Geri Dön

Çok düşük doğum ağırlıklı prematür yenidoğanlarda geleneksel ve yoğun beslenme modellerinin büyüme, gelişme ve komplikasyonlar açısından incelenmesi

Evaluation of conventional and aggressive nutrition in terms of growth, neurodevelopmental outcomes and complications in very low birth weight infants

  1. Tez No: 171437
  2. Yazar: AYŞE SAYILI
  3. Danışmanlar: PROF.DR. SAADET ARSAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Agresif beslenme, büyüme, ÇDDA, gelişim, komplikasyon 89, Agressive nutrition, complications, development, growth, VLBW 91
  7. Yıl: 2006
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 99

Özet

ÖZET Sayılı A., Çok düşük doğum ağırlıklı prematür yenidoğanlarda geleneksel ve yoğun beslenme modellerinin büyüme, gelişim ve komplikasyonlar açısından incelenmesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Uzmanlık Tezi. Ankara, 2006. Büyüme ve gelişme için gerekli beslenmenin sağlanması, prematüre bebeklerin bakımındaki en önemli unsurlardan birisidir. Özellikle ÇDDA bebeklerin beslenmesi ile ilgili son yıllarda yeni yaklaşımlar gündeme gelmiş ve beslenmenin intrauterin büyüme hızlarını taklit edecek şekilde ve daha agresif olarak tanımlanan yoğun beslenmeye dayalı bir yaklaşım içermesi gerektiği yönünde görüşler ağırlık kazanmıştır. Bu çalışmada çok düşük doğum ağırlıklı prematür yenidoğanlarda geleneksel ve yoğun beslenme modellerinin büyüme, gelişim ve komplikasyonlar açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya AÜTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Yenidoğan Yoğunbakım Ünitesi'nde Haziran 2001 -Aralık 2004 tarihleri arasında izlenmiş, 1500 gramın altında ÇDDA preterm bebeklerden gestasyon haftasına uygun doğum ağırlığına sahip (AG A), konjenital malformasyonu veya intrauterin spesifik enfeksiyonu bulunmayan, çoğul gebelik ürünü olmayan toplam 49 bebek alınmıştır. Bu bebeklerden Eylül 2003 'ten Aralık 2004 tarihine kadar agresif beslenme olarak tanımladığımız doğum sonrası ilk saatlerde yüksek miktarlarda parenteral beslenme ile enteral beslenme başlanan 18 bebek (Grup I) çalışma grubu, Eylül 2003 öncesi geriye doğru sırasıyla geleneksel beslenme yöntemi olarak tanımladığımız doğum sonrası ileri günlerde ve düşük miktarlarda başlanan parenteral ve enteral beslenme uygulanan 31 bebek de (Grup II) kontrol grubu olarak çalışmaya alınmıştır. Her iki grup pretermin major hastalık grupları açısından birbirleriyle karşılaştırılabilir özellikte olup antropometrik izlem, doğum sonrası yaşanan tartı kayıpları