Navigating the paradox of connectivity and isolation: Impacts on digital nomads' psychological well-being
Bağlantılı olmanın ve yalnızlığın paradoksunda yol almak: Dijital göçebelerin psikolojik iyilik hâline etkileri
- Tez No: 943918
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ADNAN VEYSEL ERTEMEL
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Psikoloji, Psychology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İşletme Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 121
Özet
Bu çalışma, dijital göçebelik kavramı etrafında şekillenen“sürekli bağlantılı olma”ile“fiziksel ve duygusal izolasyon”arasında oluşan çelişkiyi araştırmakta ve bu paradoksun bireylerin psikolojik iyi oluş düzeyleri üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Dijital göçebeler, teknolojik araçlar ve uzaktan çalışma imkanları sayesinde fiziksel olarak herhangi bir yere bağlı kalmadan, dünyanın farklı bölgelerinde çalışabilen bireylerdir. Bu yaşam tarzı, özgürlük, özerklik ve kültürel çeşitliliğe erişim gibi cazip avantajlar sunsa da; aynı zamanda sosyal bağların zayıflaması, duygusal yalnızlık, sürekli hareketlilikten kaynaklı aidiyet eksikliği ve dijital tükenmişlik gibi çeşitli psikolojik riskleri beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda çalışmanın temel araştırma sorusu, dijital göçebelerin dijital bağlantı stratejileri ile yaşadıkları izolasyon deneyimlerinin psikolojik iyi oluş üzerindeki etkilerini nasıl şekillendirdiğidir. Bu soruya yanıt aramak amacıyla üç temel hipotez geliştirilmiştir: Yapılandırılmış ve bilinçli dijital bağlantı stratejileri, yalnızlık düzeylerini azaltmakta ve psikolojik iyi oluşu artırmaktadır. Yüksek düzeyde algılanan sosyal izolasyon, psikolojik iyi oluş üzerinde negatif bir etkiye sahiptir. Dijital araçlar aracılığıyla kurulan sosyal bağlantılar, yalnızlığın olumsuz etkilerini belirli koşullarda hafifletici bir rol oynamaktadır. Araştırma kapsamında nicel yöntem kullanılmış ve veri toplama aracı olarak çevrim içi bir anket uygulanmıştır. Katılımcılar, en az altı aydır dijital göçebe olarak yaşayan, uzaktan çalışan ve İngilizce yeterliliğine sahip 300 bireyden oluşmaktadır. Anket, dört temel psikolojik ölçek içermektedir: Revised UCLA Yalnızlık Ölçeği (R-UCLA), Lubben Sosyal Ağ Ölçeği (LSNS-6), Sosyal Medya Kullanım Entegrasyon Ölçeği (SMUIS) ve Warwick-Edinburgh Psikolojik İyi Oluş Ölçeği (WEMWBS). Bu ölçekler aracılığıyla yalnızlık, sosyal destek, dijital etkileşim düzeyi ve genel psikolojik sağlık hakkında kapsamlı veri elde edilmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerine bakıldığında, %52'si kadın, %47'si erkek ve %1'i diğer olarak tanımlanmıştır. Yaş ortalaması 31,4'tür. Katılımcıların %76'sı bir yılı aşkın süredir dijital göçebe olarak çalışmakta, %58'i ise haftalık 30 saatten fazla mesai harcamaktadır. Sosyal yaşamla ilgili sorularda ise %69'u sık seyahat ettikleri için kalıcı sosyal ilişkiler kurmakta zorlandıklarını, %61'i orta veya yüksek düzeyde yalnızlık yaşadıklarını belirtmiştir. LSNS-6 ölçeğine göre sosyal ağları güçlü olan bireylerin yalnızlık puanlarının %34 oranında daha düşük olduğu görülmüştür. Bu bulgu, sosyal destek yapılarının psikolojik iyi oluş için kritik bir tampon işlevi gördüğünü göstermektedir. Yalnızlık ile psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiler, bazı bulgular açısından şaşırtıcıdır. R-UCLA yalnızlık puanı ile WEMWBS iyi oluş puanı arasında pozitif yönlü bir ilişki (r = 0.418, p < 0.01) saptanmıştır. Bu durum klasik literatürdeki“yalnızlık kötü, bağlılık iyi”şeklindeki ikili varsayımla çelişmektedir. Nitekim dijital göçebeler için yalnızlık her zaman olumsuz bir durum olarak algılanmamaktadır. Bu bireyler, yalnızlığı bazen bilinçli bir tercih olarak görüp, kişisel gelişim, içe dönme, üretkenlik gibi faydalarla ilişkilendirebilmektedir. Nitel veriler de bu gözlemi destekler niteliktedir: Katılımcıların %32'si düzenli olarak dijital detoks