Kronik böbrek hastalığı olan kişilerde piyüri düzeyinin idrar kültürü pozitifliği ile ilişkisi
Relationship between pyuria level and urine culture positiveness in people with chronic kidney disease
- Tez No: 933319
- Danışmanlar: DOÇ. DR. YALÇIN HACIOĞLU, DR. SİBEL GÜLÇİÇEK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Aile Hekimliği, Family Medicine
- Anahtar Kelimeler: KBH, Piyüri, İdrar kültürü, Üriner Sistem Enfeksiyonu, CKD, Pyuria, Urine culture, Urinary Tract Infection
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Aile Hekimliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 99
Özet
Amaç: İdrar yolu enfeksiyonu (İYE), her yaş ve cinsiyette görülebilen, idrar yollarının iltihaplanmasıyla karakterize yaygın bir mikrobiyal enfeksiyondur. Basit mesane iltihabından (sistit) ciddi septik şok vakalarına kadar geniş bir yelpazede seyredebilir. İYE, doktor ziyaretleri sonrası en sık antibiyotik reçete edilme nedenlerinden biri olup, yaşam boyu erkeklerin %12'sinde, kadınların ise %40'ında en az bir kez semptomatik olarak görülebilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda teşhis başarısızlıkları; antibiyotiklerin yanlış kullanımına, tedavi gecikmelerine ve septik durumlarda hayatta kalma oranlarının düşmesine yol açan temel faktörlerdendir. Bu nedenle, erken tanı ve antibiyotiklerle uygun tedavi, ürosepsis gibi komplike idrar yolu enfeksiyonlarını önlemek için hayati önem taşımaktadır Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Polikliniği'ne başvuran ve çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden, 18 yaş ve üzeri kronik böbrek hastalığı (KBH) olan ve idrar kültürü istenen 127 hasta üzerinde gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların 103'ü kadın (%81,1), 24'ü erkek olup yaş ortalaması 63,77±12,86 olarak hesaplanmıştır. Hastaların sosyoekonomik durumu, bilinen kronik hastalıkları, kullandıkları ilaçlar, KBH evreleri, önceki ürojinekolojik cerrahi operasyon öyküleri, semptom varlığı, ROMA IV kabızlık kriterleri, son bir hafta içindeki cinsel ilişki sıklığı, doğum kontrol yöntemleri, günlük sıvı tüketimi, vitamin takviyeleri ve genetik aile hikayesi gibi faktörler sorgulanarak değerlendirilmiştir. Veriler SPSS 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Hastaların yaş ortalamasının 63,77±12,86 olduğu, %81,1'inin kadın, %53,5'inin ilköğretim mezunu ve %88,2'sinin asgari ücretin iki katından fazla geliri olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, hastaların %52'sinin 3. evre GFR'ye sahip olduğu saptanmıştır. İdrar analizlerinde ise hastaların %54,3'ünün idrarında ≥10 lökosit olduğu, %46,5'inin üreme göstermediği, üreme gösteren hastaların ise %57,9'unda E. coli ürediği tespit edilmiştir. Çalışmamızda ROC analizi ile idrar lökosit sayısı ve kültür pozitifliği arasındaki ilişki incelenmiş, cut-off değeri 14,5 hücre/hpf olarak tespit edilmiştir. İdrar kültürlerinde en sık izole edilen patojenin %57,9 ile E. coli olduğu belirlenmiştir. Hastaların %52'sinin diyabet ve %77,2'sinin hipertansiyon hastası olduğu görülmüş. İdrar yolu enfeksiyonu ile ilişkili semptomlar, çalışmamızda yaygın olarak görülmüş ancak bu semptomların enfeksiyonu kesin olarak doğrulamadığı anlaşılmıştır. Örneğin, Kostovertebral açı hassasiyeti (KVA), lökosit sayısı ≥10 olan hastalarda KVA negatif olan bireylerde daha yüksek oranda gözlenmiştir. İdrar yaparken ağrı (dizüri) semptomu, lökosit değeri 0,05). Bunun yanı sıra, hijyen alışkanlıkları bağlamında önden arkaya silme veya cinsel ilişki sonrası miksiyon gibi davranışların İYE riskini azaltmadığı gözlemlenmiştir. Günlük sıvı tüketimi değerlendirildiğinde, hastaların %74'ünün günde 2-3 litre su tükettiği, %3,1'inin alkol tükettiği ve %24,4'ünün kafein tükettiği tespit edilmiştir. Ancak üreme durumu ile sıvı tüketim alışkanlıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu bulgular, İYE tanı ve tedavi süreçlerinde multidisipliner bir yaklaşımın ve bireysel faktörlerin dikkatlice değerlendirilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Sonuç: Çalışmamızda ROC analizi ile idrar lökosit sayısı ve kültür pozitifliği arasındaki ilişki incelenmiş ve cut-off değeri 14,5 hücre/hpf olarak belirlenmiştir. Bu bulgu, piyürinin enfeksiyon ve kolonizasyonu ayırt etmede önemli bir gösterge olduğunu ortaya koymakla birlikte, tanı süreçlerinde daha kesin sonuçlar için ek değerlendirmelerle desteklenmesi gerektiğini göstermektedir.
