Geri Dön

Kamu işletmelerinin özelleştirilmesinin analitik incelenmesi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 9372
  2. Yazar: NEJAT ÖNEN
  3. Danışmanlar: Belirtilmemiş.
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Ekonomi, Economics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1989
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Uludağ Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 181

Özet

ÖZET Bilindiği gibi son yıllarda, dünyadaki uygulamalara paralel bir biçimde, Türkiye'de de çok sayıda kamu işlet mesi özelleştirme programına alınmıştır. Hükümet tarafın dan bir tür yeniden yapılanma ( restructring ) olgusu olarak değerlendirilen bu olay, dünyanın en geniş kapsamlı özel leştirme programlarından birisidir. Böylece, Türkiye'de 233 sayılı Kanun Hükmünde Ka rarname çerçevesinde faaliyet gösteren kamu iktisadi te şebbüsü, bağlı ortaklık ve iştiraklerden 45 tanesi özel leştirme programına alınmıştır. Bu sayılan türdeki kamu kuruluşları Türkiye'nin sanayi üretiminin yaklaşık % 40'ı- nı ve sabit sermaye yatırımlarının ise % 60'ını gerçekleş tirmektedirler. 45 kamu kuruluşunun özelleştirilmesi amacıyla 1986 yılında bir“özelleştirme ana planı”hazır lanmış bulunmaktadır. Bu master planda özelleştirmenin te mel amaçları üst düzeydeki bürokratlardan elde edilen bil gilere ve isteklere göre saptanmış bulunmaktadır. Böylece, Türkiye'deki özelleştirme olgusunun temel hedefleri şöyle saptanmıştır : - Ekonomide serbest piyasa kurallarına işlerlik ka zandırmak, verimliliği arttırarak ekonomik büyümeyi hız landırmak, - Sermayenin tabana yayılmasını teşvik etmek, - Sermaye piyasasının gelişmesini sağlamak, - Kamu iktisadi teşebbüslerinin neden olduğu bütçe üzerindeki yükü ortadan kaldırmak. 1986 yılında yürürlüğe giren 3291 sayılı Yasa ise, özelleştirme programını, prosedürünü ve uygulamaya yönelikVI diğer konuları düzenlemektedir. Bu yasa özelleştirme ile ilgili olarak alınacak kararlarda kamu iktisadi teşebbüsle ri için Bakanlar Kuruluna; bağlı ortaklık, müessese, işlet me, işletme birimi ve iştirakler için ise Yüksek Planlama Kuruluna yetki vermektedir. Bu yasa uyarınca bir kamu ku ruluşunun özelleştirilmesine karar verildiğinde, kuruluşun tüm ya da kamuya ait olan hisseleri Toplu Konut ve Kamu Or taklığı İdaresine devredilir. Böylece, özelleştirilecek kamu kuruluşu 233 sayılı KİT Yasası hükümlerine tabi olma maktadır. Daha önce uzmanlık alanlarıyla ilgili bakanlık lara bağlı olan KİT'ler, 3291 sayılı yasa uyarınca Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresinin yönetimine geçmektedir ler. Böylece, özelleştirme programına alınan kamu kuruluş larıyla ilgili olarak tüm yetkiler Toplu Konut ve Kamu Or taklığı İdaresine verilmiş bulunmaktadır. Özelleştirme programına alınan kuruluşlar içinde ilk olarak TELETAŞ halka arz yoluyla özelleştirilmiştir. Bu ku ruluşun özelleştirilmesi sırasında uluslararası özelleştir me kurallarına uyulduğunu söyleyebiliriz. Ancak, daha sonra uygulamaya konulan diğer özelleştirme programları için aynı şey söylenemez. Bilindiği gibi, bir kaç ay önce ANSAN (An kara Gıda, Meşrubat, Meyve Suları Sanayii ve Ticaret A.Ş.) ile MEDA (Meşrubat Dağıtım ve Ticaret A.