Sustained capital flows to emerging market economies
Gelişmekte olan piyasalara istikrarlı sermaye girişleri
- Tez No: 821049
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ METE HAN YAĞMUR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat (İngilizce) Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İktisat (İngilizce) Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 79
Özet
Uluslararası sermaye akımları 1980'lerdeki yeni küreselleşme dalgasıyla birlikte hızlı bir şekilde artmış ve ülkelerin makroekonomik durumları üzerinde gittikçe artan bir role sahip olmuştur. Yabancı sermaye girişi özellikle gelişmekte olan ülkeler için ekonomik büyüme ve kalkınmanın en önemli kaynaklarından biridir. Bu sermaye girişleri üretkenliği ve üretim kapasitesini arttırmasının ve yeni istihdam olanakları yaratmasının yanı sıra yeni yatırımları ve var olan borçları finanse etme konusunda da gelişmekte olan ülkeler için önemli bir kaynak olma niteliği taşır. Öte yandan, sermaye girişlerindeki sert bir düşüş ekonomiler için büyük sorunlar yaratabilir. İstikrarlı olmayan sermaye girişleri piyasalarda oynaklığı ve belirsizliği tetikler. Bu tarz olumsuz etkiler genellikle döviz kuru piyasalarında hissedilir. Özellikle son 40 yıllık ekonomi tarihi bu olumsuz etkilerin yarattığı yıkıcı sonuçlara dair çarpıcı örnekler içermektedir. 1980'li yıllarda Latin Amerika ülkelerinde yaşanan borç krizi ve 1990'ların sonunda Asya'da meydana gelen finansal kriz, döviz kuru ve finansal piyasalarda yaşanan krizlerin yıkıcı ekonomik etkileri ile ilişkilendirilebilir. 2000 öncesi yaşanan krizlerin yanı sıra, 2008 yılında meydana gelen Küresel Finansal Kriz de finansal piyasalardaki bozulmanın bir sonucu olarak gerçekleşmiş ve yıkıcı etkileri dünyanın dört bir yanında hissedilmiştir. Geçmişte yaşanan sancılı deneyimler ekonomistleri ve politika yapıcıları finansal piyasalara ve döviz kuru piyasalarına yönelik farklı bakış açıları geliştirmeye yöneltmiştir. Bunun sonucunda makro ihtiyati politikalar ve sermaye kontrolleri gibi geleneksel olmayan politika araçları sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bu deneyimler sermaye girişlerinin miktarından öte özelliklerinin de önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Daha açık bir ifadeyle, bir ülkeye sermaye girişi gerçekleşmesinden öte bu sermayenin istikrarlı olması da önem arz etmektedir. İstikrarlı sermaye akımları basit bir şekilde oynaklığı düşük ve sürekli yatırımlar şeklinde tanımlanabilir. Bunun yanında bir ülkeye gelen sermayenin ne şekilde kullanılacağı da fayda seviyesinin belirlenmesine ilişkin önemli bir değişkendir. Gelişmekte olan piyasaların hassas yapıları düşünüldüğünde, istikrarlı sermaye girişleri özellikle bu sınıftaki ülkeler için hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda bu tip sermaye akımlarını modellemek ve sürekli, oynaklık seviyesi düşük ve ülkeler için görece daha faydalı olabilecek sermaye girişlerini sağlamanın yollarının neler olduğunu bulmak gelişmekte olan piyasaların sağlıklı büyümelerini sağlayabilmek adına önem teşkil etmektedir. Bu motivasyon bu çalışmanın temel çıkış noktası olmuştur. Bu çalışma belli bir seviyenin üzerinde bir süre seyreden sermaye akımlarını tanımlamaya ve analiz etmeye odaklanmıştır. Daha açık bir ifadeyle, bu tez yerleşik olmayan yatırımcılar tarafından gelişmekte olan