Geri Dön

Avrupa Topluluğu'nun ortak dış ve güvenlik politikası

The European Community's common foreign and security policy

  1. Tez No: 51719
  2. Yazar: YASEMİN KAYA
  3. Danışmanlar: PROF.DR. FÜSUN ARSAVA
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1996
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 132

Özet

ÖZET Avrupa Topluluğu (AT) dünyadaki önemli politik meselelerde oynadığı rol sınırlı olmakla birlikte dünyanın en büyük ticari gücüdür. AT yıllarca yalnızca ekonomik ve ticari meselelerde yoğunlaştıktan sonra, şimdi siyasi ve ekonomik birliğe doğru yönelen Batı Avrupa'nın kendisine artan güven ve yeteneği ile birlikte, ortak bir dış ve güvenlik politikası geliştirmektedir. Topluluğun ekonomik entegrasyonuna siyasi boyut kazandırma çabalan; İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dış politikada işbirliğinin, dünyanın geri kalanıyla tek ses halinde konuşacak yeni bir Avrupa yaratmak için tamamlayıcı unsur olarak görüldüğü, 1950'li yıllara kadar gitmektedir. 1954 yılında Fransız Ulusal Meclisi'nde Avrupa Savunma Topluluğu'nun kuruluş anlaşması reddedilir. 1960'lı yılların başlarında birkaç başarısız denemeden sonra 1969 yılında Lahey'de devlet ya da hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda yeni bir girişim başlatılır. Siyasi ve ekonomik birliğe yönelik olarak daha ileri gelişmeler kaydetme karan alınır. 1970'de Davignon Raporu'nu onaylarlar. Dışişleri Bakanların ve dışişleri bakanlıklarının siyasi yetkilileri arasında düzenli toplantıları kurumsallaşması ile sonuçlanır. Bu da Avrupa Siyasi İşbirliği (ASİ)'nin başlangıcı olur. 1972 ve 1974 yıllarında yapılan Paris Zirveleri ile üye devletlerarasındaki ilişkilerin Avrupa Birliğine kanalize edilmesi için daha ileri adımlar atılır, fakat eski Belçika Dışişleri Bakanı Leo Tindemans tarafından devlet veya hükümet başkanlarının isteği üzerine hazırlanan rapor kabul edilmez ve uygulamaya geçirilmez. ASİ zaman içerisinde daha da gelişse bile üye devletler Avrupa'nın ortak çıkarlarını savunmakta yetersiz kalarak kendi politikaları doğrultusunda hareket ederler. Giderek gelişen işbirliği süreci zaman içerisinde bir dizi aşamadan geçerek genişler, formüle edilir ve Avrupa Tek Senedi (ATS) ile 1 Temmuz 1987'de yürürlüğe girer. Tek Senede kadar ASİ ile ilgili çalışmaların özellikleri şunlardır, 110- Yazılı mevcut andlaşma o zaman kadar yoktur. ASİ içerisinde hükümetler yasal olarak bağlayıcı olmayan kararlar üreterek, oybirliği kuralının en sert şekilde uygulandığı yasal olarak bağlayıcılığı olmayan kararlan alarak çalışırlardı. - ASİ AT'nin karar alma sürecinin uluslarüstü yeteneğinden ya da federal modellerden kesin olarak farklı hükümetlerarası bir süreç özelliğindedir. -Güvenlik ve savunma konulan ASİ dışında tutulmuştur. ATS, ASİ çalışmaların Topluluğun prosedürlerinden ve kurumsal yapısından oldukça farklı olarak algılasa da ilk kez bir andlaşma metninde yeralmasını sağlamış, siyasi ve ekonomik entegrasyon aynı düzey ve önemde kabul edilmiştir. 