Geri Dön

İleri evre meme kanserlerinde CDK 4/6 inhibitörlerinin sağkalıma katkısı

The impact of CDK 4/6 inhibitors on survival outcomes in patients with advanced breast cancer

  1. Tez No: 946485
  2. Yazar: ELİF ŞEYMA OVALI
  3. Danışmanlar: PROF. DR. BERNA BOZKURT DUMAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Adana Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 80

Özet

Meme kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen malign neoplazilerden biridir ve global kanser yükü içerisinde önemli bir paya sahiptir. Bu yüksek insidans nedeniyle, hastalığın erken tanısı ve etkili tedavi stratejilerinin uygulanması büyük önem arz etmektedir. Özellikle metastatik evreye ulaşan hastalarda, geleneksel endokrin tedavilere direnç gelişmesi tedavi başarısını sınırlayan temel faktörlerden biridir. Ancak son yıllarda geliştirilen yeni nesil sistemik tedavi ajanları, bu hasta grubunda sağkalımı anlamlı düzeyde artırmıştır. Bu kapsamda, hücre döngüsü düzenleyicileri arasında yer alan siklin bağımlı kinaz 4/6 (CDK4/6) inhibitörleri, östrojen reseptörü (ER) pozitif ve HER2 negatif metastatik meme kanseri (MMK) alt tipinde, endokrin tedavi ile kombine edilerek kullanılmakta ve günümüzde birinci basamak tedavi seçeneği olarak klinik kılavuzlarda yer almaktadır. CDK4/6 inhibitörlerinin palbosiklib, ribosiklib ve abemasiklib gibi farklı formları, yapılan faz III klinik çalışmalarla progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalım üzerinde anlamlı katkı sağlamıştır. Çalışmamızda Adana Şehir Hastanesi Tıp Fakültesi'nde 01.01.2019-01.01.2023 tarihleri arasında meme kanseri tanılı, CDK 4/6 inhibitörü ilaçları kullanan 199 hastayı retrospektif olarak inceledik. Bu çalışmamızda hastalarımızın ribosiklib ve palbosiklib kullanımlarına göre patolojik durumlarını, hormon reseptör pozitifliği ve ki-67 oranı, metastaz durumlarını, menopoz-premenopozal dönemlerini, OS ve PFS sürelerini değerlendirilerek literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır. 199 hastada; 122 hasta palbosiklib, 77 hasta ribosiklib kullanmıştır. Hastaların yaş ortalaması 58,9±12,9 (Med: 58) yıl idi. Beraber kullanılan hormonterapi bulguları sırasıyla 4'ünde (% 2) anastrazol, 62'sinde (% 31,2) Fulvestrant, 131'inde (% 65,8) Letrozol, ikisinde (% 1) ise Tamoxifen kullanıldığı tespit edildi.CERB2 hastaların tamamı negatifti. ER% ortalaması 81,3±21,7 (Med: 90), PR% ortalaması 59,6±32,7 (Med: 70), Ki67% ortalamasının ise 24,3±18,8 (Med: 20) olduğu tespit edildi. Patolojik alt tip bulguları sırasıyla 83'ünde (% 41,7) diğer, 94'ünde (% 47,2) İnvaziv Duktal Karsinom, 22'sinde (% 11,1) Lobüler Duktal Karsinom tespit edildi. Uzak organ metastazı hastaların 181'inde (% 91) kemikte, 96'sında (% 48,2) akciğerde, 133'ünde (% 66,8) karaciğerde, 18'inde (% 9) beyin, 15'inde (% 7,5) ise diğer bölgelerde metastaza rastlanıldı. Metastatik bölge sayısı ortalaması 1,99±0,8 (Med: 2), tanıdan metastatik evreye kadar geçen süre ortalaması 50,9±34,2 (Med: 45,8) ay; tanıdan sonra ilaç kullanım süresinin ise 30,9±35,9 (Med: 16,6) ay olduğu tespit edildi. Palbociclib kullanılan hastaların yaş ortalaması, Ribociclib kullanılan hastalara göre daha yüksek idi (p=0,016). Cinsiyet değişkeni ile ilaç grupları arasında ise anlamlı bir farklılığa rastlanılmadı (p>0,05). Hastaların ortalama sağkalım süresi 43,5±1,5 ay idi. Premenopozal olan hastalarda, postmenopozal olan hastalara göre ortalama sağkalım süresi daha düşük bulundu (p=0,040). Hastaların hastalıksız ortalama sağkalım süresi 14,9±1,3 ay idi. Sonuç olarak her iki grup arasında hormon reseptör düzeyleri (ER%, PR%), proliferasyon indeksi (Ki-67%), kullanılan hormonoterapi ajanları, metastatik tutulum bölgeleri (kemik, karaciğer, akciğer) ve visseral hastalık varlığı açısından anlamlı fark saptanmamıştır. Ortalama sağkalım süresi, her iki tedavi kolunda benzer düzeyde saptanmıştır. Ribociclib grubunda ortalama sağkalım 44,6 ± 2,4 ay, Palbociclib grubunda ise 41,8 ± 1,9 ay olarak belirlenmiştir. Bu bulgular, CDK4/6 inhibitörlerinin sağkalım ve klinik etkinlik açısından birbirine yakın sonuçlar verdiğini göstermektedir. Bu nedenle, tedavi seçiminde ilaca erişim imkânı, hastanın klinik ve demografik özellikleri gibi bireysel faktörler belirleyici olabilir. Elde ettiğimiz veriler diğer çalışma verileriyle de örtüşmekte olup çalışmamızın literatüre katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.

