Geri Dön

Minimal invazif açık kalp cerrahisi uygulanan olgular ile medyan sternotomi uygulanan olguların peroperatif ve postoperatif verilerinin karşılaştırılması

A comparison of the peroperative and postoperative data of the cases performed by minimal invasive open heart surgery and by applicable media sternotomy

  1. Tez No: 679934
  2. Yazar: SEBİL MERVE ŞEN TOPCU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. CEVDET UĞUR KOÇOĞULLARI
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi, Thoracic and Cardiovascular Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 71

Özet

Amaç: Hastanemizde 2015-2020 yılları arasında yapılan Atriyal septal defekt onarımı (ASD), Mitral kapak replasmanı (MVR) ve Aort kapak replasmanı (AVR) operasyonlarında; minimal invazif açık kalp cerrahisi uygulanan olgular ile medyan sternotomi uygulanan olguları retrospektif olarak inceleyerek; benzer demografik özellikler ve Euroscore II değerine sahip hastaların preoperatif verileri, peroperatif verileri ve postoperatif dönem morbidite ve mortalite verileri karşılaştırıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışma retrospektif ve gözlemsel olarak tasarlandı. Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'nde; 01.01.2015 - 31.07.2020 tarihleri arasında yapılan AVR, MVR, ASD hastalarından; 20'si ASD, 11'i MVR, 11'i AVR hastası olmak üzere 42 tane minimal invazif uygulanan hasta ile demografik özellikleri ve Euroscore II değeri benzer olan 49'u ASD, 38'i MVR, 10'u AVR hastası olmak üzere 97 tane medyan sternotomi uygulanan, toplamda 139 hasta çalışmaya alınmıştır. Hastalar cerrahi ekipler bazında incelenerek 10 ve üzeri sayıda minimal invaziv girişim tecrübesi olan ekiplerin yaptıkları ameliyatlar çalışmaya dâhil edilmiştir. Bu hastalar operasyon yöntemine göre iki gruba ayrıldı. Grup I: Minimal invazif açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların tamamında sağ anterior mini torakotomi yöntemi ile operasyon yapılmıştır. Grup II: Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların tamamında medyan sternotomi yöntemi ile operasyon yapılmıştır. Grup I ve Grup II'de ki benzer demografik özellikler ve Euroscore II değerine sahip hastaların preoperatif verileri, peroperatif verileri, postoperatif dönem verileri karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz için SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) programı kullanıldı ve istatistiksel anlamlılık p0,05). Hastaların hiçbirinde kritik ix preoperatif durum yaşanmamış ve acil cerrahi gerekmemiştir. Hastaların hepsi elektif vaka olarak opere edilmiştir. Olguların kardiyopulmoner baypas süreleri, aortik kros klemp süreleri torakotomi uygulanan hastalarda daha uzun bulunmuştur fakat istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir. Grup I'de baypas süresi ortalama 115,3±59,78 dakika, kros klemp süresi ortalama 79,07±46,04 dakikadır. Grup II'de ise baypas süresi ortalama 93,75±34,63 dakika, kros klemp süresi 62,87±26,34 dakika olarak saptanmıştır. Grup I'deki hastaların hastanede yatış süreleri ortalama 8,28±3,49 gün olup, Grup II'deki hastaların ortalama 8,8±3,32 gündür. Grup I'de hastanede yatış süresi, istatistiksel olarak Grup II'dekilerden anlamlı olarak düşük saptanmıştır (p=0,037). Yoğun bakım ünitesinde yatış süreleri ve entübasyon süreleri ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). Komplikasyon görülme ve revizyon yapılma, drenaj miktarları, kan transfüzyonu ihtiyacı, inotropik ilaç ihtiyaçları, atriyal fibrilasyon (AF) görülme ve yara yeri enfeksiyonu görülme oranlarında iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık saptanmamıştır. ASD yapılan 1 hasta, düzelmeyen hipoksi nedeniyle ilk 12 saat içinde revizyona alınmış ve sternotomiye geçilerek tekrar ASD onarımı yapılmıştır. Grup I'deki olguların preop kreatinin, hesaplanan kreatin klirensi ve postop kreatinin değerleri ile Grup II'deki olgular arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Postoperatif dönemde her iki grupta da akut böbrek yetmezliği (ABY) gelişmemiştir ve diyaliz ihtiyacı olmamıştır. Olguların ekokardiyografi sonuçlarında; preoperatif ve postoperatif ejeksiyon fraksiyonu (EF) ve pulmoner hipertansiyon (PHT) değerleri istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir. EF değerleri korunmuş ve PHT değerleri azalarak normal değerlere geldiği görülmüştür. ASD, MVR, AVR ameliyatı yapılan hastalar kendi içlerinde her iki grup açısından karşılaştırıldığında benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Sonuç: Giderek artan tıbbi teknolojik gelişmelere bağlı olarak, hem hasta hem de cerrahın tercihi minimal invazif yöntem lehine giderek artmaktadır. Teknolojik yeniliklerin cerrahiye adaptasyonu ile daha iyi stabilizasyon ve eksposure x imkanlarının sağlanması ameliyat süresi, baypas ve kros klemp süresinin kısaltılmasını sağlayacaktır. Bu sürelerin uzun olması, minimal invazif yöntemin kozmetik açıdan değerli olduğu kadar postoperatif oluşabilecek komplikasyonların az olması, mekanik ventilatör desteği süresini azaltması, hastane ve yoğun bakım ünitesinde yatış süresini kısaltması, kan transfüzyon ihtiyacının az olması, yara yeri enfeksiyonlarının daha az görülmesi ve hastanın daha rahat postoperatif dönem geçirmesi gibi olumlu sonuçları göz önüne alındığında, sternotomiye göre belirgin üstünlüğünü korumaktadır. Hasta sayısı arttıkça, hem ekip hem de cerrahi merkezlerin tecrübeleri gelişerek daha az komplikasyon ve revizyon görülmesi beklenir. Literatürdeki benzer çalışmalarla uyumlu gelen sonuçlarımız minimal invazif girişimlerin gelecekte daha da önem kazanıp yaygınlaşacağını düşündürmektedir. Çalışmamızda incelediğimiz ASD, MVR, AVR yapılan hastalara ek olarak koroner arter ve aort cerrahisi gibi daha geniş alanlarda minimal invazif yöntem kullanımının artacağı düşünmekteyiz.

