Geri Dön

Diyabeti olmayan renal transplantlı hastalarda non-alkolik yağlı karaciğer hastalığının renal transplantasyonla ilişkisi

Association of non-alcoholic fatty liver disease with renal transplantation in renal transplant patients without diabetes

  1. Tez No: 905923
  2. Yazar: İLKSEN GÖNENÇ KOMUTAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. TAHSİN KARAASLAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 64

Özet

Non alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAYKH) ya da yeni adlandırılması ile metabolik ilişkili steatotik karaciğer hastalığı (MASLD) alkol tüketimi ile ilişkisiz, karaciğerde anormal derecede yağ birikimi ile karakterize bir hastalıktır. Bu çalışma, non-diyabetik renal transplant alıcıları (RTA) arasında NAYKH'nın sıklık ve şiddetinin kontrol grubundan farklı olup olmadığı ve yağlı karaciğer hastalığını (YKH) öngören indekslerin tanısal değerini ortaya koymak amacıyla planlandı. Retrospektif ve tek merkezli olarak yapılan bu çalışmaya 18 yaş üstü, non-alkolik, non-diyabetik RTA ile alkol almayan sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu alındı. Çalışmaya 61'i RTA olan toplam 111 katılımcı dahil edildi. RTA hastaların yaş ortalaması (51,1±11,19 yıl), kontrol grubunun yaş ortalamasından (46,4±13 yıl) anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,044). RTA'ların Vücut Kütle İndeksi (VKİ) ortalaması (26,1±5,2), kontrol grubu hastaların VKİ'inden (29,5±5,5) anlamlı olarak daha fazlaydı (p=0,001). YKH olan RTA'ların bel çevreleri, YKH olmayanlara göre anlamlı olarak daha fazlaydı (p=0,008). RTA'larında hipertansiyon sıklığı kontrol grubuna nazaran anlamlı olarak daha fazlaydı (sırasıyla %62,3; %18; p=0,001). RTA'ların spot idrarda protein/kreatinin oranı ortalaması (0,50 ± 0,86 g/g kreatinin), kontrol grubundan (0,09±0,17 g/g kreatinin) anlamlı olarak daha fazlaydı (p0,05). RTA'larına bakıldığında sadece FLI ile YKH arasında anlamlı bir ilişki bulunmasına rağmen (p=0,028), diğer indekslerle arasında bir ilişki bulunmadı (p>0,05). Hepatosteatoz durumları dikkate alınmadan bakıldığında kontrol grubuna kıyasla RTA'larında FIB-4 (fibrosis-4) skoru, AST/ALT oranı ve NAFLD-fibrozis skorlarının anlamlı olarak daha yüksek oldukları görüldü (p0,05). YKH olan RTA'larında fibrozisi gösteren indekslerden sadece NAFLD-fibrozis skoruyla arasında anlamlı bir ilişki bulundu (p=0,031). Buna karşın kontrol grubunda YKH olanlar ile olmayanlar arasında fibrozis skorlarında bir farklılık görülmedi (p>0,05). YKH olan RTA'larında serum kreatinin değeri, YKH olmayan transplant alıcılarına kıyasla anlamlı olarak daha yüksek, buna karşın tGFH daha düşük olduğunu bulduk (p=0,06). Transplant alıcılarında hem YKH, hem de hepatik fibrozis artmış sıklıkta bulunmaktadır. Özellikle RTA'larında mevcut bir yağlı karaciğerin, kronik böbrek hastalığı progresyonu için bir risk faktörü olduğu görüldü. YKH azımsanmayacak oranda obez olmayan hastalarda da görülmektedir. Nakilli hastalarda artmış bel çevresinin YKH ile ilişkili olduğunu bulduk. RTA'larında özellikle yağlı karaciğer olgularını taramak için FLI'ni ve hepatik fibrozisi taramak için de NAFLD-fibrozis skorunun kullanılabileceği sonucuna vardık.