1991 de kabul edilen ve aynı yıl onaylanan Maastricht Andlaşması AT'ye ortak bir savunma politikası ve hatta kendi silahlı kuvvetlerini geliştirmesi için olanak sağlamıştır. Ortak dış ve güvenlik politikası uluslararası ilişkilerde Topluluğa daha büyük bir etkinlik sağlayacaktır. Devlet ya da hükümet başkanlan zaman içerisinde gelişecek bir ortak dış ve güvenlik politikasını içeren Avrupa kimliğini korumak için bu andlaşmayı kabul etmişlerdir. Ortak dış ve güvenlik politikasının amaçlan şunlardır; -AT'nin ortak değerlerinin, temel çıkarlannm ve bağımsızlığının korunması, -Topluluğun ve üye devletlerin her yönüyle güvenliğinin güçlendirilmesi, -Uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi, -Demokrasi, insan haklan ve temel özgürlüklere saygı ile hukuk üstünlüğünün geliştirilmesi ve güçlendirilmesidir. -AGİK'in ilke ve amaçlanna ilaveten, BM Şartı'mn ve Helsinki Nihai Senedi'nin ilkelerine ve 1990 Paris Şartı'mn amaçlanna uygun olarak bansın korunması ve uluslararası güvenliğin güçlendirilmesi. 111Ortak dış ve güvenlik politikası alanında genel ilke ve yönelimleri saptama yetkisi devlet ve hükümet başkanlarından oluşan AT Konseyine verilmiştir. Kararlar şimdilik oybirliğiyle alınmak zorundadır. Avrupa Konseyi ortak eylem konusu olabilecek belli politik alanları ilan edebilir. Bu ortak çıkarlar açısından aciliyeti olan güncel olayların olduğu konulardır, örneğin silah ihracatının kontrolü. Ortak eylem içeren alanlarda Konsey spesifik meselelere ilişkin kararların nitelikli çoğunlukla alınacağına ve oybirliği gerekmediğine karar verebilir. Bir ortak tutum sergilenmesini kolaylaştırmak için, üye devletler oybirliği ile karar alınması gereken bir durumda nitelikli çoğunlukla olumlu karar alma imkanı varsa vetoyu kullanmaktan kaçınacaklarını ilan etmişlerdir. Üye devletler uluslararası alanda Topluluğun ortak eylemiyle bağlıdırlar. Ortak eylem tesbit edilmemişse, üye devletler Topluluk politikalarına uymak ve faaliyetlerini koordine etmek zorundadırlır. İlk ortak eylem alanları şunlardır; -AGİK süreci, -Güvenlik önlemleri dahil Avrupa'da silahsızlanma ve silahların kontrolü politikası, -Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ile ilgili sorunlar, -Güvenliğin ekonomik yanı özellikle de üçüncü ülkelere yapılan askeri teknoloji transferlerinin kontrolü ve silah ihracatının kontrolü. Bu faaliyet alanları genişletilecektir. BAB ile işbirliği Maastricht Andlaşması'nda AT'nin güvenlik politikasının aşamalı olarak geliştirilmesinde ana role sahiptir. Maastricht Andlaşması Topluluğa işbirliğini geliştirmek için genel sorumluluk verir. Savunmaya yönelik AT karar ve eylemleri BAB tarafından hazırlanacak ve uygulanacaktır. Güvenlik ve savunmaya ilişkin hükümler; aynı zamanda AT üyesi olan BAB 'a üye devletler tarafından icra edilen konferansın Nihai Senedi'ndeki iki deklerasyon ile birlikte düzenlenmiştir. 112Bu dekorasyonlardan birincisinde AT'nin ve NATO'nun halen BAB üyesi olmayan üyeleri isterlerse gözlemci statüsünde ya da daha sonra katılmak üzere BAB'a üye olmaya davet edildiler. Ortak dış ve güvenlik politikası çerçevesindeki kurallar haricinde ortak savunma politikasında kararların nasıl alınacağı konusunda herhangi birşey söylenmemiştir. Ortak bir savunmaya yapılan atıf belirgin değildir. İkinci deklerasyonda BAB ve AT ile NATO arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Bu deklerasyonda aşağıdaki hususlar düzenlenmiştir; -AT ve BAB arasındaki ilişkilerde amaç; BAB'ın zaman içerisinde AT'nin savunma unsuru olması ve AT'nin isteği üzerine savunmaya ilişkin kararlarım alması ve uygulaması, -NATO ve BAB arasındaki ilişkilerde amaç; BAB'ın Atlantik îttifakı'nın Avrupa ayağını güçlendirmede bir araç olarak geliştirilmesidir. BAB bu çerçevede İttifak ile