Ş.) şirketlerindeki T.C. Ziraat Bankasının yaklaşık % 88 oranındaki payı, blok satış yöntemiyle Coca-Cola şirketine devredilmiş bulunmak tadır. Yine son zamanlarda USAŞ (Uçak Sanayi A.Ş.) İskandi navya Hava Yolları (SAS Service Partner) Şirketine blok sa tış yöntemiyle satılmıştır. En son olarak ise, BHT (Boğaz içi Hava Taşımacılığı) şirketi ise Aer Lingus adlı bir yabancı şirkete satılmış bulunmaktadır. Şimdiye kadar uygulamaya konulan ve yukarıda kısaca durumları açıklanan, kamu kuruluşlarından sadece TELETAŞ'ın hisse senedi ihracı yoluyla halka satılması, özelleştirme ile ilgili uluslararası öncelikler ilkesine uygun bulunmak-VII tadır. Yani, bu yöntemle sermayenin tabana yayılması ve sermaye piyasasının gelişmesinin teşvik edilmesi gibi önceliklere uyulmuş bulunmaktadır. Ancak, diğer dört kamu işletmesinin blok satış yöntemiyle yabancı şirketlere sa tılması uygulamaları kamuoyunda ve basında şiddetle kritik edilmektedir. Bu açıklanan nedenlerle, özelleştirme olgusu son yıllarda Türkiye'de en çok tartışılan bir konu olmuştur, Altı bölümden oluşan bu çalışmamızda, özelleştirme olgusunun ekonomik etkileri üzerinde durmaktayız. Çalışma mızın kısa bir özetini ise, aşağıdaki biçimde anlatabiliriz, İlk bölümde, devletleştirme olgusunun temel dayanağı olan“doğal tekeller”(natural monopolies) konusu ele alı narak, iktisadi devlet teşekküllerinin bir tür ekonomik analizi yapılmaktadır. Böylece, mikro ve makro ekonomi ile kamu ve refah ekonomilerinin temel ilkelerinden yararlanı larak, kamu işletmelerinin etkinlik analizini yapmaya çalış maktayız. Bu bölümde ortaya konulacak olan etkinlik kriter leri, tezimizin bir anti tezi olmasının dışında, ayrıca özelleştirmenin başarı durumunun karşılaştırılması yönünden de önem taşımaktadır. Bu nedenle, kamu işletmelerinin eko nomik teorisinin analitik bir anlatımına ağırlık vermeye çalıştık. Bilindiği gibi, bir mal ya da hizmetin kaynak kulla nımında etkinliği sağlayacak biçimde, en düşük maliyetle üretilebilmesi için, ilgili firmanın ölçek büyüklüğünden yararlanmaya olanak verecek büyüklükte kurulması gerekmek tedir. Ancak, bir firmanın ölçek büyüklüğünden (economics of scale) ya da ölçek ekonomilerinden yararlanabilmesi ise, o firmanın tekel pozisyonunu sağlayabilmesiyle olanaklıdır. Örneğin, Türkiye'deki üç otomobil fabrikasının ölçek büyük lüğünde kurulmaması nedeniyle, üretim maliyeti oldukça yük sektir. Ancak, bu üç fabrika tek bir otomobil fabrikası bi çiminde kurulsalardı, üretilen otomobilin maliyeti oldukçaVIII düşürülebilecekti. Bu örnek çok sayıda mal ve hizmet için geçerli olup, en çok devletin, kamu işletmelerinin ve belediyelerin sundukları hizmetler için uygulanmaktadır. Şöyleki genel bütçe, katma bütçe ve yerel yönetimler tara fından sunulan hizmetlerin tamamına yakın bir bölümü sıfır marjinal maliyetle ya da azalan maliyet koşulları altında üretilmektedir. Bu nedenle, üretimin teknik özelliklerinden kaynaklanan ve doğal tekel kurulmasını gerektiren bu koşul larla dışsal ekonomiler konusu, bu bölümde analitik bir biçimde ele alınacaktır. Özelleştirme tezimizin anti tezi olan, kamu işletme lerinin etkinliği ile ilgili analizi, ikinci bölümde daha farklı yaklaşımlarla