Sentrum semiovale infarktlarının klinik spektrumu
Clinical spectrum of centrum semiovale infarcts
- Tez No: 812708
- Danışmanlar: UZMAN MUSTAFA BAŞOĞLU, PROF. DR. YEŞİM BECKMANN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroloji, Neurology
- Anahtar Kelimeler: İnme, sentrum semiovale infarktI, risk faktörleri, Stroke, centrum semiovale infarction, risk factors
- Yıl: 2006
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Nöroloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 108
Özet
İnme, beyin kan akımının çeşitli sebeplerden dolayı kesilmesi ile ortaya çıkan, hızlı gelişen, nörolojik semptomların ve serebral fonksiyon kaybının 24 saat veya daha uzun sürdüğü klinik bir sendromdur. İnme özellikle gelişmiş ülkelerde ölüm sebepleri arasında üçüncüi sırada yer almaktadır. Daha da önemlisi, inme sonrası kalan kognitif ve motor sekellerin, üretken bireyleri fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan bağımlı hale getirmesidir. Bunun ülkelerin ekonomisine etkisi de oldukça yüksektir. Gelişen inme olaylarında tutulan damar sistemine göre farklı klinik bulgular ortaya çıkar. Geniş olgu serilerinde kliniko-anatomik korelasyon incelenmiştir. Ancak akut inmede sentrum semiovalenin tutulumu nadiren rapor edilmiştir. Serebral hemisferlerin santral beyaz cevherini içeren sentrum semiovalenin kanlanması, süperfisiyal (pial) MCA' dan köken alan uzun perforan medüller arterler (2-5 cm) tarafindan sağlanır.Bu arterlerin genellikle tek sulama alan olup birbirleriyle anastamoz yapmazlar. Sentrum semiovale tüm motor ve duyu yolların: içerdiğinden lezyonlarında oldukça çeşitlilik gösteren klinik bulgular ortaya çıkar. Sentrum semiovale infarktiar tüm inmelerin yalnızca %1,2-2°si olup biribirlerinden klinik, radyolojik ve etiyolojik özelliklerine göre iki farkı alt gruba ayrılabilir. 1)Geniş sentrum semiovale infarkti ( maksimum çapı 1,5 cm 'den daha geniş 2) Küçük sentrum semiovale infarktlar (maksimum çapı 1,5 cm veya daha küçük). Bu çalışmadaki amacımız fokal nörolojik defisiti olan, korteks veya daha derin perforan bölgeyi tutmayan, sentrum semiovale infarktı bilgisayarlı beyin tomografisi veya manyetik rezonans görüntüleme ile kantlanmış ve akut inme sendromu olan hastaların klinik görünümleri, nöroradyolojik özellikleri, patogenezi araştırmaktır. Çalışmamıza Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniğine 14.04.2003 ile 01.06.2006 tarihleri arasida basvuran, yaşları 32 ile 81 arasında değişsen 30'u erkek 34'ü kadın, toplam 64 hasta alındı. Geçirilmiş inme öyküsü olan veya farklı bölgelerde infarktı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Görtüntüleme yöntemleriyle saptanan infarkt çapı 1,5 cm ve daha küçük olanlar küçük infarkt grubuna, maksimum infarkt çapı 1,5 cm'den geniş olanlar büyük infarkt grubuna alındı. Her iki grubun inme için risk faktörleri. Klinik görünümleri, topografik özellikleri ve prognozları değerlendirildi. Çalışmamız sonucunda sentrum semiovale infarktı olan 64 hastanın 18'inde (%28,1) küçük infarkt, 46 sında (%71,9) büyük infarkt saptandı. Risk faktörlerine bakıldığında hipertansiyon en sık risk faktörü olarak saptandı. Kardiyoembolik risk faktörlerinin büyük infarkt grubunda daha sık olduğu görüldü. iki grup arasında karotis stenozu açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamasının nedeni, sınırlı sayıda hastaya karotis vertebral arter Doppler US yapilması olarak düşünüldü. Klinik özelliklere bakıldığında FUL bölgelerini içeren saf motor felcin en sık gözlenen klinik bulgu olduğu görüldü. Çalışmamızda hastaların hastanede kalış süreleri ve gruplar arası farklılıklar incelendiğinde küçük infarkt grubunun hastanede ortalama kalış süresinin daha kısa olduğu saptandı. Hastalarımızın hastaneye yatışlarında ve taburculuklarında motor fonksiyonlarını değerlendirmek için Barthel İndeksi'ni uyguladık. Çalışmamız sonucunda sentrum semiovale küçük infarktlarının taburculukta daha az motor fonsiyon kaybına neden olduğu sonucuna vardık. Sonuç olarak sentrum semiovale infarktlar sık görülmeyen ancak oldukça farklı klinik çeşitilik gösteren belirgin inme alt türleridir. İnmeden korunma predispozan çevre ve konak faktörlerinin anlaşılmasıyla daha kolay olur. Bu faktörlerin her birinin rölatif etkisi, özellikle prospektif epidemiyolojik çalişmalar yoluyla olmak üzere giderek daha net bir hale gelmiştir. Kontrollü klinik denemeler, inmedenkorunmada risk faktörü modifikasyonunun etkinliğini göstermiştir.
