Ranking of families applying for social aids to municipalities according to their degree of neediness
Belediyelere sosyal yardım başvurusu yapan ailelerin muhtaçlık derecesine göre sıralanması
- Tez No: 740225
- Danışmanlar: DOÇ. DR. GAYE KARAÇAY AYDIN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Endüstri ve Endüstri Mühendisliği, Kamu Yönetimi, Sosyoloji, Industrial and Industrial Engineering, Public Administration, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Endüstri Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Endüstri Mühendisliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 95
Özet
Yoksulluğun genel bir tanımı bulunmamakla beraber, zamana ve mekâna göre değişiklik göstermektedir. Pek çok sosyal değişkenle içli dışlı olan yoksulluk kavramı genel olarak minimum yaşam standartlarından yoksun olmak olarak belirtilebilir. Tüm dünyada pek çok insan yiyecek, içecek, giyecek, yakacak vb. hayatı idame ettirmek için gereken malzeme yoksunluğu; eğitim, ulaşım, sağlık vb. kamu hizmeti yoksunluğu ve gelir yoksunluğu yaşamaktadır. Yoksulluğun çok fazla alt başlığı olmasına karşın, mutlak yoksulluk ve göreli yoksulluk kavramı literatürde de en çok değinilen kavramlardır. Mutlak yoksulluk, hane halkının ya da bireylerin hayatlarını sürdürebilmeleri için gereken temel gereksinimleri karşılayamamalarını, göreli yoksulluk ise toplumda yaratılmış ortalama refah düzeyinin altında kalmayı ifade etmektedir. Yoksullukla mücadelede küresel ve ülkesel olarak çeşitli politikalar geliştirilmiştir. Milletlerarası ortak yaklaşımların en önemlilerinden birisi Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'dır. Küresel Amaçlar olarak da bilinen bu eylem çağrısı; gezegenimizi korumak, yoksulluğu ortadan kaldırmak, tüm insanların huzur ve refah içerisinde yaşamasını hedeflemektedir. Ocak 2016'da yürürlüğe girmiş, takip eden 15 senelik süreçte gerçekleştirilmek üzere üç temel başlık ve bu başlıklara ait 17 amaç listelenmiştir. Bu üç temel başlık: Aşırı Yoksulluğu Sona Erdirmek, Eşitsizlik ve Adaletsizlik ile Mücadele ve İklim Değişikliğini Düzeltme'dir. Birleşmiş Milletler, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın gerçekleştirilmesi doğrultusunda hükümetlerle, belediyelerle, özel sektörle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve vatandaşlarla koordineli olarak çalışmaktadır. Ülkemizde sosyal güvenlik ve sosyal yardım sisteminin hukuki boyutu kanunlar ve anayasa ile çizilmiştir. 1983 tarihli Sosyal Hizmetler Kanunu'nda; korunmaya, yardıma ve/veya bakıma muhtaç olan bireylere götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan kuruluşların yetki, görev ve sorumluluklarına ait esas ve usuller düzenlenmiştir. Kanunda, yardımların sunulması ve sosyal hizmetlerin yürütülmesi sürecinde hiçbir şekilde dil, din, ırk, mezhep, inanç ayrımı gözetilmeyeceği belirtilmiştir. Hizmet talebinin, hizmet arzından fazla olması durumunda ise önceliğin, muhtaçlık derecesi ve başvuru/tespit sırası ile belirleneceği belirtilmiştir. 1986 tarihinde Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu,“Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir”hükmünden de destek alarak yürürlüğe giren Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulmuştur. 