test etmekteyiz. Şöyle ki, uygulamada kamu işletmelerinde karar almayı belirleyen çok sayıda fak tör, bu işletmelerde etkinliği önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu bakımdan, özel işletmeler için geçerli olan, kâr maksi- mizasyonu ilkesinin kamu işletmelerine uygulanamaması, etkinlik analizleri yönünden önemli sorunlar yaratmaktadır. Gerçekten, kamu işletmelerinin yöneticilerinin ya da bürok ratların kâr motifi ile hareket edememeleri, ya da etki alanlarını genişletmek istemeleri (dairelerini büyütmek ya da çalıştırdıkları personel sayısını artırmak gibi) kamu sektöründe önemli savurganlıklara yol açmaktadır. Öte yan dan, kamu işletmeleri tarafından üretilen mal ve hizmetlere politikacıların da ayrı bir talebinin olması, etkinlik sorunlarını daha da artırmaktadır. Bilindiği gibi, politi kacıların kamu hizmetlerine olan talebi piyasa talebinden son derece farklı bir biçimde açıklanmaktadır. Politikacı lar kamu işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri tüketmek için değil, fazla oy maksimizasyonunu sağlamak amacıyla talep etmektedirler. Bu nedenle, politikacılar tüketmedik leri mal ve hizmetlerin finansmanı amacıyla, kamu işletme lerine bütçeden mali destek sağlarlar. Politikacılar sağla dıkları bu mali desteğin karşılığını ise, kamu işletmeleri nin sundukları mal ve hizmetlerin fiyatının düşürülmesi veIX seçmenlerine istihdam sağlaması biçiminde talep ederler. Böylece, kamu hizmetler inin ' ve malların tüketicilere daha düşük bir fiyattan sunulması sonucu olarak, politikacılar oy maksimizasyonu biçimindeki amaçlarına kolayca ulaşmış olurlar. Buraya kadar ki kısa açıklamalarımız, kamu işletme lerinde etkinlik koşullarının nasıl bozulduğunu açıkça gös termektedir. Öte yandan, yine aynı bölümün son kısmında ise, kamu hizmetlerinden kişilerin bedava yararlanma (free rider) motivasyonları nedeniyle, etkinlik koşullarının daha da bozulmakta olduğunu açıklamaktayız. İkinci bölüm, kamu ve özel sektördeki karar alma mekanizmalarının özlü bir karşılaştırmasıyla tamamlanmaktadır. üçüncü bölümde, özelleştirmenin alternatifi olan devletleştirme olgusu ele alınmakta olup, II'nci Dünya Sa vaşı sonrası yaygın bir biçimde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen bu eğilimin, ortaya çıkış nedenleri üze rinde durulmaktadır. Bu bölümde devletleştirmeye yol açan ideolojik, ekonomik ve diğer nedenler ele alındıktan sonra, iktisadi devlet teşekküllerinin ortaya çıkışı konusu anla tılmaktadır. İktisadi devlet teşekküllerinin sayılarındaki artış eğilimi, ekonomik etkinliklerinin giderek artmasının nedenleri, 1970'li yıllarda karşılaştıkları önemli ekonomik sorunları ve dolayısıyla, özelleştirme yaklaşımlarının gün deme gelişi gibi konular özlü bir biçimde anlatılmaktadır. Bilindiği gibi, özelleştirme denildiğinde, genellikle ikti sadi devlet teşekküllerinin, kamu iştiraklerinin ve bağlı ortaklıkların özel sektöre ve halka satılması anlaşılmakta dır. Ancak, devletin genel ve katma bütçesi ile sunulan eğitim ve sağlık gibi bazı kamusal mal ve hizmetlerin de, bazı gelişmiş ülkelerde ve Türkiye'de özelleştirildiği gö rülmektedir. Bu nedenle, söz konusu mal ve hizmetlerin ya da kamusal malların Kıt'a