Özet (Çeviri)

Non-alcoholic fatty liver disease (NAFLD), or metabolically associated steatotic liver disease (MASLD), is a disease characterized by abnormal fat accumulation in the liver unrelated to alcohol consumption. This study was designed to determine whether the prevalence and severity of NAFLD among non-diabetic renal transplant recipients (RTRs) differed from the control group and to determine the diagnostic value of indices predicting fatty liver disease (FLD). In this retrospective, single-center study, a control group consisting of non-alcoholic, non-diabetic RTRs over 18 years of age and healthy individuals who did not drink alcohol were included. A total of 111 participants, 61 of whom were RTRs, were included in the study. The mean age of RTR patients (51.1±11.19 years) was significantly higher than the mean age of the control group (46.4±13 years) (p=0.044). The mean Body Mass Index (BMI) of RTRs (26.1±5.2) was significantly higher than that of the control group (29.5±5.5) (p=0.001). The waist circumference of RTRs with FLD was significantly higher than those without FLD (p=0.008). The prevalence of hypertension was significantly higher in RTRs than in the control group (62.3% vs. 18%, respectively; p=0.001). The mean spot urine protein/creatinine ratio in RTRs (0.50±0.86 g/g creatinine) was significantly higher than in the control group (0.09±0.17 g/g creatinine) (p0.05). When the RTRs were analyzed, only a significant correlation was found between FLI and FLD (p=0.028), but no correlation was found with the other indices (p>0.05). Regardless of hepatosteatosis status, FIB-4 (fibrosis-4) score, AST/ALT ratio and NAFLD-fibrosis scores were significantly higher in RTRs compared to the control group (p0.05). Among the indices indicating fibrosis in RTRs with FLD, only NAFLD-fibrosis score was significantly correlated with fibrosis (p=0.031). In contrast, there was no difference in fibrosis scores between those with and without FLD in the control group (p>0.05). We found that serum creatinine was significantly higher and tGFH was lower in RTRs with FLD compared to transplant recipients without FLD (p=0.06). Both FLD and hepatic fibrosis are found with increased frequency in transplant recipients. Especially a fatty liver present in RTAs was found to be a risk factor for progression of CKD. FLD is also seen in a substantial proportion of non-obese patients. We found that increased waist circumference in transplant patients was associated with FLD. We concluded that FLI can be used to screen for fatty liver and NAFLD-fibrosis score can be used to screen for hepatic fibrosis in RTRs.

Benzer Tezler

  1. Böbrek nakli olan hastalarda aktif vitamin d tedavisinin proteinüri ve glomerüler filtrasyon oranı üzerine etkisi

    Effects of the active vitamin d treatment on proteinuria and gfr in renal transplant recipients

    İREM AKIN ŞEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    NefrolojiGaziantep Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZLEM USALAN

  2. Böbrek transplant hastalarında elektrolit bozuklukları ve NODAT sıklığı ve predispozan faktörler

    New-onset diabetes mellitus after transplantation and predisposing factors in kidney transplant recipients

    ELİF BAŞDOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İç HastalıklarıÇukurova Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SAİME PAYDAŞ

  3. Renal transplantasyon yapılan hastalarda proteinürinin kronik rejeksiyon sürecinde graft yaşam süresi üzerindeki etkisinin araştırılması

    Investigation of the effect of proteinuria on the graft life time in the chronic rejection process in patients with renal transplantation

    HAMZA SÜMTER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    İç HastalıklarıBaşkent Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TURAN ÇOLAK

  4. Böbrek nakli yapılmış hastalarda prediyabet ve diyabet gelişme sıklığı, risk faktörleri ve tedavisinin araştırılması

    The search of the frequency of developing diabetes and prediabetes in kidney transplanted patients , risk factors and the treatment

    EMİNE AKKAYA CENGİZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıAkdeniz Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMAZAN SARI

  5. Böbrek nakli alıcılarında aterosklerotik kalp ? damar hastalıkları ile ilişkili belirteçlerin incelenmesi

    Evaluation of markers related to atherosclerotic cardiovascular disease in kidney transplantation patients

    SELEN BALOĞLU KAÇAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    NefrolojiUludağ Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALPARSLAN ERSOY