Kolorektal kanser hastaları ve mı̇de kanserı̇ hastalarında antı̇nükleer antı̇korların ı̇ndı̇rekt ı̇mmünfloresan yöntemı̇ kullanılarak araştırılması
Investigation of autoantibodies in colorectal cancer patients and gastric cancer patients using the indirect immunofluorescence method
- Tez No: 963295
- Danışmanlar: PROF. DR. NEŞE KAKLIKKAYA
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Mikrobiyoloji, Microbiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Karadeniz Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 95
Özet
Amaç: Kolorektal kanser (KRK) ve mide kanseri (MK) toplumda sık görülen ve en sık ölüm sebebi olan kanserler arasındadır. Bu kanserlerin tanısında ve prognozunu tahmin etmede kullanılacak birçok parametre tanımlanmasına rağmen erken evrede asemptomatik olmalarından dolayı yeni araştırmalara ihtiyaç vardır. Çalışmamızda KRK ve MK hastalarının antinükleer antikor (ANA) ve alt parametreleri, histopatoloji sonuçları, biyokimyasal test sonuçlarıyla kanser varlığı ve prognostik faktörleri arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Medical Park Karadeniz Hastanesinde Ocak 2024-Nisan 2025 tarihleri arasında yeni tanı almış KRK (60 hasta), MK hastaları (30 hasta) ve kontrol grubu (60 gönüllü) ile yapıldı. İndirekt immünfloresan yöntemi ile ANA varlığı ve paternleri, immünoblot yöntemi ile ekstrakte edilebilir nükleer antijenlere (ENA) karşı gelişen antikorlar incelendi. Histopatoloji ve biyokimya test sonuçları hastane kayıtlarından elde edilmiştir. Bulgular: Kanser hastalarında ANA pozitifliği %62,2; anti-ENA pozitifliği %36,6 saptandı. Kontrol grubunda ise ANA pozitiflik oranı %28,3 saptanırken anti-ENA pozitiflik oranı %13,3 olarak bulundu. ANA pozitifliği tüm kanser grubunda, KRK grubunda ve MK grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı saptandı. Anti-ENA pozitifliği tüm kanser grubunda, KRK grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı saptanırken MK grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak fark saptanmadı. KRK grubunda benekli, nükleolar ve hücreler arası köprü paternleri; MK grubunda benekli, iğsi iplikçikler, sitoplazma retiküler, sitoplazma yoğun ince benekli ve hücreler arası köprü paternleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bulundu. KRK grubunda Mi-2 ve PM/Scl100; MK grubunda Mi-2, PM/Scl100 ve CENP B kontrol grubuna göre daha sık saptandı ve istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Ayrıca ANA, anti-ENA ve laktat dehidrogenaz (LDH) kanser varlığının bağımsız öngörücüsü olarak bulundu. Anti-ENA pozitifliği ile MSH- 2 (MutS homolog 2) ve MSH-6 (MutS homolog 6) arasında ilişki izlendi. Tümör evrelemesi ile otoantikor varlığı arasında ilişki bulunmadı. Sonuç: Çalışmamızda otoantikor pozitifliğinin KRK ve MK saptanmasında bir öngörücü olabileceği ancak otoantikor varlığının hastanın klinik durumu, histopatolojik inceleme ve diğer laboratuvar bulguları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Özet (Çeviri)
Objective: Colorectal cancer (CRC) and gastric cancer (BC) are among the most common cancers in the population and are among the most common causes of death. Although many parameters have been identified for the diagnosis and prognosis of these cancers, their asymptomatic nature in the early stages necessitates further research. Our study aimed to investigate the relationship between antinuclear antibody (ANA) and its subparameters, histopathology results, biochemical test results, and the presence of cancer and its prognostic factors in CRC and BC patients. Materials and Methods: Our study was conducted at Karadeniz Technical University Faculty of Medicine and Medical Park Karadeniz Hospital between January 2024 and April 2025 with newly diagnosed CRC (60 patients), BC patients (30 patients), and a control group (60 volunteers). The presence and patterns of ANA were examined using indirect immunofluorescence, and antibodies to extractable nuclear antigens (ENA) were examined using immunoblot. Histopathology and biochemistry test results were obtained from hospital records. Results: ANA positivity was found to be 62.2% in cancer patients and 36.6% in anti-ENA positivity. In the control group, ANA positivity rate was found to be 28.3%, while the anti- ENA positivity rate was found to be 13.3%. ANA positivity was found to be higher and statistically significant in the all cancer group, CRC group, and MC group compared to the control group. Anti-ENA positivity was found to be higher and statistically significant in the all cancer group, CRC group compared to the control group, while no statistically significant difference was found in the MC group compared to the control group. Speckled, nucleolar, and intercellular bridge patterns were found in the CRC group; speckled, spindle fibers, reticular cytoplasm, dense fine speckled cytoplasm, and intercellular bridge patterns were found to be statistically significant in the MC group compared to the control group. Mi-2 and PM/Scl100 were detected more frequently in the CRC group; Mi-2, PM/Scl100, and CENP B were detected more frequently in the MC group compared to the control group and were found to be statistically significant. Additionally, ANA, anti-ENA, and lactate dehydrogenase (LDH) were found to be independent predictors of cancer presence. Anti-ENA positivity was associated with MSH-2 (MutS homolog 2) and MSH-6 (MutS homolog 6). No association was found between tumor staging and the presence of autoantibodies. Conclusion: In our study, it was found that the presence of autoantibodies may be a predictor in the detection of CRC and MC. Autoantibodies can be used to predict the presence of cancer in daily practice by correlating with the patient's history, clinic and other laboratory findings.
Benzer Tezler
- Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji bölümüne başvuran kanser hastalarının COVID-19 pandemisi sürecinde yaşam kalitesi ve beslenme durumundaki değişikliklerin değerlendirilmesi
Evaluation of changes in quality of life and nutritional status of cancer patients applying to Gaziantep University Medical Faculty department of oncology during the COVİD-19 pandemic
ÜMİT BİLGE
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
OnkolojiGaziantep Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYDIN AYTEKİN
- Üniversite hastanesinde takip edilen mide ve kolorektal kanser tanılı hastalarda başvuru, tanı ve tedavi aşamalarındaki gecikme süresi ve etkileyen faktörler
Delays in presentation, diagnosis and treatment stages and affecting factors of gastric and colorectal cancer patients followed by university hospital
SONER SORHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Halk SağlığıTokat Gaziosmanpaşa ÜniversitesiHalk Sağlığı Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ YALÇIN ÖNDER
- Mide kanser hastalarında EGFR ekspresyonu ve K-ras mutasyonlarının prognostik ve prediktif önemi
Prognostic and predictive importance of EGFR expression and K-ras mutations in gastric cancer
SEHER ŞULE YILDIRIM
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Genetikİstanbul Bilim ÜniversitesiTıbbi Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TUNCAY ALTUĞ
- Mide ve kolon malignitesi hastalarında insülin direnci ve metabolik sendrom sıklığının araştırılması
Investigation of prevalence of insulin resistance and metabolic syndrome in patients with gastric and colon carcinoma
MEHMET ÇELİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Medeniyet Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HİLMİ ÇİFTÇİ
- Kemoterapi alan hastalarda ortalama trombosit hacmi (MPW) ve trombosit dağılım aralığı (PDW) değerlerinin değişimi
The change of the mean platelet volume (MPW) and platelet distribution width (PDW) values in patients receiving chemotherapy.
BİLAL TOKA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
HematolojiBülent Ecevit Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ŞEHMUS ERTOP