Ethical and aesthetical judgement in open urban space: The case of Taksim Square
Kentsel açık alanda etik ve estetik yargı: Taksim Meydanı örneği
- Tez No: 894473
- Danışmanlar: PROF. DR. TURGAY KEREM KORAMAZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 161
Özet
Etik ve estetik teorileri estetik içeriği bireysel olarak ve katkıda bulunduğu bütüne göre ele alacak şekilde iç içe geçmektedir. Yapılı çevre düşünüldüğünde, etik ve estetiğin birlikteliği, kentsel çevrenin parçaları ve bu parçaları kapsayan bütün çevrenin ilişkisini daha iyi anlamaya olanak vermektedir. Parçalı mimari ve kentsel tasarım uygulamaları, estetik açıdan 'çirkin' ve etik açıdan 'yanlış' kentsel yapı ve mekanların oluşumuna neden olarak, kentsel çevrenin estetik ve etik açıdan hoşnutsuzluğuna yol açmaktadır. Bu müdahaleler, parça ve bütün arasındaki dengeyi bozarak kentsel çevrenin anlamlı bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. Bu noktada, 'çirkin' ve 'yanlış' tanımları değişen bakış açıları ve kullanıcıların öznel yargılarına göre değişiklik göstermektedir. Ancak, duyarlı uyumluluk teorisi (responsive cohesion theory), 'çirkin' ve 'yanlış' yargıları arasında bir bağ kurarak kentsel çevrenin estetik değerlendirmesine etik bir bakış açısı sunmaktadır. Teorinin temel yaklaşımı, kentsel müdahalelerin içinde bulundukları mekanda yer alan mevcut yapılarla ve bütün çevreyle kurdukları iletişime dayanmaktadır. Böylelikle, kentsel çevreye yeni eklenen yapılar, parçası oldukları çevrenin mevcut fiziksel, işlevsel ve simgesel dokusuyla olan uyumluluk düzeylerine göre değerlendirilmektedirler. Dolayısıyla, duyarlı uyumluluk teorisine göre, kentsel çevreye ilişkin etik yanılımlar, içinde bulundukları çevrenin mevcut dokusuna duyarlı olmayan, uyumsuz yapıların kent ortamına dayatılmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bu gibi müdahaleler yalnızca olumsuz etik yargıyla sonuçlanmamakta, aynı zamanda kullanıcılarda estetik bir hoşnutsuzluğa da sebep olmaktadır. Tezin çıkış noktası, Radford'un (2010) estetik beğeninin kentsel yapının kendi içinde, yakın çevresiyle ve bütün çevreyle duyarlı uyumluluk bağlamında kurduğu ilişkiden kaynaklandığı önermesine dayanmaktadır. Bu önerme sadece kentsel çevreye yönelik etik ve estetik yargılar arasında bağlantı kurmakla kalmamakta, aynı zamanda araştırmaya tekil yapı, yakın çevresi ve tüm çevreyi kapsayan ölçeklerde yaklaşmaya olanak sağlamaktadır. Bu bağlamda, tez öncelikle mimari ve kentsel tasarım ölçeklerinde mevcut literatürde duyarlı uyumluluk teorisine atıfta bulunan etik yanlışları bir araya getirmekte, sonrasında estetik değerlendirmeye etik temelli bir yaklaşım sunan bütüncül bir araştırma çerçevesi önermektedir. Önerilen çerçevenin sorgulanması için örneklem alanı İstanbul'un en önemli kamusal alanlarından biri olan Taksim Meydanı olarak seçilmiştir. Tarihte birçok yıkıma ve parçacıl kentsel müdahalelere tanıklık etmesi, Taksim Meydanı'nı etik ve estetik değerlendirmenin konusu olmak için oldukça uygun bir çalışma alanı haline getirmektedir. Ayrıca, meydanda geçtiğimiz yıl yeni inşa edilen AKM Binası ve Taksim Camisi'nin etik ve estetik açılardan birçok eleştiriye sebep olması, parçacıl kentsel müdahalelerin duyarlı uyumluluk teorisi kapsamında sorgulanmasına olanak vermektedir. Dolayısıyla, araştırma bu yeni müdahalelere odaklanarak yapı, sokak ve bütün meydanı kapsayan ölçeklerde duyarlı uyumluluk kabiliyeti ve estetik yargı arasındaki ilişkiyi gözlemlemektedir. Bu bağlamda, mimari ve kentsel ölçeklerde etik ve estetik yargıların sorgulanması için 111 katılımcı ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, duyarlı uyumluluğu mimari ölçeğe referans veren içsel uyumluluk bağlamında gözlemlemek için, AKM Binası ve Taksim Camisi'nin bireysel