2004 senesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü kurulmuş, 2005 senesinde ise il özel idarelerine ve belediyelere sosyal yardım yapma yetkisi verilmiştir. Bu karar kritik bir öneme sahiptir çünkü belediyeler bulundukları bölgelere seçimle gelen ve doğrudan vatandaşa etki eden en yakın yönetimlerdir. Belediyeler her sene yıllık bütçelerinin bir kısmını sosyal yardımlara ayırırlar. Bu sosyal yardımlar gıda, giyecek, yakacak vb. olabildiği gibi doğrudan nakit olarak da gerçekleştirilebilir. 2019 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi hem yerel hem de global tüm ekonomileri etkilemiş, bu dönemde üretim, istihdam, sosyal servisler, sağlık vb. pek çok sektörde gerilemeler gerçekleşmiştir. Türkiye de yaşananlardan payını almış, Türkiye İstatistik Kurumu'nun yaptığı açıklamaya göre 2021 yılı enflasyonu %36.08 olarak açıklanmıştır. Aralık 2021 itibariyle Türk-İş Sendikası'nın raporuna göre ise dört kişilik bir aile için açlık sınırı 4,013.26 TL, yoksulluk sınırı ise 13,073 TL olarak belirtilmiştir. Yine 2021 yılında Türkiye'de net asgari ücret 2,825 TL'dir. Pandeminin de etkisiyle zorlaşan yaşam koşulları, artan işsizlik, enflasyon vb. gerekçelerle ailelerin sosyal yardımlara talebi artmış, bu talebin karşılanmasında özellikle belediyelere büyük görevler düşmüştür. Örnek vermek gerekirse, sadece pandemi döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne 1 milyonun üzerinde aile yardım başvurusunda bulunmuştur. Bu kadar çok sayıda yapılan başvurunun tutarlı ve sistematik bir yöntemle ele alınması gerekmektedir. Bu sayede hem adil bir seçimle ihtiyaç sahiplerine ulaşılabilir hem de belediyenin kaynakları efektif olarak kullanılabilir. Çeşitli belediyelerin sosyal yardım başvuru formları ve değerlendirme skalası olmasına karşın, bu değerlendirmelerin herhangi bir bilimsel dayanağı olmaması ve büyük oranda uzman görüşüne bağlı olması nedeniyle bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı belediyelerin yardım politikalarına uygun, kolay uygulanabilir ve tutarlı bir formülle sosyal yardım başvurusunda bulunan aileleri muhtaçlığına göre sıralayabilmek, bu bağlamda belediyelerin kaynaklarını efektif kullanabilmesine katkı sağlamak ve konu hakkında literatüre katkıda bulunmaktır. Formül için Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci ve Basit Toplamlı Ağırlıklandırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Analitik Hiyerarşi Süreci, Thomas L. Saaty tarafından 1980 yılında ortaya konulmuş bir çok kriterli karar verme yöntemidir. Temeli ikili kıyaslamalara dayanan bu yöntem problemi (hedefi) hiyerarşik bir yapı olarak ele alır. İlk seviye amacı belirtir, hiyerarşide aşağıya inildikçe kriterler, alt kriterler ve (varsa) alternatifler oluşturulur. n adet kriter için n x n boyutlu bir ikili karşılaştırma matrisi oluşturulur. Karşılaştırılan ikililer, önem derecesine göre 1 – 9 arasında (ters değer olarak da 1/9 – 1 arasında) bir değer alır. 1 ikililerin eşit öneme sahip olduğunu belirtirken 9, karşılaştırılan ilk değerin ikincisine göre mutlak (aşırı) bir öneme sahip olduğunu gösterir. Oluşturulan ikili karşılaştırma matrisinden yararlanılarak kriter ağırlıkları elde edilir. Elde edilen kriter ağırlıklarının kullanılabilir olduğundan emin olmak için tutarlılık analizi yapılır. Temel özvektör (λ max) elde edildikten sonra Tutarlılık Endeksi hesaplanır. Bu işlemin ardından Saaty tarafından oluşturulan tablodan ilgili n değerine ait Rassal Endeks değeri bulunur ve Tutarlılık Endeksi bu değere bölünür. Elde edilen sonuca Tutarlılık Oranı denir, şayet bu değer 0.1'den küçükse yapılan karşılaştırma tutarlı demektir, 0.1'den