Eine didaktisch- komparatistische annäherung an die phänomene ' empathie, identitätsuche und fremdverstehen' in der kinder-und jugendliteratur: dargestellt an den werken , von Canan Tan's „Eroi̇nle Dans' und Renate Welshs „Dieda oder das fremde Kind'
Renate Welsh'in 'Dieda oder das fremde Kind„ ve Canan Tan'ın 'Eroinle Dans„ adlı eserlerinde çocuk ve gençlik yazını bağlamında ‚ 'empati, kimlik arayışı ve yabancılaşma„ ' kavramlarına öğretbilimsel bir yaklaşım
- Tez No: 460443
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. CAVİDAN ÇÖLTÜ İMREN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, Eğitim ve Öğretim, German Linguistics and Literature, Education and Training
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: Almanca
- Üniversite: Çukurova Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Alman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 457
Özet
Çocuk ve Gençlik Yazınının artık yazın (edebiyat) kavramının alt türlerinden biri olduğu bilinen bir gerçekliktir. Kültürlerarası öğrenme, öz ve yabancı kavramlarının karşılaştırılması ve önyargı ile stereotiplerin de çözümlenmesi ve yorumlanmasıyla gerçekleşebilecek bir etkinliktir. Kültürlerarası öğrenme bağlamında en etkin çalışmalarda da Çocuk ve Gençlik Yazınını görmek oldukça da sevindiricidir. İnsan zihninin yarattığı güzel şeyleri anlatan yazın ile çoğu zaman kültürler arası köprüler kurulurken, öğrenenlerde de yeni ufukların açılmasına araç olunmaktadır. Bu bağlamda özellikle Çocuk ve Gençlik Yazının çocuğa yönelik psikolojik, eğitsel, bilişsel, hukuki vs. boyutlarını üstlenip kendisine görev edindiği görülmektedir. Çocuk ve Gençlik Yazınındaki yapıtlarda sadece eğlenceli, esprili, kurgusal ve fantastik konulara yer verilmediği, ayrıca acı, keder, üzüntü ve özellikle çocuk ve gençlerin karşılaşabileceği olası sorunların da konulaştırıldığı bilinmektedir. Çünkü Çocuk ve Gençlik Yazını gençleri hayata hazırlamayı, gençlere değerler eğitimini vermeyi kendisine misyon edinmiş bir yazın türüdür. Okur ya da öğrenenler özellikle yazı karakterleri fazla küçük olmayan, ve o okudukları yapıtlarda konuların kendilerini yaşama hazırlayabilecek konuları içermesinden ötürü okuma beceresindeki kazanımlarına katkı yapacaktir. Gerek ana dil gerekse yabancı dil öğretimi ya da Karşılaştırmalı Yazınbilimi dersinde, ders ortamında okutulan yazınsal yapıtların okura bilgi aktarması, metin- okur arasında iletişim kurulabilmesi-, birikim ve deneyim geliştirebilmesi için yapıtın didaktize edilmiş olması beklenmektedir. Ancak ülkemizde birçok yapıta yönelik bu tür bir çalışmanın pek olmaması , bunun dışında derslerin nasıl farklı uygulanabileceği ve hangi etkinliklerle daha kalıcı hale getirilebileceği konusunda çok az kaynak bulunduğu da bilinen bir gerçektir. Bu çıkış noktasından hareketle yukarıda değinilen yapıtlar didaktik olarak ele alınacaktır. Eserlerin didaktik bağlamda uygulanması Karşılaştırmalı Yazın Bilim Dersi 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Çukurova Üniversitesi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalındagerçekleşmiştir. Yapılan uygulamalar 1., 2., 3. ve 4. Sınıflarla yapılmıştır. Bu çalışmamızda 20. yy yazınında önemli bir yer edinen Avusturya'lı kadın yazar Renate Welsh'in“Dieda oder das fremde Kind”yapıtı ile Türk kadın yazar Canan Tan'ın“Eroinle Dans”adlı yapıtı Çocuk ve Gençlik Yazınlarının karşılaştırmalı Yazınbilim çerçevesinde ortak ya da farklı izlekleri didaktize edilmiştir. Yapıtların karşılaştırılmasındaki amaç farklı kültürlerden, farklı yaşanmışlıklardan ama benzer acı ya da