Hannah Arendt'in insanlık durumu'nda eylem kavramı
Hannah Arendt's concept of action in the human condition
- Tez No: 729534
- Danışmanlar: DOÇ. DR. SENGÜN MELTEM ACAR KESKİN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Felsefe Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 123
Özet
Totaliter rejimlerin insanların kimliklerini ortadan kaldırdığı karanlık bir döneme tanıklık eden bir düşünürün politik alanda şahit olduklarını eleştirel bir dille aktarışını anlamaya çalışan bu tez, söz konusu anlamayı düşünürün merkeze aldığı“eylem”kavramı çerçevesinde gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bilindiği üzere Hannah Arendt oldukça iyi eğitimli bir entelektüel ve Alman vatandaşı olmasına rağmen önce doğuştan verili kimliği olan Yahudilik nedeniyle çalıştığı üniversiteden uzaklaştırılmış, sonra da sürgün edilmiştir. Arendt kendi yaşadığı deneyimin de etkisiyle kimliğini, yurttaşlığını kaybeden ve politik değerinin yitirilmesiyle kamusal alanda özgür iradesini sergileyebilmek yerine özel alana sıkışarak başta kendisine olmak üzere dünyaya ve yaşama yabancılaşan insanı konu alır. İnsanın düşünmeden davranan, totaliter rejimlerin devamlılığını sağlayan bir araca dönüşmesi karşısında neler yapılabileceğini düşünür ve problemin yanıtını“eylem”de, eylemin kamusal alanda görünür kılınmasında arar. Arendt'e göre insan, ortak dünyanın sorunlarına yüz çevirmemelidir. Dünyada olmak ve dünyayı sevmek insanın sorumluluk almasını, diğer bir deyişle kamusal alanda var olmasını gerektirir. Dünyada olmanın görünür olmayı, görünür olmanın ise başkalarının varlığını gerektirdiğini düşünen Arendt, yeryüzünün yasası olarak gördüğü çoğulluğun insani eylemin temel koşulu olduğunu ileri sürer. İnsanın kim olduğunun ancak başkalarıyla birlikte var olduğu kamusal alandaki eylemleri aracılığıyla anlaşılabileceğini düşünen Arendt, çoğulluk içerisinde ortaya çıkan farklı deneyimleri politik hayatın vazgeçilmezleri olarak görmektedir. Bu bakımdan Arendt felsefesinde eylem hem insanın kendi özgürlüğünü gerçekleştirebilmesinin temeline yerleşmekte hem de birlikte yaşamın olanağını sağlayan bir anahtar olarak ortaya çıkmaktadır. Eylem kavramını Arendt'in İnsanlık Durumu yapıtı üzerinden yaklaşan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Arendt'in çalışmalarında merkeze aldığı insanın totaliter rejimler karşısındaki tavrı, insan hakları ve sömürgeciliğin eyleme geçit vermediği anlayışlar ele alınmaktadır. İkinci bölümde eylemin bir mucize olmasını sağlayan nedenlerle beraber açmazına ilişkin değerlendirmelere yer verilerek Arendt'in eylem kavramı açık kılınmaya çalışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise Arendt için eylemin gücünün ne anlama geldiği ortaya koyularak düşünürün eyleme dayalı bir yeniden inşa için neler yapılması gerektiğine ilişkin tespitleri sunulmaktadır.
Özet (Çeviri)
This thesis, which attempts to understand the critical transmission of what a thinker who witnessed in the political field during a dark period when totalitarian regimes destroyed people's identities, aims to realize this understanding within the framework of the concept of“action”centered on the thinker. As is known, Hannah Arendt is a highly educated intellectual and German citizen, but she was first suspended from the university where she worked because of her birth identity, Judaism, and then exiled. Arendt is about a person who has lost his identity, citizenship due to the influence of his own experience, and who has become alienated from the world and life, especially to himself, by being stuck in a private space instead of being able to demonstrate his free will in a public space with the loss of his political value. He thinks about what can be done in the face of the transformation of a person into a tool that acts without thinking, ensures the continuity of totalitarian regimes, and looks for the answer to the problem in“action”, making the action visible in the public sphere. According to Arendt, a person should not turn away from the problems of the common world. Being in the world and loving the world requires a person to take responsibility, in other words, to exist in a public space. Arendt, who thinks that being on Earth requires being visible, and being visible requires the presence of others, argues that plurality, which she considers to be the law of the earth, is the basic condition of human action. Arendt, who believes that a person's identity can only be understood through his actions in the public sphere, where he exists with others, sees different experiences that arise in plurality as indispensable for political life. In this regard, in Arendt's philosophy, action is both placed at the basis of a person's ability to realize his own freedom and arises as a key that provides the possibility of living together. This study, which approaches the concept of action through Arendt's work on the Human Condition, consists of three parts. In the first chapter, the attitude of the people whom Arendt focuses on in her studies towards totalitarian regimes, human rights and the insights that colonialism does not give passage to action are discussed. In the second part, the concept of Arendt's action is tried to be made clear by giving evaluations about the reasons that make the action a miracle, as well as the reasons why it does not open. In the third chapter, it is revealed what the power of action means for Arendt and the thinker's determinations about what needs to be done for an action-based reconstruction are presented
Benzer Tezler
- The concept of radical evil in Kantian ethics and Arendt's political philosophy
Kant etiği ve Arendt'in politika felsefesinde radikal kötülük kavramı
ZÖHRE ÖZLEM KARAGÖZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
FelsefeYeditepe ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MELİKE DURMAZ KUYUCU
- Pluralism and democracy in Hannah Arendt's thought
Hannah Arendt'in düşüncesinde çoğulculuk ve demokrasi
RAJAB JABAR MOHAMMED ZEBARI
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Kamu YönetimiBolu Abant İzzet Baysal ÜniversitesiKamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KORAY TÜTÜNCÜ
- The tensıon between actıon and revolutıon ın hannah arendt's polıtıcal thought: a crıtıcal assessment
Hannah arendt'i̇n si̇yasal düşüncesi̇nde eylem ve devri̇m arasindaki̇ geri̇li̇m: eleşti̇rel bi̇r değerlendi̇rme
DEVRİM KABASAKAL BADAMCHI
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. CEM DEVECİ
- The Tension between action and revolution in Hannah Arendt's political thought: A critical assessment
Hannah Arendt'in siyasal düşüncesinde eylem ve devrim arasındaki gerilim: Eleştirel bir değirlendirme
DEVRİM KABASAKAL
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. CEM DEVECİ
- Violence as a tool for statecraft: What role political use of violence plays to form and sustain the state
Devlet yönetiminin bir aracı olarak şiddet: Devleti kurmada ve sürdürmede şiddetin siyasi kullanımı nasıl bir rol oynamaktadır
AYŞE AKPINAR
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Felsefeİstanbul Teknik ÜniversitesiSiyaset Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EMİNE ASLI ÇALKIVİK