kendi arasında çalışma koşullarını daha yakın hale getirmek ve NATO içerisinde BAB'a üye olan devletlerin katkı, sorumluluk ve rollerini kuvvetlendirmek için hazırlanacaktır. İttifak ile Avrupa savunma ve güvenlik kimliği arasındaki ilişkiler tamamlayıcılık ve açıklık temellerinde gerçekleştirilecektir. BAB ittifakın benimsediği politikalar ile uyum içerisinde olacaktır. Gerçekleşebilirse, BAB Topluluğun savunma silahı olacaktır. Problem; Fransa gibi bazı ülkelerin bu görüşü -savunmalarına karşılık, İngiltere gibi diğerlerinin bu teşebbüsün NATO'ya zarar verebileceğinden endişe duymalarıdır. Sonuçta, AT'nin savunma ve güvenlik konularında oynayacağı rol halen kesin değildir. BAB üyesi devletler işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla bir dizi pratik tedbir almışlardır. BAB Konseyi ve Sekreteryası Londra'dan Brüksel'e taşınmış ve BAB Konseyi ve Sekreteryası'nın çalışma koşullan AT organları ile uyumlaştıracak ve toplantıları eşzamanlı hale getirilecektir. Komisyon'a BAB'ın faaliyetleri hakkında düzenli bilgi verilecek ve danışılacaklar. BAB Parlamenterler Asamblesi ve Avrupa Parlamentosu arasındaki işbirliği desteklenecektir. Benzer tedbirler ilişkileri geliştirmek için NATO ve BAB arasında da alınmıştır. Lüksemburg, Belçika ve İspanya'nın birliklerinin de yer aldığı, 113Strazburg'ta kurulan Fransız-Alman Ordusu bir kriz anında NATO ya da BAB emir komutası altında bir krize müdahale edecektir. Ortak dış ve güvenlik politikasının gelişerek AT'nin askeri yapısının teşkil edilebilmesi için öncelikle siyasi ve ekonomik birliğin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Siyasi birliğin gerçekleşmesi sürecini ve kapsamını belirleyen ise üye devletlerin ulusal tercihleri ve siyasi iradeleridir. Dış politika kararlan ve herşeyden önemlisi bu alana dahil olan güvenlik politikası alanlarında ortak çıkarları tanımlamak oldukça güçtür, çünkü sadece iki üye devlet Fransa ve İngiltere nükleer silahlara sahiptir. Bugün onbeş üye ülkenin bulunduğu ve üyelik için sırada bekleyen pek çok devletin olduğu düşünülürse ortak paydaların bulunması daha da zor görünmektedir. ASİ'nin geleceği üye devletlerin ulusal tercihlerine ve siyasal iradelerine bağlıdır. İngiltere, Hollanda gibi bazı devletlere göre, ASİ hükümetlerarası görüşmeler vasıtasıyla geliştirilmelidir. Bu ülkeler dış politika ve güvenlik politikalarında yetkilerini devretmeye hazır değildirler. Bunun da ötesinde, AT'nin NATO'nun yerine geçmemesi konusunda hemfikirdirler. Topluluğa üye devletler aynı zamanda NATO üyesidirler. Soğuk Savaş süresince ABD liderliğindeki NATO, Sovyet tehdidi karşısında bu ülkelerin güvenliğini sağlayan yegane kuruluş olmuştur. AT'nin siyasi birlik aşamasında, doğal olarak bu üye devletlerin siyasi iradeleri ve ulusal tercihlerinde ABD ve NATO'nun büyük etkisi olmaktadır. Ancak bugün NATO'nun pek çok sorunla karşı karşıya olduğu ve artık Avrupa'nın güvenliğinden de tek başına sorumlu olmadığı gerçeği de yadsınamaz. En başta genişleme sorunu vardır. Üye olmak isteyen Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin istekleri şimdilik Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi ve Barış İçin Ortaklık çerçevesinde giderilmeye çalışılsa da, bu ülkelerin nihai amaçlan NATO üyeliğidir. Bunların üye olmaları veya üyeliklerinin kabul edilmemesi haline göre NATO'yu yeni ve karmaşık sorunlar beklemektedir. Avrupa