coşkulardan yola çıkılarak eser kahramanlarının başlarından geçen olaylara empati yani eşduyum ile yaklaşabilme, yapıtı okuyan öğrenenlerde bu eser kahramanlarının içinde bulundukları durumu kendilerince nasıl içselleştirebildikleri; genç bireylerin biyolojik ve psikolojik olarak büyüdükleri“ilk çocukluk çağından (2-6 yaş) son çocukluk (10-13 yaş) ya da son erinlik çağına (17-20 yaş) (Oğuzkan, 2001, S. 2) kadar geçen sürede kimlik arayışları ne denli oluşturdukları, hangi zorlukları atlattıkları ve yine bu bağlamda eser kahramanlarının kendilerine yabancılaşmaları irdelenerek yabancıyı anlama izlekleri ile yapıtların didaktize edilmesine gayret gösterilmiştir. Çocuk Gençlik Yazını yapıtlarının seçilmesinin başlıca nedenleri ise dilinin sade ve anlaşılır olması, çocukların ve gençlerin günlük sorunlarını, yaşanmışlıklarını yansıtması, kurgusal, fantastik olayları aktarmasının yanında, gerçek olayları, gençlerin günlük yaşamda karşılaşabilecekleri durumları da göstermesidir. Her iki yapıtta da özellikle kız çocuklarının yaşamış oldukları yabancılaşma, dışlanma ve bu zorluklardan bir çıkış yolu arama çabaları özellikle Çocuk ve Gençlik Yazınının özellikleri ile ele alınıp yorum bilimsel olarak karşılaştırılmış ve irdelenmiştir. Çalışma, eylemsel üretimsel yöntemi doğrultusunda didaktize edilmiştir. . Geleneksel ders işlenişinin yaşandığı, öğretmenin bilgi aktaran, öğrenenin ise bilgiyi algılamaya çalıştığı ders söz konusudur. Ancak verimin, motivasyonun ve katılımının düşük olduğu ders ortamında istenilen amaca ulaşmak genelde istenilen düzeyde değildir. Yüz yüze yapılan yabancı dil öğretiminde dönüt almak genelde soru-cevap şekline indirgenmekte, soruya doğru yanıt veren öğrenci başarılı, yanlış yanıt veren ise başarısız değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme ile öğrenenin gerçek performansını ölçmek ne ölçüde olanaklıdır. Öğrenenlerin öğrendikleri konularda kalıcılık sağlayabilmeleri yaratıcılıklarına ve öğrendiklerini içselleştirmelerine bağlıdır. Buna yönelik en uygun yöntem olarak belirlenen eylemsel –üretimsel yöntemde birden fazla etkinliğin uygulanabilmesi sonucu öğrenen bireyde istendik davranışların kazandırılıp kazandırılamadığını daha kesin verilerle ölçebilme olanağı elde edilebilmektedir. Söz konusu yöntemin uygulanması ”alımlama estetiği“ni de beraberinde getirip öğreten değil aksine öğrenen merkezli bir çalışma sonucu etkinliğin artmasına yardımcı olmuştur. Çalışmada ortaya çıkan yeni bilgiler ”eylemsellik“ aracılığı ile adeta bir yaşantı ürünü haline dönüşmüş ve kalıcılığın sağlanmasına özen gösterilmiştir. Eylemsel-üretimsel yöntemle aktif, katılımcı, eleştirel ve motivasyonu yüksek katılımcı kitlesi hedeflenmektedir. Bireyler bir metni okuduklarında, yapıta önyargısız yaklaşabilmeyi, kendini yabancıda, yabancıyı da kendi özünde bulabilmeyi hedeflenmektedir. Böylece kültürlerarası bir yaklaşım bağlamında, karşılaştırmalı yazın dersi tek düzelikten çıkartılıp, öğrencilerin keyif alabilecekleri bir öğretim ortamının oluşturulması hedeflenmektedir. Söz konusu yöntemle kültürel arka planı olan adı geçen yapıtlarda 'empati, yabancılaşma ve kimlik arayışı”izlekleri açısından irdelemesine çalışılmıştır. Yapıttaki kültürel benzerlikleri, farklılıkları ve ortaklıkları öğrencilerin bilinçlendirilmesi amacıyla yapıtlar eleştirel ve yaratıcı okumaları konusunda özendirmek öncelikler arasındadır. Öğrencilerin yerli ve yabancı yapıtlara önyargısız bir yaklaşım sergilemeleri ve yabancıya karşı engelleri büyük oranda azaltmaları hedeflenmiştir.