Medeni Usul Hukukunda davanın açılmamış sayılması
The cases of the non-existence of litigations
- Tez No: 207568
- Danışmanlar: Y.DOÇ. ALİM TAŞKIN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2005
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 220
Özet
Nüfusun hızla artması ve buna bağlı olarak insanlar arasındaki ilişkilerin çeşitlenmesi, insan ihtiyaçlarının artması ve değişkenlik göstermesi, sosyal alandaki ilişkilerin karmaşıklığı ve bunun gibi artırılabilecek bir çok neden, mahkemelerdeki dava sayılarının artmasına sebep olmuştur. Kanun koyucu bu durumu göz önüne alarak, yaptığı yasal düzenlemeler ile davaların daha hızlı şekilde sonuçlandırılmasını sağlayacak kurumlar meydana getirmiş ve bunların uygulanabilirlik şartlarını kolaylaştırmıştır. Bunlardan en önemlisi davanın açılmamış sayılması halidir. Kanunlarımızda davanın açılmamış sayılması gerektiren nedenler tek bir başlık altında düzenlenmemiştir. Bu konuda asıl düzenleme HUMK'ta olduğu halde, başkaca Kanunlarda da davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallere yer verilmiştir. HUMK'ta bu kurum tek bir başlık altında düzenlenmeyip, çeşitli maddelere serpiştirilmiştir. Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren nedenlerden; usulüne uygun bir vekaletname ibraz edilmemesi (HUMK m.67); dava dilekçesinde kanuni noksanlık bulunması ve derdestlik nedeniyle yapılan ilk itirazlar sonucu (HUMK m. 187); hakkında görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilen davaların süresi içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye usulüne uygun olarak gönderilmemesi (HUMK m.193) ve son olarak işlemden kaldırılan davanın süresi içerisinde yenilenmemesi halleri HUMK'ta düzenlenmiştir. Bu nedenlerin haricinde TTK'nın 5. maddesinde düzenlenen gönderme kararı sonucunda ve yine Harçlar Kanununa göre eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın işlemden kaldırılması ve daha sonra davanın süresinde yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılması halleri düzenlenmiştir. Davanın açılmamış sayılması kararının hukuki niteliği tartışmalıdır. Bu konuda yasal düzenlemelerde açık bir hüküm yoktur. Ancak bu kararların davanın esasını ilgilendirmeyen, usule ilişkin olan ve mahkemenin davadan elini çekmesini gerektiren nihai bir karar olduğu kabul edilmektedir. Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallerden biri gerçekleştiği taktirde mahkeme tarafından verilen karar, kurucu nitelikte bir karar olmayıp, mevcut yasal durumun zorunlu bir sonucunun tespiti niteliğinde olacaktır. Mahkeme verdiği bu kararla davadan elini çekeceğinden kararında yargılama masraflarına ve vekalet ücretine hükmetmelidir. Mahkemenin verdiği davanın açılmamış sayılması kararları temyize tabi olup, bu kararlar aleyhine karar düzeltme ve yargılamanın yenilenmesi yollarına başvurulamaz. Açılan bir dava ile meydana gelen maddi ve usul hukukuna ilişkin sonuçlar, davanın açılmamış sayılması ile birlikte ortadan kalkar. Dava açılmadan önceki haline döner. Davanın açılması ile korunan hak düşürücü süresi ve kesilen zamanaşımı süreleri, sanki dava hiç açılmamış gibi hesaplanır. Bazı durumlarda davacı BK m. 137'de düzenlenen 60 günlük ek süreden yararlanır. Bu çalışmamızda, yukarıda belirttiğimiz meseleler doktrindeki görüşler ve Yargıtay uygulamaları ışığında ayrıntılı olarak incelenmeye çalışılmıştır.
Özet (Çeviri)
As a natural result of increase of types and number of discrepancies in the society due to population growth, the load of work on the courts have enlarged. Because of increase in the number of lawsuit and prolonging of process of these trials have urged the Lawmakers to take extra measures. Therefore, the cases of the non-existence of litigations are organized by the law and gradually made easy. The lawmaker wanted both the plaintiff and defendant to take more place in the process of the lawsuit by giving them more responsibilities. The cases of the non-existence of litigations are not only arranged by the Civil Code but also by some special laws. These cases have a limited number. The court may not decide that the litigation did not take place for the cases which are not clearly stated in the law. In our study, we investigated the cases of the non-existence of litigation. Both the similarities and differences were examined. Then the conclusion is indicated. In the text of the study, the discussions made on the doctrine related to the issue and the sentences of the Supreme Court of Appeals were also mentioned. Our study consists of three parts. In the first part, general information about the lawsuit and the sides of the lawsuit was given. In the second part, the cases of the non-existence of litigation were investigated. In the last part, we tried to elucidate the consequences of the verdict of non-existence of litigation.
Benzer Tezler
- Medenî Usul Hukukunda davanın açılmamış sayılması ve sonuçları
In Civil Procedure Law, the cases of the non- existence of litigations and results
EMEL ŞEYDA ELGÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
HukukAnkara ÜniversitesiÖzel Hukuk (Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku) Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SEMA TAŞPINAR AYVAZ
- Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve kararların Medenî Usûl Hukukuna etkileri
Individual application to the Constitutional Court and the effects of decisions on Civil Procedure Law
MEHMET EMİN ALPASLAN
Doktora
Türkçe
2022
HukukGalatasaray ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YAŞAR HAKAN PEKCANITEZ
- Anonim ortaklıklarda organ eksikliği davası (TTK m. 530)
Organ lack lawsuit in joint stock companies (TCC art. 530)
ALİ ALTAN MİRİ
- Medeni Usul Hukukunda bekletici sorun
Dilatory question in Civil Procedure Law
MURAT AHMET SİNAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2002
HukukAnkara ÜniversitesiÖzel Hukuk (Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku) Ana Bilim Dalı
PROF.DR. EJDER YILMAZ