Semirapid üst çene genişletmesinin dentofasiyal yapılar üzerindeki etkilerinin incelenmesi
Evaluation of the effects of semirapid maxillary expansion on dentofacial structures
- Tez No: 99617
- Danışmanlar: PROF.DR. HALUK İŞERİ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Diş Hekimliği, Dentistry
- Anahtar Kelimeler: Hızlı üst çene genişletmesi, Sefalometri, Dişsel ve iskeletssel etkiler, Nüks, Rapid maxillary expansion, Cephalometrics, Dental and skeletal effects, Relapse
- Yıl: 2001
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Ortodonti Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 96
Özet
88 ÖZET Semirapid Üst Çene Genişletmesinin Dentofasiyal Yapılar Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi Bu çalışmada, posterior çapraz kapanışlı vakalarda, rijit akrilik bonded genişletme aygıtı ile kademeli olarak uygulanan hızlı ve yavaş genişletmenin (SRMG), dentofasiyal yapılar üzerindeki kısa ve uzun dönem etlrilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma materyalini, Ankara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Ortodonti Anabilim Dalı arşivi ve kliniğinden elde edilen, yaşları 11.67 ile 17.00 yıl arasında değişen 20 tedavi ve 20 kontrol olmak üzere, toplam 40 birey oluşturmaktadır. Tedavi grubunu oluşturan bireyler, maksiller transversal yetersizliğe bağlı tek veya çift taraflı posterior çapraz kapanışa sahip vakalardan seçilmişlerdir. Hastaların seçiminde ayrıca maksiller arkın şekli, dişlerin kemik kaide üzerindeki pozisyonları dikkate alınmış, sagittal olarak herhangi bir sınıflama yapılmamıştır. Tedavi grubu yaş ortalaması 14.57±0.38 yıl olan 19 kız ve 1 erkek bireyden, kontrol grubu yaş ortalaması 13.83±0.29 yıl olan yine 19 kız ve 1 erkek bireyden oluşmaktadır. Kontrol grubu cinsiyet, iskeletsel olgunluk ve çeneler arası ilişki dikkate alınarak mümkün olduğunca tedavi grubuna benzer özellikler gösteren bireyler seçilerek oluşturulmuştur. Maksiller genişletme için, doku ve diş destekli tamamen akrilikten yapılmış verenli bir aygıt kullanılmıştır. Rijit akrilik bonded genişletme aygıtı hasta ağzına uyumlaması yapıldıktan sonra yapıştırılmış ve 5-7 gün süreyle sabah ve akşam l'er tur aktive edilmiştir. Suturanın ayrılmış olduğu oklüzal filmlerde tespit edildikten sonra aygıt hareketli hale getirilmiş ve haftada 3 gün 1 kez aktivasyona devam edilmiştir. Aktif genişletme ortalama olarak 0.34 yıl sürmüştür. Aym aygıt, yeterli genişleme sağlandıktan sonra retansiyon apereyi olarak kullanılmaya devam edilmiştir (ortalama 0.29 yıl). Araştırma grubunu oluşturan hastalarda kontansiyon dönemini takiben sabit tedaviye başlanmıştır. Son kayıtlar ortalama 2.68 yıl sonra sabit tedavisi devam eden veya sona eren vakalardan elde edilmiştir. Tedavi grubunu oluşturan hastaların tedavi başı (Tl), genişletme sonu (T2) ve kontansiyon sonuna (T3) ait alçı modelleri, lateral ve posteroanterior sefalometrik filmleri, oklüzal filmleri ve ağız içi ve dışı fotoğrafları kayıt olarak alınmıştır. Bütün hastalardan tedavi başmda el-bilek filmleri elde edilmiştir. Ayrıca sabit tedavisi devam eden veya sona ermiş ve son 6 ay içinde materyali toplanmamış olan 16 hastanın 2000 yılma ait radyografik kayıtlan ve fotoğrafları çalışmaya dahil edilmiştir (T4). Kontrol grubunu oluşturan bireylerin kontrol başı ve kontrol sonu lateral ve PA sefalometrik radyografileri, el-bilek filmleri kullamlmıştır.89 Tedavi ve kontrol gruplarının benzer özelliklerinin belirlenmesi amacıyla, tedavi ve kontrol gruplarına ait parametrelerin başlangıç istatistiksel değerleri hesaplanmış ve tedavi ve kontrol gruplarına ait parametreler student t-testi kullanılarak istatistiksel olarak karşılaştırılrnıştır. Tedavi ve kontrol gruplarına ait ölçümlerin tedavi başı, kontansiyon sonu farkları (T3-T1) ile kontrol başı, kontrol sonu farkları (K2-K1) student t-testi ile incelenmiştir. Tedavi (SRMG) grubunda, tedavinin farklı dönemlerinde dentofasiyal yapılarda meydana gelen değişiklikler, eşleştirilmiş t-testi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlan aşağıda özetlenmektedir: 1. SRMG aygıtı ile maksiller kaide ve alt ve üst nazal kavite genişliği ile zigomatik genişlikte ve maksiller dentoalveoler yapılar arası mesafede önemli miktarlarda artışlar sağlanmıştır (T2-T1). 