Maintaining workforce sustainability during remote working: Managing e-work-life balance against work related stressors
Uzaktan çalışma döneminde işgücü sürdürülebilirliğini korumak: Çalışmaya bağlı stres faktörlerine karşı iş-yaşam dengesinin yönetilmesi
- Tez No: 739212
- Danışmanlar: PROF. DR. FATMA KÜSKÜ AKDOĞAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: İşletme, Business Administration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İşletme Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 117
Özet
Bu çalışmanın temel amacı, bireylerin uzaktan çalışma sürecindeki iş-yaşam dengesi, iş yaşantısına dair stres faktörleri ve işgücünün sürdürülebilirliği arasındaki bağlantıyı kurmaktır. Böyle bir bağlantının kurulması, sürdürülebilir bir işgücü dengesinin sağlanması için, hem bireylerin hem de kuruluşların yararına özellikle önemlidir. Bu çalışmada, stres faktörleri olarak iş tanımı ve rolündeki belirsizlik ve iş rolünden kaynaklanan baskı ele alınırken, işgücü sürdürülebilirliği adına üretkenlik ve tükenmişlik kavramları bir arada değerlendirilmektedir. Literatür incelemesi sonucunda öngörülen ilişki, çalışmaya bağlı stres faktörlerinin hem doğrudan hem de bozulan iş-yaşam dengesi üzerinden dolaylı olarak işgücü sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemesi yönündedir. Aradaki dolaylı etkiyi incelemek için, stres faktörlerinin bozulan iş-yaşam dengesine olan etkisi ile bozulan iş yaşam dengesinin işgücü sürdürülebilirliğine olan etkisi de hipotezlere eklenmiş ve analiz edilmiştir. Söz edilen ana kavramların birbiri ile ilişkilerinin yanı sıra, bireysel faktörlerin bu ilişkiye olan etkisi de araştırılmıştır. Ele alınan bireysel faktörler, yaş, cinsiyet ve bakım sorumlulukları olmak üzere üç ayrı şekilde analiz sürecine dahil edilmiştir. Bakım sorumluluğu etkeni, literatürden farklılaşarak, yalnızca çocuk sahibi olmayı değil, yaşlı ve hasta bakımı gibi geniş kapsamlı bir bakım sorumluluğunu kapsamaktadır. Bu kapsamın genişletilmesindeki amaç, çalışan bireyin iş dışındaki yaşantısına dair sorumluluklarını artırabilecek tüm bakım koşullarının dahil edilmesidir. Temel kavramlar arasındaki ilişkiyi incelerken, çalışmada soru formu (anket) ile veri toplama yönteminden yararlanılmıştır. Oluşturulan anket soruları, literatürden yararlanarak orijinal olarak oluşturulan sorular ile, literatürde mevcut olan soruları içermektedir. Veri temizleme sürecinde, katılımcılar arasından 18 yaşında veya üzerinde olan, mevcutta Türkiye'de çalışan ve uzaktan çalışmayı deneyimlemiş kişiler örneklemde kalacak şekilde işlem yapılmıştır. Bu işlem sonrasında analizlere dahil edilen verilerde, farklı büyüklükteki, endüstrideki ve uzaktan çalışma koşullarındaki kuruluşlarda çalışan 448 çalışanın yanıtları mevcuttur. Bireysel değişkenlerin yanı sıra kurumsal koşullardaki bu çeşitlilik de, örneklemin temsil gücünü artırmıştır. Toplanan veriler, regresyon analizi ile test edilmiştir. Bu analizlerin sonucunda ortaya çıkan bulgular kavramlar arasındaki ilişkiyi desteklemekte, bireysel faktörlerde de bakım sorumluluklarını ön plana çıkarmaktadır. İlk olarak, sonuçlar stres faktörlerinin, yani iş tanımının kapsamından emin olamama ve iş dolayısıyla baskı hissetme durumlarının, uzaktan çalışanlar için işgücü sürdürülebilirliğinin bozulmasıyla olumlu bir şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir. İş tanımındaki belirsizlik ve baskı arttıkça, kişilerin üretkenliği azalmakta ve tükenmişlik belirtileri artmaktadır. Ek olarak bu stres