güvenliğinden tek başına sorumlu olmayan NATO BM, AGİT, AT, BAB gibi kuruluşlarla içice geçmiş kurumlar konsepti çerçevesinde karşılıklı işbirliği ve güvenin artırılması için çalışmalar yapmaktadır. Bu yeni strateji Yugoslavya'da başarılı olmamıştır, önemli olan konu, teşkilatlar arasında krizin önlenmesinde tekrarın önlenmesidir. Avrupa'da bir kriz anında kimin müdahale edeceği konusunda belirsizlik 114vardır. Sözkonusu teşkilatlanıl sorumluluk alanları ve üyelikleri de çakışmaktadır. NATO'nun karşı karşıya olduğu sorunları ne derece çözeceği ve Soğuk Savaş dönemindeki gibi Avrupa güvenliğinden sorumlu yegane örgüt olup olmayacağı uzun dönemde belli olmasa bile, kısa ve orta dönemde Yugoslavya krizinin de gösterdiği gibi Avrupa güvenliğinden sorumlu önde gelen kuruluştur. Topluluğun siyasi birlik çalışmaları halen gelişme aşamasında olduğundan şu an için uluslararası ilişkilerin önemli sorunlarında Topluluktan klasik olarak uyguladığı ekonomik yaptırımlar, diplomatik yanlızlık gibi methodlann dışında pek fazla birşey beklememek gerektiği değerlendirilmektedir. AT siyasal birliği planlarken iki olasılığı gözönünde tutmalıdır, - Topluluk ABD'nin liderliğinin çoğu zaman olmayacağını ve pratik amaçlarını gerçekleştirebilmek için liderliği üstleneceğini varsaymak ve gündemini oluşturmak zorunda kalacaktır. - Tartışmalı olarak ABD'nin hayati çıkarlarının tehlikede olduğu durumlarda Körfez krizinde olduğu gibi veya başka şekilde liderliği sürdürmek eğiliminde olacaktır. Bu tür beklenmedik durumlarda siyasi ve askeri amaçlara ulaşabilmek için danışma ve işbirliği mekanizmasının işler durumda olması gereklidir. AT istediği siyasi güce kavuşabilmek için öncelikle kendi içindeki belirsizlikleri çözmelidir. Bu belirsizliklerin en başta geleni; ortak dış ve güvenlik politikasının Topluluğun ekonomik entegrasyonunda olduğu gibi uluslarüstülük ilkesi çerçevesinde mi, yoksa uluslararası ilişkiler çerçevesinde mi geliştirileceğidir. Maastricht Andlaşması'nda ortak dış ve güvenlik politikasına ait kararların oybirliği ile alınması genel kural olmakla birlikte istisnası da mevcuttur. Spesifik konulardaki kararlarda nitelikli çoğunlukla karar alma imkanı varsa, karar nitelikli çoğunlukla alınabilecektir. Dışişleri ve güvenlik gibi iki hassas konuda bu aşamaya gelen Topluluğun gelişen süreç içerisinde daha da ileri adımlar atacağı ve Topluluğun uluslarüstülük özelliğini devam ettireceği değerlendirilmektedir. Diğer bir belirsizlik noktası, BAB'ın gelecekte AT ile birleşip birleşmeyeceğidir. Ayrıca AT üyesi olan ve geleneksel olarak tarafsızlık politikası izleyen İsveç, Avusturya ve Finlandiya'nın ortak 115dış ve güvenlik politikasının gerektirdiği sorumlulukları taşıyıp taşıyamıyacakları da belli değildir. Başka bir konu, Topluluğun dış politika ile ekonomik politikalar arasındaki sözde ayrıma da son verecek bir çözüm bulması gerektiğidir. Enerji politikası, Akdeniz politikası, ABD ve AGİT ile ilişkileri incelediğimizde bunlardaki dış politika meselelerini ekonomik boyuttan ayrı problemler olarak görmek mümkün değildir. Sonuç olarak AT dünyadaki en büyük ekonomik merkezlerden birisidir ve ekonomik gücü ile paralel bir siyasal güç kazanmak istemektedir. Bu hedefe ulaşmak için çalışmalarım yoğunlaştırmış olup, gelecekte uluslararası politikaya yön verecek önde gelen siyasi aktörlerden birisi olacağına da kuşku yoktur. 116