“Empati, yabancılaşma ve kimlik arayışı”kavramlarının Çocuk ve Gençlik Yazını bağlamında karşılaştırılabilmesi için hem Almanca hem de Türkçe yazılmış olan yapıtlar seçilerek öz ve yabancı kavramları, kültürleri, benzerlikleri ve farklılıkları karşılaştırma olanağı yakalanmıştır. Karşılaştırmalı Yazınbilimi ile imgebilimin bir tür buluşması olarak değerlendirebileceği bu çalışma sürecinde kültürel açıdan ortak, benzer ve farklı imgelerin belirginleşmesi için aşağıda verilmiş olan etkinlikler uygulanmıştır: Seçilen iki yapıt okutulmadan önce öğrencileri“empati, yabancılaşma ve kimlik arayışı”kavramlarına yönelik ilgileri ve düşüncelerini ölçmek ve yapıtlara hazırlamak amacıyla, öğrenci hazırlık anketi uygulanmıştır. Bu anket“empati, yabancılaşma ve kimlik arayışı”kavramlarına yönelik bilgiler içermektedir. Birinci anket, öğrenci hazırlık anketi, ikinci anket, yapıt içerik anketi ve üçüncü anket yapıt değerlendirme anketidir. Yapıtlar derste uygulanmadan önce ikinci bir anketi düzenlenmiştir. Bu anket ise yapıtın içeriğine ve akışına yönelik sorular içermektedir. Buradaki amaç öğrencilere yapıtları okutmadan önce, yapıtlara yönelik olası önyargılarını, duygularını, düşüncelerini ve yaşanmışlıklarını ortaya koymak, kendi öz yaşantılarına dönüş yapmalarını sağlamak ve yapıtlara karşı farkındalık yaratmaktır. Üçüncü eser değerlendirme anketiyle, öğrencilerle bir dönem boyunca yapılan ders ve çalışma sonunda, öğrencilerin kitaplara yönelik değerlendirmelerini ortaya koymak amacıyla 5'li likert türünde ölçme araçları ayrı ayrı oluşturulmuştur. Çalışma yedi bölümden oluşmaktadır: Çalışmanın birinci bölümünde var olan soruna, çalışmanın önemine, sınırlılıklarına, amacına ve yapısına değinilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde kuramsal arka alanı sağlayan karşılaştırmalı yazın bilimine, tarihçesine, karşılaştırmaya, edebiyat yöntemlerine, eylemsel- üretimsel yönteme, alımlama estetiğinin etkisine, Çocuk ve Gençlik Yazınının yabancı dil dersindeki önemine ve Türkiye'deki gelişimine yönelik bilgiler aktarılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde“empati, yabancılaşma, kimlik arayışı, önyargı ve stereotip”kavramlarının tanımı aktarılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde,“empati, yabancılaşma, kimlik arayışı”kavramlarının her iki yapıtın ana figürlerinde çözümlenmesine ve yansıtılmasına çalışılmıştır. Bu arada psikoanalatik edebiyat kuramından yararlanılarak sanatçının biyografisini ve kişilik yapısının anlaşılarak bilinçaltı sürecinin belirlenmesine çalışmış; bunun için de iki yol kullanmıştır: Sanat yapıtlarından sanatçıya ve sanatçıdan yapıta dönük bir inceleme.“ (http://www.turkedebiyatı.org/psikoanalatik-edebiyat kuramı) verilerinden yararlanılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde yapıtlara didaktik açıdan yaklaşım, bu bağlamda ders modelleri-ders örnekleri, yapıt seçimi, yapıtın özellikleri, dersin işlenişi, yapıtların didaktik aktarımında kullanılan süre, dersin yöntemi, ”Dieda oder das Fremde Kind“ ve ”Eroinle Dans“ yapıtlarına yönelik ders örnekleri, öğrencilerin aktiviteleri ve bulguları aktarılmıştır. ”Dieda oder das Fremde Kind“ yapıtı derste öğrencilere aktarılırken, konuyla ilgili iki farklı video izletilmiştir. Videolardan biri savaş sahnesini yansıtırken, diğeri üvey anne rolünü yansıtmaktadır. Bunun üzerine öğrencilerden yapıtın konusuna yönelik bir özet yazmaları istenmiştir. Kitabın özeti slaytlarla aktarılırken, öğrencilerden ara ara hikâyenin akışıyla ilgili tahminlerde bulunmaları istenmiştir. Hikâyenin sonunu vermeyip öğrencilerden, hikâyenin sonunu yazmaları, öğrencilerden