The worst forms of child labor in Türkiye: Assessing progress using 2012 and 2019 child labor surveys
Türkiye'de çocuk işçiliğin en kötü biçimleri: 2012 ve 2019 çocuk işçi verileri ile ilerleme değerlendirmesi
- Tez No: 886843
- Danışmanlar: DOÇ. DR. AYŞEGÜL KAYAOĞLU YILMAZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat (İngilizce) Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 81
Özet
Türkiye'de çocuk işçilik, kısa ve uzun vadeli olumsuz etkilere sahip önemli bir sosyoekonomik sorundur. Çocuk işçilik, çocukları hak ettikleri çocukluk deneyimlerinden mahrum bırakan, eğitimlerine engel olan, zihinsel, fiziksel, sosyal ve ahlaki açıdan zararlı işlerde çalıştırılması anlamına gelmektedir. Çocukların yaşlarına uygun olmayan işlerde çalıştırılmasıdır. Çocuk işçiliğinin daha görünür ve fark edilir bir durum haline gelmesi 19. yüzyılın ortalarında meydana gelen sanayi devrimi başlar. Sanayi Devrimi ile çocuk işçilik arasında güçlü bir ilişki vardır. Endüstrileşmenin erken dönemlerinde çocukların sömürülmesini vurgulayan önemli bir tarihsel olaydır. Endüstrileşme Avrupa'da ve daha sonra dünyanın diğer bölgelerinde yayıldığında, ekonomik ve sosyal yapılar üzerinde derin değişiklikler meydana getirmiştir. Fabrikalar, yeni teknolojiler ve makinelerle güçlendirilmiş üretim merkezleri ortaya çıkmış ve hızla yayılmıştır. Bu dönemde, fabrikalarda ve madenlerde iş gücüne olan talep yükselmiş ve bu durum, çocuklar da dahil olmak üzere işçilerin büyük bir akınına neden olmuştur. Kentlerdeki endüstriyel merkezlere önemli ölçüde bir göç olmuştur. İşverenler, ucuz ve kolayca sömürülebilir işgücünü istihdam ederek karlarını maksimize etmeye çalıştıkça, çocuk işçilik giderek daha yaygın hale gelmiştir. Bu dönemde çocuklar, küçük boyutları, çevik parmakları ve küçük el yapısı gerektiren görevleri yapabilme yetenekleri nedeniyle özellikle aranan işçiler olarak görülmüşlerdir. Beş veya altı yaşından itibaren çocuklar, genellikle tehlikeli koşullarda uzun saatler boyunca çalıştırılan fabrikalarda, değirmenlerde ve madenlerde yaygın olarak istihdam edilmiştir. Zorlu işlere maruz kalmış, tehlikeli makinelerle temas etmiş ve temel haklardan ve korumalardan mahrum bırakılmışlardır. Maaşları oldukça düşük olup, genellikle fiziksel istismar ve ihmal ile karşı karşıya kalmışlardır. Sanayi Devrimi dönemindeki çocuk işgücü sömürüsü, birkaç faktörün etkisiyle beslenmiştir. Yoksulluk, çalışan aileler arasında oldukça yaygındı. Bu durum ebeveynleri çocuklarını ev gelirini artırmak için işe göndermeye zorluyordu. Ayrıca, endüstrileşmenin ve kentleşmenin hızlı temposu, geleneksel aile yapılarını ve toplumsal normları bozarak, geleneksel çocuk yetiştirme ve denetim biçimlerinin çökmesine neden olmuştur. Dahası, etkili iş düzenlemeleri ve uygulama mekanizmalarının eksikliği, işverenlerin çocuk işçiliği cezasız olarak sömürmesine izin veriyordu. Birçok durumda çocuklar sağlıkları, gelişimleri ve refahları için zararlı olan koşullarda çalışmaktaydılar, eğitime veya sosyal hareketlilik fırsatlarına erişemiyorlardı. Sanayi Devrimi sırasında çocuk işçilerin sıkıntısı, geniş çapta sosyal reform hareketlerine ve çocuk haklarını korumak için yasal önlemler alınmasına yol açtı. Zaman içinde, çocuk işçiliği kısıtlamayı, çalışma koşullarını iyileştirmeyi ve eğitime erişimi genişletmeyi amaçlayan yasalar ve düzenlemeler çıkartmak için kararlı çabalar sarf edildi. Sanayi Devrimi ile çocuk işçilik arasındaki ilişki, tarihsel bağlamda kök salmasına rağmen, günümüzde hala etkisini sürdürmektedir. Tüm bunların yanında çocuk işçilik, ailelerin ekonomik zorluklarla veya yoksullukla karşılaştığı durumlarla da ilişkilidir. Aileler temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığında, çocukları ev gelirini artırmak için bir araç olarak görebilirler. Birçok durumda çocuklar tercihen değil, ailenin hayatta kalmasıyla ilgili olarak kazançlarının hayati önem taşıdığı durumlarda ihtiyaçtan dolayı işe gönderilirler. Eğitime erişim eksikliği, sosyal koruma ve yeterli istihdam fırsatlarının olmaması gibi faktörler, çocuk işçilik olasılığını artırabilir. Kaliteli eğitime erişim olmadan, çocuklar gelecekte daha iyi ücretli işleri sağlayacak temel becerileri ve bilgileri geliştirme fırsatına sahip olmayabilirler. Ayrıca, etkili sosyal koruma mekanizmalarının bulunmaması, aileleri ekonomik şoklara karşı savunmasız bırakır ve çocuk çalıştırılmasına başvurma olasılığını artırır. Bazı durumlarda, kültürel normlar ve toplumsal tutumlar da çocuk işçiliğin devamını destekleyebilir. Çocuk işçiliğinin normalleştirildiği toplumlarda, aileler çocuklarını küçük yaşlardan itibaren işe göndermeye daha meyilli olabilirler. Ek olarak, küreselleşme ve kayıt dışı işlerin genişlemesi, çocuk işçiliğin oluşması için uygun koşulların sağlanmasına katkıda bulunabilir. Tarım, imalat ve ev içi işler gibi sektörlerde, kayıt dışı istihdamın yaygın olduğu ve iş standartlarının sıklıkla göz ardı edildiği yerlerde, çocuklar özellikle sömürü ve istismara maruz kalabilirler. Genel olarak, çocuk işçilik, ekonomik, sosyal, kültürel ve kurumsal birçok faktörün etkisiyle karmaşık bir olgudur. Çocuk işçilikle başa çıkmak, yoksulluk, eğitim eksikliği, yetersiz sosyal koruma ve iş yasalarının zayıf uygulanması gibi temel nedenleri ele alan çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Bu temel faktörleri ele alarak, toplumlar çocukların sömürüden korunduğu ve potansiyellerini gerçekleştirme fırsatına sahip olduğu ortamlar yaratabilirler. Öte yandan, ortadan kaldırılması amaçlanan en kötü biçimlerdeki çocuk işçilik meselesi, büyük önem taşıyan ve acil müdahale gerektiren bir konudur.“En kötü biçimlerdeki çocuk işçilik”terimi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 182 Sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğin Ortadan Kaldırılması İçin Acil Eylem Sözleşmesi'nde belirtildiği gibi, çocukların sağlığına, güvenliğine ve genel refahına yönelik önemli riskler taşıyan en ciddi ve zararlı çocuk sömürüsü örneklerini ifade eder. Bunlar, çocukların tehlikeli makineleri kullanma gibi fiziksel tehlikelere maruz kaldığı ya da madenler veya inşaatlar gibi güvenli olmayan ortamlarda çalıştığı tehlikeli işler gibi çeşitli iş türlerini kapsar. Zorla çalıştırma, çocukların istekleri dışında işe zorlanması veya kandırılmasıyla gerçekleşen başka bir biçimdir. Bu genellikle borç bağı veya kaçakçılık yoluyla olur. Ayrıca, çocuklar ticari amaçlı cinsel sömürüye maruz kalabilir. Fuhuş, pornografi veya diğer cinsel istismar biçimlerine para kazanmak için tabi tutulabilirler. Çocuk kaçakçılığı, çocukların sömürü amacıyla toplanması, taşınması veya barındırılmasını içerirken, çocukların uyuşturucu kaçakçılığı, kaçakçılık veya silahlı çatışma gibi tehlikelerle karşılaşmasına neden olan yasadışı faaliyetlerde kullanılması, çocukların temel haklarını ihlal eder ve uluslararası hukuk tarafından yasaklanmıştır. En kötü biçimlerdeki çocuk işçilik ile başa çıkmak, yoksulluk, sınırlı eğitime erişim ve yetersiz yasal korumalar gibi temel faktörleri ele alan çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Stratejiler, yasal reformlar, farkındalık kampanyaları, sosyal destek girişimleri ve savunmasız çocukları ve ailelerini desteklemeyi hedefleyen müdahaleleri içerebilir. Çocuk işçiliğin kök nedenlerini ve sonuçlarını ele alarak, toplumlar çocukların gelişmesi için daha