2. Bütün bu yapılarda elde edilen transversal yöndeki genişlemenin, kontansiyon sonunda da korunduğu tespit edilmiştir (T3-T2). 3. 2.68 yıllık takip dönemi boyunca (T4-T3), SRMG ile elde edilen değişimlerin korunmakla kalmayıp orbital, üst nazal, zigomatik ve alt nazal genişliklerde artış meydana geldiği saptanmıştır. 4. SRMG ile maksiller 1. molar dişler arası mesafe belirgin miktarda arttırılmıştır. Ayrıca tedavi (T2-T1) ve retansiyon (T3-T2) dönemleri boyunca maksiller 1. molar dişlerin ekstrüzyona uğramamış olmaları, vertikal kontrolün basan ile sağlanmış olduğunu göstermektedir. 5. SRMG uygulaması ile overbite, mandibular düzlem eğimi ve alt ve üst posterior dentoalveoler yapılarda dikey yönde meydana gelen değişimlerin önemsiz düzeyde bulunması, vertikal yönde problemi olan hastalarda SRMG'nin güvenilir bir şekilde kullanılabileceği göstermektedir. 6. Sagittal düzlemde maksillada SRMG ile oluşan öne doğru yer değiştirme, kontansiyon döneminde eski konumuna geri dönmüştür. 7. Bu sonuçlar, genç erişkin bireylerde SRMG yöntemi ile yapılan maksiller genişletme tedavisinin dişsel ve iskeletsel etldlerinin, uzun dönemde kalıcı olduğunu ortaya koymaktadır.
Özet (Çeviri)
90 SUMMARY Evaluation of the Effects of Semirapid Maxillary Expansion on Dentofacial Structures The aim of this study was to evaluate the short and long term effects of semirapid maxillary expansion on dentofacial structures, applied by a rigid acrilic bonded expansion appliance in posterior crossbite cases. The material of the study was consisted of 40 individuals, 20 treatment and 20 control cases, obtained from the archives of the Orthodontic Department of University of Ankara. Chronolojik ages of the study subjects were ranged between 11.67 and 17.00 years. The individuals in the treatment group were chosen from the cases who had one or two sided posterior crossbite due to the maxillary transversal insufficiency. The shape of the maxillary arch and the position of the teeth on the basal bone were also taken into consideration in the selection of the patients, however a saggittal classification wasn't made. The treatment group consisted of 19 female and 1 male individuals whose mean age was 14.57±0.38 years and the control group consisted of 19 female and 1 male individuals whose mean age was 13.83±0.29 years. The control group was constituted by the selection of the individuals who represent the most similarity to the treatment group by taking into consideration of the gender, skeletal maturity and the intennaxillary relationship. For the maxillary expansion a tissue and tooth supported, screwed appliance made fully from acrilic was used. After the adaptation of the rigid acrilic bonded expansion appliance to the mouth it was bonded and activated 1 turn in the morning and evening in the first 5-7 days. After it was determined that the suture was opened by the occlusal films, the appliance was debonded and the activation continued as once in 3 days of a week. The active expansion continued for 0.34 years in average. After obtaining the necessary expansion, the same appliance was continued to be used as a retention appliance for 0.29 years in average. After the retention period in the patients of the treatment group, the treatment continued with fixed appliances. The last records were obtained after 2.68 years in average from the patients whose fixed therapy was continuing or had finished. The records constituted from the plaster models, lateral and posteroanterior cephalometric films, occlusal films and intraoral and extraoral photographs that belong to pretreatment (Tl), end of expansion (T2), and end of retention (T3) periods of the patients in the treatment