Geri Dön

Primiparlarda postpartum transperineal ultrasonografik bulguların ve üriner inkontinans ilişkili semptomların karşılaştırılması

Comparison of postpartum transperineal ultrasonographic findings and urinary incontinence-related symptoms in primiparous women

  1. Tez No: 935247
  2. Yazar: MELİKE ÜNLÜ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. NUR GÖZDE KULHAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: POP-Q, sezaryen, transperineal ultrasonografi, vajinal doğum, POP-Q, cesarean section, transperineal ultrasonography, vaginal delivery
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Konya Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 90

Özet

Amaç: Pelvik taban; pelvik organlara destek sağlama, sfinkterik etki gösterme ve cinsel fonksiyona katkıda bulunma işlevleriyle kas ve ligamanların koordine çalıştığı bir sistemdir. Artan yaşam kalite beklentisiyle birlikte pelvik taban bozuklukları için sağlık hizmeti arayışı doğurganlık çağına kaymış olup, doğum şeklinin bu bozukluklara etkisinin değerlendirilmesi önem kazanmıştır. Özellikle son yirmi yılda; klinik değerlendirmelere ek olarak ultrasonografik yaklaşımlar gelişmiş, transperineal ultrasonografi (TPUS) yöntemi pelvik organların dinamik değişimlerini ve fonksiyonlarını değerlendirmede ön plana çıkmıştır. Bu çalışma; TPUS ile“Pelvic Organ Prolapse Quantification”(POP-Q) sınıflandırması ve“The International Consultation on Incontinence Questionnaire Short Form”(ICIQ-SF) anketini kullanarak doğumun pelvik taban fonksiyonları üzerindeki etkilerini karşılaştırmayı amaçlamakta olup, ürojinekoloji alanındaki sınırlı literatüre katkı sağlayarak hastaların postpartum dönemde uygun tedavi ve yaşam tarzı değişikliklerinin belirlenmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma; 15.12.2024-15.02.2025 tarihleri arasında Konya Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği'ne postpartum 1. ay kontrolü için başvuran hastalar arasından rastgele seçilen, vajinal doğum yapan 64 ve sezaryen olan 64 primipar hastayı kapsamakta olup toplam 128 kişilik bir örneklem ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların bilgilendirilmiş onam formunu imzalamasının ardından sosyodemografik verileri kaydedilmiş; Hasta Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) üzerinden doğum bilgileri edinilmiş, endikasyon görülen hastalar TPUS ile değerlendirilip sonuçlar POP-Q ile standardize edilmiş; rest halinde ve valsalva ile bakılan retrovezikal açı (RVA), üretral kalınlık, puboüretral mesafe, rest halinde ve valsalva ile bakılan symphysis pubis ile mesane boynu arasındaki mesafe, mesane boynu inişi (BND), üretral hunileşme varlığı, servikal yer değiştirme, anorektal açı ve enterosel varlığı parametreleri bakılmış ardından hastalara ICIQ-SF üriner inkontinans anketi uygulanarak, elde edilen tüm veriler hasta bazında kayıt altına alınmıştır. Verilerin analizinde IBM SPSS 25.0 programı kullanılmıştır. Bulgular: Bu araştırmada, vajinal doğum yapan ve sezaryen olan primipar kadınların sosyodemografik özellikleri (yaş,“body mass index [BMI]”, eğitim durumu, meslek) arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Benzer şekilde, gebelik haftası ve fetal ağırlık gibi doğum parametreleri açısından da gruplar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Vajinal doğum yapan ve üriner inkontinans şikâyeti olan kadınlarda POP-Q“total vaginal length (tvl)”ve valsalva ile symphysis-üretra arası mesafe ölçümlerinin inkontinans olmayanlara göre anlamlı düzeyde düşük olması, anatomik değişikliklerin fonksiyonel sonuçlarla ilişkili olabileceğini göstermektedir. Korelasyon analizinde, ICI-Q skoru ile POP-Q tvl ölçümü arasında negatif yönde korelasyon saptanmıştır. Bu bulgu, total vajinal uzunluğun azalmasının üriner inkontinans şiddetinde artış ile ilişkili oluğunu düşündürmektedir. Benzer şekilde, vajinal doğum yapan kadınlarda ICI-Q skoru ile valsalva halinde symphysis-üretra arası mesafe ölçümü arasında negatif yönde korelasyon kaydedilmiştir. Bu ilişki, üretra pozisyonunun inkontinans patogenezindeki önemini vurgulamaktadır. ROC analizi sonucunda, POP-Q tvl değerinin 8 cm ve altında olmasının inkontinans riskini %77,42 duyarlılık ve %43,30 özgüllük ile öngörebileceği belirlenmiştir. Sonuç: Bu çalışma, vajinal doğum ve sezaryen sonrası pelvik taban anatomisindeki değişiklikleri ve bu değişikliklerin üriner inkontinans ile ilişkisini ortaya koymaktadır. Bulgularımız, vajinal doğumun pelvik taban anatomisi üzerinde daha belirgin değişikliklere neden olduğunu ancak üriner inkontinans prevalansı açısından doğum şekilleri arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir. POP-Q tvl değerinin düşük olması, üriner inkontinans için potansiyel bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Postpartum dönemde pelvik taban disfonksiyonu ve üriner inkontinans, kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen ve sıklıkla göz ardı edilen önemli sağlık sorunlarıdır. Bu nedenle erken tanı, risk faktörlerinin belirlenmesi ve koruyucu stratejilerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Mevcut çalışma ve gelecekte bu konu üzerine yapılacak araştırmalar, bu alandaki bilgi birikimimizi genişletecek ve klinik uygulamaları iyileştirecektir.