büyük olması durumunda ise karşılaştırmalar tutarsız demektir, karar vericiden verdiği değerleri revize etmesi istenir. Analitik Hiyerarşi Süreci; nesnel ve öznel nitelikleri kıyaslayabiliyor olması, kolay hesaplanabilirliği ve hemen her alana kolayca entegre edilebilmesi nedeniyle oldukça popüler bir yöntem olmasına karşın bu karşılaştırmaları keskin (crisp) sayılarla gerçekleştiriyor olması nedeniyle eleştirilmektedir. Keskin sayılarla karşılaştırma yapmanın güçlüğü, karar vericilerin de kimi zaman yanlış karşılaştırmalar yapmasına neden olabilmektedir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için Analitik Hiyerarşi Süreci'nin bulanık küme teorisiyle genişletilmiş versiyonu olan Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci geliştirilmiştir. Bulanık küme teorisi ilk olarak 1965 yılında Lotfi A. Zadeh tarafından ortaya konulmuştur. Klasik küme teorisinde bir elemanın kümeye aitlik derecesi 1 (kümenin elemanı) ve 0 (kümenin elemanı değil) iken, bulanık küme teorisinde bir kümeye ait olmayı belirten ve 0 ile 1 arasında sürekli değer alan bir“üyelik değeri”bulunmaktadır. Bulanık küme teorisine göre bir kümeye aitlik değeri farklı üyelik fonksiyonlarıyla (örneğin üçgensel, yamuk, Gauss eğrisi vb.) belirtilebilir. Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci'nin en önemli avantajlarından birisi ikili karşılaştırmalarda dilsel terimlerden yararlanabilmesidir. Karar verici iki kriteri karşılaştırırken 1-9 arasında bir puanlama yapmaktansa“biraz önemli”,“çok daha önemli”,“eşit önemli”gibi dilsel terimlerle daha sağlıklı karşılaştırmalar yapabilir. Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci'nin bilinen ilk örnekleri 1983 yılında van Laarhoven ve Pedrycz'e aittir. Zaman içerisinde farklı üyelik fonksiyonları ile farklı yöntemler geliştirilmiştir. Gerçekleştirilen çalışmada Buckley'in 1985'te ortaya koyduğu Geometrik Ortalama Yöntemi'nden yararlanılmıştır. Bu yöntem; eleştiri almamış olması, yaygın kullanımı, tutarlılığı ve kolay hesaplanabilirliği nedeniyle seçilmiştir. Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci'nde tutarlılık analizi klasik yöntem gibi belirli bir metoda bağlı değildir. Literatürde çeşitli tutarlılık analizi yöntemleri bulunmaktadır. Yapılan çalışmada Gogus ve Boucher'in 1998 yılında yayınladığı güçlü geçişlilik, rasyonellik ve zayıf monotonluk temelli yönteminden yararlanılmıştır. Bu yöntem bulanık karşılaştırma matrisini, medyan değerlerini içeren ve uç değerlerin geometrik ortalamasını içeren iki matris olarak ayırır. Sonrasında ise iki ayrı matris için Saaty'nin yöntemini uygular. En temel farklılık Gogus ve Boucher'in bu iki matris için oluşturdukları Rassal Endeks değerlerinin Saaty'nin değerlerinden farklı olmasıdır. Benzer şekilde yapılan karşılaştırmaların tutarlı kabul edilebilmesi için iki matrisin de Tutarlılık Oranı 0.1'den küçük olmalıdır. Basit Toplamlı Ağırlıklandırma, ilk olarak 1954 yılında Ackoff ve Churchman tarafından bir portfolyo seçimi probleminde kullanılmıştır. Ağırlıklı toplam yöntemi olarak da bilinen bu yöntem, her alternatif adına, her bir kriter için olan değerinin normalize edilmiş değeri ile o kritere ait ağırlığın çarpımının toplamına eşittir. Normalizasyon işlemi için lineer maksimum, lineer toplam, vektör normalizasyonu vb. yöntemler bulunmaktadır. Çalışmada, normalizasyon işlemi için, hem sıfıra bölünme probleminin üstesinden geldiği, literatürde sıkça kullanılan tutarlı bir yöntem olduğu için lineer maksimum yöntemi kullanılmıştır. Analitik Hiyerarşi Süreci, Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci ve Basit Toplamlı Ağırlıklandırma yöntemlerinin detaylarına 3. bölümden ulaşılabilir. Sıralama formülünü oluşturmak için gerekli olan kriterler, literatürde konu hakkında herhangi bir çalışma bulunmamasından ötürü Türkiye'deki çeşitli belediyelerin sosyal yardım yönetmelikleri incelenerek elde edilmiştir. 