Bir felsefe problemi olarak iman ve irade ilişkisi
The Relationship between faithy and will as a problem of philosophy
- Tez No: 51146
- Danışmanlar: PROF.DR. MEHMET AYDIN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Din, Felsefe, Religion, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1996
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 152
Özet
ÖZET Dini imanın mahiyetine dair ileri sürülen dört görüş vardır. Birinci görüşe göre iman, Tann'nın vahyettiği önermelerin doğru olduklarına inanmaktır. Bu görüşe göre Tann'ya iman etmek öncelikle Tann'nın var olduğuna inanmaktır. İkinci görüş imanın, esas itibariyle bir şahsa iman olduğunu ileri sürmektedir. Tann'ya güven, bu görüşe göre, dini imanda bulunan en önemli unsurdur. Üçüncü görüş imanın, Tann'nın var olduğu varsayımına göre davranmak olduğunu ileri sürer. İnanılan Önerme, bu görüşe göre, y'apıp etmeler vasıtasıyla geçerli kılınmalıdır. Dördüncü görüşe göre iman, tasdiktir. Bu görüş, tasdik olarak imanın, dindar bir kimseyi“bütün şahsiyet”şeklinde biçimlendirmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Tann'nın var olduğuna inanmak, imanın zorunlu unsurudur. îmanın önermelerle ilgili olmadığı iddiası (önermesel olmayan iman görüşü), bu yüzden, doğru değildir. Çünkü, imanın zorunlu unsurunun, önermesel inanç formunda ifade edilme mecburiyeti vardır. Böylece, bu çalışmada biz, önermesel inanç formunda ifade edilen iman ile irade arasındaki ilişkiyi incelemeye çalıştık. Başka ifadeyle biz, dini inanmanın iradi bir faaliyet olup olmadığını tesbit etmeye çalıştık. Bunu yapmak amacıyla şu sorulan sorduk: Bir kimse bazı inançlan (özellikle dini inançlan) iradenin doğrudan fiilleri vasıtasıyla edinebilir mi? Yoksa bu inançlar, iradenin doğrudan fiillerinden dolaylı olarak mı ortaya çıkarlar? Bir kimsenin dini inançlan ile iradesi arasında karşılıklı ilişki vardır. Bu yüzden, dini inançlar iradi olarak edinilebilirler. Fakat, iradi inanç edinmenin, tam bir bilinç içinde gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği, başka bir problemdir. Böylece, bazı inançlann, iradenin doğrudan fiilleri olduklan tezine“doğrudan iradecilik”ismini verdik. Bazı inançlann, iradenin doğrudan fiillerinden dolaylı olarak ortaya çıktıklan tezine“dolaylı iradecilik”olarak atıfta bulunduk. İnancın edinilmesinde iradenin hiçbir rolünün olmadığını ileri süren görüşe ise“standard inanç edinme tarzı”olarak atıfta bulunduk.
Özet (Çeviri)
ABSTRACT There are four views argued in relation to the nature of religious faith. On first view, faith is to believe that the propositions that God has revealed are true. This is the view that to have faith in God is primarily to have a belief that God is or to believe that God exists. The second view argues that faith is basically faith in a person. Trust in God is, on this view, most important element in religious faith. The third view argues that faith is to act on the assumption that God exists. The proposition which is believed, on this view, must be validated by actions. On fourth view, faith is tasdiq. This view argues that faith as tasdiq must shape a religious one as a“whole personality”. To believe the proposition that there is a God is necessary element of faith. The claim that faith is not concerned with propositions (nonproposotional view of faith), therefore, is not true. Because, essential element of faith have to be expressed in the form of propositional belief. Thus, in this work, we tried to examine the relationship between faith expressed in the form of propositional belief and the will. That is to say, we tried to determine whether or not the religious believing was a voluntary activity. In order to do this we asked such questions as: Can one obtain some beliefs (especially religious ones) by direct acts of the will? Or do they arise indirectly from direct acts of the will? There is the correlation between one's religious beliefs and one's will. Therefore, the religious beliefs can be acquired volitonally or voluntarily. But, whether or not a voluntary belief acquiring can take place full consciously is another problem. So, we called the thesis that some beliefs are direct acts of will as“direct volitionalism”. We referred to the thesis that some beliefs arise indirectly from direct acts of will as“indirect volitionalism”. We referred to the view that argues the will plays no role in the obtaining the belief as“the standard mode of belief acquisition”.
Benzer Tezler
- Wilfred Cantwell Smith'in din anlayışı
Wilfred Cantwell Smith's religious understanding
MEHMET DEMİRTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
DinDokuz Eylül ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HANİFİ ÖZCAN
- Öğretmenlere göre ilköğretim 1. kademe (4. ve 5. sınıf) din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin problemleri
By teachers; the problems of primary school (fourth & fifth classes) religious culture & moral knowledge lesson
YUSUF KURU
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
Eğitim ve ÖğretimErciyes ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF.DR. M. ŞEVKİ AYDIN
- Akıl-iman ekseninde J. L. Schellenberg'te ilâhî gizlilik/sessizlik problemi
The problem of divine hiddenness/silence in J. L. Schellenberg in terms of reason and faith
FATMANUR SEZGİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
DinAnkara ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ENGİN ERDEM
- Soren Kierkegaard ve Albert Camus'de umutsuzluk kavramı
The concept of despair according to Soren Kierkegaard and Albert Camus
EMRE TUNCEL
- علم الكلام الجديد في العالم العربي - الألوهية أنموذجاً
Çağdaş Arap dünyasında yeni ı̇lm-i kelam arayışları (Ulûhiyyet örneği)
İBRAHİM İSMAİLOĞLU
Doktora
Arapça
2023
Dinİstanbul ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. RAMAZAN YILDIRIM