uyguladığını, yalnız geçirilen zamanın zihinsel açıdan yenileyici olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan sosyal medya kullanım biçimi, yalnızlık ve iyi oluş ilişkisini ciddi biçimde şekillendirmektedir. SMUIS ölçeği ile ölçülen dijital etkileşim puanları, WEMWBS iyi oluş puanlarıyla negatif korelasyon göstermiştir (r = –0.345, p < 0.01). Bu durum, sosyal medya kullanımının birebir iyi oluş getirmediğini; tersine, pasif kullanım biçimlerinin (sadece izlemek, gezinmek, kıyaslama yapmak) bireyde sosyal tükenmişlik ve kıyaslama kaynaklı psikolojik gerilim yarattığını göstermektedir. Regresyon analizine göre, SMUIS puanı her bir birim arttığında WEMWBS skoru ortalama 0.605 puan azalmaktadır (β = –0.605, p < 0.01). Buna karşın, sosyal medya kullanımında aktif etkileşim (yorum yazma, canlı bağlantılar kurma, grup sohbetlerine katılma) ile yalnızlık düzeylerinin düştüğü ve psikolojik iyi oluşun arttığı gözlemlenmiştir. Katılımcıların %57'si bu tür aktif etkileşimlerin yalnızlık duygusunu azalttığını belirtmiştir. Çoklu regresyon analizinde ise yalnızlık (R-UCLA, β = 0.564), sosyal destek (LSNS-6, β = 0.467) ve sosyal medya entegrasyonu (SMUIS, β = –0.552) birlikte değerlendirildiğinde, bu üç değişkenin psikolojik iyi oluşun yaklaşık %49'unu açıkladığı bulunmuştur (R² = 0.49). Bu sonuç, dijital göçebelerin psikolojik durumu üzerinde hem bireysel hem de dijital çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle sosyal medya ve dijital bağlantı araçları, bireyin yalnızlıkla baş etme kapasitesini destekleyici olduğu kadar zorlaştırıcı da olabilmektedir. Bu nedenle dijital göçebelerin“sürekli bağlı olma”durumunu bilinçli şekilde yönetmeleri, psikolojik sürdürülebilirlik açısından hayati bir gerekliliktir. Sosyal etkileşim ve topluluk aidiyeti bağlamında coworking (ortak çalışma) alanlarının etkisi de çalışmada vurgulanmıştır. Katılımcıların %43'ü coworking alanlarını düzenli olarak kullandığını, bu sayede profesyonel ve sosyal anlamda daha dengeli bir yaşam sürdürebildiklerini ifade etmiştir. Özellikle yüz yüze etkileşim imkanının bulunduğu bu tür fiziksel ortamlar, sosyal bağların güçlenmesine, yalnızlık hissinin azalmasına ve psikolojik dengeye olumlu katkı sağlamaktadır. Bu alanlar aynı zamanda meslektaşlarla fikir alışverişinde bulunma, mentorluk alma ve aidiyet geliştirme gibi fırsatlar da sunmaktadır. Bu çalışma dijital göçebelerin karşılaştığı psikolojik zorluklara karşı etkili stratejiler geliştirmek açısından çeşitli önerilerde bulunmaktadır. İlk olarak, birey düzeyinde dijital kullanımın sınırlandırılması, dijital detoks rutinlerinin oluşturulması ve sosyal medya kullanım biçiminin aktif etkileşim odaklı hale getirilmesi önemlidir. İkinci olarak, kurumlar ve işverenler, uzaktan çalışanlara yönelik mentorluk programları, sanal sosyalleşme alanları ve hibrit takım çalışmaları gibi sosyal destek mekanizmaları oluşturmalıdır. Üçüncü olarak, kamu politikaları düzeyinde dijital göçebelere yönelik sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik ve vergilendirme gibi konularda esnek ve kapsayıcı düzenlemeler geliştirilmelidir. Özellikle dijital göçebe vizeleri sunan ülkeler (Portekiz, Estonya, Barbados gibi) bu alanda örnek teşkil etmektedir. Sonuç olarak, bu çalışma dijital göçebeliğin psikolojik etkilerine dair çok boyutlu ve veri temelli bir değerlendirme sunmakta; sosyal bilimler literatürüne yeni katkılar sağlamaktadır. Bağlantılı olmanın her zaman sosyalleşme anlamına gelmediği, dijital araçların niteliği kadar bireyin bu araçlarla kurduğu ilişkinin belirleyici olduğu net biçimde ortaya konmuştur. Dijital çağda yalnızlık, yalnızca bir eksiklik değil, zaman zaman bir tercihtir; ancak bu tercihin uzun vadede ruhsal sağlığa zarar vermemesi için bireylerin destekleyici sosyal yapılar içinde varlık göstermesi elzemdir. Bu bağlamda çalışma, hem bireylere hem kurumlara hem de karar vericilere yönelik somut ve uygulanabilir öneriler sunmaktadır.