faktörlerinin iş-yaşam dengesinin bozulması ile olumlu bir ilişkisi olduğu sonucu bulgular arasında yer almaktadır. Kişilerin stres faktörü deneyimlemeleri arttıkça, uzaktan çalışma sürecinde bozulmuş bir iş-yaşam dengesi ortaya çıkmaktadır. Bu tür bir aksama, işgücünün sürdürülebilirliği ile de olumsuz ilişkilidir. Bozulmuş iş-yaşam dengesinin işgücü sürdürülebilirliğine olan olumsuz etkisi, stres faktörlerinin de dolaylı etkisini kanıtlamaktadır. Detaylı olarak inceleme yapıldığında ise, bozulmuş iş-yaşam dengesinin bu dolaylı ilişkide kuvvetlendirici bir etki gösterdiği bulunmuştur. Son olarak, bakım sorumluluğu bu ilişkilerde fark yaratan bir çalışan özelliği olarak bulunurken, yaş ve cinsiyet ilişkisiz bulunmuştur. Örneklem içerisinde bakım sorumluluğu daha fazla olan kişiler, stres faktörleri dolayısı ile oluşan işgücü sürdürülebilirliğindeki bozulma etkisini daha yoğun deneyimlemektedir. Çalışmada kadın bireylerin ve yaşı daha fazla olan kişilerin de benzer şekilde daha yoğun bir etkilenme oranı gösterecekleri öngörülmüştür, ancak bulgulara göre bu şekilde bir farklılaşma mevcut değildir. Bu bulgular, gerek literatürde gerek ise uygulamada dikkat noktası olarak belirlenebilecek yeni noktalara işaret etmektedir. Bu noktalara değinmeden önce araştırma sınırlamalarını ele almak gerekmektedir. İlk olarak, araştırma örneklemi büyük ölçüde bakım sorumluluğu olmayan genç profesyoneller tarafından oluşmuştur. Bu nedenle, yaş ortalaması yüksek olan profesyonel birey grubunun çeşitli yaşam koşullarının temsili sınırlı olmuştur. İkinci olarak, hibrit uzaktan çalışma ankete dahil edilmesine rağmen, hibrit çalışma türleri, örneğin haftada bir veya ayda bir kez ofise gitmeyi içeren bir çalışma düzeninin varyasyonu dahil değildir. Bu nedenle, uzaktan çalışma tarzı tercihine ilişkin içgörü elde edilememektedir. Son olarak ise, verilerin Covid 19 pandemi döneminde toplanmış olması, çalışmada yer alan sonuçlarda ilk karşılaşma etkisinin de barınmasına sebebiyet vermektedir. Pandemi dönemi pek çok şirket ve birey için uzaktan çalışma ile ilk kez karşılaşılan bir dönem olduğu ve beraberinde pek çok kısıtlamayı da getirdiği için, kişilerin uzaktan çalışma dönemindeki iş-yaşam dengesi algıları kontrol edilemeyen dış etkenler tarafından etkilenmektedir. İlerleyen dönemde yer alan araştırmalarda, kişilerin zaman içerisinde uzaktan çalışmaya olan yaklaşımları kıyaslanarak incelenebilir. Farklı bir öneri olarak ise, çalışmada ön plana çıkan bireysel farklılık faktörü olan bakım sorumluluğu odağa alınarak yeni çalışmalar tasarlanabilir. Söz konusu sınırlamalar göz önünde bulundurularak, çalışmanın katkılarından bahsetmek gerekirse, hem akademik hem de uygulama alanlarında bulunan bulgular katkı sağlamaktadır. Akademik yazın incelendiğinde, çalışmaya dahil edilen kavramların çoğunlukla ikili kombinasyonlar halinde ele alındığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle, literatüre yapılan katkıların başında, iş-yaşam dengesi, işgücü sürdürülebilirliği ve çalışmaya bağlı oluşan stresin bir arada incelenmesi ve aralarındaki ilişkinin hem doğrudan hem de dolaylı olarak ele alınması gelmektedir. İkinci bir katkı ise, bakım sorumluluğu kapsamının yalnızca çocuk sahibi olmak ile sınırlandırılmayarak, hasta bakımı, yaşlı bakımı gibi iş-yaşam dengesinin özel hayat alanındaki sorumluluklarını artıran koşulları da içerecek şekilde oluşturulmasıdır. Yazında genel olarak cinsiyet çalışmalarında ve yalnızca çocuk sahibi olmak şeklinde ortaya çıkan bu faktör, bu