Climatic changes, settlement dynamics, resourcescape, and landscape evolution in the Delice Valley (Çorum) during the Early and Middle Holocene
Delice Vadisi'nde (Çorum) Erken ve Orta Holosen dönemindeki iklimsel değişimler, yerleşim dinamikleri, kaynak peyzajı ve peyzaj evrimi
- Tez No: 947867
- Danışmanlar: PROF. DR. BÜLENT ARIKAN, PROF. DR. EMİN ÇİFTÇİ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Arkeoloji, Coğrafya, Archeology, Geography
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Yer Sistem Bilimi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 161
Özet
Arkeolojik topluluklar ile yaşadıkları peyzaj arasında doğrusal olmayan, karmaşık ve geri beslemeli etkileşim ağları bulunmaktadır. Bu etkileşimler, günümüzde karmaşık sistemler kuramı, hesaplamalı bilimler ve yüksek başarımlı bilgisayar destekli simülasyon yöntemleri aracılığıyla; başta arkeologlar ve antropologlar olmak üzere çeşitli bilim insanları tarafından anlaşılmaya ve modellenmeye çalışılmaktadır. Arkeolojinin yer bilimleriyle kurduğu güçlü disiplinlerarası iş birliği, bu sürece önemli katkılar sağlamaktadır. Bu tez, ekolojik antropoloji ve peyzaj arkeolojisi kuramsal çerçevesi doğrultusunda, insan ile peyzajın Delice Vadisi özelinde nasıl birlikte evrildiğini araştırmaktadır. Bu amaçla Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), uzaktan algılama ve jeomorfolojik yaklasimlar gibi entegre yöntemler kullanılarak, uzun süreli sosyo-ekolojik süreçler mekânsal olarak modellenmiş, haritalanmış ve yorumlanmıştır. Çalışma alanı olan Delice Vadisi, Orta Kuzey Anadolu'da, Kızılırmak Nehri'nin en büyük kollarından biri olan Delice Nehri'nin Pleistosen'den bu yana yatağını oyması sonucu oluşmuştur. Vadi, Delice Nehri'nin Kızılırmak'a (antik Halys) bağlandığı noktada geniş bir taşkın ovası ve zengin alüvyal birikimler ile karakterizedir. Bu alüvyonlar, hem günümüz hem de tarihöncesi tarım toplulukları için yüksek potansiyele sahip verimli alanlardır. Delice Vadisi'nin iklimsel geçmişi, CHELSA TraCE21k küresel iklim modeli, Makrofiziksel sinoptik iklim modelleri (MCM) ve hidroklimatolojik proxy veri setleri kullanılarak yeniden yapılandırılmıştır. Bulgular, Erken ve Orta Holosen boyunca serin ve nemli iklim koşullarının etkili olduğunu, Orta Holosen'in ortalarından itibaren ise sıcak ve kurak iklim özelliklerinin belirginleştiğini göstermektedir. Vadinin yerleşim tarihi, Kalkolitik Dönem'den (yaklaşık GÖ 6000) Demir Çağı'na (yaklaşık GÖ 2600) kadar uzanmaktadır. Gelişmiş CBS tabanlı mekânsal analiz araçları kullanılarak, yerleşim örüntüleri ve değişimleri dönemsel olarak incelenmiştir. Kalkolitik Dönem'de (n=13) dağınık yerleşim yapısı, sosyo-politik örgütlenmenin erken aşamalarına işaret etmektedir. Erken Tunç Çağı'nda (GÖ 5000–4000; n=107) beylik benzeri yapılanmaların ortaya çıkışı ile birlikte yerleşimlerin daha kümeli bir yapıya kavuştuğu gözlemlenmiştir. Demir Çağı'nda (GÖ 3200–2600; n=60) ise Hitit İmparatorluğu'nun yıkılması ile birlikte yerleşimlerde yeniden dağınık bir dağılım görülmüştür. Özellikle Erken Tunç Çağı'nda yerleşimlerin, potansiyel tarım düzlükleri ve tuz ile bakır gibi önemli doğal kaynaklara yakın bölgelerde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Paleoçevresel yeniden yapılandırmaların ardından, peyzaj evrimini modellemek için GrassGIS tabanlı Mediterranean Landscape Dynamics Laboratory (MedLanD) modeli kullanılmıştır. Bu kapsamda, farklı arazi kullanım stratejileri ve iklim değişikliği senaryoları altında, arkeolojik agro-pastoral toplulukların çevre üzerindeki etkileri (örneğin erozyon ve arazi örtüsü değişimleri) ve bu sistemlerin dayanıklılığı analiz edilmiştir. Model, araştırma alanındaki 206 yerleşim arasında öne çıkan Resuloğlu Höyüğü'ne (MÖ 4300–4100) uygulanmıştır. MedLanD, Resuloğlu'nun arkeolojik gerçekliği, jeomorfolojik evrimi ve sosyo-politik sistem içindeki konumu