14 adet büyükşehir belediyesi, 13 adet ilçe belediyesi olmak üzere 27 adet belediyenin sosyal yardım yönetmelikleri incelenmiştir. Bu incelemeler neticesinde kriterler, ekonomik ve demografik olmak üzere iki başlığa ayrılmış; ekonomik kriterler, hanenin aylık net geliri, farklı kurumlardan alınan aylık yardım miktarı, taşınır mal kasko değeri, taşınmaz mal rayiç değeri, ailenin ödediği aylık kira bedeli olarak belirlenmiştir. Demografik kriterler ise, ailedeki kişi sayısı, ailede çalışan kişi sayısı, ailede okuyan öğrenci sayısı, ailedeki engelli kişi sayısı, ailede 70 yaş üzeri kişi sayısı olarak belirlenmiştir. Problem, Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci'ne uygun şekilde hiyerarşik bir yapı haline getirilmiştir. Bu işlemin ardından ikili karşılaştırmalar için bir anket formu oluşturulmuştur. Anketleri dolduracak karar vericiler, belediyelerdeki sosyal hizmet uzmanları, sosyologlar, psikologlar ve belediye yönetiminde bulunan kişiler olarak belirlenmiştir. Online anket olarak gerçekleştirilen çalışmada form Türkçe olarak iletilmiş, çalışmaya ise İngilizce'ye çevrilmiş versiyonu eklenmiştir. Karşılaştırmalar için kullanılan dilsel ifadeler,“eşit önemli”,“biraz önemli”,“daha önemli”,“çok daha önemli”,“aşırı (mutlak) önemli”şeklindedir. Çalışmada 26 adet anket analiz edilmiştir. Dilsel ifadelerin üçgen bulanık sayı karşılıkları için Kahraman, Cebeci ve Ulukan'ın 2003 yılında yayınladığı çok kriterli tedarikçi seçimi makalesinden yararlanılmıştır. Elde edilen sonuçlar total olarak, sadece büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri için ayrı ayrı analiz edilmiş ve kriter ağırlıkları hesaplanmıştır. Her üç senaryoda da ekonomik kriterlerin demografik kriterlerden daha önemli olduğu gözlemlenmiştir. Tüm senaryolar için, 10 alt kriterden en önemlisi ise hanenin aylık net geliri olarak belirlenmiştir. Oluşturulan formülde puanları yüksek olan aileler daha muhtaç olarak tanımlandığından alt kriterlerden yeterlilik ve eksiklik kriterleri belirlenmiştir. Bu iki farklı kriter türünün normalizasyonu birbirinden farklı şekilde gerçekleştirilecektir. Kriterlerin belirlenmesi, anket süreci, kriter ağırlıklarının türetilmesi ve normalizasyon kriterlerinin ayrıştırılması 4. bölümde bulunabilir. 5. bölümde, oluşturulan formül sayısal bir örnek üzerinden gösterilmiştir. Örnekte, yardım için başvuru yaptığı varsayılan 100 farklı ailenin cevapları ile 100x10 boyutta bir değer matrisi oluşturulmuştur. İlk aşamada 100 aileden muhtaç olmayanlar çıkarıldıktan sonra kalan 85 aile için değerler normalize edilerek her ailenin puanı ayrı ayrı hesaplanmıştır. Muhtaç olmayan aileleri belirlemek için ön eleme kriteri, haneye aylık olarak giren net gelirin hanede yaşayan kişi sayısına oranının, aylık net asgari ücretin 1/3'ünden az olup olmamasıdır. Elde edilen üç farklı ağırlık için en muhtaç 10 aile belirlenmiştir. Son olarak, 6. bölümde ise önerilen formülün güvenilirlik ve tutarlılığı için bir duyarlılık analizi yapılmıştır.