hikâyenin sonunu değiştirmeleri, sahnesel yorumlama yapmaları ve hikâyeyi yeniden yazmaları istenmiştir. Böylece öğrencilerin derse aktif, yaratıcı, eleştirel ve üretimsel katılımı sağlanmıştır. ”Eroinle Dans" yapıtı sınıfta öğrencilere aktarırken, yapıtın konusunu yansıtacak çizimlerle derse başlanmış ve daha sonra öğrencilerden hikayenin devamını, onlara verilen çizimler aracılığıyla yazmaları istenmiştir. Bunun üzerine öğrencilere kendi özgün metinlerini oluşturdukları, orijinal metin özetiyle kıyaslama olanağı verilmiştir. Daha sonraki aşamada öğrencilerden hikayenin sonunu değiştirmeleri ve hikayeyi yeniden yazmaları istenmiştir. İki yapıtın derste aktarılması sonunda öğrencilere söz konusu yapıtlara yönelik kolaj çalışması, monopoli ve tombala yapılması istenmiştir. Yapıtların irdelenmesi ve işlenmesi üzerine öğrencilere yönelik son anket uygulaması yaptırılmıştır. Bu anketle öğrencilerin özüne ve yabancıya karşı olan önyargılarını görmeleri sağlanmış, öz ve yabancı kültürlerle ortaklıkları, farklılıkları ve benzerlikleri görmeleri, empati ve yabancıya karşı bakış açılarının değişmesi yansıtılmıştır. Yapılan anketler, yapıtın içeriğini ve konusunu anlamada öğrencilere kolaylık sağlamıştır. Öğrencilere kültürel açıdan farklı iki yapıta önyargısız tutumu özendirmek, aktif ve yaratıcı katılımlarını sağlamak amacıyla derste farklı etkinlikler yapılmıştır. Bu etkinlikler şunlardır: Metne yönelik duygu ve düşünceleri ifade etme, metinleri yorumlama ve eleştirme, özü ve yabancıyı karşılaştırma, düşünceleri kültürel bağlamda ifade etme, kültürel benzerlikleri, farklılıkları ve ortaklıkları belirleme, önyargı ve stereotipleri belirleme, özü ve yabancıyı kabul ya da reddetme ve özü ve yabancıyı anlama şeklinde olmuştur. Çalışmanın altıncı bölümünde anket uygulamaları ve bulgular yer almaktadır. Çalışmada elde edilen bulgular şu yöndedir: - Çalışmada yürütülen uygulamalar öz kültür ve yabancı kültür arasındaki benzerlik ve farklılıkları bizzat öğrencilerin daha kolay keşfettiklerini ortaya koymuştur. - Didaktik bağlamda yapılan çalışmalar, öğrencileri yaratıcı, eleştirel ve aktif çalışmaya özendirmiştir. - Çalışma sonunda elde edilen verilerde, katılımcıların farklı kültürden öz kültürüne bakmayı öğrendikleri, bu süreçte kendilerini üstün görme ve aşağılık kompleksine kapılma durumlarından arındıkları gözlemlenmiştir. - Kişi kendini başkasıyla kıyaslayarak düzeltme imkanı bulabilir. - Katılımcılar elde edilen veriler sonucu, yabancı kültüre ait bir yapıta önyargısız yaklaşmanın önemini kavradıklarını dile getirmişlerdir. - Katılımcılar başka kültürle yüzleşmenin, kendi öz kültürlerine ve yabancı kültürlere yönelik önyargılarını azaltma olanağı tanıdığını söylemişlerdir. - Bu çalışmada katılımcılardan bazıları çalışmaya konu olan yöntemin kendilerine yabancı kültüre yaklaşma cesareti verdiğini, ayrıca öz kültürlerine de dışarıdan bakabilme becerisini kazandırdığını vurgulamışlardır. - Öğrencilerden bazıları çalışmaya dayanak oluşturan her iki yapıttaki izleklerin kendi yaşantıları ile örtüşmesi nedeniyle, çalışmadaki motivasyonlarının yüksek olduğunu bildirmişlerdir. - Yapılan uygulamaların, katılımcılarda herhangi bir yapıta karşı eleştirel yaklaşımı, etkin ve yaratıcı katılımı arttırdığı görülmüştür. - Yapılan çalışmalar sonucu katılımcıların çoğunun yapıttaki figürlere empati duygular çerçevesinde yaklaşabildikleri, kimlik krizi durumlarını görebildikleri ve kendi özlerine, yaşanmışlıklarına bir dönüş yapabildikleri görülmüştür. Çalışmanın yedinci bölümünde sonuç ve öneri kısımları yer almaktadır.