Özet (Çeviri)

Objective: The pelvic floor is a system where muscles and ligaments work in coordination, providing support to pelvic organs, exhibiting sphincteric effects and contributing to sexual function. With increasing life quality expectations, the pursuit of healthcare for pelvic floor disorders has shifted to reproductive age, making the assessment of delivery method's impact on these disorders increasingly important. Particularly in the last two decades, ultrasonographic approaches have developed in addition to clinical evaluations, with transperineal ultrasonography (TPUS) emerging as a prominent method for evaluating the dynamic changes and functions of pelvic organs. This study aims to compare the effects of delivery method on pelvic floor functions using TPUS along with the“Pelvic Organ Prolapse Quantification”(POP-Q) classification and“The International Consultation on Incontinence Questionnaire Short Form”(ICIQ-SF) survey. It aims to contribute to the limited literature in urogynecology and help determine appropriate treatment and lifestyle modifications for patients in the postpartum period. Materials and Methods: This study was conducted with a total sample size of 128 participants, comprising 64 primiparous patients who had vaginal delivery and 64 who underwent cesarean section, randomly selected from patients who presented to Konya City Hospital Obstetrics and Gynecology Outpatient Clinic for their first postpartum month check-up between December 15, 2024 and February 15, 2025. After participants signed the informed consent form, their sociodemographic data were recorded; delivery information was obtained through the Hospital Information Management System (HBYS); patients with indications were evaluated with TPUS, and results were standardized with POP-Q. The following parameters were examined: retrovesical angle (RVA) at rest and during Valsalva, urethral thickness, pubourethral distance, distance between symphysis pubis and bladder neck at rest and during Valsalva, bladder neck descent (BND), presence of urethral funneling, cervical displacement, anorectal angle, and presence of enterocele. Subsequently, patients were administered the ICIQ-SF urinary incontinence questionnaire, and all obtained data were recorded on a patient basis. IBM SPSS 25.0 program was used for data analysis. Results: In this study, no significant differences were found in sociodemographic characteristics (age, body mass index [BMI], educational status, occupation) between primiparous women who had vaginal delivery and those who underwent cesarean section. Similarly, no significant differences were found between the groups in terms of delivery parameters such as gestational week and fetal weight. The significantly lower POP-Q“total vaginal length (tvl)”and symphysis-urethra distance measurements during Valsalva in women with vaginal delivery and urinary incontinence complaints compared to those without incontinence suggest that anatomical changes may be associated with functional outcomes. In correlation analysis, a negative correlation was detected between ICI-Q score and POP-Q tvl measurement. This finding suggests that a decrease in total vaginal length is associated with an increase in urinary incontinence severity. Similarly, a negative correlation was recorded between ICI-Q score and symphysis-urethra distance measurement during Valsalva in women who had vaginal delivery. This relationship emphasizes the importance of urethral position in the pathogenesis of incontinence. As a result of ROC analysis, it was determined that a POP-Q tvl value of 8 cm or less could predict the risk of incontinence with a sensitivity of 77,42% and a specificity of 43,30%. Conclusion: This study reveals the changes in pelvic floor anatomy after vaginal delivery and cesarean section, the relationship of these changes with urinary incontinence. Our findings indicate that vaginal delivery causes more significant changes in pelvic floor anatomy, but there is no significant difference between delivery methods in terms of urinary incontinence prevalence. Low POP-Q tvl value has been identified as a potential risk factor for urinary incontinence. Pelvic floor dysfunction and urinary incontinence in the postpartum period are significant health problems that can adversely affect women's quality of life and are often overlooked. Therefore, early diagnosis, identification of risk factors, and development of protective strategies are of great importance. Current and future research on this topic will expand our knowledge in this field and improve clinical practices.

Benzer Tezler

  1. Primiparlarda sürekli ebe desteğinin konfor, uyku kalitesi ve emzirme öz yeterliliğine etkisi: Gebelikten anneliğe izlem çalışması

    The effect of continuous midwife support on comfort, sleep quality and breastfeeding self-efficacy in primiparous: A follow-up study from pregnancy to motherhood

    SÜMEYYE ŞİMŞEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Ebelikİnönü Üniversitesi

    Ebelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SÜMEYYE ALTIPARMAK

  2. Sezaryen ya da normal spontan doğum yapan primiparlarda doğum deneyiminin doğum sonu yaşam kalitesine etkisi

    The effect of the cesarean or normal spontaneous delivery experience on postpartum quality of life in primiparous

    SEÇİL KIZILKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Kadın Hastalıkları ve DoğumMarmara Üniversitesi

    Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NURDAN DEMİRCİ

  3. Primiparlarda doğum şeklinin mesane boynu ve pelvik tabana anatomik ve fonksiyonel etkisinin değerlendirilmesi

    The assestment of anathomic and functional effect on pelvic floor and bladder neck according to the delivery type in primiparous women

    NAİLE GÖKÇE AKAGÜNDÜZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bakanlığı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DR. ALİ İSMET TEKİRDAĞ

  4. Primiparlarda rebozo tekniğinin doğum sürecine etkisinin incelenmesi

    Examination of the effect of rebozo technique on the birth process in primiparas

    ZEYNEP TUNCAY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    EbelikBiruni Üniversitesi

    Ebelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLSEN ÇAYIR

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİME ŞULE SELMAN

  5. Hipnoemzirme ve oksitosin masajının primiparlarda emzirme motivasyonu, yetersiz süt algısı, bağlanma ve uterus involüsyon sürecine etkisi

    The effect of hypnobreastfeeding and oxytocin massage on breastfeeding motivation, insufficient perception of milk, attachment and uterine involution process in primiparous

    SÜMEYYE ALTIPARMAK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Ebelikİnönü Üniversitesi

    Ebelik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YEŞİM AKSOY DERYA