Özet (Çeviri)
The present study focuses on the paradoxical experience of digital nomads, who often grapple with deep feelings of isolation despite being constantly connected through digital technologies. As remote work becomes a normalized part of global labor culture, the digital nomad lifestyle, once considered niche, has rapidly gained popularity. This lifestyle promises freedom, flexibility, and autonomy, yet it also presents unique psychological challenges, particularly around social disconnection and mental well-being. Through a quantitative research approach, this study investigates how digital nomads manage the balance between digital connectivity and physical or emotional isolation, and how this balance influences their psychological health. Data was collected from 300 self-identified digital nomads using validated psychological and social measurement tools, including the Revised UCLA Loneliness Scale, Lubben Social Network Scale, Social Media Use Integration Scale, and the Warwick-Edinburgh Mental Well-being Scale. The goal was to examine key variables such as loneliness, perceived isolation, social network strength, and mental resilience in a mobile, technology-driven lifestyle. The research is structured around three core hypotheses: that digital nomads who actively manage their digital connectivity experience greater psychological well-being; that perceived isolation correlates negatively with mental health; and that digital engagement moderates the psychological effects of isolation. Results suggest that while digital tools help maintain a sense of social presence and professional continuity, they cannot fully substitute for in-person connections. Moreover, passive or excessive use of digital media can actually heighten feelings of loneliness. This study highlights the complex interplay between digital engagement and social disconnection and adds to the limited but growing body of literature on digital nomadism. It also offers practical insights for individuals, organizations, and policymakers seeking to support this expanding segment of the workforce. Ultimately, the findings underscore the need for intentional connectivity strategies and community-building efforts to ensure that remote work remains not only sustainable but also mentally and emotionally fulfilling.
Benzer Tezler
- Be mindful of the mindfulness interventions! Does mindfulness increase leader moral action through unveiling organizational politics?
Farkındalık müdahalelerine dikkat edin! Bilinçli farkındalık, örgütsel politikaları açığa çıkararak liderin ahlaki davranışını artırır mı?
YASEMİN PAÇACI
- Daughters of the stage: Constructing the modern woman in the theater in the late Ottoman Empire and early Turkish Republic (1914-1935)
Sahnenin kızları: Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunda modern kadının inşası (1914-1935)
SALİHA ELİF SHANNON-CHASTAİN
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
Sahne ve Görüntü Sanatlarıİstanbul Bilgi ÜniversitesiSosyal Bilimler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLHAN BALSOY
- Akıllı şehir uygulamaları için KVKK uyumlu yeni bir model geliştirilmesi
Developing a new model for smart city applications in compliance with KVKK
MAZLUM ÖZÇAĞDAVUL
Doktora
Türkçe
2024
Bilim ve TeknolojiGazi ÜniversitesiAdli Bilişim Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HASAN HÜSEYİN SAYAN
- Navigating the changing landscape of cross-border terrorism: Assessing international counter-terrorism cooperation in the face of newly emerging threat
Sınır ötesi terörizmin değişen manzarasında yol almak: yeni ortaya çıkan tehditler karşısında uluslararası terörizmle mücadele işbirliğinin değerlendirilmesi
BAŞAK DALGIN
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Uluslararası İlişkilerUniversity of WroclawKüresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. JAROSLAW JARZABEK
- Navigating the digital transition in the mining industry: Technology adoption challenges and opportunities for sustainable mining practices
Madencilik endüstrisinde dijital dönüşümün yönetilmesi: Sürdürülebilir madencilik uygulamalarında yıkıcı teknolojilerin benimsemesine ilişkin engeller ve fırsatların analizi
JAVAD PAKDEL