Geri Dön

Pelvik organ prolapsusunda pektopeksi ve sakrokolpopeksi tekniklerinin cerrahi başarı ve yan etki açısından karşılaştırılması

Comparison of pectopexy and sacrocolpopexy techniques in pelvic organ prolapse in terms of surgical success and side effects

PDF İndir

  1. Tez No: 942036
  2. Yazar: GÜLŞAH KACIROĞLU
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. GAMZENUR CİMİLLİ ŞENOCAK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Atatürk Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 109

Özet

Pelvik Organ Prolapsusunda Pektopeksi ve Sakrokolpopeksi Tekniklerinin Cerrahi Başarı ve Yan Etki Açısından Karşılaştırılması Amaç: Pelvik organ prolapsusu (POP) tüm kadınların yaklaşık %50 sini etkileyen, %11'inde POP sebebi ile cerrahi tedavi gerektiren yaygın bir durumdur. Pelvik organ prolapsusu tanımı, Galen ve Hippocrat' tan beri bilinmektedir. İlkel prolapsus tedavilerinden sonra ilk gerçek tedaviler vajinal pesserler olmuştur.19. yüzyılda anestezi ve antisepsinin gelişmesinden sonra obliteratif yöntemleri temel alan cerrahi uygulamalar başlamıştır (Heming, Le Fort, Manchester Fothergill). 20. Yüzyılda POP patogenezi üzerine yapılan çalışmaların ışığında rekonstriktif cerrahi denemeleri başlamış ama pek taraftar bulamamıştı.1960'ta Baden ve Walker'in prolapsusta pelvik destek yapılarını incelemesi ve evrelemesi üzerine genel anlayış rekonstrif cerrahi tarafına evrilmiştir [124]. POP tedavisi temel olarak obliteratif veya rekonstrüktif cerrahiden oluşmaktadır. Obliteratif cerrahi daha çok yaşlı, seksüel inaktif ve komorbiditesi olan yüksek cerrahi risk taşıyan hastalarda uygulanırken rekonstrüktif teknikler daha çok üreme dönemi ve cinsel aktif kadınlarda uygulanmaktadır. Rekonstriktif teknikler histerektominin eşlik ettiği veya etmediği doğal doku onarımı veya mesh kullanılarak uygulanan cerrahiden oluşmaktadır. Günümüzde en çok uygulanan ve altın standart olarak da kabul edilen abdominal sakrokolpopeksi'nin yanında birçok vajinal veya abdominal cerrahi teknikler uygulanmaktadır. Alternatif tekniklere baktığımızda sakrospinöz ligament fiksasyonu SSF) , İliokoksigeal fiksasyon, yüksek uterosakral ligament süspansiyonu, meş kit uygulamaları, lateral süspansiyon, pektopeksi, uterosakral ligament süspansiyonu gibi cerrahilerdir. Bunlar içinde yeni bir cerrahi teknik olan pektopeksi (PP) tekniği ile sakrokolpopeksi (SCP) tekniğini karşılaştıran fazla çalışma yoktur. Kliniğimizde gerek SCP gerekse alternatif teknikler yaygın olarak uygulanmaktadır. Biz de bu sebeple çalışmamızı POP yönetiminde PP tekniği ile SCP tekniğinin cerrahi başarı, komplikasyonlar , seksüel endeks ve hayat kalitesi üzerine etkilerini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesi Kadın hastalıkları ve Doğum Kliniği' nde 2010-2022 