Çocuk hematoloji kliniğinde faktör VII eksikliği tanısı konulan hastaların retrospektif incelemesi
Retrospective analysis of patients diagnosed with factor VII deficiency in the paediatric haematology clinic
- Tez No: 786022
- Danışmanlar: PROF. DR. DİLBER TALİA İLERİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Hematoloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Hematology, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 61
Özet
Amaç: Faktör VII (FVII) eksikliği, kalıtsal nadir kanama bozukluklarının en sık görülenidir. Klinik şiddet ile faktör eksikliğinin düzeyi arasındaki korelasyon eksikliği dikkat çekicidir. Çalışmamızda kliniğimizde Faktör VII eksikliği ile takipli 100 hastanın klinik fenotipini araştırdık ve mevcut yönetim durumlarını ortaya koyduk. Gereç Yöntem: 1 Ocak 2009 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasında hastanemiz Çocuk Hematoloji Polikliniği'ne başvuran ve Faktör VII eksikliği tespit edilen tanı yaşı 0-18 yaş olgular retrospektif olarak tarandı. Demografik özellikler, kanama fenotipleri ve laboratuvar parametreleri FVII düzeyleri ile beraber değerlendirildi. Cerrahi müdahalelere hazırlık ve akut kanama olaylarına yaklaşım kaydedildi. Bulgular: 100 hastanın ortalama tanı yaşı 97,3 ± 58,0 aydı. 64 hasta izlem parametrelerine dahil edildi ve bu hastaların ortalama izlem süresi 22,9 ± 31,9 aydı. 40 (%40) hasta uzamış kanama, 54 (%54) hasta tetkiklerde bozukluk ve 6 (%6) hasta aile öyküsü nedeniyle başvurdu. Uzamış kanama yakınması ile başvurmayan 60 hastanın %30'unun özgeçmişinde kanama epizodları vardı ve kanama epizodlarının %72,2'si hafif klinik kanama şiddetindeydi. Herhangi bir sağlık kurumu başvurusu gerektirmedi ve bu 60 hasta kanama dışı bir sebep ile rastlantısal tanı aldı. Hastaların çoğu %59 ile hafif derecede faktör eksikliğine sahipti. Yüz hastanın %41'i özgeçmişinde ve tüm izlem süresince asemptomatikti. Kanama epizodu olan 59 hastanın %46'sı hafif klinik kanama şiddetinde kanamalar yaşadı. En sık kanama bölgesi burun kanamasıydı. Menstruasyon çağındaki kadın hastalar ise sıklıkla şiddetli menstrual kanama ile prezente oldu. Klinik kanama şiddet grupları arasında cinsiyet, faktör VII düzeyi ve faktör eksikliği derecesi açısından anlamlı fark saptanmadı. Veriler INR değeri ile Faktör düzeyinin eksikliği arasında korelasyon oldugunu gösterdi. Sonuç: Çalışmamız tek merkezden, 18 yaş altı 100 hasta ile Türkiye'nin en kapsamlı çalışmalarından biridir ve FVII eksikliğinin nadir görülmediğine dikkat çekmektedir. Tetkiklerde bozukluk ve aile öyküsü nedeniyle başvuran grubun büyük çoğunluğunun özgeçmişinde hafif şiddette kanama epizodu tariflemesi ve kanama dışı bir sebep ile rastlantısal tanı alması prevelansın aslında daha fazla olduğunu ve keşfedilmeyi bekleyen vakaların varlığını düşündürmektedir. Faktör VII düzeyleri ve koagülasyon parametreleri klinik tablonun ciddiyeti ile korelasyon göstermez. Tanı ve hastanın yönetimi aşamasında aile öyküsü ve özgeçmiş kanama epizodlarının ayrıntılı sorgulanması önem taşır. Bununla birlikte, klinik kanama şiddetini etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve klinik yaklaşımın netleştirilmesi adına daha geniş bir kohortun verilerine ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Background: Factor VII (FVII) deficiency is the most common inherited rare bleeding disorder. The absence of correlation between clinical severity and the level of factor deficiency is notable. In our study, we investigated the clinical phenotype of 100 patients with Factor VII deficiency in our clinic, and we presented the current management status. Material and Methods: Between 1 January 2009 and 31 December 2021, patients aged 0-18 years at the time of diagnosis with Factor VII deficiency admitted to the Pediatric Haematology Clinic of our hospital were retrospectively reviewed. Demographic characteristics, bleeding phenotypes and laboratory parameters were evaluated together with FVII levels. Preparation for surgical procedures and management of acute bleeding events were recorded. Results: Of the 100 patients, the mean age at diagnosis was 97.3 ± 58.0 months. Sixty-four patients were included in the follow-up parameters and the mean follow-up period of these patients was 22.9 ± 31.9 months. 40 (40%) patients presented with prolonged bleeding, 54 (54%) with abnormal coagulation studies and 6 (6%) with family history. Of the 60 patients who did not present with prolonged bleeding, 30% had a history of bleeding episodes and 72.2% of the bleeding episodes were of mild clinical bleeding severity. They did not require any health institution referral and these 60 patients were diagnosed incidentally with a non-bleeding cause. Most patients were mildly factor deficient, 59%. Of the 100 patients, 41% were asymptomatic at baseline and during the complete follow-up period. Of the 59 patients with bleeding episodes, 46% experienced bleeding of mild clinical bleeding severity. The most common bleeding site was epistaxis. Female patients of menstruating age frequently presented with severe menstrual bleeding. There was no significant difference between the clinical bleeding severity groups in terms of gender, factor VII level and factor deficiency. The data showed that there was a correlation between INR value and factor VII deficiency. Conclusion: Our study is one of the most comprehensive studies in Turkey with 100 patients under 18 years of age from a single centre and highlights that FVII deficiency is not rare. The majority of the group presenting with abnormal investigations and family history described mild bleeding episodes and were diagnosed incidentally with a non-bleeding cause, suggesting that the prevalence is actually higher and there are cases waiting to be identified. Factor VII levels and coagulation parameters do not correlate with the severity of the clinical picture. Detailed questioning of family history and past bleeding episodes is important in the diagnosis and management of the patient. However, data from a larger cohort are needed to determine the factors affecting clinical bleeding severity and to clarify the clinical approach.
Benzer Tezler
- Menometroraji tanılı hastalarda ISTH-BAT ve PBAC kanama skorları kullanılarak kanama bozukluklarının değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
TUĞÇE KANTEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ FETTAH
- Hemofili ve diğer faktör eksikliği olan hastalarımızın retrospektif taraması
Başlık çevirisi yok
ERDİNÇ KARATAŞ
- Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Hematoloji Kliniğinde takip edilen 0-18 yaş arası Von Willebrand tanılı hastaların retrospektif olarak değerlendirilmesi
Retrospective evaluation of patients with von willebrand disease, between 0-18 years of age, followed in the Pediatric Hematology Clinic of Ankara City Hospital
GİZEM KAHRAMAN ÖZDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DİLEK GÜRLEK GÖKÇEBAY
- Genetik değiştiricilerin beta talasemi major ve intermedia kliniğine etkileri
Effects of genetic modifiers on clinics of beta thalassemia major and intermedia
YÖNTEM YAMAN
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2012
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık BakanlığıHematoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CANAN VERGİN
- Hemofili A hastalarının annelerinde ve kız kardeşlerinde kanama profilinin araştırılması
Investigation of the bleeding profile in mothers and carrier sisters of hemophiliacs
ELİF EZGİ GENÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NAMUK YAŞAR ÖZBEK