Geri Dön

Physical gesture and its interpretation through music: An analysis of Mauricio Kagel's instrumental theater concept in Pas de Cinq

Fiziksel jest ve fiziksel jestin kompozisyon üzerinden yorumlanması: Mauricio Kagel'ın 'Pas de Cinq' eserindeki enstrümantal tiyatro kavramının bir analizi

  1. Tez No: 679323
  2. Yazar: EDA ER
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ERAY ALTINBÜKEN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Müzik, Music
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Müzik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Müzik Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 84

Özet

Geçen on yılda, birçok müzikolog, besteci ve icracı jest kavramını hareket ve metafor kavramları üzerinden ele alarak ortaya geniş kapsamlı araştırmalar koydular. İkinci dünya savaşı sonrası, toplumlar arası yaşanan gelişmeler sonucu, sanat alanında da eğilimler sosyal ve politik açıdan yeni bir yön kazandı. Besteciler bir önceki dönemin eğilimlerinden sıyrılarak besteleme süreci ve sonrası için daha fazla özgürlük aramaya başladılar. Eş zamanlı olarak gerçekleşen Dadaizm ve performans sanatlarının evrildiği yeni durumlar, John Cage'in bu akımlardan etkilenip deneysel müzik adı altında eserler vermesiyle devam etti. John Cage bestelemenin işitsel tarafının yanı sıra görsel kısmına da fazlasıyla değer verdi ve önceki dönemden farklı olarak şans faktörüne de müziklerinde yer açtı. Avrupa'da hali hazırda aleatorik ve açık yapılı beste formları yaygın olmasına rağmen, John Cage'in getirdiği bu yeni yaklaşım çağdaşlarında büyük bir etki yarattı. Özelikle John Cage'in Water Walk adlı eserinin Almanya'nın Darmstadt şehrindeki icrasının ardından, Avrupa'daki bazı bestecilerin, müziğin görsel yönünü ve müzik de dramatik yaklaşımları kullanmalarıyla sonuçlandı. Kalz Stockhausen, Dieter Schenbel, Mauricio Kagel gibi besteciler tarafından üretilen bu yeni tür besteler, dinleyicilerin bir nevi algısını da yönetebilen bir fenomen haline geldi. Bu bestecilerin içinden özellikle Arjantin doğumlu Mauricio Kagel, hem müzikal hem de sosyal anlamda çok kültürlü yetişmiş olmasının bir sonucu olarak müziğin görsel tarafına çağındaki pek çok besteciye göre daha farklı açılardan eğilerek üretimlerde bulunurken, deneysel müzikten farklı olarak şans faktörünü besteleme sürecinin mümkün olduğunca dışında bırakmıştır ve bu durum onun kendi yarattığı bir tür olan enstrümantal tiyatro kavramını açığa çıkarmıştır. İcracılar için enstrümanlarından bağımsız olarak klasik bale notasyonuna benzer bir müzik notasyonu kullanmış ve koreografinin ürettiği sonik sonuçla ilgilenerek, adeta hareketi büyük bir ustalıkla bestelemiştir. Ayrıca Kagel konser salonu harici kamusal alanlarda sergilenmek üzere bu eserleri geliştirmiş ve yarattığı konseptin ulaşılabilirliği ile de bu yönden ilgilenmiştir. Kagel, özellikle Pas De Cinq adlı eseriyle özel olarak entrümantal tiyatro türünde ileri bir yaratıcılığa ulaşmış ve kendinden hemen sonraki nesli çok büyük ölçüde etkilemiştir. Bu eser, formal yapı olarak beşgen şekiller üzerinde harekete dayanan ve beş sessiz (enstrüman çalmayan) icracı için bestelenmiştir. Buradaki beş sayısının vurgusu Pas De Cinq terimin klasik baledeki anlamından ileri gelmektedir. Besteci performans mekanının zemini beşgen oluşturacak şekilde ve farklı türden malzemelerle kaplayarak üzerlerinde icracıların belirli ritimlerde adımlar atmasını veya ellerinde taşıdıkları bastonları bu malzemelere vurmalarını isteyerek görsel olduğu kadar aynı zamanda tınısal olarak zengin poliritmik bir eser oluşturmuştur. Böylece hem tempo, hem ritim hem de vuruş oldukça ustaca bir şekilde kontrol edilir. Geometrik ses figürleri aynı zamanda görsel bir sonuç da yaratır ve bu da besteye anlatısal bir taraf katar. Dolayısıyla, Kagel hem anlatının gücünü hem de kullandığı beste malzemelerin çeşitliliği ile çok boyutlu bir performans yaratmayı başarır. İşte tüm bu yukarıda altını çizdiğim durumlar beni drama kavramını fiziksel jestlerle ilişkisi üzerinden bir araştırma yapmaya teşvik etti. Kagel'in modern sanata getirdiği farklı kapsayıcı bakış açısı üzerinden bakmaya çalışarak, kullanılan yan-kompozisyon elementlerinin performansın sunumuna ilişkin etkisi ile ilgili kapsamlı bir kaynak taraması yapılması ve bu bilgiler ışığında yorumlanması müzisyenler için olduğu kadar diğer performans sanatçıları için de oldukça önemlidir diye düşünüyorum. Bu besteleme tekniği, özellikle son yıllarda teknolojide de gerçekleşen hızlı gelişmelerin sonucunda anlaşılması ve sindirilmesi ilham verici ve 21. Yüzyıl sanatçısının sanatsal algısı üzerinde oldukça önemlidir diye düşünüyorum ve bu bağlamda bu tezin konuyla ilgilenen diğer araştırmacılara bir bakış açısı sunmasını umuyorum.