Özet (Çeviri)

S U M MARY The European Community (EC) is the world's largest trading power however the role it plays in the major issues of world politics limited. The EC, after having focused, for decades, on merely trade and economic issues, is now developing a common foreign and security policy with the growing confidence and ability of the Western Europe that is moving toward greater economic and political union. The Community's efforts to give economic integration a political dimension go back to the 1950s, when cooperation on foreign policy was seen as an integral part of building a new Europe after the war, a Europe which could speak with a single voice to the rest of the world. In 1954 the French National Assembly rejected the treaty on the establishment of a European Defense Community. After several more fruitless attempts in the early 1960s, a new initiative was taken by the Heads of State or Government meeting in The Hague in 1969. They decided to make progress towards economic and political union. In 1970 they approved the Davignon Report. The result was the establishment of regular meetings between Foreign Ministers and their political chiefs of staff. This marked the beginning of European Political Cooperation (EPC). At the Paris Summits of 1972 and 1974, further steps were taken to transform all relations between the Member States into a European Union but the report drawn up by the former Belgian Ministers for Foreign Affairs, Leo Tindemans, at the request of the Heads of State or Government was not put into effect. Although European Political Cooperation did develop gradually, the Member States often went their own way, with the result that the defense of common European interests remained inadequate. 117The process of cooperation has gradually developed, expanded and formalized through a number of stages, culminating in putting the Single Act into the force, on 1 July 1987. Until the Single Act the characters of the studies regarding European Political Union are those as following; -No written treaty existed, until then. Within EPC, governments did work together without any legally binding framework whereas applying strictly the rule of unanimity and producing legally unbinding decisions. -EPC was frequently characterized as an intergovernmental process which is clearly distinguishable from federal models or supranational capability of EC decision making processes. -The security and defence issues were not included in EPC. The Single Act puts EPC on a Treaty basis for the first time, although it remains quite distinct from the structures and procedures of the Community. Political union and economic integration were accepted in the same level and importance. The Maastricht Treaty, agreed in 1991 and ratified this year, leaves the door open for the EC to develop a common defence policy and even its own armed forces.The common foreign and security policy will give the Community a greater influence in international affairs. The Heads of State or Government agreed in the Treaty that in order to safeguard the European identity a common foreign and security policy should gradually be developed. Objectives of the common foreign and security policy are as follows: 118ft -To safeguard the common values, fundamental interests and independence of the Union, -To strengthen the security of the Union and its Member States in all ways, -To promote international cooperation, -To develop and consolidate democracy and the rule of law, and respect for human rights and fundamental freedoms, -To preserve world peace and strengthen international security, in accordance with the principles of the United Nations Charter as well as the principles and objectives of the Conference on Security and Cooperation in Europe which were laid down in the Helsinki Final Act of 1975 and the Paris Charter of 1990. The principles and general guidelines of the common policy will be defined by the Heads of State or Government in the European Council. For the time being decisions must be unanimous. The European Council can, however, declare that certain policy areas should be the subject of joint action. This would mainly be the case where current events made it particularly urgent for common interests to be represented, for example in case of export controls on arms. In the event of joint action the Council may then determine that decision on specific issues decisions can be made by qualified majority and do not require unanimity. In order to facilitate decisions on a common position, the Member States have declared that, even where decisions require unanimity, they will, where possible, avoid the use of the veto if there is in fact a qualified majority in favour. The governments of the Community countries are bound, at international level, by the Community position agreed in the joint action.Even where no joint action is agreed, the Member States are still required to coordinate their action and conform to Community policy. It is intended that the first areas for joint action should be; 119-the Conference on Security and Cooperation in Europe process, -The policy on disarmament and arms control in Europe, -Non-proliferation of nuclear weapons, -Economic aspects of security, in particular with regard to the control of transfers of arms technology to third countries and controls on the export of weapons.These areas of activity are to be extended. Cooperation with the Western European Union (WEU) has a central position in the Treaty on European Union with regard to the gradual development of the EC's security policy. The Maastricht Treaty gives the Community general responsibility for development cooperation. ^ Decision and actions of the EC which have defence implications are to be elaborated and implemented by the WEU, which is flagged as an integral part of the development of the EC. The provisions on security and defence are accompanied by two declarations in the Final Act of the Conference by the members of the WEU which are also Member States of the EC. In the first of those declarations they addressed on invitation to those Member States of the EC and NATO which were not at present members of WEU to accede to the latter or, if they wished, to assume observer status.Nothing is said about how decisions would be taken in a common defence policy, exempt that the rules of the common foreign and security policy would not be used. The reference to a common defence is not clarified. In the second declaration, which concerned the role of WEU and its relations with EC and NATO, they agreed; 120-as regards WEU's relations with EC, that the objective was to build up WEU in stages as the defence component of EC and that to that end WEU was prepared, at the request of EC, to elaborate and implement decision of EC which had defence implications, -as regards the WEU's relations with NATO, that the objectives was to develop WEU as a means of strengthening the European pillar of the Atlantic Alliance. Accordingly, the WEU was prepared to develop further the close working links between