çalışmada, her iki cinsiyet ve tüm yaş grupları genelinde değerlendirilmiştir. Çalışmanın uygulamadaki katkılarını ise mevcuttaki çalışmaların üzerinden aktarmak mümkündür. Öncelikle, mevcut literatürdeki çalışmalar, iş-yaşam dengesinin şirketler için öneminin altını çizmektedir. Ek olarak, bu çalışmaların bir kısmı, uzaktan çalışma bağlamını esneklik kapsamında ele almaktadır. Öte yandan, söz konusu esnekliğin iki boyutu belirtilmiştir. Kurumsal esneklik ve bireysel esneklik olarak uygulamada ikiye ayrılan bu kavram, çalışanların deneyimlerinde daha fazla mesai ve iş stresi, üretkenlik için gerekli olan molaların verilememesi ve uzun vadede tükenmişlik belirtileri şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada ise, pandemi dönemindeki koşulların standart bir uzaktan çalışma prosedüründen farkları da göz önünde bulundurularak bağlam detaylı bir şekilde incelenmiştir. Hem üretkenlik hem de stres faktörleri dahil edilerek, farklı sektör ve büyüklükteki kurumlardan örnekleme dahil olan çalışanların, uzaktan çalışma dönemindeki deneyimleri analiz edilmiştir. Bu sayede, kurumlar için öncelikli olan işgücü sürdürülebilirliğinin farklı koşullar altında nasıl şekillendiği görülmüştür. Örneğin, çalışma çıktılarına göre bakım sorumluluğu olan bireyler uzaktan çalışma döneminde tükenmişlik belirtilerini daha çok göstermektedir ve üretkenlik anlamında daha olumsuz etkilenmişlerdir. Bu bulgu kurumlara, uzaktan çalışma süresince bakım sorumluluğu olan, mevcut bakım sorumlulukları artan çalışanlarına kurumsal destek sağlaması konusunda ilham olabilmektedir. Genel bir yaklaşım ile, uzaktan çalışma bağlamında iş-yaşam dengesini ve üretkenliği bozan tükenmişliğin nedenlerini ve sonuçlarını anlamak, kuruluşlara, kurumsal desteğe ihtiyaç duyabilecek çalışanlara fayda sağlamak için işyeri kültürlerini ve İKY stratejilerini uyarlamanın yollarını sunma potansiyeline sahiptir. Son yıllarda giderek daha fazla kurum tarafından ön plana çıkarılan sürdürülebilir İKY yaklaşımı, bu çalışma bulguları ile desteklenebilir. Ekonomik, ekolojik ve sosyal sürdürülebilirliğe katkı sağlamayı hedefleyen bu İKY strateji türünde, çalışma bulgularının en fazla katkı sağlayabileceği alan sosyal sürdürülebilirlik olarak öngörülmüştür. Bireysel ve kurumsal ölçekte iyileştirilen iş-yaşam dengesi ve üretkenliğin, geniş ölçekte sosyal ve toplumsal alana da olumlu etki etmesi literatürde desteklenmektedir. Toplumun sosyal yapısında iş-yaşam dengesi ve tükenmişlik sendromu ile mücadele eden bireylerin ihtiyaçlarını anlamak ve bu ihtiyaçlarını desteklemek, daha fazla tükenmişlik vakasını önlemek ve sosyal sürdürülebilirlik yaratmak için sosyal ve ekonomik stratejiler oluşturmanın yollarını belirlemeye yardımcı olabilir. Bu çalışmada, iş-yaşam dengesinin bireysel, kurumsal ve sosyal açılardaki etkilere ele alınmıştır. Bireysel ölçekte çalışanlardan toplanan örneklem verileri, mevcut literatürde yer alan teoriler ve ölçekler ile incelenerek kurumsal ve sosyal ölçeklerde kullanılmak üzere analiz edilmiştir. Kavramlar arasında söz konusu ilişkinin analiz edilmesi ile birlikte ortaya çıkan dikkat noktaları sayesinde, kurumlara çalışanların üretkenliğini korumak ve tükenmişliğe yönelik önlemler almak için gerekli dikkat noktaları belirtilmiştir. Literatüre ise pandemi gibi pek çok kurum ve kişinin ilk kez uzaktan çalışma ile karşılaştığı nadir bir dönemde toplanan veriler ile temel kavramların arasındaki ilişkinin analizi, ve bu ilişkinin bireysel faktörlerden etkilenme dereceleri sunulmuştur.
