Dijital medyanın etkileşim işlevi bağlamında X platformu üzerinden kinofobi inşası
The construction of cynophobia on X platform in the context of the interaction function of digital media
- Tez No: 913526
- Danışmanlar: PROF. DR. ASLI YAPAR GÖNENÇ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Gazetecilik, Journalism
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Gazetecilik Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 220
Özet
Dijital medyanın hızla gelişmesi ve etkileşim modellerinin çeşitlenmesi, sosyal medya platformlarının toplumsal algıları, korkuları ve nefret söylemlerini şekillendirmede önemli bir rol oynamasına neden olmaktadır. Bu bağlamda çalışma, dijital medya ve sosyal medya platformlarında kinofobi kavramının nasıl inşa edildiğini ve yayıldığını analiz etmektedir. Birinci bölümde, dijital medyanın temel özellikleri, yeni medya kavramının etkileşim üzerine etkileri ve bu süreçlerin algı yönetiminde nasıl kullanıldığı ele alınmaktadır. Yeni medya, kullanıcıların birbirleriyle ve içeriklerle nasıl etkileşime geçtiğini anlamada önemli bir platform sağlamaktadır. Özellikle, yeni medyanın algı yönetimi üzerindeki etkileri, bu platformların toplumsal ve bireysel algıları nasıl şekillendirdiğini anlamada kritik bir rol oynamaktadır. İkinci bölüm, sosyal medyanın kitleler üzerindeki etkilerini ve kitle psikolojisi bağlamında nasıl bir rol oynadığını araştırmaktadır. Araştırma kapsamında, Frankfurt Okulu, Althusser, Gramsci, Innis ve McLuhan gibi düşünürlerin kuramsal yaklaşımları, sosyal medyanın bireyleri ve kitleleri nasıl yönlendirdiği ve şekillendirdiği ele alınmaktadır. Ayrıca, sosyal medya platformlarının algı yönetimi aracı olarak nasıl kullanıldığı ve toplumsal denetim mekanizmaları üzerinde oynadığı rol de incelenmektedir. Bu platformlar, bireylerin psikolojik ve sosyal dinamiklerini derinden etkileyerek, toplumsal normlar ve düşünce kalıplarının yeniden üretilmesine aracı olmaktadır. Üçüncü bölüm, sosyal medyada nefret söylemi kavramını derinlemesine ele almaktadır. Bu bağlamda medya ve dil ilişkisi, söylem ve dilin egemenlik aracı olarak kullanılması, nefret söyleminin toplumsal düzeyde nasıl inşa edildiği ve yayıldığı üzerine odaklanılmaktadır. Aynı zamanda nefret söyleminin temel unsurları olan kalıp yargılar, önyargı, ayrımcılık, damgalama ve ötekileştirme kavramları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Çalışma, sosyal medya platformlarında, özellikle X platformunda nefret söylemin ile kinofobinin dilsel araçlar ve söylemlerle nasıl güçlendiğini ortaya koymaktadır. Araştırma kapsamında kinofobi, özellikle köpeklere yönelik korku ve nefretin sosyal medya üzerinden nasıl bir söylem inşasıyla yayıldığını gösteren önemli bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Son bölümde, kinofobi söyleminin hangi dilsel ve söylemsel unsurlar etrafında şekillendiği ve bu unsurların sosyal medya kullanıcıları arasında nasıl yaygınlaştığı detaylı bir şekilde incelenmiştir. X platformunda yapılan analizlerde, kinofobiye ilişkin söylemlerin sıklıkla“köpek,”“çocuk,”“sokak”gibi belirli kelimeler etrafında toplandığı görülmüştür. Frekans analizleri, kelime bulutları, ikili ngram kelime bulutları ve kelime ağ analizleri gibi çeşitli veri görselleştirme yöntemleri, bu kelimelerin toplumsal korku ve önyargıları nasıl pekiştirdiğini göstermektedir. Özellikle“köpek”ve“çocuk”kelimelerinin yüksek frekansla kullanılması, kinofobi söyleminin toplumun belirli kesimlerinde ne kadar yaygın olduğunu ve bu korkuların sosyal medya aracılığıyla nasıl daha da güçlendiğini ortaya koymaktadır. Çalışmanın bulguları, X platformundaki kinofobik söylemin büyük oranda negatif bir duygu yapısı etrafında şekillendiğini ve nefret söyleminin dilsel araçlarla nasıl pekiştirildiğini göstermektedir. Negatif duygu analizleri, kinofobiye dair içeriklerin büyük bir kısmının olumsuz ve korku dolu söylemler barındırdığını ortaya koyarken, merkezilik ve ilişki haritası analizleri, kinofobik içerikleri yayan ve bu söylemin inşasında etkili olan merkezi düğümleri tespit etmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma dijital medya ortamında kinofobi söyleminin nasıl inşa edildiğini ve sosyal medya aracılığıyla nasıl yayıldığını kuramsal ve metodolojik çerçevede ele almaktadır. Elde edilen bulgular, kinofobik söylemlerin sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde etkili olduğunu ve bu söylemlerin sosyal medya platformları üzerinde hızlıca yayılarak kitleler üzerinde korku ve nefretin artmasına yol açtığını göstermektedir.