olarak sebep oldukları estetik ve etik yargılar sorgulanmıştır. Sonrasında, bağlamsal uyumluluk düzeyini ölçmek amacıyla kentsel ölçek analizleri AKM Binasını ve Taksim Camisini içeren sokak görüntüleri üzerinden kurgulanmıştır. Anket çalışmasının sonuçları, sırasıyla önerilen duyarlı uyumluluk parametrelerinin her birinin estetik yargıyla ilişkiselliği; fiziksel, fonksiyonel ve simgesel boyutların estetik beğeniyle kurduğu ilişkinin gözlemlenmesi; ve duyarlı uyumluluk kabiliyeti için oluşturulan ortalama değerin estetik yargıyla ilişkiselliği bağlamlarında değerlendirilmiştir. Bunun sonucunda, çalışma etik ve estetik yargının ilişkisi ve değişen ölçeklerdeki öznel değerlendirmelerin kıyaslanması açısından birkaç önemli bulguyla sonuçlanmıştır. İlk olarak, duyarlı uyumluluk kabiliyetinin ölçülmesi için önerilen çerçeve, her iki örneklem alanında da estetik beğeniyle anlamlı ve güçlü bir ilişki kurmaktadır. Ancak, olumsuz etik ve estetik yargıların gözlemlendiği Taksim Camisi örneğinde bu ilişki, daha olumlu yanıtlar alınan AKM Binasına göre daha kuvvetlidir. İkinci olarak, her iki örneklem alanının mimari ve kentsel ölçek değerlendirmelerinde duyarlı uyumluluğun estetik beğeniyle kurduğu ilişkinin en çok fiziksel boyutta gerçekleştiği tespit edilmiştir. İlişkiselliği sorgulanan parametreler arasından mimari ölçekte her iki örneklem alanında da ön plana çıkan parametreler, yapının özenli bir şekilde detaylandırılması; uygun bir mimari stile sahip olması; uygun malzeme kullanımı; form kalıpları arasındaki anlamlı ilişkiler; tanımlı kural ve örüntüler; tekrar eden katmanlar; doğayla-mekanla kurulan anlamlı ilişki; ve Taksim'in anıtsal karakterine katkı olarak gözlemlenmiştir. Kentsel ölçek parametreleri arasından ise, yapılar arasında uyumlu doku ilişkileri; yapı formlarının uyumluluğu; ve simgesel uyumluluk estetik beğeniyle en güçlü ilişkiyi kurmaktadır. Ancak, tez kapsamında önerilen çerçevede yer alan, bir veya birden yapının simgesel baskınlığı parametresi her iki örneklemde de esteik beğeniyle anlamlı bir ilişki içinde değildir. Öte yandan, bir veya birden fazla yapının fiziksel olarak mekanı domine etmesi, yalnızca Taksim Camisi örneğinde estetik beğeniyle anlamlı bir ilişki kurmaktadır. Dolayısıyla, anket sonuçlarına göre Taksim Camisi'ne karşı olumsuz estetik dönüt alındığı düşünüldüğünde, yapının fiziksel baskınlığı parametresinin yalnızca yapıya karşı olumsuz etik ve estetik yargı oluştuğu durumlarda, kentsel ölçekte estetik yargıyla ilişkili olduğu sonucuna varmak mümkündür. Çalışmanın en önemli bulgularından biri ise, her iki örneklem alanında da bireysel olarak binaya karşı oluşan etik ve estetik yargıların, binaları içeren sokak görüntülerine karşı oluşan etik ve estetik yargılara göre daha olumlu olmasıdır. Bir başka deyişle, kentsel mekana eklenen yapıya karşı mimari ölçekte olumlu etik ve estetik yargı gözlemlense de, yapı yakın çevresiyle birlikte değerlendirildiğinde bağlamsal uyumluluk değerlendirmesindeki yanıtların düzeyi azalmakta ve beraberinde estetik hoşnutsuzluk görüşü ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, mimari ve kentsel ölçek değerlendirmeleri arasındaki ilişkisellik sorgulandığında, olumsuz estetik ve etik yargıların gözlemlendiği Taksim Camisi örneğinde etik ve estetik yargıların daha güçlü bir ilişki kurduğu görülmüştür. Bir başka deyişle, çalışma mimari ve kentsel ölçeklerde, 'çirkin' ve 'yanlış' arasındaki ilişkinin, 'güzel' ve 'doğru' arasındaki ilişkiden daha kuvvetli olduğunu kanıtlamıştır. Şüphesiz ki bu durum, parçacıl yapısal müdahalelerin çevresiyle kurduğu ilişki düşünülmeden tasarlanmasının ve kentsel çevreye zorla eklenmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Araştırmanın son aşamasında, AKM Binası ve Taksim Camisinin