yılları arasında SCP ve PP tekniği ile POP cerrahisi yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Toplam 196 hasta belirlendi. SCP grubundan 85 hasta, PP grubundan 9 hasta çalışmaya katılmayı çeşitli nedenlerden kabul etmedi. Toplam 102 hasta çalışmaya dahil edildi. SCCP (Sakrokolposervikopeksi) grubu 56, PP grubu 46 hasta olarak belirlendi. Tüm hastalar retrospektif olarak tarandı. Tüm Hastaların, preoperatif ve postoperatif POP-Q değerlendirilmeleri, pre-postoperatif jinekolojik muayeneleri, Female Sexual Function Index (FSFI) ve Prolapse Quality of Life Questionnaire (P-QoL) formları, Postoperatif ameliyat başarı ölçeği formları ve Patient Global Impression of Improvement (PGI - I) ölçeği dolduruldu. Tüm hastalar yeniden muyeneye çağırıldı ve POP-Q ölçekleri ve jinekolojik muayeneleri yapıldı. Preoperatif ve postoperatif 1. yılda POPDI6, KRADE8, ÜDE6 ve PFQI7 anketleri uygulandı. Bulgular: SCCP ve PP gruplarının karşılaştırılmasında kullanılan objektif ölçüm olan POP-Q ölçümleri değerlendirilmesinde SCCP grubunda daha iyi olmak üzere her iki grupta anlamlı bir düzelme mevcuttu. Subjektif olarak, her iki gruptada kişisel hedeflere ulaşım yüzdesi anlamlı bir şekilde yüksek bulunmakla beraber (SCCP %96,43, PP %84,44) SCCP grubunda kişisel hedeflere ulaşım yüzdesi daha fazla idi (p=0,036). SCSP grubunda daha iyi olmak üzere, her iki gruptada pelvik taban bozukluğu şikayetleri preoperatif döneme göre belirgin olarak azalmış bulundu. SCCP grubunda daha belirgin olmak üzere her iki gruptada postoperatif dönemde preoperatif döneme göre yaşam kalitesinin tüm parametrelerinde belirgin bir artış mevcuttu. Preoperatif FSFI ölçeğinde SCSP grubunda toplam puan 17,38±8,43, PP grubunda toplam puan 20,23±6,92 idi. Postoperatif SCCP grubunda toplam puan 16,65±9,81, PP grubunda 24,45±3,6 idi. PP grubunda FSFI ölçeğinde bütün parametrelerde düzelme görülürken, SCCP grubunda disparoni semptomları dışında anlamlı düzelen parametre görülmedi. Postoperatif komplikasyonlar açısında SCCP grubunda %8,3 meş komplikasyonu ve %1,79 rektum seroza defekti izlenirken diğer komplikasyonlar açısından gruplar arasında anlamlı bir fark görülmedi. Hastanede yatış süreleri açısından SCCP grubunda PP grubunda göre daha fazla hastanede yatış süresi izlendi. Hgb ve Htc düzeyelerindeki arasında preoperative ve postoperative gruplar arasında anlamlı fark görülmedi. Sonuç: Pektopeksi cerrahisi diğer POP cerrahilerine göre daha yeni bir teknik olmasından dolayı, literatürde PP cerrahisi ile diğer POP cerrahilerini kıyaslayan sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bu konuda iki ameliyatın arasında hangisinin daha üstün olduğu açısından net bir kanıya varılması için hasta sayısı daha fazla, daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır

Özet (Çeviri)

Comparison of the Surgical Success and Side Effects of Pectopexy and Sacrocolpopexy Techniques in Pelvic Organ Prolapse Objective: Pelvic organ prolapse (POP) is a common condition that affects approximately 50% of all women and requires surgical treatment due to POP in 11% of them. The definition of pelvic organ prolapse has been known since Galen and Hippocrates. After primitive prolapse treatments, the first real treatments were vaginal pessaries. After the development of anesthesia and antisepsis in the 19th century, surgical practices based on obliterative methods began (Heminway, Le Fort, Manchester Fothergill). In the 20th century, attempts at reconstructive surgery were initiated in light of studies on POP pathogenesis, but they did not find much support. In 1960, the general understanding shifted towards reconstructive surgery after Baden and Walker's study and staging of pelvic support structures in prolapse. POP treatment mainly consists of obliterative or reconstructive surgery. Obliterative surgery is mostly applied to elderly, sexually inactive, and comorbid patients with high surgical risk, while reconstructive techniques are applied more to women of reproductive age and those who are sexually active. Reconstructive techniques consist of surgeries performed with or without accompanying hysterectomy using native tissue repair or mesh. Today, in addition to abdominal sacrocolpopexy, which is the most commonly performed and considered the gold standard, many vaginal or abdominal surgical techniques are also performed. When we look at alternative techniques, surgeries such as sacrospinous ligament fixation (SSF), iliococcygeal fixation, high uterosacral ligament suspension, mesh kit applications, lateral suspension, pectopexy, uterosacral ligament suspension are included. Among these, there are few studies comparing the pectopexy (PP) technique, which is a new surgical method, with the sacrocolpopexy (SCP) technique. In our clinic, both SCP and alternative techniques are widely performed. For this reason, we aimed to investigate the effects of the PP technique and the SCP technique on surgical success, complications, sexual index, and quality of life in POP management. Materials and Methods: This study included patients who underwent POP surgery using SCP and PP techniques between 2010 and 2022 in the Obstetrics and Gynecology Clinic of Atatürk University Faculty of Medicine. A total of 196 patients were identified. 85 patients from the SCP group and 9 patients from the PP group did not agree to participate in the study for various reasons. A total of 102 patients were included in the study. The SCCP (Sacrocervicopexy) group consisted of 56, and the PP group consisted of 46 patients. All patients were retrospectively reviewed. All patients underwent preoperative and postoperative POP-Q evaluations, pre- and postoperative gynecological examinations, Female Sexual Function Index (FSFI) and Prolapse Quality of Life Questionnaire (P-QoL) forms, postoperative surgical success scale forms, and the Patient Global Impression of Improvement (PGI-I) scale was completed. All patients were called for re-examination, and POP-Q scales and gynecological examinations were performed. POPDI-6, KRADE-8, UDI-6, and PFQI-7 questionnaires were administered preoperatively and at 1 year postoperatively. Results: In the evaluation of the POP-Q measurements, which are objective measurements used to compare the SCCP and PP groups, a significant improvement was observed in both groups, with better results in the SCCP group. Subjectively, although the percentage of personal goal achievement was significantly high in both groups (SCCP 96.43%, PP 84.44%), the percentage of personal goal achievement was higher in the SCCP group (p=0.036). In both groups, pelvic floor disorder complaints were found to be significantly reduced compared to the preoperative period, with more prominent improvement in the SCCP group. In both groups, there was a significant increase in all parameters of quality of life in the postoperative period compared to the preoperative period, again more prominent in the SCCP group. In the preoperative FSFI scale, the total score was 17.38±8.43 in the SCCP group and 20.23±6.92 in the PP group. In the postoperative period, the total score was 16.65±9.81 in the SCCP group and 24.45±3.6 in the PP group. While improvement was seen in all parameters in the FSFI scale in the PP group, no significantly improved parameter was observed in the SCCP group except for dyspareunia symptoms. In terms of postoperative complications, 8.3% mesh complications and 1.79% rectal serosa defect were observed in the SCCP group, while no significant difference was found between the groups in terms of other complications. In terms of hospital stay durations, a longer hospital stay was observed in the SCCP group compared to the PP group. No significant difference was observed between the preoperative and postoperative groups in terms of Hgb and Hct levels. Conclusion: Since pectopexy surgery is a newer technique compared to other POP surgeries, there are a limited number of studies in the literature comparing PP surgery with other POP surgeries. More comprehensive studies with larger patient numbers are needed to reach a clear conclusion about which of the two surgeries is superior.

Benzer Tezler

  1. Tez No

    794273

    Pelvik organ prolapsusu olan hastalarda sakrospinöz fiksasyon ve pektopeksinin karşılaştırılması ve kısa dönem sonuçları

    Comparison of sacrospinous fixation and pectopexy in patients with pelvic organ prolapse, and short-term results

    YASEMIN ABOALHASAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AHMET KALE

  2. Tez No

    247965

    Pelvik organ prolapsusunda uygulanan cerrahi tedavilerin karşılaştırılması

    Comparing of the surgical treatments performed for pelvic organ prolapse

    BADE ILGIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Kadın Hastalıkları ve DoğumEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖMER T. YALÇIN

  3. Tez No

    341763

    Pelvik organ prolapsusunda okkült stres üriner inkontinans tanısı ve tedavi sonuçları

    Başlık çevirisi yok

    BURÇİN KARAMUSTAFAOĞLU BALCI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖNAY YALÇIN

  4. Tez No

    778462

    Pelvik organ prolapsusunda vücut imajı ölçeği'nin kültürel adaptasyonu, güvenirlik-geçerliği ve vücut imajının farklı parametrelerle ilişkisinin incelenmesi

    Cultural adaptation and reliability-validity of the body image in the pelvic organ prolapse questionnaire and examination of the relationships of body image with different parameters

    İLAYNUR KUL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Fizyoterapi ve RehabilitasyonHacettepe Üniversitesi

    Temel Fizyoterapi Ve Rehablitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERAP ÖZGÜL

  5. Tez No

    435654

    İleri evre pelvik organ prolapsusunda obliteratif ve rekonstrüktif cerrahi yöntemlerinin karşılaştırılması

    Comparison of oblitrating and reconstructive surgical techniques in patients with high grade pelvic organ prolapse

    ÖZGE ŞAHİN YAŞAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Kadın Hastalıkları ve DoğumEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖMER TARIK YALÇIN

Geri Dön