Özet (Çeviri)

Objective: Between 2015-2020 atrial septal defect (ASD), mitral valve replacement (MVR) and aortic valve replacement (AVR) operations were performed in our hospital; Preoperative data, peroperative data, and postoperative morbidity and mortality data of minimally invasive open heart surgery cases and the cases who underwent median sternotomy with similar demographic characteristics and European System for Cardiac Operative Risk Evaluation (Euroscore) scores are examined. Methods: The study was designed as retrospective and observational. Dr. Siyami Ersek Thoracic and Cardiovascular Surgery Hospital; among AVR, MVR and ASD repair patients who were operated between 01.01.2015-31.07.2020; 42 minimally invasive patients were included, 20 of them with ASD, 11 with MVR, and 11 with AVR. 97 patients with similar demographic characteristics and Euroscore II were operated via median sternotomy, 49 of them with ASD, 38 with MVR, and 10 with AVR. A total of 139 patients were included in the study. The patients were examined on the basis of surgical teams and the surgeries performed by teams with 10 or more minimally invasive procedures were included in the study. These patients were divided into two groups according to the operation method: Group I: Patients who underwent minimally invasive open heart surgery, operated with the right anterior mini-thoracotomy method. Group II: Patients who underwent open heart surgery, operated with the median sternotomy method. Patients with similar demographic characteristics and Euroscore II score in Group I and Group II were compared. Their preoperative data, perioperative data and postoperative data were compared. Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) program was used for statistical analysis and p0.05). None of the patients were critically unstable and needed emergent surgery, all of the operations were scheduled. Cardiopulmonary bypass (CPB) durations and aortic cross clamp times were longer in Group I patients but the difference was not statistically significant. The mean CPB time was 115,3±59,78 minutes and the mean cross clamp time was 79,07±46,04 minutes in Group I. These values were 93,75±34,63 and 62,87±26,34 minutes respectively in Group II. Mean hospitalisation time were 8,28±3,49 days for Group I patients and 8,8±3,32 days for Group II patients. Hospitalisation times of the Group I patients were significantly shorter than Group II. (p=0.037). The duration of intensive care unit (ICU) stay and intubation time of the two groups were not statistically different (p>0.05) There was no statistically significant difference between the two groups in the incidence of complications and revisions, amount of drainage, need for blood transfusion, need for inotropic drugs, incidence of atrial fibrillation (AF) and wound infection. One patient who underwent ASD underwent revision within the first 12 hours due to unresolved hypoxia, and ASD repair was performed again by sternotomy. There was no statistically significant difference between the preoperative creatinine, calculated creatinine clearance and postoperative creatinine values of the cases in Group I and Group II (p>0.05). None of the patients developed acute renal failure in the postoperative period and required dialysis. In the echocardiography results of the cases; preoperative and postoperative ejection fraction (EF) and pulmonary artery pressure (PAP) measurements do not show any statistically significant difference. EF values were preserved and PAP values decreased to normal values postoperatively. When the patients who underwent ASD, MVR, AVR surgery were compared in terms of their own, similar results were obtained. Conclusion: Depending on the increasing medical developments, the preference of both the patient and the surgeon is increasing in favor of the minimally invasive method. Adaptation of technological innovations to surgery will provide better stabilization and exposure opportunities and shorten the operation time, CBP xiii and cross-clamp time. Although these periods are long, the minimally invasive method is cosmetically valuable, as well as having fewer postoperative complications, reducing the duration of mechanical ventilator support, shortening the length of stay in the hospital and intensive care unit, less need for blood transfusion, less incidence of wound infections, and most comfortable postoperative period. Considering its positive results such as these, minimal invasive cardiac surgery does not lose its superiority compared to sternotomy. As the number of patients increases, the experience of both the team and surgical centers will improve, fewer complications and revisions are expected. Our results, which are compatible with similar studies in the literature, suggest that minimally invasive interventions will gain more importance and become widespread in the future. It is predicted that the use of minimally invasive methods will increase in larger areas such as coronary artery bypass surgery and aortic surgery, in addition to the patients who underwent ASD, MVR, AVR, which we examined in our study.