it and the Alliance and to strengthen the role, responsibilities and contribution of the WEU Member States in the Alliance, this would be undertaken on the basis of the necessary transparency and complementary between the emerging European security and defence identity and the Alliance, and the WEU would act in accordance with the positions adopted in the Alliance. If that happens, the WEU will be the Community's defence arm.The problem is that only some countries (such as France) are keen on this idea, while others (including Britain) are worried that it could undermine NATO. For that reason it is still unclear exactly what role the EC will play in defence and security matters. The WEU Members planned a range of practical measures intended to facilitate cooperation. The WEU Council and Secretariat have already been transferred from London to Brussels and the WEU Council will be synchronized and the working methods harmonized in order to facilitate close cooperation between the Council and Secretariat General of the WEU and bodies of the EC. The Commission is to be regularly informed about and consulted on the WEU activities. Cooperation between the Parliamentary Assembly of the WEU and the European Parliament is also to be encouraged. The measures like these were taken between NATO and the WEU in order to develop their relations. Franco-German Corps, including Belgium, Luxembourg and Spain's troops, to have established in Strasbourg will intervene a crisis under the WEU or NATO's command control. Primarily, it is essential to achieve political and economic union for establishment of the military structure of EC, following the development of common foreign and security policy. 121It is considerably difficult to define foreign policy decisions and most importantly common interests as regards security policy which are within the scope of foreign policy, because only two member countries, Great Britain and France posses nuclear arms. Given the fact that currently there are 15 member countries and more of them aiming at full membership, determination of a common denominator seems to be rather challenging.The future of EPC rely on national preference and political desire of the EC Member States. According to some members, such as Britain, the Netherlands, EPC should be developed through intergovernmental negotiations. These countries are not ready to transfer their sovereignty on their foreign and security pplicies. Moreover, they agreed that the EC should not be in place of NATO. Members of the Union are at the same time NATO members. NATO being under the leadership of the US, has been the only establishment safeguarding the security against the Soviet threat throughout the Cold War. In the political union phase of EC, normally political wills and national preferences of member states are influenced by the US and NATO to a great extent. However, one cannot ignore the fact that today NATO faces many problems and therefore it is not exclusively responsible for European security any more. Firstly, there is a question of enlargement. Although, the demands of Central and Eastern European countries seeking NATO membership are for the time being endeavored to be addressed within the context of North Atlantic Cooperation Council and Partnership for Peace schemes, ultimate objective of these countries is NATO membership. Depending on acceptance or refusal of their membership, NATO is to face new and complex problems. NATO which is not the sole responsible for European security is carrying on studies with UN, OSCE, EC and WEU to enhance mutual cooperation and confidence within the framework of the concept of overlapping institutions. This new strategy has not been successful in Yugoslavia. The important point is to avoid duplication among organizations in prevention of conflicts. There is uncertainty as regards who shall intervene in case of a crisis in Europe. Areas of responsibility and lists of members of these organizations also overlap. Although, in the long run it is not certain to what extent NATO will be successful in solving the problems faced by it and whether it will be the only organization responsible for European security like the case in the Cold War era or not; it is the leading institution responsible for European security in short and medium terms, as proved by the Yugoslavian 122crisis. As the efforts of the Community to the end of political union are currently in the process of development, for the time being it is assessed that one should not expect anything more than economic sanctions and diplomatic isolation which are implemented by the Community as regards significant problems of international relations. While planning political union, the EC must take into account two probabilities; -The Community should assume that the US leadership will often be absent.The EC will have to set the agenda and assume that they will be responsible for implementing it for practical purposes..A -Controversially, the US will tend to assert its leadership whenever its vital interest are deemed to be at stake, as in the Gulf, or, in a different manner. For such exceptional contingencies it is essential that available consultative and coordinating machinery should be in working order whether for political or military purposes. EC is principally supposed to end the uncertainties within itself, in order to attain the political power. First of these uncertainties is the question whether common foreign and defense policy is to be developed within the context of principle of supranationality, as happened during the economic integration of the Community, or in the context of international relations. Although unanimity is the general rule in the Maastricht Treaty for common foreign and security policy, there are exceptions. If it is possible to make a decision by qualified majority in specific matters, the decision can be taken by qualified majority. It is assessed that the Community having achieved this point in delicate matters such as foreign policy and security are to make further progress and continue its supranationality aspect throughout its development. Another uncertain issue is whether WEU is going to unify with EC. Besides, it is not yet clear whether Sweden, Austria and Finland, which are EC members and have been pursuing their traditional neutrality policy, will carry out the responsibilities implied by common foreign and security policy. Another issue is the necessity of a solution to end the so-called separation between foreign and economic policies of the Community. If we study energy policy, Mediterranean policy and relations 123with the USA and OSCE, we see that it is impossible to regard foreign policy questions as problems excluded from economic dimension. To conclude, EC is one of the biggest economic centers of the world and desires a political power parallel with its economic power. It has intensified its efforts to this end, there is no doubt for its prospect to be one of the leading actors to direct international politics in the future. 124