ile tutarlı sonuçlar üretmiştir. Bu kapsamda yürütülen ajan tabanlı simülasyonlar, tarımsal, agropastoral ve pastoral geçim biçimlerinin farklı iklim senaryoları altında peyzaj üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak ortaya koymuştur. Özellikle %15 daha kurak ve %15 daha nemli senaryolar, geçim stratejilerinin ekolojik sınır koşullarda nasıl farklı sonuçlar doğurduğunu göstermiştir. Kurak koşullarda otlatma baskısı artarken, nemli senaryolarda tarımsal genişleme dikkat çekmiştir. Modelleme sonuçları, sosyo-ekolojik sistemlerin dayanıklılığının yalnızca çevresel faktörlerle değil, aynı zamanda insan topluluklarının karar alma biçimleriyle de şekillendiğini ortaya koymuştur. Bölgenin badlands karakterli jeolojik yapısı nedeniyle, peyzajın doğal evriminde temel itici gücün yağış olduğu; insan etkili süreçlerde ise kurak iklim koşullarında hayvancılık ve meralardaki biyotik baskı, yağışlı iklimlerde ise tarımsal faaliyetlerin belirleyici olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma, entegre Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), uzaktan algılama ve jeomorfolojik yaklaşımlar kullanılarak, Resuloğlu Höyüğü'nün kültürel hafızasının ve mirasının korunarak gelecek nesillere aktarılmasını ele almaktadır. Araştırmada, geniş bir uzaktan algılama veri seti (SPOT 7 uydu görüntüleri ve drone operasyonları), arazi gözlemleri ve uzman görüşlerine dayanılarak GeoWEPP (Coğrafi Bilgi Sistemleri tabanlı Su Erozyonu Tahmin Modeli) uygulanmıştır. Model sonuçları, yoğun erozyon riski altındaki Resuloğlu Höyüğü'nde gerçekleştirilen arkeolojik kazıların höyükteki erozyon süreçlerini tetiklediğini ortaya koymaktadır. Bulgular, Resuloğlu Höyüğü'nün gelecekte ciddi bir erozyon tehdidi altında olduğunu göstermekte ve bu bağlamda yerel yönetimlerin acil koruma önlemleri alması gerektiğine yönelik politika önerileri sunmaktadır. Bununla birlikte, bu tez yalnızca geçmişi anlamakla kalmayıp, günümüz arkeolojik uygulamalarına yönelik koruma odaklı çıkarımlar da sunmaktadır. Resuloğlu Höyüğü örneğinde gösterildiği üzere, yüksek erozyon riski altındaki alanlarda gerçekleştirilen kazılar, peyzajda geri dönülmesi güç tahribatlara neden olabilmektedir. Bu bağlamda, GeoWEPP modeli ile yapılan analizler, kazı sonrası arazi şekillendirme süreçlerinin doğal drenaj sistemlerini ve yamaç stabilitesini bozarak erozyonu hızlandırdığını ortaya koymuştur. Bu durum, kültürel miras alanlarının korunmasında jeomorfolojik planlamanın zorunlu bir bileşen olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Sonuç olarak, bu araştırma; iklim değişikliği, kaynak kullanımı, yerleşim dinamikleri ve arazi yönetimi gibi faktörlerin uzun vadede nasıl etkileşimli bir sistem oluşturduğunu bütüncül bir yaklaşımla ortaya koymaktadır. Arkeolojik veri setleri, iklim modelleri ve sayısal simülasyonların birlikte kullanıldığı bu entegre metodoloji, gelecekte benzer araştırmalara yol gösterici niteliktedir. Aynı zamanda bu çalışma, sürdürülebilir kazı uygulamaları ve kültürel peyzajların korunmasına yönelik stratejik politika önerileriyle, sadece akademik bir katkı değil, uygulamaya dönük bir rehber işlevi de görmektedir. Bu tez kapsamında elde edilen bulgular, özellikle sosyo-politik örgütlenme biçimleri, geçim stratejileri, kaynak kullanımı ve uzun mesafeli ticaret gibi ekonomik etkenlerin yerleşim sistemlerinin uzun vadeli evriminde belirleyici rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu tezde geliştirilen bütünleşik yöntemsel çerçeve—paleoklimatoloji modellemesi, jeomorfolojik analiz, uzaktan algılama, CBS tabanlı mekânsal analiz ve ajan tabanlı simülasyonlar—uzun vadeli insan–çevre etkileşimlerini incelemek için başka bölgelere de uyarlanabilir ve ölçeklenebilir bir yaklaşım sunmaktadır. Özellikle yeterli arkeolojik yerleşim verisi, paleoklimatik proxy kayıtları ve yüksek çözünürlüklü topoğrafik veri