güvenli ve daha adil ortamlar yaratma çabası içinde olmalıdırlar. Bu çalışma, çok yönlü bir sorunu incelemeyi hedefleyerek kapsamlı bir analiz sunmayı amaçlamaktadır. İlk olarak, Türkiye'nin 2019'a kadar olan ilerlemesini titizlikle değerlendirmeyi ve bu sayede 2023'e kadar en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği ortadan kaldırmayı hedefleyen ulusal kalkınma programlarının hedeflerine ne ölçüde uyum sağladığını araştırmayı amaçlar. Bu değerlendirme, ülke içindeki çocuk işçilikle mücadelede mevcut politika ve girişimlerin etkinliğini aydınlatmak için kritik bir referans noktası sağlar. İkinci olarak, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğin temel faktörlerini cinsiyete göre ayrılmış bir yaklaşım kullanarak ampirik olarak incelemeyi hedefler. Araştırma, 2012 ve 2019 yıllarına ait ulusal temsiliyeti olan anket verilerini dikkatlice inceleyerek, çocuk işçiliğin yaygınlığına katkıda bulunan karmaşık dinamikleri, özellikle cinsiyet farklılıklarına odaklanarak belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, çalışma çocuk işçiliğin temel nedenlerini anlamayı ve politika yapıcılar için yeni perspektifler sunmayı hedeflemektedir. Bu çalışma, Türkiye'de 2012 ve 2019'da gerçekleştirilen TÜİK Çocuk İşgücü Anketi verilerinin analizini içermektedir. Temel odak noktası, Türkiye'deki en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğin yaygınlığını ve belirleyicilerini değerlendirmektir. Çeşitli sosyo-ekonomik faktörler ile çocukların tehlikeli işlerde çalışma, zorla çalıştırılma veya diğer sömürü nitelikli işlere katılma olasılığı arasındaki ilişkiyi istatistiksel olarak analiz etmek için lojistik regresyon modeli kullanılmıştır. Lojistik regresyon modeli kullanılarak, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğin önemli belirleyicilerini tahminlemeyi ve Türkiye'nin bu önemli sorunla mücadele etme çabalarının etkinliğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu metodolojik çerçeve, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğin devam etmesine katkıda bulunan temel faktörlerin titiz bir şekilde incelenmesine olanak tanır. Temel olarak çalışma, Türkiye'deki en kötü biçimlerdeki çocuk işçilik belirleyicilerini kapsamlı bir şekilde anlama yolunda önemli bir adımı temsil ederken, aynı zamanda ülkenin bu acil sorunu ele almadaki ilerlemesini değerlendirmektedir. Ampirik bulgular, Türkiye'nin çocuk işçilikle ilgili politikalarını güçlendirmesi ve daha etkili müdahale stratejileri geliştirmesi gerekliliğini vurgulayan kritik bulguları ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca bulgular, çocuk işçiliğinde yaygın olan cinsiyet eşitsizliklerinin altını çizmekte ve genellikle sömürücü çalışma koşullarına ve uzun saatler süren çalışmaya maruz kalan erkek çocukların karşılaştığı orantısız zorlukları vurgulamaktadır. Ayrıca araştırma, eğitim düzeyi ile çocukların en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğe katılma olasılığı arasında güçlü bir ilişki tespit etmekte ve eğitimin caydırıcı bir rol oynadığını vurgulamaktadır. Özetle çalışmanın bulguları, çocuk işçiliğin kök nedenlerinin ele alınmasının kritik bir zorunluluk olduğunu vurgulamaktadır. Çocukların sömürüden uzak, gelişebilecekleri uygun bir ortamın oluşturulmasını sağlanmalıdır. Bu konuda bir ilerleme kaydedebilmek için, eğitim altyapısının güçlendirilmesi, cinsiyet eşitsizliklerinin azaltılması, sıkı tedbirlerin alınması gerekmekte olup hükümet, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar arasında iş birliğinin teşvik edilmesi için yoğun çaba gösterilmelidir. Bu sayede, Türkiye'nin gençleri için daha aydınlık ve daha adil bir gelecek sağlanmış olacaktır.