ve doğum ağırlığına ulaşma süreleri, gelişimsel değerlendirme sonuçlan, metabolik komplikasyonlar, sepsis sıklığı, hastanede yatış süreleri ve taburculuk sonrası yeniden hastaneye yatış özellikleri yönünden birbirleriyle karşılaştırılmışlardır. Agresif beslenen bebeklerin (Grup I) doğum tartılarına ulaşma süresi ortalama 10,8 ± 4,0 gün bulunurken, geleneksel beslenme şekliyle beslenen grupta (Grup II) ortalama 15,7 ± 5,7 gündür. Doğum tartışma ulaşma süresinin agresif beslenme uygulanan grupta (Grup E) daha kısa olması istatistiksel olarak anlamlıdır. 88Sepsis görülme sıklığı geleneksel beslenme uygulanan grupta (Grup II) ilk 24 saat içerisinde %19,4 iken 3. gün içerisinde %35,5 ve 7. güne gelindiğinde ise %45,2 oranında görülmüştür. Agresif beslenme şekliyle beslenen grupta (Grup I) aynı günlerdeki oranlan sırasıyla %5,6, %16,7 ve %22,2 olarak bulunmuştur. Geleneksel beslenen olgularda sepsis sıklığında günler içerisinde gözlenen bu artış istatistiksel olarak anlamlıdır. Agresif beslenme modeli uygulanan (Grup I) bebeklerde ilk 24 saat içerisinde 6 (%33,3) olguda metabolik asidoz görülmesine rağmen 3. ve 7. günlerde hiçbir olguda metabolik asidoz görülmemiştir. Geleneksel yöntemle beslenen (Grup II) hastalarda ise metabolik asidoz ilk 24 saatte 7 (%22,6) olguda saptanmasına rağmen 3. ve 7. günlerde 3 (% 9,7) olguda görülmüştür. Grup Fde ilerleyen günler içerisinde metabolik asidoz görülme sıklığındaki azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. NEK (nekrotizan enterokolit) Grup II 'de ilk 24 saat içerisinde 1 (%3,2) hastada görülmüş, günler içerisinde giderek artış gösterip 3. günde 5 (%16,1) ve 7. güne gelindiğinde 10 (%32,3) hastada Evre 2'nin altında NEK tablosu saptanmıştır. Agresif beslenme uygulanan (Grup I) hastalarda ilk 24 saat içerisinde hiç NEK görülmezken, 3. günde 2 (% 16,1) ve 7. günde 4 (%32,3) olguda görülmüştür. Grup II' de günler içerisinde NEK görülme sıklığında artış olması istatistiksel olarak anlamlıdır. Beslenmenin agresif ve yoğun bir yaklaşım içermesi ile birlikte hastaların doğum ağırlıklarına ulaşma süreleri geleneksel yöntemle beslenen hastalara göre daha kısa olmaktadır. Bununla birlikte metabolik asidoz yoğun beslenen olgularda özellikle ilk 24 saat içerisinde daha sıklıkla karşımıza çıkan bir durumdur. Geleneksel beslenme uygulanan hastaların günler içerisinde sepsis ve NEK görülme sıklığında bir artış olduğu dikkati çekse de agresif beslenen bebeklerle karşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir fark görülmemiştir.