Özet (Çeviri)

In the past decade, many musicologists, composers, performers have made various investigations on the notion of gestures concerning movement and metaphor. In the flux of post-WW2, artistic tendencies were massively impacted by social and political events. Composers started to seek more freedom in music than in the previous period; as a result, under the influence of dadaism and performance art, the experimental music of John Cage was born. He took the visual aspects of composition very seriously and allowed the chance factor to blossom during the performances. His approach changed the current presentation of concert music and had a substantial effect on his contemporaries. Although in Europe, aleatoric music and indeterminacy were already popular, John Cage's arrival to Darmstadt with his piece Water Walk affected many influential composers and made them reconsider the visual aspect of music. Undoubtedly, the perceptual elements of music by its listeners became a significant phenomenon for composers such as Karlheinz Stockhausen, Dieter Schnebel, and Mauricio Kagel. Among them, Mauricio Kagel, an Argentine-born composer, merged his multicultural upbringing to the ideas to the flow of experimental music, except he did not let the control to chance and kept it in the composer's hand. Accordingly, he started to introduce creations in the instrumental theater genre. He deepened his association with the visual side of the music, particularly physical gestures of performers and other theatrical elements such as light, stage decor, and space, by using all these tools as equals. Due to his prosperous career as a composer and a film editor, he intensively occupied himself with more visual aspects of music as compared to most other composers. He used a similar notation for performers as in classical ballet and composed the choreography while being interested in the sonic result coming from the choreography itself. Kagel expertly composed all available details in his instrumental theater pieces focused on public spaces and aimed to create a non-concert musical experience. One of the pieces he composed, Pas De Cinq, reached an advanced level of creativity in the instrumental theater repertoire and immensely influenced the generation right after it. A pentagon shape as a composition structure provides a well-designed performance space for the five mute performers and highlights the number five, which comes from the ballet term pas de cinq. Different types of materials covering the floor create timbral differences, and the performer's steps and stick strokes create a well-composed polyrhythm. Notwithstanding the stationary positions of the performers around the pentagon, the composer reveals visualized geometrical shapes in the choreography, their rotation, and motion through geometrical sound figures. In this way, he achieved an equality between those tools by the manipulation of the rhythms, meters, and pulse. Ultimately, Kagel reached a multidimensional quality of performance through the richness in the visual materials, resulting in a narrative. All those facts enthused me to investigate this topic by relating it to physical gestures as a part of a drama. He enriched the understanding of modern art and established a solid phenomenon in music. Consequently, an extensive literature review in side-compositional techniques that he used is very interesting for musicians and other artists from performance art. These compositional techniques are essential for music creation alongside the massive development in technology and eventually, they contribute to a necessary perception of the music of the 21st century.

Benzer Tezler

  1. Resimde, ışık-renk-espas

    Başlık çevirisi yok

    ASUMAN TUNCER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    Güzel Sanatlarİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. ŞADAN BEZEYİŞ

  2. The significance and the contribution of 6+1 traits of writing to the success of the students in writing courses in English language teaching

    Yazmanın 6+1 özelliğinin İngilizce öğretiminde yazılı anlatım derslerindeki öğrenci başarısına katkısı ve önemi

    ÖZLEM YAZAR

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2004

    Eğitim ve ÖğretimGazi Üniversitesi

    İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. PAŞA TEVFİK CEPHE

  3. Örtülü bilginin açık bilgiye dönüştürülmesinde diyalogun kullanılması

    Explicating tacit knowledge via dialogue

    AYTEN AYAR GÖKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Endüstri ve Endüstri Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Disiplinlerarası Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. GÖKHAN İNALHAN

  4. The structural elements of timbral coherence and its compositional application

    Tınısal bütünlüğün yapısal öğeleri ve kompozisyonel uygulaması

    ENİS GÜMÜŞ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Müzik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ERAY ALTINBÜKEN

  5. Sınıf öğretmenlerinin kullandıkları sözel olmayan iletişim kanalları ve bu kanallara ilişkin öğrenci algıları

    Non-verbal communication channels used by class teachersand student perceptions about these channels

    DİLEK ÇAPAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Eğitim ve ÖğretimMehmet Akif Ersoy Üniversitesi

    İlköğretim Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EKBER TOMUL