piyasalara gelen istikrarlı sermaye girişlerinin belirleyicilerini bulmayı amaçlamaktadır. Literatür, sermaye akımlarına farklı açılardan yaklaşan çok sayıda çalışma içermektedir. Bu alanda yapılan ilk çalışmalar basit bir şekilde sermaye akımlarının küresel (itici) ve ülkelere özgü (çekici) belirleyicilerini bulmaya ve bunları ayrıştırmaya odaklanmıştır. Özellikle 80'li ve 90'lı yıllarda yaşanan krizler, iktisatçıları döviz kuru ve oynaklığının da ön plana alındığı çalışmalar yapmaya yöneltmiştir. 2008 yılında yaşanan Küresel Finansal Kriz ise sermaye akımlarına yönelik analizler ve bunlara yönelik genel bakış açısı konusunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. 2008 krizi her şeyden evvel hızla artan küreselleşmeyle birlikte finansal piyasaların düşünülenden daha da önemli olduğunu göstermiş ve daha önce doğru kabul edilen bazı yanlışları ortaya çıkarmıştır. Özellikle kriz sonrası dönemde uluslararası kurumlar ve ülkeler sermaye dolaşımın tamamen serbest bırakılmasının çok da doğru olmadığı, sermaye akımları üzerinde uygulanacak bazı kontrollerin ülke ekonomileri için faydalı olabileceği fikrini öne sürmeye başladı. Ortaya çıkan başka bir olgu ise sermaye akımlarının analizinde önemli farklılık gösteren yerli ve yabancı yatırımcıların davranışlarının ayrıştırılması gerektiği oldu. Örneğin bir ülkenin ekonomik aktivitede kaydettiği artış o ülkeye yabancı sermaye girişi gerçekleşmesini sağlayabilir. Öte yandan bu sermaye girişi ile daha da zenginleşen iç ekonomik birimler kendi sermayelerini yabancı piyasalara aktarabilirler. Böyle bir durumda net sermaye akımında bir değişiklik olmayacağı için sermaye akımlarını yerleşik ve yerleşik olmayanlar tarafından gerçekleştirilen sermaye akımları olarak ikiye ayırmak da dikkat edilmesi gereken başka bir nokta olarak öne çıkıyor. Bu olgular literatürde sermaye akımlarının davranışları, sermaye hareketleri üzerine uygulanan politikalar ve bunların etkinliği hakkında yapılan çok sayıda çalışmada ele alınmıştır. Bunların yanı sıra bazı çalışmalar da sermaye akımlarının aniden yükselip bir akın halinde geldiği ve hızlıca düştüğü dönemleri tanımlayan farklı metotlar geliştirmişler ve analizlerini sermaye akımlarının bu aşırı dönemlerine odaklamışlardır. Bu çalışma ise diğerlerinden farklı olarak sermaye girişlerindeki artışın belli bir seviyenin üzerine çıktığı ve takip eden dönemlerde de bu seviyesini koruduğu dönemleri iki sonuçlu değişkenler halinde düzenleyip bunların belirleyicilerini bulmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, veri erişilebilirliğine bağlı olarak gelişmekte olan piyasa tanımına uygun 19 ülkenin 2005-2020 yılları arasındaki durumları çeyreklik dönemler halinde analiz edilmiştir. Çalışma yabancı yatırımcılar tarafından gelişmekte olan ekonomilere gelen sermaye akımlarına odaklanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda sermaye akımlarını temsil edecek veri Uluslararası Para Fonu Ödemeler Dengesi veri tabanından alınmış ve analiz için uygun hale getirilmiştir. İki sonuçlu değişkenler içindeki 1 sayısı 0 sayısına göre daha az olduğundan model tahminlerinde bu asimetriyi de göz önünde bulundurabilmek adına tamamlayıcı logaritmik çerçeve (complementary logarithmic framework) kullanılmıştır. Sermaye akımlarının portföy yatırımları, diğer yatırımlar ve yabancı doğrudan yatırımlar alt başlıkları