group. Hand and wrist films were obtained from all patients at the beginning of treatment. Also, the year 2000 radiographic records and the photographs of 16 patients who have continuing fixed appliance therapy after the expansion or who have finished their therapy and whose material wasn't collected in the last 6 months were included in the study (T4).91 The precontrol, end of control lateral and PA cephalometric radiographs and hand and wrist films of the individuals who constituted the control group were used. In order to determine the identical features of the treatment and control groups, initial statistical values of the parameters of the treatment and the control groups were calculated and statistically compared by student t-test. The pretreatment and end of retention differences (T3-T1) and precontrol, end of control differences (K2-K1) of the measurements of the treatment and control groups were examined by student t- test. The changes in the dentofacial structures in different periods of treatment in the treatment (SRME) group were evaluated statistically by using paired t-test. The results of this study can be summarized as follows: 1. By the SRME appliance important amounts of increase in maxillary base, upper and lower nasal cavity width, zygomatic width and maxillary dentoalveolar structures was achieved (T2-T1). 2. It was determined that the expansion in the transversal dimension in all these structures was attained at the end of the retention period (T3-T2). 3. During the 2.68 years follow up period (T4-T3), not only the changes obtained by the SRME were preserved, but also an increase occurred in the orbital, upper nasal, zygomatic and lower nasal widths. 4. By SRME the distance between maxillary 1st molars was increased apparently. Also the fact that these teeth hadn't shown any extrusion during treatment (T2- Tl) and retention (T3-T2) periods indicated that the vertical control was achieved successfully. 5. The insignificant level of the vertical changes that occurred in the overbite, cant of mandibular plane and upper and lower posterior dentoalveolar structures showed that SRME could safely be used in the patients having problems in the vertical dimension. 6. The forward displacement of the maxilla in the saggittal plane by the SRME had returned to its original position in the retention period. 7. These results implicate that, the dental and skeletal effects of the maxillary expansion treatment made by SRME method in the young adult individuals were permanent in long term.
Benzer Tezler
- Karma dentisyon döneminde modifiye akrilik bonded aparey ile yapılan hızlı ve yarı hızlı üst çene genişletmesinin dentofasiyal yapılar üzerine etkilerinin incelenmesi
The investigation of treatment results of semi rapid and rapid maxillary expansion with modified acrylic bonded expansion appliance in mixed dentition
SABRİ İLHAN RAMOĞLU
- Yarı hızlı (semi rapid) ve hızlı üst çene genişletmesinin dentofasiyal yapılar ve çiğneme kaslarının tonositelerinde yaptığı değişimlerin incelenmesi
Investigation of the changes at dentofacial structures and tonus of masticatory muscles induced by semi rapid and rapid maxillary expansion
NİHAT KILIÇ
- Hibrit hyrax apareyi ile yapılan hızlı ve yarı hızlı üst çene genişletmesinin dentofasiyal yapılar üzerine etkisinin incelenmesi
Hybrid hyrax appliance with rapid and semi-rapid maxillary expansion on dentofacial structures examination of the influence of
MELİKE BÜŞRA DÜCAN
Doktora
Türkçe
2014
Diş HekimliğiErciyes ÜniversitesiOrtodonti Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SABRİ İLHAN RAMOĞLU
- Farklı frekanslarda uygulanan hızlı üst çene genişletme kuvvetlerinin etkilerinin karşılaştırılması
Comparison of the effects of rapid maxillary expansion forces applied at different frequencies
SHAHIN MAMMADLI
Diş Hekimliği Uzmanlık
Türkçe
2021
Diş HekimliğiTokat Gaziosmanpaşa ÜniversitesiOrtodonti Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SİBEL AKBULUT