Özet (Çeviri)
Child labor in Türkiye is a significant socioeconomic problem with enduring negative effects in the short- and long-term. Child labor entails engaging children in tasks that deprive them of their rightful childhood experiences, hinder their access to education, and pose detrimental effects on their mental, physical, social, and moral well-being. It encompasses situations where children are often compelled to work in roles unsuitable for their age group. During the mid-19th century Industrial Revolution, child labor became increasingly apparent as children were attracted to industrial settings. The relationship between the Industrial Revolution and child labor is a noteworthy historical phenomenon that underscores the exploitation of children in the early stages of industrialization. As industrialization swept across Europe and later other parts of the world, it brought about profound changes in economic and social structures. Factories emerged as centers of production, powered by new technologies and machinery. During this period, the demand for labor in factories and mines soared, leading to a significant influx of workers, including children, into urban industrial centers. Child labor became increasingly prevalent as employers sought to maximize profits by employing cheap and easily exploitable labor. Children were viewed as particularly desirable workers due to their small size, nimble fingers, and ability to perform tasks that required dexterity. Young children, as young as five or six years old, were frequently hired in factories, mills, and mines, often enduring extended shifts in unsafe environments. They were subjected to grueling labor, exposed to dangerous machinery, and deprived of basic rights and protections. Their wages were meager, and they often faced physical abuse and neglect. The exploitation of child labor during the Industrial Revolution was fueled by several factors. Poverty was rampant among working-class families, pushing households for sending children to work in order to bolster household income. Additionally, the rapid pace of industrialization and urbanization disrupted traditional family structures and social norms, leading to the breakdown of traditional forms of child-rearing and supervision. Moreover, the lack of effective labor regulations and enforcement mechanisms allowed employers to exploit child labor with impunity. In many cases, children worked in conditions that were detrimental to their health, development, and well-being, without access to education or opportunities for social mobility. The plight of child laborers during the Industrial Revolution sparked widespread social reform movements and calls for legislative action to protect children's rights. Over time, concerted efforts were made to enact laws and regulations with the goal of restricting child labor, enhancing conditions of work and expanding access to education. While the relationship between the Industrial Revolution and child labor is rooted in historical context, its legacy continues to resonate today. Child labor is also related to situations where families face economic hardship or poverty. When families struggle to meet their basic needs, they might view children as a way to add to the family's earnings. In many cases, children are sent to work out of necessity rather than choice, as their earnings may be crucial for the family's survival. Factors such as lack of access to education, social protection, and adequate employment opportunities can exacerbate the likelihood of child labor. Deprived of adequate educational opportunities, children may not have the opportunity to develop essential skills and knowledge that would enable them to secure better-paying jobs in the future. Additionally, the lack of efficient social safety nets exposes families to economic instability, heightening the probability of turning to child labor as a means of dealing with hardships. In some instances, cultural norms and societal attitudes may also contribute to the perpetuation of child labor. In communities where child labor is normalized or where children's contributions to household income are undervalued, families may be more inclined to engage their children in work from a young age. Additionally, globalization and the expansion of informal economies can create conditions conducive to child labor. In industries like agriculture, manufacturing, and household labor, where informal employment is common, and labor regulations are frequently ignored, children could be especially susceptible to exploitation and mistreatment. Overall, child labor is a complex phenomenon influenced by a myriad of economic, social, cultural, and institutional factors. Combating child labor necessitates a comprehensive strategy that addresses its underlying drivers, such as poverty, limited access to education, insufficient social safeguards, and lax enforcement of labor regulations. By tackling these fundamental issues, communities can establish environments that shield children from exploitation and enable them to flourish and realize their capabilities. On the other hand, the problem of the worst forms of child labor, which is aimed to be eliminated, is also an issue of great importance and requires urgent intervention. The term“worst forms of child labor”denotes the most severe and harmful instances of child exploitation, as outlined by the International Labour Organization (ILO) Convention No. 182 on the Worst Forms of Child Labour. These encompass various types of work that pose significant risks to the health, safety, and overall well-being of children. Examples include hazardous labor, where children are exposed to physical dangers such as operating dangerous machinery or working in unsafe environments like mines or construction sites. Forced labor is