için ayrı ayrı tahmin edilen modellerden elde edilen bulgular ilgili dönemler ile hem ülkelere özgü hem de küresel bazı değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Örneğin ülkelerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyüme oranlarındaki artışlar istikrarlı sermaye girişi dönemlerine girme olasılıklarını arttırmaktadır. Öte yandan nominal döviz kuru oynaklığı ve dış borç/GSYİH oranı yüksek olan ülkelerde ise portföy yatırımlarında bu dönemlerin yaşanma olasılığı düşmektedir. Tahmin sonuçları bu iki değişkenden ilkinin etkisinin diğerine göre daha baskın olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra ülke riski ve küresel riski temsil eden olgular da bu dönemlerin belirlenmeleri üzerinde önemli rol oynamaktadır. Ülke risklerini temsilen kullanılan kredi temerrüt takası (CDS) ile portföy yatırımları arasında negatif bir ilişki söz konusudur. Öte yandan tahmin sonuçları CDS ve küresel riski temsil eden S&P 100 volatilite endeksi (VXO) ile diğer yatırımlar arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ayrıca küresel faiz oranı ve gelişmekte olan ülkelere gelen uzun ömürlü yabancı doğrudan yatırımlar arasında ortaya çıkan pozitif ilişki de elde edilen bir diğer ilginç sonuçtur. Temel modellerden elde edilen sonuçları sınamak ve farklı şartlar altındaki geçerliliklerini test edebilmek adına bazı yollara başvurduk. Bu bağlamda ilk olarak örneklem ortadan ikiye bölündü ve modeller alt örneklemler için ayrı ayrı tahmin edildi. İlk alt örneklemin 2008 yılında yaşanan global finansal krizin etkilerinin çok daha fazla hissedildiği 2005-2012 dönemine denk gelmesi, kriz döneminde oluşan olağanüstü ortamın sermaye akımları üzerindeki etkilerini de görebilme fırsatı sunmaktadır. Alt örneklemler baz alınarak tahmin edilen modellerden elde edilen sonuçlar portföy yatırımlarına ilişkin sonuçların her iki örneklem için de geçerli olduğunu gözler önüne sermektedir. Öte yandan, risk ve küresel faiz oranlarının pozitif etkilerinin ilk alt örnekleme özgü olduğu ortaya çıkmıştır. Portföy yatırımları ve diğer yatırımlar incelendiğinde ise küresel faiz oranları ile uzun ömürlü sermaye girişi dönemlerinin arasındaki ilişkinin genellikle negatif olduğu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda elde edilen bulgular ayrıca ilgili dönemlerin belirlenmesinde küresel faiz oranlarının ülke faiz oranlarına kıyasla çok daha etkili olduğunu göstermektedir. Farklı ikili bağımlı değişken seçenekleri, alternatif bağımsız değişkenler ve alt örneklemler ile tahmin edilen modeller farklı şartlar altında tutarlı olan bazı sonuçlar ortaya koymuştur. Elde edilen bu sonuçların sağlamlığı farklı bazı yollarla da test edilmiştir. Sonuç olarak çalışma neticesinde elde edilen temel bulgular döviz kuru oynaklığı, ülke risk primleri, dış borç oranları ve global faiz oranları ile seçili gelişmekte olan ekonomilere gelen istikrarlı sermaye girişleri arasında negative bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra tahmin sonuçları yabancı yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüme dinamiklerine global finansal kriz döneminde daha çok önem verdiğini göstermektedir. Son olarak, bu kriz ortamının diğer yatırımlar ile risk faktörleri arasında ve yabancı doğrudan yatırımlar ile global faiz oranları arasında pozitif bir ilişkiye tanıklık ettiğini de göstermektedir.