bağlamsal uyumluluk düzeyi ve estetik beğenileri arasındaki ilişki, kentsel sembolizm bağlamında değerlendirilmiştir. Bu amaçla, anket katılımcıları içinden 14 kişiden toplanan zihin haritaları üzerinden etik ve estetik yargıların bütün meydanı kapsayan kentsel ölçekte nasıl karşılık bulduğu irdelenmiştir. Sonuç olarak, Taksim Meydanı'yla özdeşleşen önemli yapılar olan Maksem Yapısı ve Aya Triada Kilisesi'nin elde edilen haritalar içinden çok azında yer aldığı görülmüştür. Meydanda yer alan en eski yapılardan olan Maksem Yapısı ve Aya Triada Kilisesi'nin kullanıcı algısında yer bulamaması, bu iki yapının meydana sonradan eklenen müdahalelerin fiziksel ve simgesel baskınlığı altında önemini kaybetme tehlikesinde olduğuna işaret etmektedir. Bir diğer yandan, zihin haritalarının çoğunda Taksim Cami'nin ilk dikkat çeken unsur olması, Taksim Meydanı'nın tarih içinde sahip olduğu simgesel, fonksiyonel ve fiziksel dokusuyla uyumsuz, yeni bir kimlik kazanma potansiyeline dikkat çekmektedir. Son olarak, zihin haritalarında meydandaki yapılara görsel ve fiziksel erişimi engelleyen polis bariyerleri, meydandaki boşluk ve işlevsizlik, yapılar arasındaki anlamsız boyut ve hacim ilişkileri gibi unsurlar sıklıkla yer almaktadır. Dolayısıyla, kentsel ölçekte duyarlı uyumluluk kabiliyetinin azalmasının sadece mekanda bulunan yapılar yoluyla değil, aynı zamanda polis bariyerleri gibi temelsiz unsurlar ve bunların anlamsız bir araya gelişleri yoluyla da gerçekleşebileceği sonucuna varılmıştır. Tezin ana bulguları ışığında, kentsel mekanın var olan dokusuna olan duyarlı uyumluluk düzeyi gözetilmeksizin eklenen parçacıl kentsel müdahalelerin kullanıcıların etik ve estetik yargılarında olumsuz karşılık bulduğunu savunmak yanlış olmayacaktır. Bu gibi müdahaleler, etik ve estetik memnuniyetsizliğe sebep olmanın yanında, kullanıcıların mekanla kurduğu ilişkinin zedelenmesine de neden olacak, dolayısıyla sosyal açıdan yaşanan tatminsizliği beraberinde getirecektir. Bu noktada, özellikle halkın aktif kamusal yaşamının gerçekleştiği kamusal mekanlar oldukça önem kazanmaktadır. Özellikle son yıllarda kamusal mekanlarda ideolojik ve güç temsili niteliği taşıyan yeni müdahaleler, yapısal ve kentsel ölçeklerdeki ilişkinin bozulmasına, dolayısıyla kentin anlamlı bütünlüğünün zedelenmesine sebep olmaktadır. Bunun önlenmesi için, parçacıl kentsel müdahalelerin içsel ve bağlamsal uyumluluk düzeyleri, tez kapsamında önerilen etik çerçeve kapsamında değerlendirilmeli, yapılı çevrenin tekil parçaları katkıda bulundukları bütünle birlikte ele alınmalıdır. Çalışma, gelecek mimari ve kentsel tasarım uygulamalarına birçok yönden ışık tutmaktadır. Bu bağlamda, Childs'ın (2009) kentsel tasarım süreci için önerdiği 3 adımı tekrar hatırlamak faydalı olacaktır. Bunlardan ilki, mekanın kapsamının iyi bir şekilde araştırılmasıdır. İkinci olarak, mekanın kapsamına göre bir çerçeve oluşturulmalı, ve hangi unsurun ne açıdan önemli olduğu belirlenmelidir. Çalışma bu ikinci aşamaya, mimari ve kentsel ölçeklerde estetik içeriğin etik açıdan sorgulanmasına olanak veren model önerisiyle oldukça önemli bir katkı sağlamaktadır. Son adım, tasarım aşamasında mekanın var olan yapısı ve kapsamına uyum sağlama kaygısına ek olarak, yeni tasarımların duyarlı uyumluğuna katkı sağlamak için özen gösterilmesi gerekliliğidir.
Özet (Çeviri)