Benzer Tezler

  1. Avrupa Birliği güvenlik odaklı göç politikalarının insan haklarına etkisi: Frontex'in operasyonları ve yapısı

    The effect of the European Union security-focused migration policies on human rights: Frontex's operations and structure

    MERTCAN TURAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Uluslararası İlişkilerKocaeli Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. PELİN SÖNMEZ

  2. Avrupa bütünleşme sürecinde Maastricht ve Amsterdam antlaşmaları

    The Treaties of Maastricht and Amsterdam within European integration process

    DİLEK YİĞİT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Uluslararası İlişkilerAnkara Üniversitesi

    PROF.DR. A. FÜSUN ARSAVA

  3. Yugoslavya'nın dağılmasının uluslararası politikaya etkileri

    Effects of the collapse of Yugoslavia in international politics

    BURAK YALIM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Uluslararası İlişkilerÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YUNUS YOLDAŞ

  4. Avrupa toplulukları kurucu antlaşmaları çerçevesinde bütünleşmenin değişen hukuksal özellikleri

    The Treaties establishing the European communities; The changing legal nature of the integration process

    ÖZGÜR MENGİLER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    Uluslararası İlişkilerAnkara Üniversitesi

    PROF.DR. FÜSUN ARSAVA

  5. Gümrük birliğinde Türk cam sanayii

    Başlık çevirisi yok

    R. SİNAN BAYBURT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESER KARAKAŞ