Özet (Çeviri)
Die Kinder- und Jugendliteratur beinhaltet in sich öfters zugleich die Motive und Bilder der Interkulturalität. Beim interkulturellen Lernen werden die Begriffe das Eigene und das Fremde verglichen, die Sterotype und Vorurteile werden analysiert bzw. kommentiert. Es ist sehr erfreulich, beim interkulturellen Lernen und bei effektiven Bearbeitungen mit der KJL zu begegnen. Meist wird man mittels der Literatur zu einem Vermittler, bei dem man interkulturelle Brücken aufsetzt und den Lernenden neue Horizonte eröffnet. In diesem Zusammenhang sehen wir, dass vor allem die KJL sich psychologische, pädagogische, kognitive und juristische Dimensionen thematisiert. Es ist bekannt, dass bei den Werken der KJL nicht nur unterhaltsame, humorvolle, fiktive und fantastische Themen bearbeitet werden, sondern auch Themen wie Leid, Trauer, Kummer und vor allem Probleme, die die Jugendlichen im Alltag zu begegnen sind, die in den Werken der KJL thematisiert werden. Denn KJL ist eine Literatur, die die Kinder und Jugendliche auf das Leben vorbereitet oder sich auch als eine Mission sieht, eine Wert- Erziehung zu geben. Sei es in der Muttersprache- oder auch im Fremdsprachenunterricht, so wie auch bei der Komparatistik Vorlesung, es wird in der Unterrichtsvorlesung verlangt, dass die literarischen Werke, die im Unterricht als Informationstransfer dienen, die ein Kontakt zwischen dem Text-Leser aufbauen, didaktisiert werden. Aber die Arbeiten und Werke,fehlen in Hinsicht auf die Vielfätigkeit und Effektivität des Unterrrichtsablaufs. Diesen Ausgangspunkt zufolge werden die für die Arbeit ausgewählten Werke didaktisiert. Die komparatistische Vorlesung wurde im Studiumjahr 2015-2016 an der Çukurova Universität, an der Abtelung für Deutschlehrerausbildung praktisiert. Die Didaktisierung wurde an den 1.,2., 3., und 4. Studienjahren praktisiert bzw. durchgeführt. In dieser Arbeit wurden die Werke, die im 20. Jahrhundert eine wichtige Stelle gefunden haben, von der österreichischen Autorin Renate Welsh“Dieda oder das Fremde Kind”und von der türkischen Autorin Canan Tan“Eroinle Dans”im Rahmen der Komparatistik didaktisiert. Ziel bei der Didaktisierung der Werke war es bei unterschiedlichen Kulturen und Erfahrungen, den Leser die ähnlichen Schmerzen, Kummer, oder Begeisterungen aufzuzeigen, ihnen dazu auffordern, sich an den Protagonisten mit Empathie annähern zu können. Weiter haben wir uns darum bemüht den Jugendlichen, in dem Prozess, in dem sie biologisch und psychologisch aufgewachsen sind, von der frühen Kindheit an (2-6 Jahre) (Oğuzhan, 2001, S.2) aufmerksam zu machen, ihnen bewusst zu machen, in wie weit sich ihre Identitätssuche entwickelt hat, welche Erschwernisse sie überwunden haben und in diesem Zusammenhang wieder wie sie das Fremdverstehen, das Fremde akzeptieren bzw. anzueignen haben. Einige Gründe für die Auswahl der KJL sind, dass die Sprache schlicht, einfach, und verständlich ist. Die Werke der KJL vermitteln uns die Alltagsprobleme, Erfahrungen, Erlebnisse der Kinder und Jugendlichen. Sie vermitteln uns neben fiktiven, fantastischen Ereignissen auch die realen Ereignisse und die Situationen, die die Jugend im Alltag zu begegnen sind. In beiden Werken wurden die Erfahrungen, die Erlebnisse, das Fremdverstehensgefühl, die Diskriminierung der Protagonisten in Werken unter den Gesichtspunkten der KJL hermeneutisch miteinander verglichen und analysiert. In unserer Arbeit wurde die Handlungs- und produktionsorientierte Methode angewandt, mit der wir eine aktive, kreative, produktive und kritische Lernergruppe