Özet (Çeviri)
The study's main goal is to shed light on the interrelationships between work stressors and work-life balance perceptions for remote working employees. Further, the study aims at displaying how these variables make an impact on the workforce sustainability in terms of employee burnout and productivity. This insight is particularly important because, despite the work stressors associated with remote working, maintaining a work-life balance for remote working employees benefits not only the individuals but also the organizations in terms of workforce sustainability. In an environment where both organizations and employees face radical changes in their work styles, it is important to understand and support such sustainability, in order to contribute to the overall social sustainability. This study was formed as an empirical investigation into the interrelationships between work stressors, work-life balance, and workforce sustainability as experienced by white collar employees working remotely in Turkey. The data was collected by convenience sampling and with survey method from 448 employees working in organizations of different sizes, industries, and remote working conditions, thus enriching the representativeness of the sample. The findings of the survey showed that work-related stressors were positively related to disruption of workforce sustainability for remote working employees. These stressors had a positive relationship with the disruption of work-life balance. Such disruption was also negatively related to workforce sustainability. Last but not least, caretaking responsibility is found as an employee characteristic that makes a difference in these relationships, whereas age and gender were found to be unrelated. These findings shed light onto what could be a new focus area for the literature and practical implications. However, before mentioning them, limitations of this research should be addressed. First, the sample was mainly formed by younger professionals with no caretaking responsibilities. Thus, the representation of various life conditions of elder professionals was limited. Second, although hybrid remote work was included in the survey, the variation of a hybrid style, for example, once a week or one week per month, was not included. Therefore, insight into the preference for remote working style was not included. Last but not least, since the data was collected during Covid-19 pandemic, most companies and individuals were experiencing remote working for the first time. Therefore, there might be a first encounter effect in their perception of e-work-life balance. For further studies, a comparison can be made to understand how individuals' approach to e-work-life balance shifted over time, and there can be an intensified focus on caretaking responsibilities. For companies, an understanding of causes and outcomes of burnout disrupted work-life balance and productivity in the context of remote working, has the potential to offer organizations ways to adapt their workplace culture and HRM strategies to support the needs of employees who might need organizational support during remote working. On the other hand, for society itself, understanding the needs of individuals who struggle with work-life balance and burnout syndrome helps identify ways to create social and economic strategies to support their needs, prevent further cases of burnout, and to create social sustainability. In terms of originality, there are three main inputs that can be addressed. First, this research contributes to the extant literature an understanding of the relationship between the work stressors related to remote working and workforce sustainability. Second, it includes various forms of remote working from different sectors, genders, and age groups. Research is needed by companies and societies with remote working conditions. For this study, survey data were collected from people who work in Turkey that work remotely
Benzer Tezler
- Büyük ölçekli tekstil sektörleri için yeşil üretim ve atık yönetimi
Green production and waste managemetfor large scale textile industries
ERCİH KARACA
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Çevre MühendisliğiSakarya ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET ÇELEBİ
- Offshore wind farm simulation analysis in Turkish Aegean Seas, Foça Region
Türk Ege Denizi Foça Bölgesi deniz üstü rüzgar santrali simülasyon analizi
DENİZ SATILMIŞ
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Enerjiİstanbul Teknik ÜniversitesiEnerji Bilim ve Teknoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MURAT ÇAKAN
- Ekonomik kalkınma sürecinde, Türkiye'de sağlık sektörü ve harcamaları
Economic development process, health sector in Turkey and expenditures
ZEHRA HORAY
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Ekonomiİstanbul Kültür Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BEGÜM ERDİL ŞAHİN
- Çalışma hayatında motivasyon ve iş doyumu
Motivation and job satisfaction in work life
PARVİN MAMMADLI
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
İşletmeBeykent Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET FİKRET GEZGİN
- Türkiye'de kadın işgücü istihdamının gelişiminde mikro kredi uygulamaları
Microcredit practices in the development of women's employment in Turkey
FATMA ÖZMEN
Doktora
Türkçe
2011
EkonomiCelal Bayar Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. M. HAKAN YALÇINKAYA