Survival: Democracy or ecological meritocracy in theory and practice
Hayatta kalmak: Teoride ve pratikte demokrasi ya da meritokrasi
- Tez No: 456769
- Danışmanlar: DOÇ. DR. BOĞAÇ EROZAN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2016
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Bilgi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 401
Özet
İşler durumda olan hayat destek sistemleri olmaksızın yerküre üzerinde yaşam imkansız hale gelir. Bu tez bu basit koşulu, siyasetin ve dolayısıyla siyaset biliminin kaçınılmaz bir unsuru olarak kabul etmektedir. Yaşamın sürdürülmesi, hayatta kalma hedefinin bütün yönetişim biçimlerinin asgari hedefi olması gerektiği göz ardı edilemez. O nedenle çevresel sürdürülebilirliğin temel bir hedef olarak gerçekleştirilmesine yoğunlaşılmalıdır. Buna karşıt olarak, iyi yönetişim tanımları tipik olarak demokrasiye atfedilen kriterlere odaklanır. Çağdaş siyasi düşünceye demokrasinin yüceltildiği bir anlayış hakimdir. Bu durum, potansiyel olarak sürdürülebilirliği sağlamak açısından olasılıkları zayıflatmaktadır. İklim değişikliğinin felaketlere yol açan seyri ve çevre tahribatının boyutları göz önüne alındığında eski varsayımların yeniden irdelenmesi gerektiği açıktır. Eğer demokrasi doğayı koruyamayacaksa, iyi yönetişim tanımının da gözden geçirilmesi gerekir. Bunun ortaya çıkardığı sonuçlar derindir ancak savunucuları genellikle demokratik teori ve demokrasinin uygulanması arasındaki uçuruma büyük bir hoşgörü ile yaklaşırlar. Sorunun kapsamını tam olarak anlayabilmek için, soyut savlar ve somut gerçekler arasındaki farklılıkların ortaya konması gerekir. Burada, demokrasiye, onun varsayımlarına ve etkilerine yönelik gerekçelerin çevre bağlamında incelenmesi gerekir. Kendi kaderini tayin ilkesine dayalı bir sistem olarak tanımlanan demokrasinin meşruiyet iddiaları bakımından bir adım önde olduğu kabul edilir. Oysa doğanın bozulması ve iklim değişikliği geri döndürülebilir olgular olmadığı ve karar alma süreçlerinden dışlanmış kişileri aynı şekilde etkilediği için bu sözde üstünlük iddiası ortadan kalkar. Zaman, mekan ve biyolojik türlerden bağımsız olarak, bu süreçlerden etkilenenlerin çoğunluğu elbette ki yaşam şanslarının yok edilmesine rıza göstermemişlerdir. Demokrasinin hayatta kalabileceğine dair iddialara makul bir şüpheyle yaklaştığımızı düşünürsek, çevreci siyaset kuramının içinde yer alan ve daha otokratik yönetişimlerin gerekliliğine dikkat çeken alternatif görüşlerin değerlendirilmesi gerekir. Eko-otoriter olarak sınıflandırılan bu görüşler, şimdiye dek göz ardı edilmiş ve yeterince irdelenmemiş olan görüşlerdir; oysa meselenin aciliyeti ve ağırlığı, önerilerini daha yakından incelemeyi gerektirmektedir. Bu nedenle bu çalışma eko-meritokrasi fikrini ele almaktadır. Eko-meritokrasi, sınırları belirleyen, söz konusu sınırların içinde kalmak için politikalar öneren ve bunların uygulanması sürecinde lider rolü üstlenen nitelikli uzmanlar tarafından yönetilmeyi ifade eder. Bir sistem olarak demokrasiye ve meritokrasiye dair varsayımların arasındaki benzerlikler ve farklılıklar, özellikle de insanın eğilimlerini ve doğasını ne kadar yansıttıkları bakımından önem taşımaktadır. (İnsanların ve siyasi sistemlerin) yetkinliğini ve çevresel okur yazarlığını incelemek genellemeler yapmayı gerektirir ve bu inceleme mutlak hakikat iddialarını değil eğilimleri ortaya koyma amacını taşımaktadır. Konu son derece kapsayıcı olduğu için tartışmalar da geniş bir yelpazedeki konuları ve politikaları ele almaktadır. Demokrasi normatif açıdan istenen bir rejim olup olmaması bakımından değil hayat destek sistemlerini koruyup koruyamaması ve sürdürülebilirliği sağlayıp sağlayamaması açısından sorgulanacaktır. Devletin temel sorumluluğu, en azından, insanların birbirlerine ciddi bir biçimde zarar vermesini önlemektir. Dolayısıyla siyasi sistemler ortaya koydukları sonuçlar ve en temel kamu yararı olarak doğayı koruma yeteneklerine bakarak değerlendirilebilir. Bu itibarla bu tez, demokrasi ve otokrasinin iyi ve kötü olarak iki karşıt kutupta konumlandırılmasının ötesine geçmeyi hedeflemektedir. Sonuçta haklar ve çıkarlar arasındaki gerilimler ve hassas dengeler yok sayılamaz. Çevreye karşı duyarlı bir rejimin sağlam politikalara ihtiyacı vardır. Herhangi bir yönetim biçiminin doğanın (ve insan doğasının) fiziksel sınırlarını dikkate alarak hareket etmesi gerekir; neticede bu sınırlar pazarlığa açık değildir.