setlerine sahip alanlar bu yaklaşımdan fayda sağlayabilir. MedLanD ABM ve GeoWEPP gibi simülasyon modelleri, farklı geçim stratejileri ve iklim senaryolarının peyzaj evrimi, toprak erozyonu desenleri ve yerleşim sürdürülebilirliği üzerindeki etkilerini değerlendirmeye olanak tanır. Bu yönüyle, çalışmada uygulanan yöntemler Delice Vadisi dışındaki karmaşık sosyo-ekolojik sistemlerin analizinde yol gösterici bir şablon işlevi görmektedir. Farklı bölgelerde uygulanabilirlik için, temel veri setleri arasında coğrafi koordinatlandırılmış arkeolojik yerleşim kayıtları, yüksek çözünürlüklü sayısal yükseklik modelleri (DEM), detaylı toprak ve arazi örtüsü haritaları, paleoklimatik yeniden yapılandırmalar (örneğin CHELSA-TraCE21k, MCM) ile tuz ve bakır gibi doğal kaynakların konum verileri yer almalıdır. Bu veri setleri arasındaki mekânsal ilişkiler, Kernel Yoğunluk Tahmini, arazi tercihi modellemeleri ve yakınlık analizleri gibi CBS tabanlı araçlarla tanımlanmalıdır. Bu bütüncül veri yapısı, gerçekçi ve bölgeye özgü simülasyon ortamlarının inşasını destekler. Uygun biçimde kalibre edildiğinde, bu araçlar farklı coğrafyalardaki eski toplulukların çevresel değişkenliğe nasıl uyum sağladığını anlamaya katkı sunar; böylece bu tezin yöntemsel yaklaşımı, farklı arkeolojik ve jeomorfolojik bağlamlara da uygulanabilir hale gelir.
Özet (Çeviri)
Non-linear, complex, and feedback-driven interaction networks exist between archaeological communities and the landscapes they inhabit. These interactions are increasingly being explored and modeled by archaeologists, anthropologists, and other scholars through landscape archaeology and ecological anthropology, combined with computational methods and agent-based simulations. The strong interdisciplinary collaboration between archaeology and the geosciences has significantly contributed to this growing field of study. This dissertation investigates how humans and landscapes co-evolved within the Delice Valley by adopting a theoretical framework rooted in ecological anthropology and landscape archaeology. To this end, an integrated methodological approach—combining Geographic Information Systems (GIS), remote sensing, and geomorphological analysis—was employed to spatially model, map, simulate, and interpret long-term socio-ecological processes. The study area, Delice Valley, is located in north-central Anatolia and has been shaped since the Pleistocene by one of the major tributaries of the Kızılırmak River—the Delice River. At its confluence with the Kızılırmak (ancient Halys), the river forms a wide floodplain characterized by thick alluvial deposits. These alluvial zones constitute fertile lands with high agricultural potential for both modern and pre- and proto-historic farming communities. The paleoclimatic history of the Delice Valley has been reconstructed using the CHELSA TraCE21k global circulation model, the synoptic Macrophysical Climate Models (MCM), and hydroclimatological proxy datasets. The findings indicate that cool and humid climatic conditions prevailed throughout the Early and Middle Holocene, while warmer and drier conditions became more prominent from the mid-Middle Holocene onward. The settlement history of the Valley spans from the Chalcolithic period (ca. 6000 cal. BP ) to the Iron Age (ca. 2600 cal. BP). Using advanced GIS-based spatial analysis tools, the spatial and temporal patterns of settlement were examined. During the Chalcolithic period (n=13), the dispersed settlement pattern reflects the early stages of socio-political organization. In the Early Bronze Age (ca. 5000–4000 BCE; n=107), the emergence of polity-like structures corresponds with a more clustered settlement pattern. During the Iron Age (ca. 3200–2600 BCE; n=60), following the collapse of the Hittite Empire, a return to dispersed settlement is observed. Notably, during the Early