Avrupası ülkelerindeki sosyali zasyonuna ilişkin uygulamalar da bu bölümde anlatılarak, özelleştirme programlarının başarısının" ölçülmesinde yarar lanılacak kriterler ortaya konulmaktadır. Bu bölümünsonunda ise, özelleştirme olgusu ekonomik faydaları ve sa kıncaları yönünden bir tür değerlendirmeye tabi tutulmakta dır. Özelleştirme olgusunun uygulanmasına yönelik politi ka araçları ise, dördüncü bölümde ayrıntılı bir biçimde ele alınmaktadır. Bu nedenle, önce özelleştirme ile ilgili ola rak, başvurulması gerekli olan ekonomik kriterin saptanması konusunu açıklamaktayız. Tüketici refahının maksimize edil mesi biçiminde saptanan bu tür bir ekonomik kritere uygun düşecek olan, çeşitli özelleştirme yöntemleri de yine özlü bir biçimde bu bölümde anlatılmaktadır, özelleştirmede et kin fiyatlama politikasının uygulanmasına ilişkin yöntemler ise, kâr marjı fiyatlaması ve perakende fiyat endeksi (RPI-X) alt başlıkları altında açıklanmaktadır. Ancak, fi yatlama politikasının özelleştirme programlarının başarısı üzerindeki önemli etkileri nedeniyle, ayrıca sosyal amaçlı fiyatlama teknikleri de ele alınmaktadır. özelleştirme olgusunun başarılı bir biçimde uygulan masının önemli bir koşulu olan, serbestleştirme ya da kamu tekellerinin uğraşı alanlarının liberalize edilmesi ile il gili konular da, yine dördüncü bölümde ele alınmaktadır. Bu olgu önce, bir tür özelleştirme yöntemi olarak açıklanmış olup, daha sonraki açıklamalarımda ise, konu AET ve OECD ülkeleri yönünden ele alınmaktadır. Böylece, kamu tekelleri nin uğraşı alanlarına özel sektör firmalarının herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın kolayca girebilmelerine ola nak sağlayan uygulamalar anlatılmaktadır. Böylece, taşıma cılık, PTT hizmetleri, Bankacılık ve Sermaye Piyasaları, Radyo ve Televizyon yayıncılığı ile enerji sektörleriyle ilgili serbestleştirme uygulamaları çeşitli OECD, AET ül keleri ve Türkiye yönünden ele alınmıştır. Bu bölüm, ser bestleştirme olgusunun temel bir değerlendirilmesi yapıla rak tamamlanmaktadır.XI Çalışmamızın beşinci bölümünde ise, özelleştirme ol gusunun uygulamaya yönelik sorunları, yapısal ve teknik özellikleri yönünden ele alınmaktadır. Bilindiği gibi, dün yanın bir çok ülkesinde özelleştirmeye yönelik girişimler, daha uygulamanın başlangıç aşamasında başarısızlıkla sonuç lanmaktadır. Gerçekten, özelleştirmeye yönelik (bürokratik yapı, milliyetçi eğilimler ve ideolojiden kaynaklanan) si yasal, yönetsel ve ekonomik sorunlar çözülmeden, uygulamaya konulacak olan özelleştirme programlarından fazla bir şey beklenmemelidir, öte yandan, özelleştirme uygulamasının za manlaması, programların içeriğinin saptanması ve öncelikle rin tutarlı bir biçimde belirlenmesi gibi teknik düzeydeki sorunlar da, özelleştirme programlarının başarı şansını azaltmaktadır. Bu açıklanan nedenlerle, özelleştirme prog ramlarının uygulamaya konulmasından önce, yukarıda sayılan yapısal ve teknik nitelikli sorunların çözüme kavuşturulma sı gerekmektedir. Kamu işletmelerinin mülkiyetinin özel sektöre devre dilmesi, çoğu kez özelleştirme işleminin ekonomik anlamda başarılı olduğunu göstermeyebilir. Şöyle ki, çok sayıdaki ülkede kamu işletmeleri yüksek