erreicht haben. Die Leser sollten sich an einem Text vorurteilslos annähern können. Beim Frontalunterricht sind nicht die Lerner aktiv, sondern der Lehrer. In einer Lernatmosphäre, bei der die Lerner nicht aktiv, kreativ und beteiligt sind, wird das erzielte Ziel nicht in dem erwünschtem Niveau sein. In dem Frontalunterricht wird der Fremdsprachenunterricht meist als Frage- Antwort durchgeführt. In wie weit ist es möglich, die Leistungen der Lernende im Frontalunterricht bewerten zu können? Um ein dauerhaftes, effektives Lernen anbieten zu könnnen, ist es wichtig, dass die Lernende das Gelernte internalisieren können. Mit der ausgewählten Handlungs- und produktionsorientierten Methode, bei der vielfätige Aktivitäten praktisiert werden, den hierzu wird eine effektive, kreative und erfolgreiche Leistung der Teilnehmer beabsichtigt .Mit der Anwendung der jeweiligen Methode, wird die Rezeptionsästhetik gefördert, bei der durch eine Lernenezentrierte Methode ein aktives, kreatives, und erfolgreiches Lernen erreicht wird. Die Handlungs- und produktionsorientierte Methode beabsichtigt, dass die Individuen beim Lesen eines Textes, sich vorurteilslos an das Werk annähern, das Fremde beim Eigenem bzw. das Eigene beim Fremden entdecken können. Somit wird im Rahmen einer interkulturellen Annäherung, der Fachbereich Komparatistik von Einheitlichkeit zu einer Lernatmosphäre, bei der die Lernende spaβ am Lernen haben. Mit der entsprechenden Methode wurde versucht, die kulturell geprägte Werke unter den Begriffen 'Empathie, Fremdverstehen und Identitässuche' zu analysieren. Es ist eine Priorität, die kulturelle Ähnlichkeiten, Unterschiede und Ähnlichkeiten den Lernenden bewusst zu machen und sie zum kritischen, kreativen Lesen zu verleiten. Ein weiteres Ziel war es sich an einheimischen und fremden Werken vorurteilslos anzunähern und die Hindernisse gegen das Fremde weitgehend minimieren zu können. Um die Begriffe 'Empathie, Fremdverstehen, und Identitätssuche' im Rahmen der KJL zu vergleichen und analysieren zu könnnen haben wir ein deutsches und ein türkisches Werk ausgewählt, demzufolge wir die Gelegenheit bekommen haben, das Eigene, das Fremde, die kulturellen Ähnlichkeiten und Unterschiede miteinander zu konfrontieren. In dem Arbeitsprozess wurden die unten angegebenen Aktivitäten durchbearbeitet, die als ein Treffen der Komparatistik mit der Imagologie akzeptiert und bei dem die kulturelle Ähnlichkeiten und Unterschiede der Imagen deutlicher werden: Vor dem Lesen beider Werke, wurde an den Lernenden eine Vorbereitungsumfrage erstellt, um die Interessen, Gedanken der StudentInnen zu den Begriffen Empathie, Fremdverstehen und Identitätssuche zu evaluieren. Dieser Umfragebogen enthält also Informationen zu den Begriffen Empathie, Fremdverstehen und Identitätssuche. Es bereitete und motivierte die StudentInnen auf diese Begriffe. Der zweite Umfragebogen enthält Informationen zum Inhalt der Werke, der dritte Umfragebogen dient für die Evaluation der Werke allgemein. Vor der Bearbeitung der Werke im Unterricht wurde nach dem ersten Umfragebogen der zweite Umfragebogen erstellt, der Fragen zum Ablauf und Inhalt der Werke enthält. Vor dem Lesen der Werke war unser Ziel, die wahrscheinlichen Vorurteile, Gefühle, Gedanken der Lernenden den Werken gegenüber abzuleiten, ihre Erlebnisse, Erfahrungen hervorzubringen und eine Rückkehr zu ihren Privatleben zu machen war ein weiteres Ziel unser Arbeit. Mit dem dritten, dem Evaluationsumfragebogen haben wir, dass in einem Semester und am Ende der Arbeit durch den Lernenden