ajanlarla (10°) indüklenebilir ve bu indüksiyonda p53'ün rolü vardır. DNA hasan hücre içindeki p53 seviyelerini artırabilir. p53'ün aşın ekspresyonu apoptozisi indükleyebilir. Fonksiyonel p53'ün olmaması, DNA hasarına ve çeşitli malignitelerin gelişmesine cevaben apoptozis geçiren hücrelerin yetersizliği ile birliktedir. Bu veriler genetik anormalliklerin p53 aracılığı ile elimine edilebileceğim düşündürmektedir WMM&,ı^ Kromozom 22 deki tümör baskılayıcı genler, astrositomalar, meningiomalar ve NF2 gelişiminde rol oynarlar. NF2 geninin yalnız NF2, bazı meningiomalar ve ender olarak da ependimomalarda mutasyona uğradığı gösterilmiştir. Bu bulgular kromozom 17 ve 22 de yer alan, fakat henüz tanımlanmamış başka tümör baskılayıcı genlerin varlığına işaret etmektedir. 10,17 (17p), 22 (22q), 1, (İp), 6, (6q), 9 (9p-9q), 11, (1 İp), 16, (16q) ve 19 (19q) kromozomlardaki tümör baskılayıcı genlerin tanımlanması gerekmektedir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde nöroonkoloji alanındaki araştırmaların ana amacı bu henüz tanımlanmamış tümör baskılayıcı genlerin tanımlanması, belirli tümör tiplerinde etkileşimin gösterilmesi olacaktır. Tümör baskılayıcı genlerin normal ve tümör dokusundaki fonksiyonlan tanımlandığında, bu hastalıkların tedavisi ve belki de tamamen iyileştirilmesi mümkün olacaktır. 53

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Kraniyal ve spinal ependimomlarda prognostik faktörlerin değerlendirilmesi ve spinal ependimomlarda MYC-N ekspresyonunun nüks ve agresif gidiş ile ilişkisi

    Evaluation of prognostic factors in cranial and spinal ependymomas and the relationship of MYC-N expression with recurrence and aggressive course in spinal ependymomas

    GÖZDE TOPEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Patolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ASLI KAHRAMAN

  2. Ependimomlarda FISH yöntemi ile RELA füzyon gen varlığının ve immünhistokimyasal olarak P53 boyanmasının değerlendirilmesi

    Detection of RELA fusion gene by FISH and immunohistochemical stain with P53 in epedymomas

    SELMA PAMUKÇUOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    PatolojiGazi Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYLAR POYRAZ

  3. Kauda eküina yerleşimli miksopapiller ependimomlarda kopya sayısı değişikliklerinin araştırılması

    Investigation of copy number variations in cauda equina located myxopapillary ependymomas

    ALİ ÖZEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    GenetikMarmara Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FATİH BAYRAKLI

  4. Supratentoryum ve posterior fossa yerleşimli ependimomlarda FISH ile rela füzyonu bakılması ve immünhistokimyasal l1cam ile karşılaştırılması

    Investigation of rela fusion with FISH in supratentorial and posterior fossa ependymomas and comparison with immunohistochemical l1cam antibody

    CANSU TÜRKER SARIÇOBAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Patolojiİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞİM BÜGE ÖZ

  5. Glial tümörlerde prognostik önemi olan klinikopatolojik parametreler ile proliferasyon markerleri ve anjiogenez değerlendirilmesi

    The Evaluation of prognostically important clinicopathologic parameters together with profileration markers and angiogenesis in glial tumours

    NAZAN BOZDOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    PatolojiAnkara Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESRA ERDEN