Özet (Çeviri)
Although there is no general definition of poverty, it varies according to time and place. The concept of poverty, which is intertwined with many social variables, can be stated as being deprived of minimum living standards in general. Although there are many sub-titles of poverty, the concepts of absolute deprivation and relative deprivation are the most mentioned concepts in the literature. Absolute deprivation refers to the inability of households or individuals to meet the basic needs for their survival, while relative deprivation refers to being below the average welfare level created in the society. Various policies have been developed globally and nationally in the fight against poverty. One of the most important international common approaches is the United Nations Sustainable Development Goals (SDGs). This call to action, also known as the Global Goals; aims to protect our planet, eliminate poverty, and ensure that all people live in peace and prosperity. The legal dimension of the social security and social assistance system in Turkey has been drawn by laws and the constitution. The Social Services Law of 1983 regulates the principles and procedures regarding the social services taken to individuals in need of protection, assistance and/or care, and the authorities, duties and responsibilities of the institutions established to carry out these services. The law also states that if the service demand is more than the service supply, the priority will be determined by the degree of neediness and the order of application/detection. The General Directorate of Social Assistance and Solidarity was established in 2004, and in 2005 it was given the task of providing social assistance to special provincial administrations and municipalities. This decision has a critical importance because municipalities are important administrative units that provide the closest service to the citizens and have a direct impact on their lives. Every year, municipalities allocate a part of their annual budget to social aids. These social aids can be form of food, clothing, fuel, etc. or it can also be done directly in cash. The COVID-19 pandemic, which has started in 2019, affected both local and global economies, in terms of production, employment, social services, health, etc. There have been declines in many sectors. Turkey has also had its share from these economic fluctuations, and according to the statement of the TURKSTAT (Turkish Statistical Institute), annual inflation in 2021 was 36.08%. According to the research carried out by Türk-İş Union, in December 2021, the hunger treshold for a family of four in Turkey was determined as 4,013.26 TL (Turkish Lira) and the poverty line as 13,073 TL while in the meantime the minimum wage was 2,825 TL. Due to the above-mentioned conditions, applications for aid to municipalities have increased in the recent period. For instance, more than 1 million families applied for aid to the Istanbul Metropolitan Municipality during the pandemic period. The necessity of making a ranking for such a large number of applications is quite obvious. The aim of the study is to rank the families applying for social assistance according to their neediness with an easily applicable and consistent formula. In this context, to contribute to the effective use of the budget of the municipalities and to contribute to the literature. Fuzzy Analytic Hierarchy Process and Simple Additive Weighting methods were used for the formula. Analytic Hierarchy Process is a multi-criteria decision-making method introduced by Thomas L. Saaty in 1980. This method, which is based on pairwise comparisons, considers the problem (goal) as a hierarchical structure. In addition to its simplicity and usefulness, one of the most important reasons underlying the popularity of the method is that it can use qualitative and quantitative factors together. Although AHP's purpose is to capture expert knowledge, it is currently unable to reflect human thinking styles. As a result, F-AHP was developed as a fuzzy extension of AHP to overcome these issues. F-AHP uses the fuzzy set theory that was introduced by Lotfi A. Zadeh in 1965. According to classical set theory, the degree of belonging of an element to a set is 0 or 1. That is, this element either belongs to the set or it does not. In a fuzzy set, the degree of belonging of the elements to the set is defined by the“membership value”and varies between 0 and 1. One of the most important advantages of the F-AHP is that it can benefit from linguistic terms in pairwise comparisons. When comparing two criteria, the decision maker can make healthier comparisons with linguistic terms such as“more important”,“much more important”,“equally important”rather than giving crisp values. Simple Additive Weighting Method (SAW) is