durchbearbeitet wurde, mit zwei Umfragebögen bewertet. Die Arbeit besteht aus 7 Abschnitten. Bei dem 1 Abschnitt der Arbeit wird auf das Problem, auf die Relevanz, die Grenzen und das Ziel der Arbeit eingegangen. Der 2. Abschnitt der Arbeit, reflektiert uns den theoretischen Hintergrund der Komparatistik, die Fachgeschichte der Komparatistik, den Vergleich, die Literaturmethoden, die Handlungs- und produktionsorientierte Methode, Wirkung der Rezeptionsästhetik, die Relevanz der KJL im DaF- Unterricht und ihre Entwicklung in der Türkei. Im 3. Abschnitt der Arbeit werden die Definitionen der Begriffe Empathie, Fremdverstehen, Identitätssuche, Vorurteile und Stereotypen vermittelt. Im 4. Abschnitt der Arbeit, versuchen wir die Begriffe Empathie, Fremdverstehen und Identitätssuche in den Figuren beider Werke zu analysieren und zu reflektieren. Dabei versuchten wir auch von der pschoanalytischen Literatur Daten zu profitieren.“Die pschoanalytische Literaturtheorie”versucht die Begriffe, die Persönlichkeit des Autors zu verstehen und sein Unterbewusstseinsprozess zu identifizieren; für diese gibt es zwei Wege: Man sieht eine Betrachtung von dem Werk zum Werkautor, von dem Werkautor zum Werk."(http://www.turkedebıyatı.org/psikoanalitik-edebiyat kuramı) Das Ziel ist hier also, die gegebene Nachricht von den Figuren oder von dem Leben, Erfahrungen und Erlebnisse des Autors zu entnehmen. In dem 5. Abschnitt werden die Umfragebögen und deren Befunde dargestellt. Einige Konklusionen, die wir in dieser Arbeit erreicht haben sind folgende; Die StudentInnen entdecken die Unterschiede; Ähnlichkeiten und Gemeinsamkeiten selber. Die didaktische Berarbeitungen verleiten die StudentInnen zum aktiven, kreativen, produktiven und kritischem Lernen. Die komparatistische Arbeiten bieten einer Person die Gelegenheit, von anderen Kulturen in die eigene Kultur zu schauen und dies kann verhindern, dass sich eine Person überlegen sieht oder sich in einem Minderwertigkeitskomplex gefangen fühlt. In dem 6. Abschnitt wird eine didaktische Annäherung an die Werke vermittelt. In diesem Zusammenhang werden die Unterrichtsmodelle, die Unterrichtsbeispiele, der Unterrichtsablauf, die Frist für die Didaktisierung der Werke, die Unterrichtsmethode, die Unterrichtsbeispiele zu den beiden Werken, die Aktivitäten der StudentInnen bzw. die Befunde dargestellt. Um ihnen also den StudentInnen im Unterricht einen aktiven, kreativen, produktiven, kritischen Anteil und einen vorurteilslosen Verhalten gegenüber den anderen Kulturen anzustreben, wurde im Unterricht mit unterschiedlichen Aktivitäten gearbeitet. Bei der Präsentation des Werkes Dieda, wurden zwei verschiedene Videos am Anfang des Unterrichts gezeigt. Während uns das eine Video ein Kriegsabschnitt vermittelte, lieferte uns das zweite Video die Rolle eines Stiefsmutters. Darauf wurden die, StudentInnen aufgefordert, ein Resümee des Werkes aufzuschreiben. Als nächstes wurde die Inhaltsangabe des Werkes am Diashow präsentiert. Mit leitenden Fragen wurden die StudentInnen dazu geleitet, ihre Gedanken zum Ablauf des Werkes aufzuschreiben. Als weitere Aktivitäten haben die StudentInnen das Ende der Geschichte aufgeschrieben, umgeschrieben, die Geschichte wieder geschrieben, reproduziert, und szenisch dargestellt. Somit wurden die StudentInnen zur aktiven, kreativen, kritischen Beteiligung geleitet. Bei der Präsentation des Werkes Eroinle Dans, wurde anhand einiger Zeichnungen zum Thema des Werkes angefangen. Als nächstes sollten die StudentInnen das Ende der Geschichte anhand den gegebenen Zeichnungen