Geri Dön

Opere hipofiz adenomu vakalarında ki 67 proliferasyon indeksinin klinikopatolojik bulgularla karşılaştırılması

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 90996
  2. Yazar: HAKAN DUMAN
  3. Danışmanlar: Belirtilmemiş.
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 54

Özet

ÖZET VE SONUÇLAR Bu çalışmada İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Nöropatoloji Bilim Dalı arşiv materyalinde kayıtlı olan, ameliyat öncesi ve sonrası klinik takipleri düzenli bir şekilde yapılmış, on altısı somatotrop adenom, üçü laktotrop adenom ve onu“null cell adenoma”olmak üzere toplam yirmi dokuz hipofiz adenomu olgusu, morfolojik özellikleri ile birlikte incelendi. Olgulara ait parafin kesit preparatlanna immünohistokimyasal yöntemle anti Kİ67 antikoru uygulanarak Kİ67 proliferasyon indeks değerleri ve anti GH, anti PRL, anti ACTH, anti TSH, anti FSH, anti LH antikorları uygulanarak hormonal immün fenotipler belirlendi. Elde edilen Kİ67 proliferasyon indeks değerleri, klinikopatolojik bulgular (yaş, cins, adenom çapı, grade, ameliyat öncesi serum hormon düzeyleri, hormonal immün fenotip, mitoz, nükleer pleomorfizm, stromal fibrozis, mikroskobik dura invazyonu) ve remisyon oranları ile karşılaştırıldı. Elde edilen bulgularla, hipofiz adenomlanmn belirgin farklılıklar gösterebilen büyüme potansiyellerinin ve biyolojik davranışlarının belirlenmesinde, Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin bir parametre olarak kullanüabilirliği araştırıldı. Çalışmadan elde edilen önemü bulgular ve bu bulgulardan çıkarılan sonuçlar aşağıda özetlenmiştir: 1-Kadınlarda erkeklere göre, 35 yaş altındaki olgularda, 35 yaş üstündeki olgulara göre daha yüksek Kİ67 proliferasyon indeks değerleri saptanmıştır (cinsiyet için p:0.004 yaş için p:0.03). Bu ilişki fonksiyonel adenomlu olgularda daha da belirgin bulunmuştur. Bu bulgulara ilave olarak hem kadınlarda hem de 35 yaş altındaki olgularda, adenom çapı ve invazivlik oram daha büyük, remisyon oranlan ise daha düşük saptanmıştır. Bu bulguları birleştirdiğimizde; özellikle fonksiyonel adenomlu olgularda daha belirgin olmak üzere, hipofiz adenomlarmm kadınlarda ve gençlerde daha hızlı büyüme potansiyeli ve daha agresif klinik seyir gösterebileceği ve Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin, bu özellikleri yansıtan bir parametre olarak kullamlabileceği sonucuna varılmıştır. 2-Çalışmamızda, çapı 15mm ve üstünde olan adenomlarda, 15mm altındaki adenomlara göre yüksek Kİ67 proliferasyon indeks değerleri tespit edilmiştir (p:0,042). İstatistiksel olarak sınırda anlamlı olmak üzere, Kİ67 proliferasyon indeks değerleri invaziv adenomlarda (grade DI-IV), noninvaziv adenomlara (grade I-ü) göre daha yüksek saptanmıştır (p:0.068). Kİ67 proliferasyon indeksi-grade ilişkisi, fonksiyonel adenomlarda istatistiksel olarak daha da anlamlı bulunmuştur 34(p:0.025). Bu bulgularımız sonucunda; özellikle fonksiyonel hipofiz adenomlannda daha belirgin olmak üzere, Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin, agresif büyüme özelliği gösteren adenomlann belirlenmesinde güvenilir bir parametre olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz. 3-Çalışmamızda Kİ67 proliferasyon indeks değerleri laktotrop adenomlarda daha yüksek saptanmakla birlikte, genel olarak bakıldığında fonksiyonel ve nonfonksiyonel adenomlar arasında anlamlı olabilecek bir indeks farklılığı görülmemiştir. Fonksiyonel adenomlu olgularda, ameliyat öncesi serum hormon düzeyleri ile Kİ67 proliferasyon indeks değerleri arasında bir ilişki saptanmamıştır. Bu bulgularla Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin, hormonal aktiviteyi belirgin ölçüde yansıtmadığı sonucuna varılmıştır. 4-Çalışmamızda mitoz sayısı, nükleer pleomorfizm, morfolojik büyüme paterni ve stromal fibrozis ile Kİ67 proliferasyon indeks değerleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Remisyona girmeyen veya rezidü adenomda belirgin büyüme saptanan olgular ile remisyona giren olgular arasında belirgin bir morfolojik farklılık görülmemiştir. Bu bulgularla, yukarıda sıralanan morfolojik özelliklerin, adenomlann biyolojik davranışlarını yansıtmaları açısından yetersiz kaldığı sonucuna varılmıştır. 5-Kİ67 proliferasyon indeks değerleri, mikroskobik dura invazyonu saptadığımız olgularda, dura invazyonu görülmeyen olgulara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p:0.016). Fakat mikroskobik dura invazyonu ile remisyon oranlan arasında anlamlı olabilecek bir ilişki saptanmamıştır. Bu bulgularla, Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin invazivite için iyi bir belirleyici olabileceğini ve mikroskobik dura invazyonunun prognozu anlamlı derecede etkilemediğini düşünmekteyiz. 6-Tüm olgular dikkate alındığında remisyona girmeyen olgularda, remisyona giren olgulara göre daha yüksek Kİ67 proliferasyon indeks değerleri saptanmıştır (p:0.029). Benzer ilişki, adenomun subtotal çıkanldığı olgular ayn olarak değerlendirildiğinde de gözlenmiştir. Özellikle son bulgumuz, yüksek Kİ67 proliferasyon indeks değerleri içeren rezidü adenomlu olgularda remisyon şansının azaldığına ve bu olgularda ameliyat sonrası ek tedavi (radyoterapi, bromokriptin) verilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Sonuç olarak; rezidü adenom içeren olgularda Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin, ameliyat sonrası ek tedavi için vaka seçiminde genellikle iyi bir belirleyici olabileceği düşünülmüştür. Aynca çalışmadan elde ettiğimiz bulgularla Kİ67 proliferasyon indeks değerlerinin, ameliyat sonrası ek tedaviye verilecek cevabı 35belirlemede yararlı bilgiler verebileceği ve tedavi protokolünün düzenlenmesinde değer taşıyabileceği düşünülmüştür. 36