Özet (Çeviri)
Objective: Urinary tract infection (UTI) is a common microbial infection characterized by inflammation of the urinary tract, which can be seen in all ages and genders. It can progress in a wide range from simple bladder inflammation (cystitis) to severe septic shock cases. UTI is one of the most common reasons for antibiotic prescription after doctor visits and can be symptomatic at least once in 12% of men and 40% of women throughout their lives. Failure to diagnose bacterial infections is one of the main factors leading to incorrect use of antibiotics, treatment delays and decreased survival rates in septic cases. Therefore, early diagnosis and appropriate treatment with antibiotics are vital to prevent complicated urinary tract infections such as urosepsis. Materials and Methods: This study was conducted on 127 patients who applied to the Istanbul Education and Research Hospital Nephrology Clinic and accepted to participate in the study voluntarily, were 18 years of age or older, had chronic kidney disease (CKD) and had a urine culture. 103 of the participants were female (81.1%), 24 were male, and the mean age was calculated as 63.77±12.86. The socioeconomic status of the patients, known chronic diseases, medications used, CKD stages, previous urogynecological surgical operations, presence of symptoms, ROMA IV constipation criteria, frequency of sexual intercourse in the last week, birth control methods, daily fluid consumption, vitamin supplements, and genetic family history were questioned and evaluated. The data were analyzed using the SPSS 22.0 program. Results: The mean age of the patients was 63.77±12.86, 81.1% were female, 53.5% were primary school graduates, and 88.2% had an income more than twice the minimum wage. In addition, 52% of the patients were found to have stage 3 GFR. In urine analysis, 54.3% of the patients had ≥10 leukocytes in their urine, 46.5% showed no growth, and 57.9% of the patients who showed growth had E. coli growth. In our study, the relationship between urine leukocyte count and culture positivity was examined with ROC analysis, and the cut-off value was determined as 14.5 cells/hpf. The most frequently isolated pathogen in urine cultures was determined to be E. coli with 57.9%. It was observed that 52% of the patients had diabetes and 77.2% had hypertension. Symptoms associated with urinary tract infection were commonly seen in our study, but it was understood that these symptoms did not definitively confirm the infection. For example, costovertebral angle tenderness (CVA) was observed at a higher rate in patients with a leukocyte count of ≥10 and in individuals with a negative CVA. While the symptom of pain during urination (dysuria) was found at a higher rate in patients with a leukocyte count of 0.05). In addition, it was observed that behaviors such as wiping from front to back or micturition after sexual intercourse in the context of hygiene habits did not reduce the risk of UTI. When daily fluid consumption was evaluated, it was determined that 74% of the patients consumed 2-3 liters of water per day, 3.1% consumed alcohol, and 24.4% consumed caffeine. However, no statistically significant difference was found between the reproduction status and fluid consumption habits. These findings reveal the importance of a multidisciplinary approach and careful evaluation of individual factors in the diagnosis and treatment processes of UTI. Conclusion: In our study, the relationship between urine leukocyte count and culture positivity was examined with ROC analysis and the cut-off value was determined as 14.5 cells/hpf. This finding suggests that pyuria is an important indicator in differentiating infection and colonization, but it should be supported by additional evaluations for more accurate results in diagnostic processes.
Benzer Tezler
- Kronik Böbrek Hastalığı Olan Kişilerde FGF-23, IL-1 beta ve KIM-1'in Hastalık Progresyonu ve Mortalite Üzerine Etkilerinin İncelenmesi
Evaluation of the Effect of FGF-23, IL-1 beta and KIM-1 on Disease Progression and Mortality in Patients with Chronic Kidney Disease
EMEL SAĞLAM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
NefrolojiSağlık Bakanlığıİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HASAN KAYABAŞI
- Kronik böbrek hastalığı olan kişilerde ilaçla ilgili problemlerin belirlenmesi ve önlenmesinde klinik eczacının rolü
The role of the clinical pharmacist in identifying and preventing drug-related problems in patient with chronic kidney disease
AYSEL PEHLİVANLI
Doktora
Türkçe
2022
Eczacılık ve FarmakolojiAnkara ÜniversitesiDisiplinlerarası Klinik Eczacılık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ARİF TANJU ÖZÇELİKAY
- Evre 3-4-5 kronik böbrek hastalığı olan kişilerde kardiyovasküler risk faktörü olarak hemogram parametrelerinin değerlendirilmesi
Evaluation of complete haemogram parameters as cardiovascular risk factor in individuals with stage 3-4-5 chronic kidney disease
HATİKE HANÇER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
KardiyolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HASAN KAYABAŞI
- Investigation of hepcidin in sera of patients with diabetic kidney disease
Diyabetik böbrek hastalığı olan hastaların seralarında hepsidin araştırması
OMER KAMIL HUSSEIN GHRAIRI
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
BiyokimyaÇankırı Karatekin ÜniversitesiKimya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ŞEVKİ ADEM
DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİN AL-KAZAZZ
- Assessment of nurses' knowledge about chronic kidney diseases ın Al-Nasserıya city/Iraq
Irak'taki Al-Nasseriya şehrindeki hemşirelerin kronik böbrek hastalıkları hakkındaki bilgilerinin değerlendirilmesi
YOUSIF FAISAL OUDAH AL-MAYYAHI
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
HemşirelikÇankırı Karatekin ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MÜJGAN ONARICI