Özet (Çeviri)
The rapid development of digital media and the diversification of interaction models cause social media platforms to play an important role in shaping social perceptions, fears and hate speech. This study analyses how the concept of kinophobia is constructed and spread in digital media and social media platforms. In the first section, the basic characteristics of digital media, the effects of the new media concept on interaction and how these processes are used in perception management are discussed. New media provide an important platform for understanding how users interact with each other and with content. Different approaches, from Rafaeli's message-oriented interaction model to human-human, human-system and human-content interaction models, have been used to analyse the dynamics of these new media. In particular, the effects of new media on perception management play a critical role in understanding how these platforms shape societal and individual perceptions. The second section explores the effects of social media on the masses and the role it plays in the context of mass psychology. In this context, the theoretical approaches of thinkers such as Frankfurt School, Althusser, Gramsci, Innis and McLuhan address how social media directs and shapes individuals and masses. In addition, how social media platforms are used as perception management tools and the role they play on social control mechanisms are also analysed. These platforms contribute to the reproduction of social norms and thought patterns by deeply affecting the psychological and social dynamics of individuals. The third chapter deals in depth with the concepts of hate speech in social media. It focuses on the relationship between media and language, the use of discourse and language as a tool of domination, and how hate speech is constructed and spread at the social level. In this context, the concepts of stereotypes, prejudice, discrimination, stigmatisation and marginalisation, which are the basic elements of hate speech, are examined in detail. The study reveals how hate speech and kinophobia are reinforced through linguistic tools and discourses on social media platforms. Kinophobia is an important example of how fear and hatred, especially towards dogs, is spread through social media through discourse construction. In the last section, the linguistic and discursive elements around which the discourse of kinophobia is shaped and how these elements spread among social media users are analysed in detail. The analyses conducted on the X platform show that discourses on cynophobia are frequently grouped around certain words such as 'dog,' 'child,' 'street'. Various data visualisation methods such as frequency analyses, word clouds, binary ngram word clouds and word network analyses show how these words reinforce social fears and prejudices. Especially the high frequency of the words 'dog' and 'child' reveals how widespread the discourse of kinophobia is in certain segments of society and how these fears are further reinforced through social media. The findings of the study show that cynophobic discourse on platform X is largely shaped around a negative emotional structure and how hate speech is reinforced through linguistic tools. While negative sentiment analyses revealed that most of the content related to kinophobia contained negative and fearful discourses, centrality and relationship map analyses identified the central nodes that spread kinophobic content and were effective in the construction of this discourse. In conclusion, this study examines how the discourse of cynophobia is constructed in the digital media environment and how it is spread through social media in a theoretical and methodological framework. The findings show that cynophobic discourses are effective not only at the individual but also at the societal level, and that these discourses spread rapidly on social media platforms, causing fear and hatred among the masses.
Benzer Tezler
- 280 karakterde siyasal iletişim: 31 Mart 2019 İstanbul Yerel Seçiminde Twitter kampanyaları
The political communication in 280 characters: The Twitter campaigns of the 31st of March 2019 for the Istanbul local elections
UĞUR KOCAGER
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Siyasal BilimlerGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
- Dijital dünyada değişen din anlayışı
Changing understanding of religion in the digital word
NESLİHAN HOCAOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Dinİstanbul Sabahattin Zaim ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İSMAİL DEMİREZEN
- Web 3.0'da dijital emeğin dönüşümü: Sosyal finans örneği
Başlık çevirisi yok
ROBİN KANAT
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
İletişim BilimleriGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TOLGA ÇEVİKEL
- Interactive sound design-FFT sound synthesis engine model proposal
Etkileşimli ses tasarımı-FFT ses sentezleme motoru modeli
YAHYA BURAK TAMER
- Yeni medyada etkileşimli reklam ve bir etkileşimli reklam örneği; Coca -Cola'nın Sevgililer Günü Makinası
Interactive advertising and an interactive advertising example at new media ; Coca -Cola's Valentine's Day Machine
ALİCAN KALAFATOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
ReklamcılıkBeykent Üniversitesiİletişim ve Tasarım Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÖKHAN UĞUR