Özet (Çeviri)
Stroke is a clinical syndrome that occurs when cerebral blood flow is interrupted for various reasons, develops rapidly, and neurological symptoms and loss of cerebral function last for 24 hours or longer. Stroke ranks third among the causes of death, especially in developed countries. More importantly, the cognitive and motor sequelae that remain after stroke make productive individuals physiologically, psychologically and socially dependent. This has a very high impact on the economy of the countries. In stroke events, different clinical findings occur depending on the vascular system involved. Clinico-anatomical correlation has been examined in large case series. However, involvement of the centrum semiovale in acute stroke has rarely been reported. The blood supply of the centrum semiovale, which contains the central white matter of the cerebral hemispheres, is provided by long perforating medullary arteries (2-5 cm) originating from the superficial (pial) MCA. These arteries generally have a single irrigation area and do not anastomose with each other. Since the centrum semiovale contains all motor and sensory pathways, highly variable clinical findings occur in its lesions. Centrum semiovale infarcts constitute only 1.2-2% of all strokes and can be divided into two different subgroups according to their clinical, radiological and etiological features. 1)Large centrum semiovale infarction (maximum diameter larger than 1.5 cm. 2) Small centrum semiovale infarcts (maximum diameter 1.5 cm or smaller). Our aim in this study is to investigate the clinical appearance, neuroradiological features, and pathogenesis of patients with focal neurological deficits, not involving the cortex or deeper perforating region, centrum semiovale infarction proven by brain computed tomography or magnetic resonance imaging, and acute stroke syndrome. A total of 64 patients, 30 men and 34 women, aged between 32 and 81, who applied to Atatürk Training and Research Hospital Neurology Clinic between 14.04.2003 and 01.06.2006, were included in our study. Patients with a history of previous stroke or infarction in different regions were excluded from the study. Those with an infarct diameter of 1.5 cm or less detected by imaging methods were included in the small infarct group, and those with a maximum infarct diameter larger than 1.5 cm were included in the large infarct group. Risk factors for stroke, clinical appearance, topographic features and prognosis of both groups were evaluated. As a result of our study, small infarction was detected in 18 (28.1%) of 64 patients with centrum semiovale infarction, and large infarct was detected in 46 (71.9%). Considering the risk factors, hypertension was found to be the most common risk factor. Cardioembolic risk factors were found to be more common in the large infarct group. The reason why there was no statistically significant difference in terms of carotid stenosis between the two groups was thought to be the fact that carotid vertebral artery Doppler US was performed on a limited number of patients. Considering the clinical features, pure motor paralysis involving FUL regions was seen to be the most frequently observed clinical finding. In our study, when the hospital stay of the patients and the differences between the groups were examined, it was found that the average hospital stay of the small infarct group was shorter. We applied the Barthel Index to evaluate the motor functions of our patients during hospitalization and discharge. As a result of our study, we concluded that small centrum semiovale infarcts cause less loss of motor function at discharge. In conclusion, centrum semiovale infarcts are uncommon but distinct stroke subtypes that show quite different clinical diversity. Prevention of stroke becomes easier by understanding the predisposing environmental and host factors. The relative impact of each of these factors has become increasingly clear, especially through prospective epidemiological studies. Controlled clinical trials have demonstrated the effectiveness of risk factor modification in preventing stroke.
Benzer Tezler
- Multipl skleroz hastalarında difüzyon tensör görüntüleme
Diffusion tensor imaging in multiple sclerosis patients
KAAN ALİŞAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Radyoloji ve Nükleer TıpUfuk ÜniversitesiRadyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EBRU ÖZAN SANHAL
- Botulinum toksin uygulanan hemifasyal spazmlı hastalardamr-traktografi bulgularının klinik korelasyonu
Clinical correlation of mr-tractography findings in hemifacial spasm patients who use botulinum toxin
HAKAN ÇAVUŞ
- Bebek ve çocukluk döneminde beyinde miyelinizasyon ile ilgili değişikliklerin ADC haritaları kullanılarak değerlendirilmesi
Evaluation of myelinization related changes in brain, during infant and childhood using adc MAPS
MUSTAFA ÖZKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Radyoloji ve Nükleer TıpDicle ÜniversitesiRadyodiagnostik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEMİK TEKE
- Kronik kafa travmasına maruz kalan boksörlerde beyin parankim değişikliklerinin perfüzyon manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirilmesi
Magnetic resonance evaluation of cerebral perfusion changes in chronic traumatic boxers
İBRAHİM SACİT TUNA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Radyoloji ve Nükleer TıpErciyes ÜniversitesiRadyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AHMET CANDAN DURAK
- Böbrek fonksiyon testleri ile serebral küçük damar hastalığı arasındaki ilişki
The relationship between kidney function tests and cerebral small vessel disease
BÜŞRA ÖLMEZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
NörolojiAnkara ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CANAN TOGAY IŞIKAY