Ethical and aesthetical theories intertwine in a way to approach aesthetical content individually and according to the whole it contributes to. In this way, the unity of ethics and aesthetics helps to understand the relationship between the parts of the urban environment, and the whole environment consisting of these parts. Fragmented architectural and urban design practices in the part of the cities lead to aesthetical and ethical discontent of the urban environment with the presence of aesthetically 'ugly' and ethically 'wrong' urban structures and places. These interventions endanger the meaningful unity of the urban environment, disrupting the balance between the parts and the whole. Herein, the definition of 'ugly' and 'wrong' differs according to changing perspectives and subjective judgements of the people. However, responsive cohesion theory offers an ethical basis for the evaluation of aesthetic content of built environment, establishing a bond between the judgements of 'ugly' and 'wrong'. The main approach of the theory depends on the responsiveness of the urban structure to the existing structures of the place as well as the harmony provided by the whole environment. In this way, newly added urban structures are evaluated according to their communication with the existing physical, functional and symbolic pattern of the environment they are a part of. Therefore, according to responsive cohesion theory, ethical fallacies about urban environment are caused by the imposition of urban structures that are not responsive to the existing pattern of their environment and reflect a 'discohesive' attitude. Moreover, such interventions are not only resulted with negative ethical judgments, but also cause aesthetic displeasure in public, who has no chance but to live with them. The main objective of the thesis is to inquire Radford's (2012) argument that people are aesthetically pleased when they relate responsive cohesion, ever firstly presented by Fox (2000), in, around and with the urban structure or place. This argument not only makes a connection between ethical and aesthetical judgements towards the urban environment but also enables to approach the subject on different scales including the individual structure, individual structure with its immediate surroundings and the whole environment with the individual structure. In this regard, the thesis firstly gathers the ethical fallacies based on responsive cohesion theory mentioned in the existing literature, both in architectural and urban scales and proposes a holistic framework for the aesthetic evaluation with an ethical basis. To fulfill the abovementioned objectives and question the proposed framework, the case area was selected as Taksim Square, one of the most important public places of Istanbul. Taksim Square as the case area provides a convenient environment about ethical and aesthetical evaluations by witnessing many demolitions as well as fragmented urban interventions in history. In addition, leading many ethical and aesthetical criticisms, the construction of Taksim Mosque and AKM Building in last year allows to question fragmented urban interventions within the scope of responsive cohesion theory. Therefore, the thesis observes the relationship between responsive cohesion quality and aesthetic judgement, covering the architectural and urban scales over these two new interventions on Taksim Square. In this regard, a questionnaire is conducted with 111 people to observe the relationality of ethical and aesthetical judgements in architectural and urban scales. Firstly, to analyze internal cohesion quality of architectural scale, ethical and aesthetical judgements towards individual structures of AKM Building and Taksim Mosque were questioned. Secondly, urban scale analysis regarding contextual responsive cohesion quality is structured over the streetscapes containing AKM Building and Taksim Mosque separately. Findings obtained from the questionnaire indicates two important claims regarding the unity of ethical and aesthetical judgements and differentiation of architectural and urban scale judgements. Firstly, the framework suggested for the analysis