Özet (Çeviri)
The world economy has witnessed the increasing role of international capital flows in macroeconomic conditions in the last few decades. Particularly, capital flows have been one of the significant sources of economic growth and development in emerging market economies. Foreign capital opens the way for economic growth and development through raising productive capacity, creating new employment opportunities, and financing new investments. On the other hand, a sharp decrease in capital flows may drive countries to a debt crisis. Unstable capital flows may trigger fluctuations and uncertainty in economies, particularly through the exchange rate market. Recent history has witnessed some economic downturns arising out of tribulations in the foreign exchange market and financial markets, such as currency crises in Latin American countries in the 1980s, Asian financial crises in 1997, and the Global Financial Crises (GFC) in 2008. This study focuses on identifying and analyzing capital inflows that is above a certain level and maintained at this level for a while. More clearly, this thesis aims to identify the determinants of sustained financial inflows by non-residents to emerging market economies. The study considers these types of inflows as stable financial flows since countries' early experiences have revealed that temporal and volatile inflows have the potential to harm the economic environment. In our reflection, capital inflows may be more beneficial for countries if they are above a certain level, relatively less volatile, and last for a while. Existing literature involves several studies that analyze extreme capital flow episodes or surges. However, extreme surge episodes may be a part of volatile capital flows. More clearly, it may last a short time and be followed by sharp decreases. Hence, rather than constructing extreme capital flow episodes, this study aims to define sustained capital inflow episodes and identify their determinants. Estimation results indicate that sustained capital inflow episodes are determined by several emerging market economy characteristics, as well as some global factors such as the world GDP and real interest rate. Through various specifications, the study finds evidence that the increase in domestic GDP growth raises the likelihood of experiencing sustained capital inflow episodes, particularly for the portfolio and other investments. The exchange rate volatility and debt-to-GDP ratio negatively influence portfolio investment Besides, the country-specific risk factor proxied by countries' credit default swaps (CDSs) is negatively related to the likelihood of sustained capital inflow episodes in portfolio investment. However, this relationship is not that strong for“the other investment”, and it has a positive link in the first subsample, which focuses on 2005-2012. This positive link is also a fact for the global risk proxied by the VXO volatility index in this period. Moreover, the empirical analysis shows that the world interest rates are relatively more crucial than domestic interest rates in determining the episodes. In general, a rise the world interest rate negatively affects the sustained capital inflow episodes in the portfolio and other investments. Yet, the case for foreign direct investment is unusual. The models focusing on the GFC era generate a positive link between the world real interest rate and the likelihood of experiencing sustained foreign direct investment inflow episodes in emerging market economies.
Benzer Tezler
- Gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye hareketleri ve Türkiye
International capital flaws to emerging markets Turkey
SERKAN ASLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
EkonomiMarmara ÜniversitesiSermaye Piyasası ve Borsa Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. ÖZLEM KOÇ
- Key success factors for global pharmaceutıcal companies in emerging markets
Global ilaç firmaları'nin yükselsen pazarlardaki basarı faktorleri
ARDA URAL
Doktora
İngilizce
2014
MaliyeMarmara Üniversitesiİşletme (İngilizce) Ana Bilim Dalı
PROF. DR. JALE ORAN SÖZER
- Küreselleşme sürecinde ticari ve finansal açıklık: BRICS-T ülkeleri örneği
Trade and financial openness in the globalization process: BRICS-T example
SERAY ERBAY
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
EkonomiKaramanoğlu Mehmetbey Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİNEM YAPAR SAÇIK
- Essays in monetary policy and banking
Para politikası ve bankacılık üzerine makaleler
GÖKHAN ÖVENÇ
Doktora
İngilizce
2016
Ekonomiİstanbul Teknik Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. RESUL AYDEMİR
- Essays on financial development in emerging countries
Gelişmekte olan ülkelerde finansal gelişme üzerine çalışmalar
MELİS GÜLTEKİN
Doktora
İngilizce
2022
EkonometriYaşar ÜniversitesiUluslararası Ticaret Ve Finansman Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET UMUTLU