Geri Dön

Sezaryen esnasında miyomektomi yapılan ve perop ve ya postop kan transfüzyonu ihtiyacı olan ve olmayan vakaların miyom karakteristikleri

Characteristics of fibroids in cases undergoing myomectomy during cesarean section with and without the need for perioperative or postoperative blood transfusion

  1. Tez No: 945754
  2. Yazar: GULSHAN MAMMADOVA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. TEKSİN ÇIRPAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 46

Özet

Amaç: Bu çalışmanın amacı, sezaryen sırasında myomektomi uygulanan olguların perioperatif ve postoperatif kan transfüzyonu gereksinimlerini retrospektif olarak değerlendirmek, myomların karakteristik özelliklerini ortaya koymak ve bu cerrahi yaklaşımın intraoperatif ile postoperatif komplikasyonlar açısından güvenilirliğini ve etkinliğini analiz etmektir. Ayrıca, sezaryen esnasında uygulanan myomektomiye yönelik klinik yaklaşımın değerlendirilmesiyle, bu müdahalenin obstetrik pratiğe katkısının ve uygulanabilirliğinin objektif verilerle ortaya konulması hedeflenmektedir. Yöntem: Bu çalışma, retrospektif bir analiz olarak planlanmıştır. Çalışmaya, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda 2020–2024 yılları arasında sezaryen sırasında myomektomi uygulanmış gebeler dahil edilmiştir. Olguların dosya kayıtları incelenerek perioperatif ve postoperatif hemoglobin düzeyleri, kan transfüzyonu gereksinimleri, operasyon sırasında çıkarılan myomların sayısı, boyutları ve anatomik lokalizasyonları değerlendirilmiştir. Veriler hastane bilgi yönetim sistemi ve hasta dosyaları üzerinden geriye dönük olarak taranmıştır. Bulgular: Çalışmamıza sezaryene alınan myoma uteri ve gebelik tanısı olan 294 gebe hasta dahil edilmiştir. Olguların yaş ortalaması 34,31±4,66 yıl iken, %50,9'unun (n=149) 35 yaş altı, %49,1'inin (n=144) 35 yaş ve üstü olduğu saptanmıştır. Olguların gebelik sayı ortalaması 2,27±1,45 iken paritelerinin ortalama 0,71±0,99 olarak hesaplanmıştır. Yaş, gebelik sayısı ve parite ile miyom sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır (p>0,05). Olguların %94,1'inde (n=272) miyom sayısı 6 veya daha az, %5,9'unda (n=17) ise 6'dan fazla izlenmiştir. Miyom boyutu bakımından değerlendirildiğinde %81'inde (n=234) 5 santimetre ve daha küçük, %19'unda (n=55) ise 5 santimetreden büyük olduğu belirlenmiştir. Miyom yerleşimi incelendiğinde %68,3'ünde (n=190) miyom yeri korp anterior iken, %15,5'inde (n=43) korp posterior, %14,4'ünde (n=40) korp anterior ve posterior, %1,8'inde (n=5) ise fundus yerleşimlidir. Korpus anterior yerleşimli miyomu olanlarda gebelik sayısı diğer yerleşim gruplarına göre istatiksel olarak anlamlı şekilde daha fazladır (p=0,027). Diğer miyom yerleşimleri arasında anlamlı fark saptanmamıştır. ERT sayısı ile maksimum miyom boyutu arasında ilişki saptanmazken (p>0,05), ERT sayısı ile miyom sayısı arasında pozitif yönde istatiksel olarak anlamlı korelasyon saptanmıştır (r=0,128, p=0,030). ERT uygulaması yapılan ve yapılmayan olgular arasında miyom sayısı ve maksimum miyom boyutu bakımından anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05). Sonuç: Verilerimiz ışığında değerlendirildiğinde, sezaryen sırasında myomektomi operasyonu; olası riskler dikkatle ele alındığında ve uygun önlemler alındığında, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında deneyimli cerrahlar tarafından güvenli bir şekilde uygulanabilir. Komplikasyon riskine karşı gerekli hazırlıkların yapılması önemlidir. Bununla birlikte, sezaryene myomektomi eklenip eklenmeyeceği kararı her hasta özelinde, risk–yarar analizi yapılarak ve hasta ile detaylı bilgilendirme görüşmesi gerçekleştirilerek verilmelidir. Hasta bazlı, bireyselleştirilmiş karar yaklaşımının bu tür cerrahi girişimlerde temel alınması gerektiği kanaatindeyiz.