of responsive cohesion establishes meaningful and strong relationship with aesthetic judgement in both architectural and urban scales. However, this relationship is observed to be stronger in the case of Taksim Mosque, where there are negative ethical and aesthetical judgements according to the case of AKM Building. Secondly, in both case areas, the judgements about the individual structures are observed to be more positive than the judgements about the streetscape containing the individual structures. In other words, although there are positive ethical and aesthetical judgements towards the individual interventions, aesthetic displeasure arises in parallel with the lower contextual responsive cohesion quality of the structure in urban scale. Undoubtedly, this result is related with the imposition of partial interventions on urban environment without considering the level of harmony established with the existing pattern of the environment. As a final stage analysis, the relationship between contextual responsive cohesion and aesthetic judgement is elaborated over a symbolic approach, with the help of mental maps collected from a reasonable number of survey respondents. This analysis is resulted with the appearance of the two oldest structures of Taksim Mosque, Maksem Building and Hagia Triada Church, on a very few numbers of mental maps. This result indicates that these two historical structures are in in danger of losing their importance on human perception, under the discohesive attitudes and physical and symbolic dominance of the newly added structures to the square. Moreover, the fact that Taksim Mosque appears in most of the mental maps as the first perceived element draws attention to the 'new identity' of Taksim Square that is incompatible with the physical and symbolic pattern in history. In the light of the main findings of the thesis, it would not be wrong to argue that the fragmented urban interventions added without considering the responsive cohesion with the existing pattern of the urban space cause negative ethical and aesthetic response. Such interventions also cause social dissatisfaction from the urban environment, damaging the relationship of the users with the place. At this point, especially public spaces, where the active public life of the people takes place, appears to be very fragile. Especially in recent years, new interventions as representation of ideological and political powers on public spaces cause the deterioration of the relationship between architectural and urban scales, and damage the meaningful integrity of the city consequently. In order to prevent this, individual parts of the built environment should be reconsidered together with the whole environment they contribute to.
Benzer Tezler
- Etik, politik ve retorik bakımdan yüce tartışmaları
Ethical, political and rhetorical discussions on the sublime
MERT ERÇETİN
Doktora
Türkçe
2023
FelsefeMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET ŞİRAY
- Une etude sur le concept de negation dans le cadre de la critique Hegelinne de l'ironie romantique
Hegel'in romantik ironi eleştirisi çerçevesinde olumsuzlama kavramı üzerine bir inceleme
SEMA ÖZTEKİN
Yüksek Lisans
Fransızca
2024
FelsefeGalatasaray ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ UMUT ÖKSÜZAN
- Yıkıntı ve şiddet imgelerinin estetik bağlamda sanat yapıtına taşınması
The representation of the images of ruins and violence on the artwork in the aesthetic context
BURCU ERDEN
Sanatta Yeterlik
Türkçe
2016
Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiHeykel Ana Sanat Dalı
YRD. DOÇ. ADİL EMRE ZEYTİNOĞLU
- The place of beauty in the community: Re-thinking Kant
Topluluk içinde güzel'in yeri: Kant'ı yeniden düşünmek
GÖNENÇ ÖZDEM BACAK