Özet (Çeviri)

SUMMARY Sayılı A., Evaluation of conventional and agressive nutrition in terms of growth, neurodevelopmental outcomes and complications in very low birth weight infants, Ankara University, School of Medicine, Ankara, 2006. Optimal nutrition is critical in the management of very low birth weight (VLBW) premature infants. One of the developments in neonatal medicine standing out from the past decade is that, there should be a substantial increase in nutrient intakes of the VLBW infants during the early days and weeks of life, to provide sufficient nutrients to support rates of growth and nutrient accretion equal to intrauterine rates. The aim of this study is to evaluate the conventional and agressive nutrition in terms of growth, neurodevelopmental outcomes and complications in very low birth weight infants. For this study, 49 very low birth weight singletons less than 1500 grams, appropriate for gestational age (AGA), born without any congenital malformation or other intrauterine spesific infection followed between the dates of June 2001- December 2004 in neonatal intensive care unit, Ankara University, School of Medicine,were assigned into two groups. The group of patients born between September 2003- December 2004 were introduced with agressive nutrition which is defined as the initiation of high dose parenteral nutrition and minimal enteral feeding in the early hours of life, were chosen to be the study group (Group I, n=18). The babies born before September 2003 to June 2001, 31 were taken respectively as a control group (Group II) who were applied conventional nutrition defined as the late onset of parenteral nutrition with a low dose of amino acid and lipid with a delayed initiation of enteral nutrition with very small volumes. Both of these groups were comparable with respect to the major groups of illnesses of the premature newborn. They were evaluated about the effect of the model of nutrition; either agressive or conventional, in terms of anthropometric measures, weight losses after birth and catch-up birth weight, neurodevelopmental outcomes, metabolic complications, frequency of sepsis, duration of hospitalization and re-hospitalization after discharge. In the agressively fed group (Group I) the number of days needed to catch up birth weight was 10,8 ± 4,0 days, whereas in conventionally fed group (Group II), this period was 15,7 ±5,7 days. The number of days needed to catch up birth weight in Group I was less than the conventionally fed group and the difference between the groups was statistically significant. 90The frequency of sepsis in conventionally fed group (Group II) within the first 24 hours was %19,4 whereas in day 3, it was %35,5, and on 7th day, it was found to be %45,2. In the agressively fed group (Group I) the ratios for the same days were %5,6, %16,7 and %22,2 respectively. The increase in the frequency of sepsis in Group II was statistically significant. In the agressively fed group (Group I) the number of babies with metabolic acidosis was 6 (%33,3), whereas in day 3 and 7 none of the babies in Group I developed any metabolic acidosis. In the conventionally fed group (Group II), the frequency of metabolic acidosis was 7 (%22,6) on day 1, whereas both in day 3 and 7, it was encountered in only 3 (% 9,7) of the babies. In Group I, the decreasing frequency of metabolic acidosis within the days were statistically significant. NEC (necrotizing enterocholitis) in Group II, in the first 24 hours of life only occured in 1 (%3,2) patient, whereas this number increased progressively within the days occuring in 5 (%16,1) patients on day 3 and 10 (%32,3) patients on day 7 under the stage 2. In the agressively fed group (Group I), there was no patient having NEC in the first 24 hours of life, 2 (% 16,1) patients in day 3 and 4 (%32,3) patients in day 7. The increasing number of patients having NEC in Group II within days was statistically significant. Having the nutrition with more agressive and intensive way, the number of days needed for the patients to catch up with their birth weight was shorter than the patients having a more conventional approach of feeding. On the other hand, metabolic acidosis in agressively fed group was more commonly seen in the first day of life. In the conventional way of feeding, the patients were likely to have increasing numbers of sepsis and NEC during the first week of life.

Benzer Tezler

  1. Çok düşük doğum ağırlıklı pretermlerde anne sütü zenginleştirici olarak kullanılan eoprotin ve zeytinyağının immünolojik ve antropometrik parametreler üzerindeki etkileri

    Effects of olive oil and human mi̇lk fortifier eoprotin on immunologic and anthropometric parameters in very LOW birth-weigth preterms

    MURAT BOZTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NİHAT DEMİR

  2. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde takip edilen yenidoğanlarda mortalite ve morbidite risk faktörleri

    Mortality and morbidity risk factors of newborns who are hospitalized in newborn intensive care unit

    NİHAN TUFAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA ALİ AKIN

  3. Kültürlerinde üremesi olan geç sepsis tanılı hastaların yenidoğan sepsisine etki eden kan parametrelerinin tedavi öncesi ve sonrası retrospektif analizi

    Before and after treatment retrospective analysis of blood parameters affecting newborn sepsis of patients with late diagnosis of sepsis with its culture

    HASAN KİLİNÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıHarran Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ NURGÜL ATAŞ

  4. Çok düşük doğum ağırlıklı prematüre yenidoğanlarda geç yenidoğan sepsisinde mixed-lineage kinase domain–like pseudokinase ve receptor-interacting protein kinases 3'ün değerlendirilmesi

    Evaluation of mixed-lineage kinase domain-like pseudokinase and receptor-interacting protein kinase 3 in late newborn sepsis in very-low birth weight premature newborn

    MEHMET KADRİ TOY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SABAHATTİN ERTUĞRUL

  5. Prematüre yenidoğanlarda intraventriküler kanama sıklığı ve postnatal ilk 24. saatte bakılan koagülasyon testleri ile ilişkisi

    Frequency of intraventricular bleeding in prematured newborn and their relationship with coagulation tests in the first 24 hours postnatal

    YAKUP KÖYLÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÖKHAN BÜYÜKKALE