Bronze Age, settlements tend to cluster near fertile agricultural plains and key natural resources such as salt and copper. Following the paleoenvironmental reconstructions, landscape evolution was modeled using the MedLanD model within a GrassGIS environment. The model assessed how archaeological agro-pastoral communities affected their surroundings—such as through erosion and land cover changes—under different land use strategies and climate change scenarios, as well as the resilience of these systems. The model was specifically applied to Resuloğlu Höyük (4300–4100 BCE), one of the prominent sites among 206 settlements in the study area. The MedLanD Modeling Laboratory (MML) yielded results that are consistent with Resuloğlu's archaeological record, geomorphological context, and socio-political organization. Due to the badlands-like geological character of the region, rainfall was identified as the primary driver of natural landscape evolution. Under human-influenced conditions, livestock pressure and overgrazing dominated during dry periods, whereas agricultural activities became the main drivers under wetter conditions. This study aims to safeguard the cultural memory and heritage of Resuloğlu Höyük through the use of integrated GIS, remote sensing, and geomorphological approaches. A comprehensive erosion modeling study was conducted using GeoWEPP (a GIS-based Water Erosion Prediction Project), supported by SPOT 7 satellite imagery, drone surveys, field observations, and expert interviews. The results demonstrate that archaeological excavations—particularly in a context of high erosion risk—have intensified erosion processes on the mound. These findings highlight the urgent need for local authorities to adopt immediate and effective conservation policies to prevent further degradation. Ultimately, the research shows that socio-political organization, subsistence strategies, resource exploitation, and long-distance trade were critical factors influencing the long-term evolution of settlement systems in the region.
Benzer Tezler
- Kalkolitik ve Tunç çağlarında Göller bölgesindeki iklimsel değişiklikler ve bu değişikliklerin bölgedeki arkeolojik yerleşim sistemlerine etkisi
Climatic changes in the Lake district during Chalcolithic and Bronze ages and its effects on archaeological settlement systems
ARMAN TEKİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Arkeolojiİstanbul Teknik Üniversitesiİklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. BÜLENT ARIKAN
- Kahramanmaraş'ın güney düzlüklerinde Neolitik Çağ'da yaşanan iklimsel değişiklikler ve arkeolojik yansımaları
Climatic changes on the south plains of Kahramanmaraş during the Neolithic Age and its archaeological reflections
ARMAN TEKİN
- The impact of paleoclimatic changes on the archaeological settlement patterns in the Gediz Graben (Western Türkiye) during the late pleistocene and holocene
Geç pleyistosen ve holosen boyunca paleoiklim değişiklerin Gediz Grabeni'ndeki (Batı Türkiye) arkeolojik yerleşmeler üzerindeki etkisi
MESUT KOLBÜKEN
Doktora
İngilizce
2024
Arkeolojiİstanbul Teknik Üniversitesiİklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BÜLENT ARIKAN
- İstanbul-Riva Deresi ve çevresi akarsu kenarı riparian yerleşim alanlarındaki kültürel floristik özellikler
Cultural floristic features in Istanbul Riva Stream and itssurrounding side riparian settlement areas
ÖYKÜ ÖZDEN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Peyzaj MimarlığıDüzce ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ENGİN EROĞLU
- Bina cephesine entegre düşey yeşil sistemlerin yaya kotundaki rüzgar konforuna etkisinin incelenmesi
Investigation of the effect of vertical green systems integrated to building facade on the wind comfort in pedestrian elevation
CANSU SARIKEÇE
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NURİ SERTESER