fiyatlarla özel sektöre satılmış olup, özelleştirme sonunda ülke ekonomilerinde ciddi sorunlarla karşılaşılmıştır, örneğin, ölçek ekonomi lerinden vazgeçilmesi nedeniyle üretim düzeyi düşmüş, ya da özelleştirme sonunda fiyatlar yükselmiş bulunmaktadır, öte yandan, kamu işletmelerini satın alan bazı özel firmalar tekelci eğilime girmektedirler. Bu anlatılan nedenlerle, devletin yine özelleştirme sonrası piyasada ortaya çıkacak olan ve aksak rekabete yol açacak olan eğilimleri kontrol altına alması gerekmektedir. Tam rekabet kurallarına işler lik kazandırmaya yönelik açıklamalarımız ise, bu bölümün sonunda yer almaktadır. Altıncı ve son bölümde ise, Türkiye'de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmakta olan özelleştirme program-XII ları hakkında açıklayıcı bilgiler verilmektedir. Bu bölüm de, Cumhuriyetin daha ilk yıllarında benimsenen ancak, uzun bir süredir uygulamaya konulamayan çeşitli özelleştirme gi rişimlerinin geçirdiği aşamalar anlatılmaktadır. Gerçekten, tek ve çok partili dönemlerde ve özellikle liberal hükümet ler tarafından desteklenmesine karşın, özelleştirme giri şimleri bir türlü uygulamaya konulamamıştır. Ancak, uygulama konusunda kesin adımlar 1984 yılından sonra atılmış olup, 2'si KİT (Petkim ve Sümerbank); 8'i bağlı or taklık ve 35'i kamu iştiraki olmak üzere, 45 kadar kamu ku ruluşu özelleştirme programına alınmış bulunmaktadır. Bu çalışmamız tamamlandığı sırada TELETAŞ, ANSAN, MEDA, USAŞ ve Boğaziçi Hava Taşımacılığı adlı kamu iştirakleri ve bağ lı ortaklıklar özelleştirilmiş olup, bunlardan ilki halka arz yoluyla ve diğerleri ise, blok satış yöntemiyle yabancı şirketlere devredilmiş bulunmaktadır. Bu bölümde ayrıca, dünyanın en büyük özelleştirme olgusunu yaşayan İngiltere uygulaması ile gelişmekte olan ülkelere örnek olarak Jamaika uygulaması anlatılmaktadır. Çalışmamızın sonuç kıs mında ise, normatif teoriden yararlanarak, özelleştirme olgusunun genel bir değerlendirilmesi yapılarak, ulaştığı mız sonuçlar vurgulanmaktadır.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de özelleştirme uygulamaları ve PTT'nin telekominikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    HÜSNÜ TEKİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    EkonomiSelçuk Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. RECEP TARI

  2. Türkiye'de küreselleşmenin bir aracı olarak özelleştirme uygulamaları

    Privatization in Turkey as a means of globalization

    KAĞAN ŞAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    EkonomiGazi Üniversitesi

    Uluslararası İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. OĞUZ ESEN

  3. Les privatisations en Turquie

    Türkiye'de özelleştirme

    AYFER USTABAŞ

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    1994

    EkonomiUniversité Paris 1 Panthéon Sorbonne

    Ekonomi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DUC LOI PHAN

  4. Yabancı doğrudan yatırımlar ve çok taraflı yatırım anlaşması

    Foreign direct investment and multilateral agreement on investment

    M. ESRA ÖZKUL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    İşletmeİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. NURHAN YENTÜRK