another form where children are coerced or deceived into work against their will, often through debt bondage or trafficking. Furthermore, children could fall victim to commercial sexual exploitation, experiencing prostitution, pornography, or other types of sexual abuse in exchange for financial profit. Child trafficking encompasses the recruitment, transportation, or harboring of children for the purpose of exploitation while involving children in illegal activities exposes them to dangers related to drug trafficking, smuggling, or armed conflict. These practices violate children's fundamental rights and are prohibited under international law. Tackling the worst forms of child labor requires a multifaceted approach, tackling underlying factors such as poverty, limited access to education, and inadequate legal protections. Strategies may include legislative reforms, awareness campaigns, social support initiatives, and targeted interventions to assist vulnerable children and families. By confronting the underlying causes and effects of child labor, societies can strive towards creating safer and more equitable environments for children to thrive. This study aims to delve into this multifaceted problem, presenting a comprehensive analysis with dual objectives. Firstly, it seeks to meticulously evaluate Türkiye's progress leading up to 2019, adhering to the objectives outlined in national development programs aimed at eliminating the worst forms of child labor by 2023. This evaluation serves as a critical benchmark, shedding light on the efficacy of existing policies and initiatives in combating child labor within the nation. Secondly, this study endeavors to empirically scrutinize the intricate web of factors that underpin the worst forms of child labor, employing a gender-disaggregated approach. By meticulously analyzing nationally representative survey data from 2012 and 2019, the research aims to discern nuanced patterns and dynamics that contribute to the prevalence of child labor, particularly focusing on gender differentials. Through this lens, the study seeks to unravel the underlying drivers of child labor and provide different insights for policymakers. In this study, the methodological approach involves analyzing data from the TUIK Child Labor Survey conducted in Türkiye in 2012 and 2019. The main emphasis is on the occurrence and factors influencing the worst forms of child labor in Türkiye. To achieve this, a logit model is employed to statistically analyze the relationship between various socio-economic factors and the likelihood of children engaging in hazardous labor, forced labor, or other forms of exploitative work. By using the logit model, the study aims to identify significant predictors of child labor and evaluate the effectiveness of Türkiye's efforts to combat this pressing issue. This methodological framework allows for a rigorous examination of the underlying factors contributing to the persistence of child labor. In essence, this study represents a pivotal stride towards comprehensively understanding the determinants of the worst forms of child labor in Türkiye, while concurrently evaluating the nation's progress in addressing this pressing issue. The empirical findings unearth critical revelations, underscoring the imperative need for Türkiye to fortify its child labor policies and craft more robust intervention strategies. Moreover, the findings illuminate the pervasive gender disparities inherent within the realm of child labor, highlighting the disproportionate vulnerabilities faced by boys, who frequently face exploitative work environments and extended work hours. Furthermore, the study discerns a strong correlation between educational attainment and the likelihood of children engaging in the worst forms of child labor, emphasizing the pivotal role of education as a deterrent. In summary, this research's findings emphasize the urgent need to tackle the underlying reasons for child labor and promote an environment where children can flourish without being exploited. Moving forward, concerted efforts must be directed towards bolstering educational infrastructure, mitigating gender disparities, enacting stringent measures, and fostering collaboration between government, civil society, and international organizations to eliminate child labor in every manifestation, thereby ensuring a brighter and more equitable future for Türkiye's youth.
Benzer Tezler
- Giresun ili fındık işletmelerinde çocuk işçiliği
Child labour in hazelnut plants in the province of Giresun
MERVE YILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
ZiraatAkdeniz ÜniversitesiTarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CENGİZ SAYIN
- Türkiye'de çocuk işçiliği ve mücadele stratejileri
Child labor in Turkey and strategies for combating it
MERT ALPARSLAN KARABAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriİstanbul ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUHAMMET ENES KAYAGİL
- Türkiye'de Suriyeli sığınmacı çocuk işçiliği: İstanbul'da bir alan araştırması
Syrian refugee child labour in Turkey: A field research in İstanbul
NİHAT KİREÇDAĞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriKocaeli ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BETÜL URHAN ÇELİK
- Gelişmekte olan ülkelerde çocuk işçiliği sorunu: 1980 sonrası Türkiye örneği
Problem of child labor in developing countries: The case of Turkey after 1980
SEVİNÇ ARZU ULUOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriKafkas Üniversitesiİktisat Bölümü
YRD. DOÇ. DR. HAYDAR EFE
- Çocuk işçiliği ile mücadele politikaları üzerine bir inceleme
An examination of the policies launched to combat child labour
SALİH ÇAKIR
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriAkdeniz ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TANER AKPINAR