Benzer Tezler

  1. Sol ön inen artere mıdcabg tekniği ile bypass uygulanan hastalarda orta dönem ''lima-lad'' açıklığını değerlendirmede miyokard perfüzyon sintigrafisinin yeri

    The value of myocardial perfusion signature in the evaluation of medium-lima-lad clearance in patients bypass applied with midcabg technique

    RAMAZAN AKDEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiSağlık Bakanlığı

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İSMET DİNDAR

  2. Açık kalp cerrahisinde, vakum destek kullanılan robotik ve minimal invaziv cerrahi ile vakum destek kullanılmayan geleneksel açık kalp ameliyatlarının karşılaştırılması

    Comparison of robotic and minimally invasive surgery using vacuum support with traditional open heart surgeries without vacuum support in open heart surgery

    TAYFUN SOLAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiMarmara Üniversitesi

    Perfüzyon Teknikleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NAZAN ATALAN ÖZLEN

  3. Minimal invaziv kalp cerrahisi ve açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların fonksiyonel kapasite ve yaşam kalitesinin karşılaştırılması

    Comparision of functional capacty and quality of life in patients with minimal invasive cardiac surgery and open hearth surgery

    HALİME DİNÇOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Fizyoterapi ve RehabilitasyonSanko Üniversitesi

    Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ARZU DEMİRGÜÇ

  4. Koroner bypass operasyonu yapılan erişkin hastalarda kardiyopulmoner bypass sırasında vakum destekli venöz drenaj uygulamasının hemodilusyon ve postoperatif kan ürünleri kullanımı üzerine etkisi

    The effect of vacuum assisted venous drainage during cardiopulmonary bypass on hemodulition and postoperative use of blood products in adult patients undergoing coronary artery bypass operation

    ÖMÜR ÖZMEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiDokuz Eylül Üniversitesi

    Perfüzyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN HÜDAİ ÇATALYÜREK

  5. 'koroner arter bypass greft (CABG) cerrahisinde kullanılan standart kesi ve minimal invaziv girişim tekniklerinin karaciğer fonksiyonları üzerine etkilerinin karşılaştırılması'

    'comparison of the effects of standard incision and minimally invasive interventional techniques used in coronary artery bypass graft (CABG) surgery on liver functions'

    GAMZE NUR YALOVA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

    Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET KİRİŞCİ