Özet (Çeviri)

Aim: The primary aim of this study is to retrospectively evaluate the perioperative and postoperative blood transfusion requirements in patients who underwent myomectomy during cesarean section. Additionally, the study seeks to characterize the fibroids, assess the intraoperative and postoperative risks and complications, and evaluate the safety and efficacy of performing myomectomy during cesarean delivery. By analyzing the clinical approach to these cases, the study aims to provide evidence-based insights into the feasibility and potential benefits of incorporating myomectomy into routine cesarean procedures. Method: This study was designed as a retrospective analysis. Pregnant patients who underwent cesarean section with concurrent myomectomy at the Department of Obstetrics and Gynecology, Ege University Hospital, between 2020 and 2024 were included in the study. Patient files were reviewed retrospectively. Perioperative and postoperative hemoglobin levels, the need for blood transfusion, as well as the number, size, and anatomical location of the myomas removed during surgery were evaluated. Data were collected through the hospital's electronic medical records and patient charts. Findings: This study included a total of 294 pregnant patients diagnosed with both pregnancy and uterine myoma who underwent cesarean section. The mean age of the patients was 34.31 ± 4.66 years, with 50.9% (n=149) being under the age of 35 and 49.1% (n=144) aged 35 and older. The mean number of pregnancies was 2.27 ± 1.45, while the mean parity was calculated as 0.71 ± 0.99.No statistically significant correlation was found between age, number of pregnancies, or parity and the number of myomas (p>0.05). In 94.1% of the cases (n=272), the number of myomas was six or fewer, while 5.9% (n=17) had more than six myomas. Regarding the size of the myomas, 81% (n=234) measured 5 cm or smaller, whereas 19% (n=55) were larger than 5 cm. When evaluating myoma localization, 68.3% (n=190) were located in the anterior corpus, 15.5% (n=43) in the posterior corpus, 14.4% (n=40) in both anterior and posterior corpus, and 1.8% (n=5) in the fundus. The number of pregnancies was found to be significantly higher in patients with anterior corpus myomas compared to other localization groups (p=0.027), while no significant differences were observed among the other groups (p>0.05). There was no significant association between the number of elective reproductive treatments (ERT) and the maximum myoma size (p>0.05). However, a statistically significant positive correlation was found between the number of ERTs and the number of myomas (r=0.128, p=0.030). Conclusion: In light of our findings, myomectomy performed during cesarean section can be considered a safe and feasible procedure when conducted by experienced surgeons in tertiary care centers, provided that potential risks are carefully evaluated and appropriate precautions are taken. It is essential to ensure that adequate preparations are made to manage possible complications. However, the decision to perform myomectomy during cesarean delivery should be made on a case-by-case basis, following a thorough risk–benefit assessment and detailed consultation with the patient. We believe that an individualized, patient-centered approach should be the guiding principle in such surgical interventions.

Benzer Tezler

  1. Sezaryen sırasında myomektomi yapılan olguların değerlendirilmesi

    Evaluation of myomectomy during cesarean section

    ÖZLEM POLAT BOZBAY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumDicle Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. REYHAN GÜNDÜZ

  2. Sezaryen esnasında sanal gerçeklik uygulamasının primipar gebelerin algıladıkları anksiyete düzeylerine ve yaşam bulgularına etkisi: Randomize kontrollü çalışma

    The effect of virtual reality application on the perceived anxiety levels and vital signs of primipara pregnant women during cesarean section: Randomized controlled study

    ŞULE TUVANÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumAtatürk Üniversitesi

    Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞE AYDIN

  3. İlk kez sezaryen olan hastalarda peritonizasyonun postoperatif iyileşme üzerine etkisinin araştırılması

    Investigation of the effect of peritonization on postoperative recovery in patients undergoing first-time cesarean section

    EKREM YÜKSEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NUR GÖZDE KULHAN

  4. Gebeliğin oluşturduğu hipertansiyonda plasental yatak patolojisi ve endotel hasarının oluşumunda adhezyon molekülü VCAM-1 ve lökosit aktivasyonunun rolü

    Human plasental bed pathology and the role of vascular cell adhesion molecule-1 (VCAM-1) in the evolution of endothelial damage in pregnancy induced hypertension

    ÖZDEN ERDAL BUDAK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FERİDUN AKSU

  5. İntrauterin gelişme geriliği olgularında plasenta yatak biyopsisi ve plasenta histolojisinin uterin arter ve umbilikal arter doppler bulgularıyla ilişkisi

    Correlation between placental bed biopsy findings/placental histological changes and uterine/umbilical artery doppler velocimetries in pregnancies with intrauterine growth-restricted fetuses

    ASLI SOMUNKIRAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. RIZA MADAZLI