one of the Multi Attribute Decision Making (MADM) method introduced by Ackoff and Churchman in 1954. This method is also often known as the weighted summing method. The method is based on the weighted average. For each alternative, an evaluation score is calculated by multiplying the scaled value given to that attribute's alternative with the weights of relative importance directly assigned by the decision maker, then summing the products for all criteria. The criteria required to create the ranking formula that we have suggested were obtained by examining the social assistance regulations of various municipalities in Turkey, since there is no former study on the subject in the literature. Social assistance regulations of 27 municipalities, 14 of which are metropolitan municipalities and 13 of which are district municipalities, were examined. As a result of these examinations, the criteria were divided into two headings, economic and demographic.The sub- criteria of the economic criteria were determined as the monthly net income of the household, the amount of monthly aid received from different institutions, movable property insurance value, immovable property fair value, and the monthly rent paid by the family. While the sub-criteria of demographic criteria were determined as the number of people in the family, the number of people working in the family, the number of students in the family, the number of people with disabilities in the family, and the number of people over 70 years old in the family. The problem has been transformed into a hierarchical structure in accordance with the F-AHP. After this process, a questionnaire form was created for pairwise comparisons. The decision makers to fill out the questionnaires were determined as social service experts, sociologists, psychologists in municipalities and people in the municipality administration. In the study, which was carried out as an online questionnaire, the form was sent in Turkish, and a version translated into English was added to the study. In the study, 26 questionnaires were analyzed. The results obtained were analyzed in overall, only for metropolitan municipalities and district municipalities separately, and criteria weights were calculated. In all three scenarios, economic criteria were determined to be more important than demographic criteria. The most important among the 10 sub-criteria was the monthly net income of the household. Since families with higher scores are described as more needy in the formula created, amongst the sub-criteria, the sufficiency and deficiency criteria are determined. The normalization of these two different types of criteria will be performed differently from each other. The determination of the criteria, the survey process, the derivation of the criteria weights, and the decomposition of the criteria for normalization can be found in section 4. In section 5, the created formula is shown through a numerical example. In the example, a 100x10 value matrix was created with the answers of 100 different families assumed to have applied to 10 criteria. After eliminating those who were not in need out of 100 families in the first step, the values were normalized for the remaining 85 families and the score of each family was calculated separately. Families in the top 10 were determined. Operations were performed for the three different weightings obtained. Finally, in section 6, a sensitivity analysis was performed for reliability and consistency.
Benzer Tezler
- Sosyal politikalarda yeni yaklaşım, yöntem ve kentsel uygulamaların geliştirilmesi: Bir sosyal inovasyon örneği olarak 'Şeker hayat'
Development of new approach, method and urban practices in social policies: 'Seker hayat' as a social innovation case study
AYSU UZSAYILIR KARA
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Sosyal Hizmetlerİstanbul Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TÜZİN BAYCAN
- Ankara İl sınırları içinde inek sütüne dayalı bebek mamalarının kullanım durumu
The State of usage of cows milk based baby food in the city limits of Ankara
DENİZ ARDAL
- Prepisyumun varlığının yineleyen idrar yolu enfeksiyonu üzerine etkisi
Effects on the recurring urinary trauma infection of the preposition
GİZEM BOLOVA ORHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Çocuk CerrahisiSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TUNÇ ÖZDEMİR
- Farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin anasınıfına giden beş-altı yaş çocuklarının erken öğrenme becerilerinin incelenmesi
The study of pre-learning abilities of the kindergarten children aged five and six of the famies with various socio-economical status
NAFİYE BİLGE KOÇAK
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
Eğitim ve ÖğretimGazi ÜniversitesiÇocuk Gelişimi Bölümü
DOÇ. DR. ADALET KANDIR