Özet (Çeviri)
Without working life support systems life on Earth becomes impossible. This dissertation recognises this simple condition as inescapable matter of politics and therefore political science. The continuation of life, survival, as a minimum objective for all governance, cannot be ignored. Accordingly, attention needs to be directed to attainment of environmental sustainability as a key function. Diverging from this, definitions of good governance typically focus on criteria assigned to democracy. Contemporary political thought is dominated by democracy promotion. This potentially undermines chances for sustainability. Given the current catastrophic course in regard to climate change and environmental destruction, prior assumptions need to be put under scrutiny. If democracy cannot protect nature, the definition of good governance necessarily needs to be revised. Consequences are profound, but its defenders often show great leniency towards the gap between democratic theory and actual practice. In order to understand the full scope of the problem, the discrepancies between abstract and concrete claims have to be unveiled. Here, rationales specific to democracy, its presumptions, and its effects need to be studied in the context of the environment. Defined as a system of self-determination, democracy is said to have a ledge in legitimacy. However, since natural degradation and climate change are not reversible and affect people isolated from decision-making processes, this supposed ledge diminishes. Excluded by time, space, and species, the majority of the affected certainly has not consented to the destruction of their chances for life. Granted reasonable doubts on democracy's viability, alternative voices within green political theory that call for more autocratic governance must be reviewed. Commonly classified as ecoauthoritarian, they remain disregarded and understudied, although the urgency and centrality of the issue demand closer engagement with their suggestions. For this reason, this inquiry explores the idea of an ecomeritocracy. Ecomeritocracy is construed as rule by qualified experts, who determine limits, propose policies to stay within these limits and lead the implementation. Similarities and differences in the assumptions of democracy as a system vs. meritocracy as a system are important in particular concerning their adequacy to accommodate human inclinations and nature. Examining competence and environmental literacy (of people and political systems) requires generalisations and should be understood as demonstrating tendencies, not as absolute truth claims. Since the subject is all-encompassing, the discussions cover a wide range of issues and explore policies. The normative desirability of democracy will not be questioned, but the potential of democracy to secure life support systems and endure i.e. its sustainability. At the very least the state's basic responsibility is to protect people from severely harming each other. Hence, political systems can be evaluated on their consequences and their ability to protect nature as the most fundamental common good. This dissertation clearly ventures beyond a simple dichotomisation of democracy and autocracy as good and evil. Above all, tensions and tradeoffs between different rights and interests cannot be discounted. An environmentally benign regime needs sound policies. Ultimately, any form of government needs to cope with the reality of physical limits of (human) nature as they are not negotiable.
Benzer Tezler
- Gölgeli demokrasi çağı'nın eko-küresel eleştirisi
Eco-globalist critisism of the age of overshadowed democracies
FUNDA ÇOBAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
Siyasal BilimlerGazi ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF.DR. MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE
- Avrupa Birliği'nin Akdeniz'deki demokrasi teşviki politikaları: Mısır örneği
European Union's democracy promotion policies in the mediterranean: The case of Egypt
ERTUĞRUL CEVHERİ
Doktora
Türkçe
2018
Uluslararası İlişkilerAnkara ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÇAĞRI ERHAN
- The British monarchy: End, change or continuity?
Britanya monarşisi: Kaldırılacak mı, değişek mi yoksa devam mı edecek?
İKLİL İFFET DİNÇER
Yüksek Lisans
İngilizce
2000
Siyasal BilimlerHacettepe Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DENİZ BOZER
- Türkiye'de çevre hakkı kapsamında kıyı kullanımı, planlaması ve sorunlar: Hatay örneği
Coastal use, planning and challinges within the scope of environmental rights in Turkey: The example of Hatay
MEHMET UZUNAY
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Kamu YönetimiHatay Mustafa Kemal ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ŞENOL ADIGÜZEL
- Globalization and the political economy of reform in Jordan (1989-2001)
Ürdün'de küreselleşme ve reformun ekonomi politiği (1989-2001)
ZEYNEP SÜTALAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2006
EkonomiOrta Doğu Teknik ÜniversitesiOrtadoğu Çalışmaları Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. ÖZLEM TÜR