schreiben. Somit haben die StudentInnen die Gelegenheit bekommen ihre eigenen Texte mit dem originalen Text zu vergleichen. Danach sollten die StudentInnen das Ende der Geschichte umschreiben und die Geschichte reproduktieren bzw, wieder schreiben. Nach der Präsentation, Bearbeitung beider Werke im Unterricht, haben die StudentInnen Collagearbeit gemacht, Monopoli und Lotto Spiel vorbereitet. Nach der Analyse und Bearbeitung der Werke, wurden den StudentInnen Evaluationsumfragebogen erstellt. Mit diesen Umfragebogen wurde beabsichtigt, dass die StudentInnen ihre Vorurteile zum Fremden und zum Eigenen bewusst werden, die Ähnlichkeiten, Unterschiede und Gemeinsamkeiten bei der eigenen und fremden Kultur sehen. Die erstellten Umfragebögen bieteten den StudentInnen eine Erleichterung zum Verstehen des Inhalts und Thema der Werke. Um eine aktive, kreative Beteiligung der StudentInnen im Unterricht zu fördern und eine vorurteilslose Annäerung an zwei kulturell verschieden geprägte Werke darzustellen, wurden im Unterricht unterschiedliche Aktivitäten durchgenommen. Einige der Aktivitäten im didaktischen Sinne, die wir mit den StudentInnen im Unterricht durchbearbeitet haben sind folgende: > Die Gedanken und Emotionen zum Text aufschreiben. > Die Texte kommentieren und kritisieren. > Das Eigene und Fremde vergleichen. > Die Gedanken im kulturellen Zusammenhang äuβern. > Die Feststellung der kulturellen Unterschiede, Gemeinsamkeiten und Ähnlichkeiten in den Werken. > Die Feststellung der Vorurteile und der Stereotype. > Akzeptanz und Ablehnung des Fremden und des Eigenen. > Das Fremde und das Eigene verstehen. Im 7. Abschnitt der Arbeit werden die Ergebnisse und die methodische Forschungsvorschläge dargestellt. Schlüsselwörter: Image,Vorurteil, Stereotype, Empathie, Fremdverstehen, Identitätssuche.
Benzer Tezler
- Zur effizienz der muttersprachenkompetenz auf die fremdsprachenkompetenz: Eine didaktisch-methodische studie für den universitӓren daf-unterricht bei muttersprachlern des Türkischen
Anadil edincinin yabancı dil edincine etkisi üzerine. Anadili Türkçe olan ve yabancı dil olarak Almanca öğrenen üniversite öğrencileri için öğret- ve yöntembilimsel bir araştırma
AİŞE SEZİK
Doktora
Almanca
2020
Alman Dili ve EdebiyatıÇukurova ÜniversitesiAlman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ERGÜN SERİNDAĞ
- Interpretation des romans 'Das leben ist eine karawanserei' von Emine Sevgi Özdamar -aus werkimmanenter sicht-
Emine Sevgi Özdamar'ın 'Hayat bir kervansaray' adlı romanının eser merkezli yorumlanması
YUNUS PINAR
Yüksek Lisans
Almanca
2007
Alman Dili ve EdebiyatıAnadolu ÜniversitesiAlman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. YÜKSEL KOCADORU
- Yabancı dil olarak Almanca öğretiminde prapositionlardan kaynaklanan öğrenme güçlükleri
Die lernschwierigkeiten der prapositionen im daf-unterricht
FERAY FENNİBİLEK
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Alman Dili ve EdebiyatıMersin ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET GÜNDOĞDU
- Sözlük kullanma eğitiminin yabancı dil olarak Almanca öğrenimine etkisi
Der einfluss der wörterbuchbenutzungsdidaktik auf Deutsch als fremdsprache
AHMET DÖNGER
Doktora
Türkçe
2009
Alman Dili ve EdebiyatıÇukurova ÜniversitesiAlman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TAHİR BALCI
- Der 'Fall' grenouille Patrick Süskinds roman Das Parfum
Başlık çevirisi yok
SİBYLLE CİZENEL
Yüksek Lisans
Almanca
1993
Alman Dili ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiAlmanca Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞARA SAYIN