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Büyüme hormonu salgılayan hipofiz adenomlarında kavernöz sinüs invazyonu ve immünohistokimyasal özelliklerin remisyona etkisi

    Cavernous sinus invasion in growth hormone secreting pituitary adenomas and influence of immunohistochemical properties over the remission ratio

    MURAT YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    NöroşirürjiKocaeli Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. KENAN KOÇ

  2. Nüks/rezidü hipofiz adenomu nedenli reopere olan hastaların 2017 WHO hipofiz adenomlarında yeni sınıflandırma kriterlerine göre tekrar değerlendirilmesi

    Reevaluation of patients who reoperated due to nuks/residue pituitary adenoma, according to the new classification criteria in 2017 WHO pituitary adenomas

    MERVE CENGİZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İç HastalıklarıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMİS ÇOLAK

  3. Hipofiz adenomlarında transsfenoidal mikrocerrahinin endokrinolojik kür üzerine etkisi

    Effect of transsphenoidal microsurgery on endocrinological remission of pituitary adenomas

    DENSEL ARAÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    NöroşirürjiNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET ERKAN ÜSTÜN

  4. Hipofiz adenomu nedeniyle opere edilen hastalarda havayolu ve anestezi yönetiminin retrospektif değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of airway and anesthesia management in patients operated for pituitary adenoma

    SALİH AYBERK ÖZER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Anestezi ve ReanimasyonKocaeli Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MURAT TEKİN

  5. Hipofiz adenomlarına endoskopik endonazal transsfenoidal yaklaşım

    Endoscopic endonasal transsphenoidal approach for pituitary adenomas

    MAHMUT SERTDEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    NöroşirürjiNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET FATİH ERDİ