Özet (Çeviri)

Breast cancer is one of the most common malignant neoplasms among women worldwide and constitutes a significant portion of the global cancer burden. Due to this high incidence, early diagnosis and the implementation of effective treatment strategies are of great importance. In particular, in patients who progress to the metastatic stage, the development of resistance to conventional endocrine therapies remains one of the main factors limiting treatment success. However, in recent years, novel systemic therapeutic agents have significantly improved survival in this patient group. In this context, cyclin-dependent kinase 4/6 (CDK4/6) inhibitors, which are among the cell cycle regulators, are currently used in combination with endocrine therapy in estrogen receptor (ER)-positive and HER2-negative metastatic breast cancer (MBC), and are recommended as first-line treatment options in current clinical guidelines [1–3]. Different forms of CDK4/6 inhibitors, such as palbociclib, ribociclib, and abemaciclib, have shown significant benefits in terms of progression-free survival (PFS) and overall survival (OS) in phase III clinical trials. In our study, we retrospectively analyzed 199 breast cancer patients who were treated with CDK4/6 inhibitors at Adana City Hospital, Faculty of Medicine, over a specified period. We aimed to contribute to the literature by evaluating patients' pathological characteristics, hormone receptor positivity, Ki-67 index, metastatic status, menopausal status, and overall survival (OS) and progression-free survival (PFS) according to the use of ribociclib and palbociclib. Among the 199 patients, 122 received palbociclib, and 77 received ribociclib. The mean age of the patients was 58.9 ± 12.9 years (median: 58). The accompanying endocrine therapies were anastrozole in 4 patients (2%), fulvestrant in 62 (31.2%), letrozole in 131 (65.8%), and tamoxifen in 2 patients (1%). All patients were HER2-negative. The mean ER expression was 81.3 ± 21.7% (median: 90), mean PR expression was 59.6 ± 32.7% (median: 70), and mean Ki-67 index was 24.3 ± 18.8% (median: 20). Pathological subtypes were identified as invasive ductal carcinoma in 94 patients (47.2%), lobular carcinoma in 22 patients (11.1%), and other types in 83 patients (41.7%). Distant organ metastasis was detected in 181 patients (91%) in the bones, 96 (48.2%) in the lungs, 133 (66.8%) in the liver, 18 (9%) in the brain, and 15 (7.5%) in other regions. The mean number of metastatic sites was 1.99 ± 0.8 (median: 2). The mean duration from initial diagnosis to the development of metastatic disease was 50.9 ± 34.2 months (median: 45.8), and the mean duration of drug use after diagnosis was 30.9 ± 35.9 months (median: 16.6). The mean age was significantly higher in patients receiving palbociclib compared to those receiving ribociclib (p = 0.016). No significant difference was found between treatment groups in terms of gender (p > 0.05). The overall mean survival was 43.5 ± 1.5 months. Premenopausal patients had a significantly lower mean survival than postmenopausal patients (p = 0.040). The mean progression-free survival was 14.9 ± 1.3 months. In conclusion, no statistically significant differences were observed between the two groups regarding hormone receptor levels (ER%, PR%), proliferation index (Ki-67%), types of hormonal therapy used, metastatic involvement sites (bone, liver, lung), or presence of visceral disease. The mean overall survival was found to be similar in both treatment arms, with 44.6 ± 2.4 months for the ribociclib group and 41.8 ± 1.9 months for the palbociclib group. These findings indicate that CDK4/6 inhibitors yield comparable outcomes in terms of survival and clinical efficacy. Therefore, factors such as drug accessibility and individual patient characteristics-both clinical and demographic-may play a decisive role in treatment selection. Our data are consistent with previous findings in the literature and are expected to make a valuable contribution to the existing body of knowledge.

Benzer Tezler

  1. Lokal ileri evre meme kanserlerinde 18-fdg pet/bt parametrelerinin neoadjuvan kemoterapi cevabı öngörüsündeki yeri ve manyetik rezonans görüntüleme ile karşılaştırılması

    Predictive value of dynamic and dual-phase 18 fdg pet/ct parameters in the assessment of neoadjuvant chemotherapy response in locally advanced breast cancer: A Comperative study with dynamic contrast enhanced mri

    OSMAN KUPİK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Radyoloji ve Nükleer TıpHacettepe Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE BELKIZ ERBAŞ

  2. Erken evre ve lokal ileri evre meme kansererinde Bcl-2 C erbB-2 EGFR MMP-9 düzeyleri ile prognostik faktörler arasındaki ilişki

    The correlation among Bcl-2 C erbB-2 EGFR MMP-9 levels and prognostic factors in the early and locally advanced stage breast cancer

    TURGUT KÖSE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Genel CerrahiErciyes Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. YÜCEL ARITAŞ

  3. Nod pozitif lokal ileri evre meme kanserlerinde neoadjuvan kemoterapi sonrası aksiller yanıtı etkileyen prediktif faktörlerin değerlendirilmesi

    Evaluation of predictive factors affecting axillary response after neoadjuvant chemotherapy in node-positive locally advanced breast cancers.

    BUSE YILDIZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Genel CerrahiAydın Adnan Menderes Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ OGÜN AYDOĞAN

  4. Lokal ileri evre meme kanserli hastalarda, neoadjuvan kemoterapinin VEGF ve KI-67 değişimine etkisi

    Affect of neoadjuvant chemotherapy on VEGF and KI 67 in locally advansed breast cancer

    AHMET GÖKHAN SARITAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Genel CerrahiÇukurova Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA YALÇIN KEKEÇ

  5. Erken evre meme kanserli hastalarda PET/BT nin rolünün değerlendirilmesi

    Evaluation of the role of PET/CT in patients with early stage breast cancer

    NESRİN AYDIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Radyoloji ve Nükleer TıpUludağ Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. A.TAYYAR AKPINAR